Erdem Atay yazdı…
Bu yazıyı kaleme aldığım saat gece 4’tü.
Genelde böyle yazılar yazmam ama bunları da yazmanın gerekli olduğunu düşünüyorum artık.
Zira biliyorum ki, bunu benden başka kimse yazmayacak.
Hainlerini her gün hatırlayan, kahramanlarını unutan bir millet olmamak için yazıyorum bu satırları…
Bugün Türkiye’de çok önemli bir olayın yıldönümü…
Hrant Dink’in vurulduğu gün bugün.
Hain bir pusuyla öldürdüler onu… Sonrasını biliyorsunuz zaten, Türkiye’nin milli kuvvetlerine topyekun bir saldırı başlatıldı.
19 Ocak 2007’ydi.
Bugün belki onlarca köşe yazısında Hrant Dink’i okuyacaksınız.
Ama Veryansın Tv haricinde belki de hiçbir yerde okuyamayacağınız birini anacağız burada.
***
Binbaşıydı…
Daha önce yıllarca güneydoğuda cephelerde mücadele verdi. Binbaşı Cem Ersever’in öldürülmesinin ardından JİTEM’in Diyarbakır Bölge Komutanı olarak görev yapmıştı.
Sıra başka bir şehre gelmişti. Antalya’da görevlendirdiler.
Tarihlerden 10 Nisan 1998’di.
Bir istihbarat geldi, Toros dağlarına PKK’lıların sızdığını söylediler.
Operasyon kararı verilmişti. Operasyonu yönetmesi için görevlendirilen kişiydi o.
Serik’te çatışmaya girdi, yoğun bir çatışmaydı.
Askerleriyle birlikte kahramanca savaştı, 12 teröristi etkisiz hale getirdiler ama o binbaşı bir mermi yemişti. Mermi omuriliğine saplanmıştı.
Hemen hastaneye kaldırdılar, ameliyata aldılar.
Binbaşıyı yaşattılar ama aldığı yara sonrası belden aşağısı tutmaz olmuştu artık.
Tekerlekli sandalyeye mahkum kalmıştı.
11 yıl o tekerlekli sandalyesinde onurlu bir yaşam savaşı verdi.
12 Aralık 2004’te Çankaya Köşkü’nde düzenlenen bir törende dönemin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından kendisine ‘Devlet Övünç Madalyası’ verildi.
Madalyalı bir kahramandı o.
Zaman gazetesi, “Oğlumu öldüren JİTEM’ciye A. Necdet Sezer madalya verdi” diye haber yapacaktı.
Kumpas için emir verilmişti. Kurban belliydi…
Adı Abdülkerim Kırca’ydı…
***
Plan hazırdı.
Bir JİTEM itirafçıya ihtiyaç vardı.
Hani Abdullah Gül, Ergenekon ve Balyoz için söylemişti ya, ‘delillendirin’ diye…
İşte delillendirilmesi gerekiyordu.
JİTEM’e çalıştığı söylenen PKK’lı bulundu.
Adı Abdülkadir Aygan’dı.
***
Tarih 19 Ocak 2009…
Herkes Hrant Dink’i anıyor ve sözde Ergenekon örgütünü lanetliyordu.
Star gazetesi de o günlerin en azılı FETÖ savunucusuydu.
Bir söyleşi yapılmıştı. Söyleşisi yapılan kişi PKK’lı Aygan’dı…
Star gazetesi Ahmet Necdet Sezer’in, tekerlekli sandalyede oturan Albay Abdülkerim Kırca’ya madalya takarkenki fotoğrafı kullanmıştı.
Başlık hazırdı: Madalyanın arkasındaki korkunç sır!
***
Aygan, 2004’te de benzer bir söyleşi yapmıştı. Bu söyleşi üzerine öldürüldüğü ortaya çıkan Murat Aslan’ın babası yanına İnsan Hakları Derneği Şube Başkanı ve Diyarbakır Baro Başkanını da alarak Silopi Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. (Burayı aklınızda tutun, geleceğiz)
***
Abdülkerim Kırca, Star gazetesindeki manşeti gördü. Hem onuruna hem de ahlakına karşı çok ağır ithamlar vardı. Hepsi yalandı ama manşetler ve televizyonlar öyle demiyordu.
Eşinin yardımıyla son bir kez banyo yaptı.
Oturdu odasına…
Star gazetesinin manşetine baktı…
Baktı…
Çıkardı beylik tabancasını ve şakağına dayadı, bastı tetiğe.
PKK’nın şehit edemediği Kırca’ya, Türk milletinin sessizliği eşliğinde AKP-FETÖ ortaklığı son kurşunu sıktı.
***
Dönemin Genelkurmay Başkanlığı basına tepki gösterecek, bunun bir yargısız infaz olduğunu ve insan haklarıyla bağdaşmadığını söyleyecekti.
Cenaze törenine Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları katıldı.
Yeni Şafak 20 Ocak’ta bu cenazeyi “Silahlı Kuvvetler JİTEM’ci albayı sahiplendi” başlığıyla verdi.
***
21 Ocak 2009…
İntiharın üzerinden sadece 2 gün geçmişti.
Sabah gazetesinin ahlaktan nasibini almamış yazarı Engin Ardıç bir yazı kaleme aldı. Bahsettiği kişi Abdülkerim Kırca’ydı.
‘Efendiler nereye?’ başlığıyla yayınladığı yazıda bu zat, Refik Halit’in 1918 yılında yazdığı dizelere yer verdi. O yazıda şu ifadeler vardı:
- “… Galiba şafak attı, güneş doğuyor tahtakurtları nereye?
- … Galiba koku aldınız, kedi geliyor, koca fareler nereye?
- … Galiba foyanız meydana çıktı, yakanız ele geçecek, ziyankar evlatlar nereye?”
Bu ifadelerin altına şunu yazdı Ardıç:
“Ayılanlar bayılanlar, merdivenden kayanlar, yurt içinde ya da yurt dışında kalbi sıkışanlar, mermiye kafa atanlar…
Efendiler, hesabı ödemeden nereye?”
Onuru için yaşamına son veren Kırca’ya ‘mermiye kafa atanlar’ diyebilecek kadar pervasızdı yazdıkları…
***
Şimdi gelelim bugünlere…
Geçen sene tivitır’da bir paylaşım yapmışım. Öğlen 3 civarında…
“Hrant Dink 25 bin kez anılmış…
Yıldönümü aynı olan Abdülkerim Kırca için 30 tivit bile yok!
İkisi de candı, bu toprağın evladıydı. İkisi de hainlerin pususuna düştü.
Biri şükür ki unutulmadı…
Diğeri hatırlanmıyor bile ve o bir kahramandı.”
***
Bu yıl yine baktım… Gece saat 4…
Hrant Dink binlerce kez anılmış…
Abdülkerim Kırca sadece 3 kez.
Ananların biri de Veryansın Tv.
Veryansın Tv’de Kırca’yı anlattığımız bir programda Mustafa Önsel, “Bir millet kahramanlarına bu kadar iftira atar mı! İftira atanların bu kadar önünü açar mı? Yazıklar olsun! Bu ülke bu kahramanları unutmamalı” diye konuşmuştu.
Aradan geçen zamanda bir değişiklik olmadı ve Türk milleti kahramanlarını hatırlamamaya devam ediyor.
***
Peki, Abdülkerim Kırca’lar bedel ödedi de bu onur intiharına neden olanlar hangi bedelleri ödedi?
Yeni Şafak, Zaman ve Sabah’tan Engin Ardıç’ın iğrenç manşet ve haberlerini yazdım yukarıda…
Kırca’yı intihara götüren manşeti atan Star’ı hatırlayalım mesela. Sizce o manşet atıldığında gazetenin başında kim vardı?
Bugün birilerinin ‘milli’, ‘kahraman’ ilan ettiği ‘büyük’ zengin ‘iş adamı’ Ethem Sancak!
Hesap verdi mi?
Yok!
‘Sorosçuyum’ demişti… Gazetesi yıllarca FETÖ’ye hizmet etti…
Üstündeki elbisede Abdülkerim Kırca’nın kan lekesi var, onu yıkadı mı?
Yoook!
***
Peki Engin Ardıç denen gazeteci müsveddesi kişi…
O bedel ödedi mi?
Yoook!
Hala Sabah’ta yazıyor ve hala yazdırılıyor.
Bu kahramana ‘koca fare’, ‘tahtakurusu’ diyen Ardıç hesap verdi mi?
Yoook!
***
Şimdi gelelim son cümlelerimize…
Hani PKK’lı Aygan’ın sözleri üzerine öldürülen Murat Aslan’ın babası Cumhuriyet Başsavcılığına Abdülkerim Kırca hakkında suç duyurusunda bulunmuştu ya!
Hani yanında İnsan Hakları Şube Başkanı ile Diyarbakır Baro Başkanı vardı ya!
Ha işte onlar, sizce kim?
Diyarbakır Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu.
İnsan Hakları Şube Başkanı Selahattin Demirtaş.
***
Kısaca…
Alayınız oradaydınız ve el birliğiyle kahramanları itlere, hainlere boğdurdunuz!
***
Aradan 13 yıl geçti…
Siz yine el elesiniz, el birliği ile cumhuriyeti ve Mustafa Kemal Atatürk’ü birlikte boğmaya hazırlanıyorsunuz.
Yıkacağınızı sanıyorsunuz…
Ama çok iyi biliyorsunuz ki, bu ülkenin kahramanları tükenmez!
Vallahi doğrusu ilk defa bilgim oluyor, şaşmamak ve üzülmemek elde değil, ama ne yazikki Türk basınının kimin ve nasıl güdümünde olduğunu biliyoruz???
Rabbim rahmet eylesin.Mekanı cennet yattığı yer Nur olsun.Kerim albayımın tırnağı olamayanlar, vatan ve bayrak için kıllarını kıpırdatmayıp boğaza karşı içkilerini yudumlayıp ahkam kesenler; ………………….. döner..
İnsanların gönüllerinde yer alanlar, dillerinde yer almasalar da tarih sayfalarında yer alırlar.
Yiğit askerimizi saygı ve rahmetle anıyorum. Mekanı cennet olsun.
Yazınızı dehşetle okudum, bir asker ailesine bu yapılır mı? Çok üzüldüm, çeşitli gruplarda paylaşacağım. Asker torunu olarak, rahmetli A.Kırca’ya Tanrı’dan şefaat, Ailesine sabırlar diliyorum.
Şu içinden geçtiğimiz soğuk ve karanlık günleri aydınlatıyor, içimizi ısıtıyorsunuz. Canım memleketimin kendini yalnız ve yorgun hisseden güzel insanlarına gazeteciliğinizden önce onur ve haysiyetinizle kardeş oluyorsunuz, umut oluyorsunuz, yaşam enerjisi oluyorsunuz. Pırıl pırı parlıyorsunuz, iyi ki varsınız!
Kalemine sağlık Erdem abi bizlere bu şerefli subayı hatırlattığın için ama ne yazık ki, bu ülkenin vatandaşları, kahramanlarını bile ‘bölerek’ anıyorsa orada ciddi sıkıntı vardır. Ruhları şad olsun.
Teşekkür ederim….Yürekli insanlara ihtiyaç var…. iYİ Kİ VARSINIZ.
iyiki varsiniz
Toplum cehaleti tartışmaya açılmalıdır. Türk toplumunun seneler içinde mankurtlaşması açık seçik ortadadır. Yokmuş gibi yaparak, nostaljilerle avunarak geldiğimiz nokta budur. Bu konuya bütün cesaretimizle girmeliyiz. Ulus devletimizin hali ortada. Kahramanlarımız bu sonu yaşarken asıl suç bizlerindir, halkındır.
yüreğine sağlık Erdem kardeş.o iki soysuz sopsuzu sen yazmadan tahmin etmiştim.Onları hiç unutmayacağız.Ve bir gün bu topraklar onlara haram olacak.O gün kaçacak delik bulamayacaklar.Abdülkerim komutanımiza rahmet diliyorum.Eşi hanımefendiye ve güzel kızlarına sabır diliyorum.Ve sizin yazınızı bitirdiğiniz cümleyle bitiriyorum.Türk Milletinin kahramanları bitmez.
Kaleminize sağlık Erdem Bey. O kadar haklısınız ki, hainler etrafımızı sarmış. Abdülkerim Kırca, diğer kahramanlarımızın ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun.
Harika bir yazı, son derece önemli tespitler… Ne yazık ki hafızalarımızda kahramanlarımıza pek yer yok! Abdülkerim Kırca ve cümle kahramanları ışıklar içinde uyusunlar… Halk unutsa bile tarih onları er veya geç -ama- mutlaka yazacaktır…
Sevgili Erdem canımızdan kan çekildiği günleri ve kahramanlarımızı unutturmadığınız ve hainlerin estetiklerini hatırlattığınız için teşekkürler.
Elinize ve kaleminize sağlık. Sadece Abdulkerim Kırca mı? Daha nice kahramanlarına hainlik edenlerin önünü açmaya devam etmiyor mu bu milletin bir kısmı! Her şeyden önce Atatürk’e beş vakit ibadet eder gibi küfredenlerin sırtlarının sıvazlandığı, korunduğu , kollandığı partiyi bunca zamandır iktidarda tutmuyor mu bu milletin bir kısmı! Ama unutulmasın ki onlara yapılan iftiraların hainliklerin karşılığı elbette bu topluma dönecektir. Kurunun yanında yaş da yanacak kaçınılmaz olarak. Allah hak edenlere hak ettiğini yaşatsın demekten başka bir şey gelmiyor elimden. Yaşattıklarını yaşarlar umarım.
Harikulade bir yazı . Zamanın ruhuna uygun ve korkunç tesirli….
Ruhları şad olsun kahramanlarımızın.
Çok güzel özetlemişsiniz yüreğinize sağlık… Çok fazla hain ve cahil var ülkemizde Allah sonumuzu hayır etsin
Bu torakların kahramanı Abdülkerim Kırca’yı saygıyla anıyoruz
saygılarımla
Abdülkadir Komutanım komşumdu. Onurlu ve şerefli bir Türk askerini katlettiler. Ruhu şad olsun.28 şubat Generalleri ve Montrö bildirisine imza atan 104 Generalimiz üzerinden Türk ordusuna saldırıları büyük bir hınçla devam ediyor. Kalemin var olsun; değerli ve sevgili Erdem Kardeşim.
Emeğinize sağlık çok detaylı ve güzel bir yazı nutkum tutuldu tüm şehitlerimize rahmet diliyorum mekanları cennet olsun.. Kaşif Kozinoğlu ile ilgili bir program yapmanızı talep ediyorum sizden …
o günler unutulur mu hocam! Herkes ”fetullah gülen” teröristinin yanındaydı, Gazi ve Mehmetçik terörist ilan edilmişti! kalp ağrıları çektiğimiz o günlerde bir de yazar kılıklı gazeteci müsveddeleri vardı, her Allah’ın günü yalanları iftiraları insanı çileden çıkartıyordu ama vicdanı tertemiz aydınlarımız da vardı. Rahmetli bir prof’ler den biri ”Allah bunun hesabını soracak kimse cezasız kalmayacak” diyordu o günlerde ve ceza kesildi her anlamda ceza ödeniyor. Kayıplarımız o kadar çok ki saymakla bitmez hepsine Allahtan rahmet diliyorum, umarım çekilen cefalar sonunda millet uyanır
Mekanı cennet olsun, Allah’ım ailesine sabırlar versin kahramanımızın.Biz sabırla bekliyoruz bir gün onlarda hesap verecekler, ancak o zaman ülke aydınlanacak.Eline emeğine sağlık Erdem kardeşim İyiki varsınız .
onların görevi vatanı için birşeyler yapmış o ruhu taşıyanları yok etmek silmek.
Değerli Kardeşim kalemine ve yüreğine sağlık.
Ardıç gibi yalama alçaklar parmakla sayılır toz olur tükenir gider. Abdülkerim gibi yiğitler bağrımızda yaşar.
Bu kadar kişi, kurum ve bilgi bir yazıya bu kadar ustalıkla sığdırılabilirdi.
Ne mutlu ki Erdem Atay gibi evlatlara sahip Turk Millet’i!
Erdem kardeşim, ben unutmadım !
Onların hepsi katil, O pkk katiller eller üstünde tutuluyor!
Eşi ve çocuklarına tekrar soğuk sabırlar diliyorum!..
Mekânı cennet olsun, Allah rahmet eylesin!
Bir kahramanı andığınız, bize de hatırlattığınız için teşekkürler.