Ceyhun Balcı yazdı…
Yenidoğan yoğun bakımlarında yaşananlar 6 ay kadar önce kamuoyunun bilgisine sunulmuştu. Olaya ilişkin ayrıntılar basına yansıdıktan sonra çok daha fazla ilgi gördü.
Hekimler ve sağlık çalışanları arasındaki konuşmaları insafsızlık, vicdansızlık ve ahlâksızlıkla nitelemek yanlış olmaz.
Olay bu yönüyle adliyenin işidir.
Basında çok yer almayan yanını irdeleyelim. Çünkü, şeytan bu ayrıntıda gizli.
Covid sağını günlerinde yoğun bakım yatağı çokluğu gündeme düşen olumluluktu.
Korku ve ürkü dolu gülerde bunun sorgulanması düşünülemezdi.
Bebeklerin başlarına gelenlerden sonra yoğun bakım konusuna eğilmekte yarar var.
Sağlık hizmetlerinin hemen her alanda yetmezlikle anıldığı günümüzde yoğun bakım yatağı sayısı yetmezlik bir yana bolluk göstermektedir.
Neden?
Yoğun bakım yatağı sayısı şifreyse çözümü sağlıkta dönüşümde.
Sağlıkta dönüşüm kıtlığı izleyerek bolluğu simgeleyen kavram olarak görülebilir. Bu durumun toplumda yarattığı hoşnutluktan (en azından başlangıçta) söz edilebilir.
Sağlıkta dönüşümün sağlık hizmetini ticarileştirme, alınır satılır bir ürüne dönüştürme anlamına geldiğini kavramakta yarar var.
Örneğin, günümüzde tüm özel sağlık kurumlarının herkesçe görülebilecek bir yerinde “SGK anlaşmalı” olduğu yazılıdır.
Oysa, durumun oldukça farklı olduğunu, SGK anlaşmasının biçimden öteye anlam taşımadığını anlamanız uzun sürmez. Böyle bir kurumda hemen her aşamada istenen ödeme cüzdanınızı inceltir. SGK anlaşmasının sözden öte anlam taşımadığını kısa sürede anlarsınız.
Pek az hizmet gerçek anlamda SGK anlaşması kapsamındadır.
Yetişkin ve yenidoğan yoğun bakım üniteleri bu kapsamdadır.
Kişinin cüzdanına dokunmaz ama diğer yandan da hizmeti sunana SGK’nin ödediği nicelikler üzerinden bile kazanç sağlar yoğun bakımlar.
Kaba deyişle kemiksizdir bu alandaki kazanç.
Yoğun bakım yataklarının çoğalmasına bir de bu gözle bakılmalı!
Bu yatakların olabildiğince dolu olması, verimli daha doğrusu kazançlı olmaları anlamına gelir.
Bebeklerin başına gelenler haklı olarak toplumun ve basının ilgisiyle birlikte tepkisini çekti.
Bu olayın öznelerinin savunulacak yanı yok!
Ama, bu durum bile nedensellik ilişkisi kurmaya engel olmamalı!
Sağlık ortamında oluşturulan koşullar suçu özendirmektedir. Başka deyişle sağlık ortamı bir bataklıktır. Bu bataklıkta üreyen ve rahatsızlık yaratan sivrisineklerle savaşmak kamuoyunun ilgisini çekse de suçu ve suçluyu tüketmeye yetmemektedir.
Yenidoğan çetesinin üstesinden gelmek ve hak ettiği yaptırımları kesmek adliyenin işi.
Bataklığı kurutmak ve olası suçların önüne geçilmesiyse yönetimin görevi!
“Suçlular hak ettiği cezayı alacaklar, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın!” türünden sözler günü kurtarmaktan öte anlam taşımıyor.
Yetkililere soruyla bağlayalım yazıyı!
“Sağlık gibi yaşamsal bir hizmeti parasal kazanç alanı olmaktan çıkartabilecek misiniz?”
Bize bunu söyleyin!