O Natocular ki Mavi Vatan’a düşman

Hüseyin Vodinalı yazdı…

Konuya farklı bir yerden gireceğim, çünkü CHP eleştirince AKP’li damgası yiyoruz.

20 yıldır döne döne yazıyorum ama bir kez daha basitleştirerek anlatayım.

Arabistan’daki Vahabiliği/Selefiliği kim çıkardı 1800’lerde?

İngilizler.

Niye çıkardı?

Osmanlı’nın altını oymak için.

Bugünkü AKP ve tarikatların ağa babası İhvan’ı (Müslüman Kardeşler) kim kurdu?

İngilizler.

Ne zaman ve niye kurdu?

1928’de Mısır’da, Türkiye’de Hilafet’in (1924) kaldırılmasına tepki olarak.

Lozan’a gidelim.

Lozan’da İngilizler Türk heyetine neden “Hilafeti kaldırmayın, siz Müslüman ülkesiniz, şeriatla yönetilin” diye telkinde bulundu?

Çünkü biliyorlardı ki, dinci siyaset esnafı en kolay yönetilen, en kolay rüşvet yiyen zümredir.

İhvan, ABD’nin İngiltere’den küresel emperyalist liderliği alması üzerine 1945 sonrası Washington’a yanladı.

Afganistan’ın işgalinde El Kaide’yi İhvan’ın ceketinin cebinden ABD çıkardı.

Türkiye’de 12 Eylül darbesi sonrası FETÖ ve diğer tarikatları devlete sokan da NATO sistemiydi.

NATO’nun 1964’teki MİT Müsteşarı Fuat Doğu, Gülen’i MİT’e sokmuştu ve emekli olduğunda “Biz CIA’nin refakatçılarından başka bir şey değildik” diye itiraf edecekti.

Yeter ki ‘Sol ve Kemalistler iktidara gelmesin’di.

En son 1996’da, İstanbul Belediye Başkanı iken Tayyip Erdoğan ile görüşüp onu destekleyeceklerini söyleyen ABD Büyükelçisi Morton Abramowitz ve daha sonra Savunma bakan yardımcısı olacak olan Wolfowitz, AKP’nin kuruluşunda rol oynadı.

AKP, o dönem ABD’nin “Ilımlı İslam” ve “Büyük Ortadoğu Projesi”nin (Irak ve Suriye’nin işgali) ürünüydü.

İngilizlerin Lozan’daki telkinlerini bir tür devamıydı yani.

Huntington gibi Amerikalı teorisyenler “Atatürk’ü filan unutun siz Müslüman ülkesiniz” mealinde akıllar vere vere bunları başımıza getirtti.

Yani sözün özü, bu yobazlık bize doğudan değil batıdan geldi kardeşim.

21 yıldır karşı devrimci bir iktidarın zulmü altında eziliyoruz.

2024’te daha da ezileceğimiz belli oluyor.

CHP’NİN BİTMEYEN BATI SEVDASI

Mesele anlaşıldıysa şimdi CHP’ye dönebiliriz.

Atatürk’ün kurucusu olduğu bir parti, benim gibi orta zekalı bir gazetecinin anladığı ve tespit ettiği bir şeyi neden 21 yıldır göremez?!

Kör olduğu için mi?

Yoksa görmek istemediği için mi?

Batı’dan gelen irticayı yine Batı’nın himmeti ile yeneceğini sandığı için mi?

Neden aday belirlerken tek kriter Avrupacı ve Amerikancı, neoliberal olmak?

Görmüyorlar mı, 1980-2020 arası neoliberal Batı merkezli dünya düzeni biteli 3 yıl oldu!

Neden Kemalistler hala tukaka?

Neden Ünal Çeviköz ve ardından Namık Tan gibi NATO memurlarını milletvekili yapıp akıl alırlar anlamıyorum.

Bunların kıblesi o irticanın asıl geldiği yer olan Batı’dır.

Çeviköz’ün Mavi Vatan düşmanlığını (“Mavi Vatan saldırganlıktır” demişti) şimdi Dışişleri ve Batı kampından arkadaşı Namık Tan sürdürüyor.

Bütçe görüşmelerinde “Neden Türkiye’nin denizlerine hakimiyetinin simgesi olan Mavi Vatan’dan geri adım attınız?” diye sormak yerine;

“…Kendi icadımız Mavi Vatan’a hasım Yunanistan ile, ‘aklından zoru olmakla’ itham ettiğimiz Macron’un Fransa’sıyla, Osmanlı’nın yıkıldığı günlerden bu yana Ortadoğu’daki her melânetin arkasında olduğunu iddia ettiğimiz İngiltere ile neredeyse her konuda kafa kafaya gelmeyi marifet saydığımız ABD ile işte bugün uzlaşı arar olduk” demiş.

Yani Mavi Vatan diye bir şey yokmuş aslında!

Biz kendimiz icat etmişiz!

Daha doğrusu Özden Örnek, Cem Gürdeniz (bknz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Mavi_Vatan) gibi Amiraller icat etmiş!

Amiral Cem Gürdeniz bu son saçmalığa cevap verirken nezaketini bozmamış yine: Mavi vatan, ister iktidar ister muhalefet olsun bir siyasi partinin konjonktürel dış politika dalgalanmalarının keyfi bir aracı olamaz. Mavi vatan Türkiye’nin varoluşsal jeopolitik önceliği ve vaz geçilmezidir. Türkiye’nin ABD ve AB tarafından kıtaya ve karaya itilmesine bir manifestodur. Osmanlının denizde gerilemesi ve 1918 sonrası ana vatanımızın işgaline neden olan sürecin tekrar etmemesine karşı bir duruştur.

Tan onunla da yetinmemiş, Erdoğan’ın son Atina ziyaretini, “Orada imzaladığı Atina Bildirgesi de Mavi Vatan anlatısının raf ömrünün dolduğunun sessiz tescili oldu” diye nitelemiş.

Tespit doğru olabilir ama sanki bundan üzüntü değil de bir mutluluk iması var sözlerde.

Belki daha da önemlisi NATOculuğunu konuşturmuş beyefendi…

Demiş ki, “Anlaşılan, parçası olduğumuz ve milli savunmamızın da omurgası olan NATO’yu Karadeniz’de havada istiyor ama denizde istemiyoruz.”

Yahu sen hangi okulda okudun birader?

Soğuk Savaş’ta, tam ABD ileri karakolu olduğumuz o dönemde bile sokmadığımız NATO’yu, şimdi tam da savaş varken ‘Karadeniz’e sokalım’ diyor.

NATO yılanı zaten 1952’den beri bizi her tarafımızdan sokup durmuş, bi girmediği yer Karadeniz (kulağımızın arkası) oraya da halleniyor şimdi NATO’cu elemanları diliyle.

Onunla da yetinmemiş, Ukrayna’da Nazileri, İsrail’de Siyonistleri destekleyen, ekonomisi çökük artık cılkı çıkmış ABD vasalı AB’ye yeniden biat çağrıları da yapmış.

Şimdi diyeceksiniz ki, “Namık beyi milletvekili yapan Kılıçdaroğlu idi. Şimdi Özgür bey var. O farklıdır” filan.

Özgür Özel ne demişti (Şeyh Sait’in mezarı edebiyatından geri kalan zamanda) yine bütçe görüşmelerinde hatırlayın.

‘Batı’da kişi başına 45 bin dolar varken doğuya gitmek aptallıktır, AB hayalini kaybedip rotayı Şanghay İşbirliği Örgütü’ne çevirdiniz’ gibisinden şeyler söylemişti.

Batı’da 45 bin dolar filan kalmadı, ayrıca AB de yalan zaten.

Gerçek olan şey, Asya’nın artık dünyanın lideri olduğu, dünyanın geri kalanlarıyla (7 milyar) birlikte çok kutuplu bir küresel düzene geçtiğimiz ve Batı’da (altın milyar) ekonomik ve siyasi çöküşün açığa çıktığıdır.

Ama CHP’yi yönetenler bunun hala farkında değil.

Hala Washington, Brüksel, Londra ve Telaviv’den iktidar beklentisindeler.

Hala NATO, hala AB gevelemesi ile AKP’nin ekmeğine yağ sürüyorlar.

Cumhuriyet’in yüzüncü yılında karşı devrim coşmuş, orduya ve öğretime tarikatlar egemen olmuş, demokrasi tramvayında son durağa yaklaşılmışken, bunlar Anayasa Mahkemesi’nin önüne milyonları yıkmak yerine Batı’dan Apo’dan iktidar arıyorlar.

Hayırlı başarılar diliyorum!