Hüseyin Vodinalı yazdı…
Bahisler açıldı; dünya savaşı çıkar mı çıkmaz mı?
İran, İsrail’e misilleme yapacak mı yoksa korkup kaçacak mı?
İsrail’in insansız hava aracının Beyrut’un bir banliyösüne füze yağdırıp Lübnan milis gücü Hizbullah’ın üst düzey komutanı Fuad Şükrü’yü ve daha da yakıcısı, İsrail ile ateşkes görüşmelerini sürdüren Hamas yöneticisi İsmail Haniye’yi Tahran’daki hükümet misafirhanesinde füzeyle katletmesinin üzerinden iki hafta geçti.
İran için bu büyük bir aşağılanmaydı.
Doğu kültüründe misafir kutsaldır. Misafir en iyi şekilde ağırlanır ve korunur.
Haniye gibi önemli bir ismin İran’ın başkentinde öldürülmesi İran için hepsinden daha büyük bir darbeydi.
Şam’da vurulan İran Büyükelçiliği’nde ölen Devrim Muhafızı Komutanlarından bile daha büyük bir darbe.
Hatta İran Devrim Muhafızları’nın efsane Komutanı Kasım Süleymani’nin Irak’ta Trump füzesiyle öldürülmesinden bile daha ağırdı bu.
Tahran’da olmuştu çünkü bu olay.
Ayetullah Hamaney, daha önce yapmadığı sertlikte bir açıklamayla intikam alacaklarını ve İsrail’i acımasızca vuracaklarını ilan etti.
İsrail ise İran’ın yeni seçilen ılımlı Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın pazarlık eğilimine güveniyor.
Ancak Hamaney’in verdiği emir kesin ve uygulanacaktır.
İsrail, Batı Asya’daki son tırmanışının olumlu sonuçlanacağına dair büyük bahis oynuyor.
Ancak rakipleri de büyük riskler almaya hazır ve barışın ancak Tel Aviv’e sert ve isabetli bir yumrukla gelebileceği sonucuna varıyorlar.
İran bugün vurdu, yarın vuracak derken dediğim gibi iki hafta geçti ve İsrail’in tezini savunanlar gülümsemeye başladı.
Diyorlar ki, “İran, tıpkı nisan başındaki İsrail’in Şam saldırısında olduğu gibi danışıklı dövüş tadında bir şey yapacak ve savaş çıkmasına izin vermeyecek.”
Tahran’ın da zaten hesapladığı ve yaratmak istediği izlenim bu.
İsrail’in en rahatladığı anda vurmak ve ağır vurmak.
Bebek katili Netanyahu, hala çukur denilen sığınağında saklanıyor.
İran’ın sıkı müttefiği Hizbullah da arada bir elindeki milyonlarca füzeden bazılarıyla demir kubbeyi yokluyor.
Önceki gece attığı Rus yapımı Katyuşa füzelerinin neredeyse tamamı yere düştü.
Kaldı ki Nisan ayındaki İran’ın “Gerçek Vaat” Operasyonu sırasında, sadece 100 saniyede İsrail’e 100’den fazla füze fırlatıldı, saniyede bir füzeden fazla.
Her ne kadar önceden haber verilse de bunlardan bazıları İsrail’in kritik askeri üslerini de vurmayı başardı.
Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ve bölgesel müttefikleri, İran’ın böylesine hassas ve büyük ölçekli bir operasyon gerçekleştirebileceğini tahmin etmiyordu.
Savaşı isteyen İsrail evet, onu iyi biliyoruz.
Netanyahu hem kendisini hem de İsrail’i düşürdüğü rezil durumu kurtarmak için ezeli düşmanı İran’la savaşı çıkartıp ABD’yi de yanına almayı planlıyor. Buradaki anahtar kelime; hem ABD’de, hem de İsrail’de olan ünlü Derin Devlet’tir.
Küresel kapitalistler batılı büyük buhranın önlenmesi için yeni bir dünya savaşı peşinde.
Ancak İran’ın bu savaşı istememesi çok da kesin bir durum değil.
Özellikle de İngiltere’nin (2022’deki barış görüşmelerini sabote eden Boris Johnson’dan sonra bu ikinci) son Kursk provokasyonu sonrası Putin de İran’a tam desteğini fazlasıyla verecektir, veriyor zaten, büyük silah taşıyan uçaklar Tahran’a gidip geliyor.
Buna ek olarak Filipinler’i (Güney Kore ve Japonya’yı da) yeni bir Ukrayna yapmaya çalışan ABD’ye karşı Çin de İran’ı destekleyecektir.
Rusya ve Çin için ABD’nin Ortadoğu’da yeni bir savaşa saplanması zaten ballı börekli bir jeopolitik zaferdir.
Hamas’ın siyasi şefi İsmail Haniye’nin suikastı stratejik bir oyun değiştirici olmaktan çok taktiksel bir hamle belki.
Ancak onu Tahran’da, özellikle İran’ın yeni cumhurbaşkanının töreninden sonra ve ateşkes görüşmeleri sürerken hedef almak karşı tarafa fazla seçim şansı bırakmaz.
İran’ın yanıt vermemesi bölgedeki güçlü prestijini yerle bir edecektir.
Danışıklı bir dövüş de bu kez prestijini kurtaramaz.
“İran bu teröre yanıt vermekle yükümlüdür” diyen Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah, Yemenli Husiler gibi direniş ekseninin genel iradesini yansıtıyordu.
İranlı farklı yetkililer son bir kaç gündür hep aynı açıklamayı yapıyor: “Cevabımız çok şiddetli ve yıkıcı olacak.”
Bu artık kaçınılmaz bir durum.
Savaşın olup olmayacağı değil, ne zaman çıkacağı sorusu gündemdedir bana göre.
İran anca başı açık kızları kırbaçlamayı bilir başka bir şey de yapamaz çünkü 5. nesil uçakların, son teknoloji radarların zamanında ordusu oldukça ilkel kalıyor. İslami diktanın koca İran medeniyetini getirdiği nokta maalesef bu.
İran o hali ile bile bizden iyi. Sömürge değiller, kendi otomotiv markaları var. Bizdeki kadar sanayisi var. Rusya dan alsa bile savunma sanayisi var. Savunma sanayiinde biraz bizden ileri biraz geri. Toprakları, madenleri, ormanları, l,imanları, şirketleri İranlılara ait.
Biz ise sömürge ülkesiyiz. Herşeyi sattık üzerine 500 milyar dolar borçluyuz. Bizdeki sanayi fabrikaları hepsi israil köeknli yahudilere ait.
Keşke böyle olmasaydı ama gerçek bu. Bizi yöneten partilerimizi bile batılılar kurdular o kadar batık durumdayız.
Evet bazı kötü yönleri var, bu kötü yönleri batılı haber kaynakları abartarak ve yalan katarak dünyaya pazarlıyorlar ancak. Batıya ve bize bak. Aynı konularda daha iyimiyiz. Çok daha pislik içindeyiz.
Kalkıp İran’ı kötülemek için bu konuda epey cahil olmak gerekir. Bu neye benzer. Milletine ait arsaları satıp Alman araba almışsın, arsaları kendine ait İranlı’yı alman arabası yok “fakir” diye aşağılıyorsun. Kendi tarlanda israil tohumu ile GDO hıyarı pahalı yiyorsun. İran lılar kendi tarlasındaki organik hıyarı çok daha ucuza yiyor. Alman araban çürüdüğünde satacak tarlan kalmadığını fark edeceksin.
@Boabab
Harika cevap vermişsin. Batı Afghanistan akadin haklarını ve çocuk haklarını koruma yalanları ile girdi. Filistin de ki İsrail, ABD ve AB yaptığı soy kırımında görüyoruz ki ne insan haklarını ne kadın haklarını nede çocuk haklarını kaleye alıyorlar.