Ümmetçiler milliyetçilere karşı

Cumhuriyet Gazetesi’ndeki son haber:

“İdlib’deki kaynaklar, Suudi Şeyh Muheysini’nin eskisi gibi özgürce dolaşamadığını ve İdlib’de devam eden tasfiye operasyonlarının kendisini de hedef almasından korktuğunu aktardı.

Rai Al-Yaum gazetesine göre El-Muheysini bu nedenle İdlib’den Türkiye’ye taşındı. Muheysini’nin zorunlu haller dışında İdlib’i ziyaret etmediği de aktarılanlar arasında.

Muheysini’ye yakın kaynaklara göre İdlib’de Hey’et Tahrir Şam ismiyle faaliyetlerine devam eden Nusra örgütü, bazı isimlerin tasfiyesi için yabancı istihbarat örgütleriyle çalışıyor.”

“Silahlarımızı Laikler ve Demokrasiyi savunanlara karşı kullanacağız” sözleriyle bilinen Muheysini’nin epeydir Türkiye’de bulunduğu belirtiliyor.

Bölgeyi iyi bilen gazeteci Deniz Büstani de, twitter hesabından yaptığı açıklamada, IŞİD’in Rakka Kadısı’nın da yıllardır Türkiye’de yaşadığını söyledi.  Sözde kadı, beyan esas olduğu için uydurma bir kimlikle Türkiye’de oturuyormuş. Belki oy bile kullanmış olabilir çaktırmadan.

“Türkiye’de kaç terörist vardır siz hesap edin! Bu durumdan rahatsız olmayan, endişe duymayan Vatansever olabilir mi?” diye isyan ediyor Büstani…

Bunlar sadece iki örnek.

Türkiye’de bulunan kabaca 13 milyon kaçak göçmen ve sığınmacı arasında kim bilir daha neler neler var.

Süleyman Soylu’nun “Benim bildiklerimi bilseniz geceleri uyuyamazsınız” sözleri bunlarla mı alakalı bilemem ama ben zaten bilmeden de geceleri rahat uyuyamıyorum.

Afganların silah ve uyuşturucu ile hava attığı Tiktok videoları veya vatandaşlarca çekilmiş –otoparkta bekçiyi ezen Suriyeli gibi -cep telefonu kayıtları yeterli korkmamız için.

Evet, zaten korkunç bir ekonomik krizin içindeyiz ve muhtemelen seçim sonrası işler çok daha kötüye gidecek.

Ama bu ekonomik krizden bile tınmadan Erdoğan’a oy veren kitle, Kılıçdaroğlu’nu beka sorunu olarak görüyor.

Çok haksız olmayabilirler…

HDP desteği ile kurulan FETÖ soslu 6’lı masa ve elbette masayı kuran ABD-Batı bağımlısı bir söylem tabiidir ki sadece AKP’lileri değil herkesi rahatsız etti.

Zaten bu böyle olmasaydı; masaya Chatham House Gül iltisaklı DEVA ve Hillary’nin çak arkadaşı ve “ABD’nin Ankara’daki adamı” (Foreign Policy) Davutoğlu oturtulmasaydı, onların yerine Zafer Partisi, Memleket Partisi ve Büyük Türkiye Partisi alınsaydı, Rusya hedef alınmasaydı, Kılıçdaroğlu “Aleviyim” yerine “Türküm” deseydi, belki de bugün ilk turda Kılıçdaroğlu veya Mansur Yavaş kazanmıştı.

Ama bunlar geçti gitti, zaman ve olanaklar kaybedildi.

Kılıçdaroğlu’nun son dönemeçte kazanması için elinde çok kritik bir koz var; o da HDP’lisinden MHP’lisine tüm Türkiye’yi birleştirebilecek gerçek Beka sorunu olan Demografik İşgali meselesi.

İşin şakası yok AKP eliyle ülkemize doldurulan bu göçmenler medeniyetten çok uzak ve korkunç bir hızla çoğalıyorlar.

Hem doğurarak, hem başıboş sınırlardan akın akın gelerek.

Van’dan gelen görüntülerde her gün binlerce 20-25 yaşında Afgan ve Pakistanlı’nın topraklarımıza girdiğini izliyoruz.

Pakistan’dan gelen son haber: 7 yaşındaki bir kız çocuğu işkence ile tecavüz edildikten sonra başı taşla ezilerek öldürüldü!  

Ümit Özdağ, Zafer Partisi’ni kurarken tek bir söylemi kullandı: yabancı işgaline son vereceğiz!

Ve bununla yüzde 2,31 oy aldı. Bu bir buçuk milyondan fazla seçmen demek.

Aliyev yönetiminin talimatıyla son anda Erdoğan’a destek verdiği söylenen, Zafer Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan ise yüzde 5,2 oy aldı. Bu da 2 buçuk milyondan fazla seçmen demek.

AKP ve Erdoğan bir konuda sağlam duruyorlar; “göçmenleri göndermeyeceğiz” diyorlar.

Ensar muhacir edebiyatı yapıyorlar.

Çünkü en başından beri onlar ümmetçidir.

Son dönemde MHP’yi yanlarına alıp milliyetçi bir görüntü vermeleri inandırıcı değildir.

Hiç bir gerçek milliyetçi ülkesi bu derece aşırı miktarda göçmenle işgal edilirken buna sessiz kalamaz.

İlk tur sonrası –anayasaya aykırı olarak – oy kullanan Arapların entarileriyle sevinç gösterileri yaparken üç hilalli bayrak sallamaları gerçek bir kara mizahtır.

Bakınız Osmanlı da ümmetçiydi ve Türkleri beğenmezdi. Osmanlı’ya göre Türkler cahil ve ilkel insanlardı. Türklere “Etrak-ı Bi idrak” (anlayışı kıt/geri zekalı) diyen padişahlar vardı.

Ümmetçilere göre Araplar peygamberin soyundan oldukları ve Kur-an dilini konuştukları için “Kavm-i Necip” (yani üstün ırk) tir.

Yani mevcut iktidar Arapları Türklerden çok seviyor desek yalan söylemiş olmayız!

Şimdi bu ahval ve şerait içinde gittiğimiz seçim aslında bir manada, milliyetçilerle ümmetçilerin karşı karşıya geldiği bir seçim olarak anlaşılabilir.

Türkler kendi vatanlarında yalnızlaşıyor, Atatürkçüler, Kemalistler kendi kurdukları partilerinde, onu bırakın kendi kurdukları Cumhuriyetleri’nde sahipsiz kalıyor.

Ne diyor Işidçi; “Demokrasi, Cumhuriyet, Laiklik haramdır. Silahlarımız bunlara karşı kullanacağız”.

Bugün Arap ülkeleri bile yavaş yavaş en doğru yolun Atatürk’ün laik demokratik cumhuriyet yolu olduğunu görürken, bizim köhnemiş Osmanlı ümmetçiliğine savrulmamız eşyanın tabiatına aykırıdır.

Türkiye’nin önündeki tek seçenek Atatürk milliyetçiliğidir.

Kemalizm’dir.