Birgül Ayman Güler
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Diğer
  4. Salgın çok şeyi değiştirdi bile

Salgın çok şeyi değiştirdi bile

featured

COVID-19 çok şeyi değiştirecek sözü artık doğru değil.

Çocukları esirgeyip, liberal sağlık ve sosyal güvenlik sistemlerinin yük saydığı yaşlılarla hastaları hedef alan bu tuhaf Korona salgını, çok şeyi değiştirdi.

Binlerce aile ve dost, sevdiklerini son zamanlarında yanına yaklaşamadan tek başına sonsuzluğa gönderdi; bundan sonraki yaşamları artık eskisi gibi olmayacak. ‘Bazılarınız sevdiklerinizden daha erken ayrılmak zorunda kalabilirsiniz’ diyebilen kara-kaderci sözde başbakanlar, bu ailelerle dostların sayısı arttıkça hafızalara daha derin kazılacak. Vücutlara dezenfektan enjekte etsek! gibi Zihni-sinir projeci sözde dünya-lideri-başkanlar, ülkelerinin ve yönetimlerinin kofluğunu akıllara kazıdılar bile. Yalnızca küreselci saldırganlık değil, bütün bir Atlantik yüzyılı bitti.

Birbirlerinin tıbbî yardım kargolarına el koyan, tıbbî cihaz desteği isteklerine olmaz kendimize lazım diye reddeden dünyanın şanlı gelişmiş ülkeleri, siyasi birlik bir yana coğrafi ortak kaderi bile tanımadıklarını gözler önüne serdiler. Avrupa Birliği ülkelerinin yönetimleri, diğer tüm halkları ezme gerekçesi olarak kullandıkları Avrupalılık, Avrupa Kültürü kulesiyle birlikte yıkıldılar. Avrupa’nın insan hakları, demokrasisi, piyasa mekanizması, kendini beğenmiş reformcuları, anayasa yapıcıları, bunların hiçbiri artık yok. Avrupa Birliği raydan çıktı.

AB-D ortaklığından ibaret uluslararası toplum, insanlığın sırtından düştü. İkinci Dünya Savaşı artığı Birleşmiş Milletler, yan kuruluşları olan IMF ve Dünya Bankası’yla birlikte, elbette küresel tahkim sistemleri ve küresel sözleşmeleriyle dondu kaldı. COVID-19, insanlığı bunların küresel liderlik yükünden kurtardı. Artık küresel liderlik yok.

Küreselci bastırmanın sözde bağımsız gerçekte kendine bağlı merkez bankacılığı bitti. Ulusal devletin iradesinden koparılıp küresel liderliğe bağlanmış üst kurullar düzeneği sahipsiz kaldı. Piyasacılık kutsamaları, özelleştirme havariliği, devletsizlik çağrıları, bir ucu kozmopolit elitlere öbür ucu etnik grupların elbiselerine sarınmış sahte dünya vatandaşlığı, ulusların elinden egemenlik yetkisini koparıp almaya çalışan küresel anayasacılık, bütün bu insanlık düşmanı siyasetin artık hiçbir dayanağı yok.

Kendilerini, TINA –There Is No Alternative, Başka Alternatif Yok diye sunan bu kibirli neoliberal siyaset, tarihin çöplüğüne gitti.

***

Korona Salgını, ulusların öz-yaratma güçlerini keşfetmelerine yaradı. Uluslararası dayanışma, artık başka bir dünyanın ilkeleriyle yükselecek. İçinde yer almak için kurulmasını beklemeyeceğimiz, yerimizi kendimizin belirleyebileceği başka bir dünya. Beklemeyeceğiz, çünkü tehdit bu sefer evimize girdi.

Bütün özelleştirme çılgınlığına, performansçılığa karşın, halem ezici bölümü devlet memuru olan sağlık ve eğitim ordusunda toplumsal sorumluluk duygumuzun yerli yerinde olduğu ortada. Bugün alkışlananlar, uzun yıllar boyunca ‘tembel, yeteneksiz’ diye aşağılanan ‘memur zihniyeti’ sahipleridir. Devlet hizmeti, yok edilmek için onca uğraşılmış olmasına, onca yıkıma karşın, gördük ki, olanca onuruyla ayakta duruyor; toplumca takdir ediliyor.

Yerli tohumculuğu yasaklayan, tarımı küresel şirketlerin kısır sözde tohumlarına, canlı düşmanı sözde gübre ve ilaçlamasına mahkûm eden 1984 doğumlu yok edici siyaset, suçlu ilan edildi. Kendine yeten, sağlıklı, üretken, verimliliğinden çeşitlilik ve miktarına sağlam bir tarım planlamasının yolu açıldı. Tarımcı aklımız bir an önce toparlanmalı.

Sınaî üretimi, buna işgücü yetiştiren meslek okullarını, mühendislik eğitimi veren üniversiteleri sözde evrensel ilkelere ve sözde dünya işbölümüne göre değil, toplumun gerçek ihtiyaçlarına göre kurma, çalıştırma, yönlendirme ihtiyacı olduğu açığa çıktı. Bunu yapabildiğimizi gördük. Tezgâhlarını ihtiyaca göre üretime dönüştüren fabrikalardan, dersliklerini üretimhaneye dönüştüren meslek liselerinden ders alıyoruz.

Tam yapay zekâlı gelecek korkusuna sürüklenirken, üniversitelerin ve kamu kurumlarının çare bulmak için harekete geçen araştırmacıları, çoktandır içinde uyuştukları AB-projesi olmadan, doğrudan doğruya toplumun ihtiyacını karşılamak amacıyla araştırma projeleri tasarlamanın tadına varıyorlar. Uyuşuk AB projelerinde teknisyenliğe sıkışmış halimize bir an önce son vermeli.

***

Kof küresel liderliğin patlayışını seyrediyoruz.

Aynı anda da kendi toplumsal gücümüzü keşfediyoruz.

Bu, büyük bir olaydır.

Öz-güvene yeniden kavuşmak! Hamasetle, nostaljiyle değil, yaşayıp görerek!

Artık ihtiyacımız olan şey, siyasetin gündemini yapılması gereken doğru işleri konuşmaya çevirmek. Türkiye’nin büyük aklına kuvvet vermek, milli siyasetin yükselmesi için çaba göstermek.

Bitmek bilmez kısır iktidarlık – muhalefetlik çekişmesi yerine…

Yine kendimizle övünerek, yine çalışarak, yine kendimize ve birbirimize güvenerek!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

8 Yorum

  1. 27 Nisan 2020, 10:24

    Böyle şanslı dönemi ne yazık ki,dinci siyasetçilerle ,şaşkın ve yetersiz muhaliflerle karşılıyoruz. Bir tek umut veren toparlayıcı ve ilerlemeci düşünebilecek lider görünümünde kişi var ama onun da çalışmasına bu siyaset ortamında izin verilir mi kuşkulu ?Ekrem İmamoğlu’ndan bahsetmiyorum, yanlış anlaşılmasın.

    Cevapla
  2. Küreselciler dünyaya siyasetle boyun eğdirmenin çok maliyetli olması ve uzun yıllar alması sebebiyle insanın canını çok sevdiğini fark ettiler ve bir virüsle insanları ülkeleri ahmakça parmaklarında oynatıyorlar artık…ülkelerin yönetimi dünyada ahmak trajikomik ve akıl dışı işler yapan idarecilere teslim edildi ciğerlere denezfektan verelim bile dediler …abd çok yıpranmıştı dünyada en nefret edilen ülke olmayı başarmıştı …küreselciler yeni adreslerini Çin olarak belirledi şimdi daha güven veren ve mağdur olan Çin üzerinden ahmak ve çirkin oyunlarına devam edecekler…asıl salgın aklın tamamen devre dışı bırakılıp ahmak yönetimler ve projeler salgınıdır …siyasi fikirlerin kullanımı bitti ..din kullanımı da bitti..şimdi artık insanın canını ortaya koydular oyun kurucular bunun üzerinden bir sayfa açtılar oynamaya devam edecekler…bizim ülkemizde her zamanki gibi kiminle dans etsem şimdi deyip bir partneri kabul edecektir …Fetö gider metö gelir ama bu düzen bu kafayla bu cehaletle hiç değişmez….

    Cevapla
  3. Hocam, harika yazınız için çok teşekkür ediyorum. Milli bağımsızlık manifestosu gibi, hatta daha da güzel olmuş. Elinize aklınıza yüreğinize sağlık.

    Cevapla
  4. Her tarafta Fetöcü kadrolar iş başında adalet yok bunlar temizlenmeden kimse kimseye güvenemez ..salgın fetöcüleri değiştirmedi..

    Cevapla
  5. Korona “salgın”ının dünyanın egemenleri tarafından, kendi batırdıkları finans sektöründe yine kendi çıkarları doğrultusunda çeşitli ekonomik ve sosyal değişiklikler yapmak için uydurulan bir hastalık olduğunu anlayamamanız çok üzüntü verici.
    Hatta, Türk “aydınlanma”sı için utanç verici bir durum…
    Çok yazık.

    Cevapla
  6. 27 Nisan 2020, 07:54

    Sizi daha çok görmek isteriz, Özlem tabi var ancak bilgilerinizden/birikiminizden Türk milletini mahrum etmeyin. Saygılar/sevgiler.

    Cevapla
  7. Hocam kurun şu partiyi artik! Insanlik ölüyor!

    Cevapla
  8. Cok ozlemisiz sizi hocam, ellerinize saglik.
    “ust akli” diyerek bizleri akilsizliga surukleyen, “kuresel guc” diyerek bizleri gucsuz – caresiz kilan ve sadece korku satan ama asla ve de asla yol cizmeyen cikis gostermeyen komplo ve ruhsal panik mimari GOREVLİLER muhalif olarak tanimliyorlar kendilerini bu ulkede

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!