Özgür Özel’e teşekkür!

KK gitti ÖÖ geldi.

Şöyle bir umutlandık sanki, bir şey değişir mi diye!

Ama sağolsun Özgür bey bizi rahatlattı.

Önce gitti “Kürdistan kurulsun” diyen bir ‘operacın’ın elini öptü.

En son da Şeyh Sait’e tersinden, bir garipçe sahip çıktı.

Ne dedi?

“Bir kere, benim Şeyh Said’e ‘hain’ demem ‘kahraman’ demem sizi memnun edecekse… Ben Şeyh Said isyanının kendi konjonktüründe cumhuriyete karşı bir ayaklanma olduğunu biliyorum. Ama bu ayaklanmanın bastırılmasıyla oluşmuş acılar bugün bazı torunların kalbini acıtıyorsa, o acıya saygılı olmak gerekir”

Bir kere haine hain diyemiyor.

Sonra, “kendi konjonktüründe” diyor, bu ne demekse!

İngiliz uşağı hain gerici ve bölücü ayaklanmanın bastırılması “torunların kalbini acıtıyormuş, acıya saygılı olmak gerekmiş!”, ah canım kıyamam…

Neymiş bugün HDP’yi ziyaret edecekmiş de onun için böyle kıvırmış filan.

Geçin bunları bir kalem.

Neticede Özgür bey bizi rahatlattı.

Demek ki şu açık, Yeni CHP sonrası Değişimci CHP de aynı yolun yolcusu.

D-CHP’ye umut bağlamak boşuna.

Dersimli Kemal gitti yerine onun genç versiyonu geldi.

Özgür Özel ve mevcut CHP yönetiminin temel sorunu, dünyanın hala 90’lardaki dünya olduğunu sanmaları.

Mesela Özel, önceki gün bütçe görüşmelerinde mealen şunları söylüyordu:

“Cumhuriyet’in kurucuları, karar verirken bir de yön tayin ettiler. ‘Muasır medeniyetleri yakalayın ve geçin’ dediklerinde Batı’yı işaret ettiler. Şimdi o yöne bakınca mütevazı liderler, mütevazı evler, mütevazı konutlar ama 45 bin dolar milli gelirlik zengin halklar var. Ama o yöne gidemeyip de hepsiyle kavga edip AB hayalini kaybedip de geminin rotasını batıdan doğuya çevirip de Şanghay İş Birliği Örgütü’nü işaret ederseniz işte orada şatafatlı saraylar, güçlü liderler, bolca korumalar ama kişi başına 4 bin 500 dolar var.”

Meşhur hikayedir…

Cahil hocaya sormuş: “Hz. İsa’nın sopasıyla ortadan ayırdığı derenin adı neydi?”

Hoca da ”Evladım bu sorunun neresini düzelteyim ki! İsa değil Musa, elindeki sopa değil asa, ikiye ayırdığı da dere değil Kızıldeniz” demiş.

E, Özgür evladım neresini düzelteyim; “Batı değil çağdaş uygarlık. Finans kapital iflası içindeki ABD’nin vassalı batık AB değil, yükselen üreten çağdaş Asya. Tecavüz, bölücülük ve vesayet örgütü NATO değil, teröre, irticaya, uyuşturucuya karşı eşit dayanışmayı savunan Şanghay İşbirliği Örgütü. Döviz/kur hegemonyası ile kişi başına düşen gelir değil, satın alma gücü (purchasing power parity/ppp) ki bu paritenin şu anda dünyada en yükseği Çin’de.

ABD’nin elindeki son koz olan petrolün sadece dolarla değerlendirilmesi de bitiyor.

Putin’in son Körfez seyahatini bile takip etmiyor sizin danışmanlar Özgür bey.

Belediyelere başkan atamaktan başka işleri yok sanırım.

Özgür bey dünya nereye gidiyor, siz nereye?

Hala 90’ların “Yeni Amerikan Yüzyılı”nda mı takılı kaldınız?

Bush’lu 2000’lerin teröre karşı haçlı seferlerinde mi unutuldunuz?

Eisenhower, Konrad Adenauer, Fridrih Ebert vakıfları bunları anlatmaz size.

PKK’nın, FETÖ’nün sahipleri gidici Özgür bey.

Ama belli ki sizin bunların hiç birinden haberiniz bile yok.

Belli ki etrafınızdaki AB’ci fondaş “sosyal demokrat” gazeteciler filan da anlatmıyor.

Ya da kabullenmek istemiyorsunuz.

Ama en azından son bir ayda bizi en azından bir konuda rahatlattınız.

Siz belki Şeyh Sait konusunda net konuşmadınız ama…

Şeyh Saitçi AKP’den kurtulmak için size umut bağlamayacağımızı netleştirdiniz.

Rahat etmediğimiz husus ise şudur: Kemalistler, bu ülkeyi kuranların torunları bugün sahipsiz.

Karşı devrimin hızlanan çarkları altında kendilerini öz yurdunda sürgün, öz yurdunda parya, öz yurdunda çaresiz bir azınlık gibi hissediyorlar.

Ama bulunur bir çaresi, siz hiç merak etmeyin.

Bizi şimdiye kadar hiç bir yabancı kurtarmadı, biz kendimizi kurtardık.

Namık Kemal: Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini; yok mudur kurtaracak bahtı kara mâderini?

Atatürk’ün cevabı: Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini; bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini!