Kemal Yitikırmak tarafından yazılan “Patatesli Yumurta – Işık Evinden Araf’a” başlıklı roman[1] 2016 yılının ekim ayında yayımlandı. 316 sayfadan oluşan bu kitap bir roman olarak kurgulanmış fakat içerisindeki bilgiler FETÖ ve benzeri kült örgütleri anlayabilmemiz açısından son derece önemli. Roman, yazarın örgüt içerisindeki şahsi deneyimlerine dayanıyor ve bu nedenle FETÖ hakkında çok önemli bilgiler içeriyor.
Anlaşıldığı kadarıyla “Kemal Yitikırmak” ismini mahlas olarak kullanan yazar, on iki yıl kadar FETÖ içerisinde bulunmuş, örgüte eleman devşirmek amacıyla profesyonel anlamda çalışmış, askeri okullara sızacak/sızan öğrencilere abilik yapmış, mahrem imam görevinde bulunmuş ve örgüt adına Asya ülkelerinde öğretmenlik yapmış birisidir.
Bu özellikleri dolayısıyla örgütü çok yakından tanıyan birinin deneyimlerini içeren bu roman FETÖ’nün zihni yapılanmasını, psikolojisini, etik olmayan zihin kontrol yöntemlerini, askeri okullara sızma taktiklerini, eleman devşirme ve mensuplarını ajan olarak kullanma yöntemlerini, gizlerini-gizemlerini ve aldıkları bazı tedbirleri açık ediyor ve FETÖ’nün tam manasıyla bir “kült örgüt” olduğunu kanıtlıyor.
Romanda yazarın FETÖ’yü çok öncesinden terk etmesi, örgütü terk ediş süreci ve bu süreçte yaşadığı aydınlanmayla birlikte çektiği büyük zorluklar, sıkıntılar çok güzel ifade ediliyor.
Bu noktada yazar “FETÖ ile zihni mücadelede” ihtiyacımız olan en büyük şeyi başarıyor: Örgütün hem mevcut üyelerini hem de henüz FETÖ ve benzeri yapıların ağına takılmamış gençlerimizi uyarıyor, ebeveynleri bilinçlendiriyor.
Kült örgütler hakkında yazılmış en önemli eserlerden biri olan “Kült Zihin Kontrolüyle Mücadele” kitabıyla[2] “Patatesli Yumurta” romanı arasında çok büyük benzerlikler bulunuyor. Kendisi “Moon Tarikatının” eski bir üyesi olan Steve Hassan tarafından 1988’de yazılan bu kitap, FETÖ’nün yine eski bir üyesi olan Kemal Yitikırmak’ın romanıyla birçok yönden benzeşiyor. Çünkü bu tür kült örgütlerin “kurgusu, çalışma prensipleri, zihni ve fiili örgütlenmeleri ve zihin kontrol yöntemleri” hemen hemen aynı. Fakat Yitikırmak’ın kitabı bir roman olarak kurgulanırken, Hassan’ın kitabı daha bilimsel bir çerçevede yazılmış.
“Patatesli Yumurta” romanı iyi incelendiğinde kurgu içerisinde FETÖ’nün psikolojisinin, çalışma prensiplerinin, eleman devşirme yöntemlerinin, askeri öğrencilerin sızdırılma taktiklerinin ve şakirtlerin kendi iç duygu âlemlerinin profesyonelce paylaşıldığı görülecektir. Bu kapsamda romanın değeri paha biçilemez fakat şimdiye kadar bu romanın çok duyulmaması, çok yayılmaması ve hakkında çokça konuşulup tartışılmaması gariptir.
Bu ve buna benzer anlatılardan oluşan değerli “madenlerin” ortaya çıkarılması ve daha çok işlenmesi gerekiyor.
FETÖ ve benzeri kült örgütlerden ayrılmayı başarmış kişilerin bilinçlendirme faaliyetlerinin desteklenmesi gerekiyor.
Yazının devamında yukarıda bahsettiğim romandan seçtiğim bazı örnek cümleler üzerinden FETÖ’nün kült örgüt boyutunu değerlendirmeyi amaçlıyorum.
***
“Dünyayı, ‘biz’ ve ‘bizden olmayanlar’ olarak ayıran bir zihniyetten sıyrılıp, evrensel değerlere doğru bir yolculuk yaparken ona yaverlik edenler edebiyat ve felsefe olmuştur.”
“Girmek değil, çıkmaktı gerçek sorun.”
“Hayatının on iki yılını Hizmet’te geçirmiş birisi olarak yaşayabilecek misin dışarıda? (…) Korkuyorsun, hem de çok korkuyorsun. Korkunun en büyük kaynağı elinde tutmaya alışık olmadığın, bir kor gibi tenini yakan özgürlüğün.”
FETÖ ve benzeri kült örgütlerde sıklıkla “biz ve onlar” – “siyah ve beyaz” ayrımının yapıldığını görüyoruz. Böylece mensuplarının düşünceleri kontrol ediliyor. Şakirt kişi örgüt dışarısını “kötü, ölümcül, şeytani” olarak algılıyor. Örgüt içini ise en korunaklı yer sanıyor. FETÖ ve benzeri örgütlerde mensuplar bu şekilde sürekli korkutuluyor. Örgütü terk etmemeleri için büyük psikolojik baskılara uğruyorlar.
Romanda FETÖ’nün “biz ve bizden olmayanlar” şeklindeki katı ayrımından kurtulan Yitikırmak, bu başarısını büyük oranda okuduğu “felsefi ve edebi kitaplara” borçludur. Bu sayede kendisi ve FETÖ dışındaki dünya ile tanışmış, başkalarının yerine kendisini koyabilmiş, dışarının hiç de anlatıldığı şekilde ölümcül ve şeytani olmadığını görmüş ve en sonunda örgütü terk etmemesi için kurulan o şiddetli psikolojik baskılardan kurtulabilmiştir.
Edindiği yeni bilgiler ve arkadaşlıklar FETÖ’nün sapkınlığını ortaya çıkarmıştır.
***
“Düşüncelerin, uzun erimde eylemlere itaat ettiği gerçeğini anlayacak kadar deneyimli değildin henüz. İnsanın düşüncesi yaptıklarının ve hatta bazen yapacaklarının esiriydi. Yanlış bir şeyi uzun süre yaptığında artık onun yanlış olmadığına inanıyor, hatta başkalarını da inandırıyordun.”
“Dilleri bile değişecek zamanla. Caiz diyecekler, mekruh veya bidat diyecekler, müspet diyecekler, menfi diyecekler. Bununla da yetinmeyip; yemeğe taam, toplantıya istişare, savcıya müddei, kızlara taife-i nisa diyecekler şifreli bir dilin anahtarını yeni elde etmişler gibi.”
“Kuşku imanın zıddıydı.”
“Anlama, anlam arama, bulamayınca anlam yaratma hastalığı.”
“İnsan zihni bu, sevmez düzensizliği ve anlamsızlığı”
FETÖ ve benzeri kült örgütlerde günün büyük çoğunluğu ritüellere, ayinlere ve bu yolla örgüt ideolojisinin aşılanmasına ayrılıyor. Bu sayede davranışlar kontrol ediliyor. Kontrol altına alınan davranışlar, kalbin ve zihnin kapılarını daha açık hale getiriyor. Böylece hedef kişinin zihni daha kolay kontrol altına alınabiliyor.
Örgüt içerisinde kullanılan dili anlamadaki zorluk ve aşina olmama durumu ise yeni gelen kişinin ilk anda zihni bir karışıklığa düşmesine neden oluyor. Bu sayede yeni üyeler diğer üyelerin ne hakkında konuştuklarını ve gerçeğin ne olduğunu anlamak için daha çok çalışmaları gerektiğini düşünüyorlar. Aslında burada örgüt mensuplarına anlamadan inanmaları gerektiği öğretiliyor, bu kişilerin düşünmeleri engelleniyor.[3]
Sürekli bir anlam arayışı içerisinde olan yeni üye giderek gerçek anlamı bulduğunu düşünüyor ve başına gelen her iyi şeyde “örgütünü ve örgüt liderini” kutsamaya, her kötü işte ise “kendini suçlamaya” başlıyor.
***
‘Patatesli Yumurta’ romanı ve kült örgütler hakkında hazırladığım üç bölümlük yazının ikinci bölümünde romandan seçtiğim bazı örnek cümleler üzerinden FETÖ’nün kült örgüt boyutunu değerlendirmeye devam edeceğim.
(Devam edecek.)
[1] Yitikırmak K., 2016, Patatesli Yumurta – Işık Evinden Araf’a, İstanbul, Boyalıkuş.
[2] Hassan S., 1990, Combatting Cult Mind Control, Park Street Press, Rochester.
[3] İlhan S. R., 2018, “Kült Örgütleri Bağlamında Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ): Adanmışlık ve İtaat Davranışının Psikososyal Dinamikleri”, Abdurrahman Babacan (Ed.), 15 Temmuz Geçmiş – Gelecek, Pınar, İstanbul, s. 231-324.
“anlamadan inanmak” kilit cümle. Sait nursinin yazıları tam da bu noktada. şakirtler sürekli risaleleri okuyorlar ancak anlayamıyorlar. deniyor ki “okudukça size açılacak” diyerek kopmamaları sağlanıyor. Ve yazılara ve yazan kişiye bir kutsiyet oluşturuluyor. yazılar Kuran yerine konuluyor. Ve Kuran’dan uzaklaştırılıyor. Oysa Kuran gerçekte bir mücadele kitabıdır. Kötülere ve kötülüklere karşı. Kuran dan uzaklaşan bu tip insanlar Allah yerine şeyhlaerini koyuyorlar ve tam bir köle haline geliyorlar. Güzel bir yazı için teşekkür ediyorum, öğretici.
Her tür tarikat, cemaat, cemiyet ve benzerinin; dini olsun yahut olmasın, her tür gizli-kapalı topluluğun bu vasfa sahip olabilmesinin ön koşuludur kendini dışarıya kapatmak. Çünkü bir insanın gerçeklik algısını bozmak ve yerini kendi safsatalarınızla doldurmak istiyorsanız o kişiyi diğer gerçekliklerden azade, örgütün gerçekleriyle örülü bir dünyaya hapsetmeniz gerekir; böylece kişinin algısı tamamen size ait olur. Felsefenin farklı toplumlar ve kültürlerle etkileşim içinde olan kıyı kentlerinde gelişmesi de bu gerçeği kanıtlar nitelikte. Yazınız için çok teşekkürler.
Tessekkurler yararli , onemli yaziniz icin sayin Aksakaloglu..