Yağız Aksakaloğlu
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Diğer
  4. Değer-siz bilim ve FETÖ çalışmaları

Değer-siz bilim ve FETÖ çalışmaları

featured

Akademik anlamda ciddi FETÖ çalışmaları bulunan çok kıymetli bir hocam sayesinde “Güvenlik Portalı” diye bir oluşumdan haberim oldu. Portalın kendi internet sitesinde  “ABD Ankara Büyükelçiliği” tarafından desteklendiği belirtiliyor. Uluslararası İlişkiler Konseyi (UİK) tarafından hayata geçirilen Güvenlik Portalı, ‘TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’, ‘Başkent Üniversitesi’ ve ‘Kadir Has Üniversitesi’ işbirliğiyle gerçekleştirilmiş bir projenin ürünü.

Güvenlik konuları ile ilişkili alanlarda çalışan akademisyenler, araştırmacılar, öğrenciler ile alanın profesyonelleri ve ilgi duyan genel kamuoyu için araştırma kaynakları, toplantılar, eğitim ve burs imkânları ile güvenlik alanında üretilecek özgün çalışmaların “tek merkezden” sunulmasını ve güvenlikle ilgili konularda “en geniş yelpazede” temel başvuru noktası olmayı hedefliyorlar.

Fakat gelin görün ki FETÖ’ye ilişkin ne bir kaynak önerisi ne bir yazı bulunuyor.

***

Hürriyet’ten Toygun Atilla’nın haberi: ‘Kozmik Oda kumpasçısı’nı ABD’de hoca yapmışlar (14.11.2020)

Haber Kozmik Oda’da yer alan devlet sırrı niteliğindeki gizli belgeleri kopyalayıp yurtdışına kaçırmakla suçlanan eski TÜBİTAK çalışanı Ünal Tatar hakkında. Türkiye’de ‘siyasi ve askeri casusluk, FETÖ üyeliği’ suçlamasıyla aranıyor. Firari Tatar’ın New York Üniversitesi’nin (ABD) Albany’deki kampüsünde ‘doçent’ olarak ‘siber güvenlik’ dersi verdiği ortaya çıktı.

Haberde en çok dikkatimi çeken ayrıntı şu: ABD Ulusal Güvenlik Kurumu’nun (NSA) Ulusal Siber Güvenlik Müfredat Programı direktörü Maureen Turney, Ünal Tatar’a şu sözlerle teşekkür ediyor: “Dr. Tatar tarafından geliştirilen müfredat, siber işgücünü güçlendirerek ulusumuzu güvence altına almada önemli bir mesafe kat etti.”

Türkiye’de ‘siyasi ve askeri casusluk, FETÖ üyeliği’ suçlamalarıyla aranan biri, “ABD ulusunu” güvence altına almak için ‘bilimsel çalışmalar’ yapıyor ve alkışlanıyor.

***

Türkiye’de akademisyenlerin büyük çoğunluğu ‘FETÖ çalışmalarına’ burun kıvırıyor. Bu tür akademisyenlerin bilimsel çalışmaları incelendiğinde Türk’e ve Türkiye’ye ilişkin özgün bir kavram, fikir, teori bulmak neredeyse imkânsız.

“Ulusal çıkarları gözetmek” büyük bir suç.

Evrensel bilimin sınırları ‘Batı’ tarafından belirlenmiş, çerçevenin dışına çıktığınız an “yoksunuz”, çalışmalarınız da “yok hükmünde”.

Bize dayatılan “değer-siz bilim anlayışı” çerçevesinde Türkiye’ye özgü bir çalışmak yapmak hayal, Türkiye’nin toplumsal gerçekleriyle bir ilişki kurabilmek ise imkânsız.

Sahip olduğumuz ekonomik, kültürel, sosyal ve zihinsel yapılarla bize dayatılan sözde gerçekler ve olgular uyuşmuyor. Bilim çevrelerinde yoğun olarak gözlemlenen “zorlama, dayatma ya da taklit” ile bir yerlere varmak mümkün değil.

Kendi öz değerlerini göz ardı ederek “evrensel” olduğunu sananlar ise büyük bir ‘yanılgı’ içerisinde.

***

Neyse ki umut var.

Görmezden gelinmeyi, dışlanmayı ve büyük zararlar görmeyi göze alan birileri hep var.

Örneğin bir “Mustafa İnan” (1911-1967) var.

Yaşamını Türkiye’de bilimin gelişmesine adayan bir akademisyen, büyük bilim insanı, mühendis, hoca, öğretmen…

TÜBİTAK’ın kurucularından…

“İthal malı bilime, ithal malı kafaya” karşı gelen bir Mustafa İnan.

Mustafa İnan’ın yaşamını romanlaştıran Oğuz Atay ‘Bir Bilim Adamının Romanı’nda (1. Baskı, 1975) bu kıymetli hocamızın ağzından şöyle yazıyor[1]:

Bilim uzun ve çetin bir yoldur çocuklar. Bilimi yarı yolda bırakmayın, olur mu çocuklar? Oppenheimer gibi hissediyorsanız, bırakın yüksek binaları başkaları yapsın, büyük barajlarda başkaları çalışsın. Bazılarına, çok uzaklardan bile görünen yüksek yapılar kurmak çekici gelecektir. Bırakınız bu işleri öyleleri yapsın. Bazıları da insanları çalıştırmak, büyük teşebbüsleri idare etmek ihtirasıyla yanarak kuvvetli olmak isteyeceklerdir. Bırakınız parayla da onlar uğraşsın. Sizin ‘kuvvetli’ olmak gibi bir derdiniz yoksa, siz de Leonardo Da Vinci gibi ‘Kuvvet nedir?’ diye merak ediyorsanız buyrun, sizleri Mekanik Kürsüsü’ne beklerim. Çünkü bazılarına göre ‘Kuvvet’ para ile organizasyonun çarpımına eşittir; bize göre de kuvvet ivme ve kütleyi ilgilendiren bir büyüklüktür. Bu iki formülü birbirine karıştırmayın, kürsü ile ticarethaneyi birbirine karıştırmayın olur mu çocuklar?

Kürsü ile ticarethaneyi birbirine karıştırmayın, olur mu çokbilmişler?

[1] Oğuz Atay, Bir Bilim Adamının Romanı – Mustafa İnan, 61. Baskı, İletişim, İstanbul, 2020.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!