Avatar
Nihat Genç

Fatih İstanbul’u kokain gemilerini yürütün diye almadı

featured

Nihat Genç yazdı…

Bir

Akit yazarı Ali Karahasanoğlu bugünkü ‘Sedat Peker İddialarından Ne Kaldı Elimizde’ adlı yazısıyla dünya yüzsüzlük rekoru kırdı.

Hala alemi sersem hala bizlere domates beyin muamelesi çekiyorlar!

Karahasanoğlu, kaçak silahlar için şöyle savunma ve açıklama yapıyor: ‘tamam da bu silahlarla işlenmiş bir olay şimdiye kadar duydunuz mu?’

Otele çökmeye de şöyle tenvir (aydınlatma) buyuruyor: ‘Sanıldığı gibi bir milyar dolar değil, işin aslı 45 milyar dolar….’ deyip karanlık parayı çok önemsizmiş gibi gösteriyor.

Abartmayın, diyor, ne olmuş yani diyor, kokain sevkiyatını es geçiyor, 26 milyar dolarlık serveti görmezden geliyor..

Yani ey okuyucu, böyle bir kafanız varsa hayatta acı hayatta utanma arlanma bilmez rahat edersiniz..

 

İki

İslamcı iktidarın inkarı, görmezden gelmesi ve suç üstü yakalanması üzerine, çok çok ilerde, beş-on sene sonra tiyatroları skeçleri oynansın diye peş peşe ortaoyunu metinleri kaleme aldım, ‘savcıyla görüştüm, neden dava açmıyorlar’, ‘Dilimizin güzelim kelimelerini de satıyorlar’, ‘Bu bayram kurbanlarımızı kimlere bağışlıyoruz’, ‘Şeytan ağlıyor’, ‘Büyük Allah’ın yüce ahiret mahkemesi’, ‘saraydan emir var porsiyonları küçültüyoruz’ başlıklı yazılar kitap hacmine ulaşıyor!

İstedim ki dört-beş tane daha ortaoyunu yazayım bir mizah kitabı tamamlansın, ve bu hazır senaryo metinleri ortalık sakinleşip sansür kalkınca, çoluk çocuk ve gençler bugünleri ibreti alem teşhir etsinler rahatlıkla sahneleyebilsinler, diye.

Gelin görün ki yüzsüzlük ve inkara mizahın da gücü yetişmiyor.

Ali Karahasanoğlu’nun yazısını okuyup dumura uğramamak donup kalmamak mümkün mü?

Büyük Allahım sen bizi neyle imtihan ediyorsun?

Ya da bu imtihan bu kadar insafsız ve çetin geçecekti bizi dünyaya niye getirdin?

Özetle:

Kırkbin tane ‘mini etek giyen laik kız’, ‘içki içen laikler’ gibi yobaz haberler yapan Akit Gazetesi tonlarca kokain taşıyan gemilerle İslamcı siyasilerin suçüstü yakalanması karşısında ise hiç ‘oralı’ değiller. ‘Ne olmuş yaniymiş’, ‘abartılıyormuş’, ‘ortada iddia falan yokmuşmuş’…

 

Üç

Arkadaşlar, ortaoyun’dan bu seferlik Karagöz’e dönüyoruz….

(Önce Karagöz oyunları hakkında genel bilgiler vereyim: Hacivat, kendini çok bilmiş sanan yarı okumuş aydınımızdır. Karagöz, halkımızdır. Hacivat, bütün oyunlarda Karagöz’ü kandırır, Karagöz’e yalan söyler, Karagöz’ü beğenmez, Karagöz’e aklınca akıl verir, Karagöz’e güya konuşmayı giyinmeyi bilmez deyip göstere göstere başına vura vura edep ahlak öğretir, velhasıl Hacivat Karagöz’le alay eder. Ancak, hemen her oyunda Karagöz, (halkın zekası) Hacivat’ı alt etmeyi hünerle becerir. Hacivat’ın yalanlarını hinliklerini pisliklerini iftiralarını bilmişliklerini bir bir ortaya çıkartır. Asırlar boyu halkımızın Karagöz’ü çok sevmesinin sebebi, oyunun sonunda kendisini aşağılayan kendini bir bok sanan Hacivat’ı evire çevire dövüp paylamasıdır. Karagöz, Hacivat’ın kendisini aldatması-aşağılaması karşısında Hacivat’a karşı bir karşı oyun (proje) düzenler. Bu karşı oyunun (projenin) inceliği ve zekası Karagöz’ün yani halkın zekası ve oyunun dramatik yapısıdır, sonuç, zekice kurulmuş bir karşı oyunla Hacivat’ı rezil rüsvay eder, yani mat eder!)

….

Perde…

Hacivat: Yar bana bir eğlence….

Karagöz: Ulan bağırıp durma ben senin eğlencen miyim?

Hacivat: Ben değil Karagözüm devletlümün canları çok sıkılmış, hepsi kokaini basmış, dolarları yemiş yutmuş sızmış, şimdi canları bir eğlence ister. Derler ki Karagöz (Nihat Genç) küfretse biz de eğlensek… Karagöz’üm bir küfrediver de amcalar bir duysun…

Karagöz: Ananın ……

Hacivat: Gözden düşmüşsün Karagözüm, nerede o eski Karagöz şöyle ağız dolusu kalaylayacak vezirlerimiz de keh keh keh göbeklerini tutup gülecekler… Şimdi ben devletlüme ne diyeyim, Karagöz artık bitmiş eski cevvalliği kaybolmuş mu deyim. Hadi Karagöz’üm şöyle sunturlu bir küfür gönder de saraydan sultanlar duysun sarayın camları şakırdayıp dökülsün!

Karagöz: Topunuzun….

Hacivat: Senin gözün korkmuş Karagözüm, eskiden adlarını verip basardın küfrü şimdi alayını topunu deyip sen de maslahatgüzarcı olmuşsun Karagözüm…

Karagöz: Maslahatını….

Hacivat: Karagözüm, senin keyfin yok….

Karagöz: Keyfinin …..

Hacivat: Karagözüm… Kara haberim var, milletin ağzında, herkes senin namusunu konuşuyor, üç paralık oldu diyorlar, senin kızı görmüşler karagözüm..

Karagöz: (telaşla, deliye dönerek) Nerede görmüşler kim görmüşler Hacicavcav!

Hacivat: Sultanahmet camii önünde görmüşler… Karagözüm, iki gözüm, senin kız mini etek giyiyormuş salına salına haşa namaz kılan cemaatin önünden yürüyormuş mübareklerin namazları niyazları ziyan olmuş, ortalık din elden gidiyor diye galeyana gelmiş… Ahali yine Balat’a Fener’e hücuma geçmiş dinimizi bozan bu gavurlar diye…

Karagöz: Hacicavcav, iftira atıyorlar, el alemin dedikodusuyla beni katil mi yapacaksın, bana kızımı mı öldürteceksin, benim evim zaten Sultanahmet’te, kızım her perşembe annesiyle hamama gidiyordur.

Hacivat: Karagözüm, senin oğlan, içiyor içiyor sarhoş haliyle akşamları Sultanahmet camii avlusunda sızıyormuş…

Karagöz: Külliyen iftira, dedikodu taşıyıp şimdi beni oğul katili yapma hacıcavcav, benim kızı evlendirdik çoktaan Beşiktaş’a taşındı.. Benim oğlan da askerde ta Hicaz’da.. Şimdi gelir seni ayağımın altına alırım ajan iftiracı Fetöcü pezevenk!

Hacivat: Koskoca Sultanahmet İmamı yalan mı söylüyor diyorsun. Karagözüm, senin gibi cahile mi inanacağım baş imam Tacettin Hoca Efendiye mi inanacağım, kamera kayıtları var!

Karagöz: Seni ayağımın altına alırım puştun evladı, kamerayı da .ötüne… Sen kime iftira atıyor namusuma laf atıyorsun, koskoca sakalınla yalan söylemeye utanmıyor musun!

Hacivat: Karagözüm, sinirlenme, latife yaptım, dedim ki, Karagöz’üm çıksa sahneye, ben ona laf atsam, o bana saldırsa, seyircilere de eğlence çıksa…

Karagöz: Seni de ….. eğlenceni de ….., .orospunun evladı! Sabah sabah dalga geçecek adam mı bulamadın! Milletin kızıyla karısıyla uğraşmaktan yorulmadın mı? Ulan Hacivat, her gün Akit Gazetesi okuyor başımıza bela oluyorsun! Koskoca dini kitabı getirip getirip benim kızın feracesine şalvarına sokuyorsun!

Hacivat: Karagözüm yoksa bu sabah yine solundan mı kalktın. Söyle bakayım canım Karagözüm, sabah kalkarken ‘besmele’ çekiyor musun?

Karagöz: Çektim çekmedim sana mı kalmış deyüsoğludeyüs!

Hacivat: Karagözüm, sen görmeyeli iyice dinden imandan çıkmışsın, laik gavurlara dönmüşsün! Besmele çekmeyenlerin karısı kızı orospu olur!

Karagöz: Ulan senin ağzına, bu puştlukları hep Akit Gazetesi’nden mi öğreniyorsun!

Hacivat: Sinirlenme Karagözüm, senin kızın benim kızım, istedim ki bir tedbir alalım, konu komşunun ağzını susturalım..

Karagöz: Ulan din diye ahlak diye sabah akşam yalan iftira… Puşt’un evladı bırak milletin karısının kızının yakasını…

Hacivat: Yalancılığımı nerede gördün Karagözüm.

Karagöz: Ulan memlekette duymayan kalmadı, beş ton kokain gemisini götürmüşsünüz. Fatih İstanbul’u siz kokain gemilerini yürütün diye mi aldı, yakayı ele vermişsiniz, kalkmış hala benim kızla uğraşıyorsunuz!

Hacivat: İftiradır Karagözüm, sen şeyhülislam’a padişaha vezirlere inanmıyor musun, yoksa şeytanlara cinci hocalarına mafya babalarına mı inanıyorsun?

Karagöz: İftiraysa çıksın şeyhülislam yalanlasın çıksın padişah inkar etsin çıksın vezirler yok böyle bir şey desin çıksın kadılar belge bulamadık desin.

Hacivat: Ne güzel dedin, işte, onların yerine ben diyorum Karagözüm..

Karagöz: Sen kendini adamdan mı sayıyorsun. Beş ton kokainin, başbakanın 26 milyarlık servetinin iler tutar bir tarafı olsaydı, a öküz cavcav, senden önce Engin Ardıç, Mehmet Barlas, Ahmet Hakan Coşkun dalar şov yapa yapa söylemediklerini bırakmazlardı…

Hacivat: Karagözüm bu muharirler milletimizin baş tacıdır, her biri hacı olmuş, mümin müslüman kardeşlerimizi zan altında bırakıyorsun. İşte onların yerine ben söylüyorum ya…

Karagöz: İnsan içine çıkacak yüzleri kalmamış, o rezillerin bile demek ki bir suratı varmış utanıp çıkıp söyleyemiyorlar. Hacıcavcav demek ki bu alemde bir sende yüz yok imiş, alemin maskarası hokkabazı olmuşsun.

Hacivat: Karagözüm, bir yüzüm yok ise, be sersem şimdi sen nereme bakıp konuşuyorsun!

Karagöz: Bok torbasına bakıyorum…

Hacivat: Ben hela mıyım Karagözüm!

Karagöz: Ağzından çıkanlar Hacicavcav helanın deliğine benziyor.

Hacivat: Unuttun mu Karagözüm, ben hafızım Karagözüm, medresede fıkıh, kelam, siyer okudum Karagözüm..

Karagöz: Sen, fıkıhın kelamın siyerin, canına okumuşsun…

Hacivat: Beni çok üzüyorsun çok yalan söylüyorsun Karagözüm. Veziri ulemayı 28 milyar dolarla suçluyorsun. Bak Karagözüm, devlet işleri için 28 milyar nedir ki… Reklamları izliyor musun Karagözüm.. Kart şarkıcı Seda Sayan Osmanlı divanına yan gelip yatmış. Blue diamond reklamı. Diyor ki, karagözüm, kadınlar her şeye layıktır. Bence de sultan hanımları her şeye layıktır. 28 milyarın 27 milyarıyla devletlülerimizin hanımefendi eşlerine elmaslar pırlantalar alındı Karagözüm. Devletlülerin hanımefendileri devletimizin itibarıdır Karagözüm.. Zenginlikleri asaletimizdir Karagözüm. Koskoca devletimiz senin gibi laik çulsuzlara mı kalacaktı… Sizde olmayınca kıskançlıktan çatlıyorsun Karagözüm!

Karagöz: Elmasları pırlantaları beş vakit namazda mı takıyorlar hacca giderken mi takıyorlar tabutlarına mı diziyorlar hacicavcav!

Hacivat: Karagözüm, mübarek devletlüye karşı gelmek dinimizce isyandır, kelleni keser sırığa geçirirler Karagözüm… Karagözüm tarih okumaz bilmez müsün, devletümüzün şanındandır, padişahlarımız elmasları öğütür öğütür un eder kokain gibi çekerdi, git İlber Ortaylı’ya sor…

Karagöz: Ulan o padişahlar o saltanat ihtişam devirlerinde bile sarayın gizli odalarında kimse görmeden gece vakitleri yaptılar, sizin gibi yedi yıldızlı otellerde manken kovalayarak değil.

Hacivat: Be Karagözüm, laikler bize harem mi bıraktı. Yüz yıldır devletlümüz haremsiz kaldı mağduruz Karagözüm. Yedi yıldızlı oteller devletlümüzün harem ihtiyacını karşılıyor! O haremlerdeki ince uzun Sudan güzelleri Ukrayna güzelleri artık yok Karagözüm. Harem olmadan saray olur mu hiç düşünmezsin cahil Karagözüm.

Karagöz: Ta Venezzualla’dan kokain gemileri sevkiyatına şeytanın eli aklı yetişmez ulan, utanmıyor musunuz?

Hacivat: Karagözüm padişah zamanında ta yemenlerden kahve getirmiyor muyduk. O kahve, bugün bildiğin kahve miydi? Kahve taşıyan develerde Sudan’dan köle kızlar taşınmıyor muydu? Karagözüm, geçen Topkapı Sarayı’na hareme gittim. Bomboş ortalık. İçimi bir hüzün kapladı. Nerede dedim o eski Miss Etopya güzelleri Miss Somali güzelleri Miss Rus güzelleri. Hepsi yitmiş. İçimi bir hüzün kapladı. Hepsi laikler yüzünden Karagözüm!

Karagöz: Ulan sana kalırsa Osmanlı elmas tozu çekip Somali manken Iman’ları hareme doldurarak imparatorluk kurdu!

Hacivat: Karagözüm, laikler tutturmuş bir Mavi Vatan, Karagözüm, Kolombiya’dan kokain taşıyacak bir donanmamız bile yok. Devletlü vezirlerimiz bakmışlar kokain sevkiyatı için donanmamız yok, kendi evlatlarını aç bilaç tee üç aylık seferlere göndermişler… Çocuklar gemilerde aylarca hareketsiz sabah akşam yemek yemekten dinazorlara dönüştüler gemilere sığmaz oldular, bu yüzden Karagözüm yüzlerce gemi aldık, Okyanuslar’a düştük..

Karagöz: Ulan rezil adam konuştukça Osmanlı gibi batıyorsun!

Hacivat: Mini etekli kızlar, içki içen laikler, yakamızı dinimizi bir rahat bırakmıyorlar ki Osmanlı medeniyeti hayırlısıyla bir yükselişine geçsin Karagözüm.

Karagöz: Yükselme devri için kaç ton daha kokain kaç bin tane manken kaç yüz tane otel lazım Hacivat’ım…

Hacivat: Haahh Karagözüm. Şöyle.. Senin gibi küfürbaz laf bilmezler senin gibi boğazına düşkünler yüzünden Osmanlı bir türlü yükselişe geçemedi Karagözüm!

Karagöz: Ulan deyüs boğazımdan lokma geçmiyor, ben mi boğazıma düşkünmüşüm..

Hacivat: Yalan söyleme Karagözüm, geçen gün seni görmüşler, dolmaları lokmaları lüp lüp götürüyormuşsun…

Karagöz: Kim görmüş?

Hacivat: Sultanahmet İmamı…

Karagöz: Nerede görmüş!

Hacivat: Senin mini etekli kızın elinde dolma lokma tepsisi varmış, nereye götürüyorsun güzel kızım demiş, babam Karagöz’e demiş.

Karagöz: Bu Sultanahmet İmamı da bir namaz kıldırmıyor, işi gücü yok, camiinin önünden geçen kızları mı dikizliyor puşt! Akit muhabiri de pusu mu kuruyormuş..

Hacivat: Senin kızın bacaklarında şöyle dilim varmıyor memelerinde dıbırında dövmeler varmış Karagözüm.

Karagöz: (panikle) Dövme nedir nerden çıktı, Hacicavcav, kim dövmüş bizim kızı.

Hacivat: Dövme karagözüm silinmeyen yazıdır, dinsiz kafirler kollara bacaklara yazıyorlar! Hiç çıkmasın diye. Sultanahmet imamı mübarek zattır. Kızım demiş, gel bu dövmeleri silelim, öbür dünyaya bu yazılarla gitme orada seni fena ……! Senin kızı çekmiş arka tarafa… Senin kız da maşallah sülün gibi alışmış gibi tıpış tıpış gitmiş. İmam almış eline bıçağı.. Sıyırmış…

Karagöz: (delirir gibi)Ulan neyi sıyırıyor…

Hacivat: Kızın dövmelerini silmek için eteklerini sıyırıyor Karagöz!

Karagöz: (kudurmuşcasına) Ulan hani mini etek giyiyordu?

Hacivat: Ben de şaşırdım Karagözüm, imam efendiye sordum, mini etek giymişse kızın neresini sıyırdın diye.. İmam efendi dedi ki, köy yerinden fantezimdir, sıyırmadan önce, şalvar giydirdim, mübarek yerlere abdestsiz şalvarsız girilmez..

Karagöz: (kabadalık taslayarak) Ulan sapıklar benim kıza mı göz diktiniz!

Hacivat: Sinirlenme Karagözüm, İmam efendi dedi ki, süt gibi de kaymak gibi beyazmış, mermer gibi mükemmelmiş, Allah’ın imarı demiş ne sağlam ne güzel sanatkar gibi  yaratmış… İmam orada imana gelmiş bu sütunlara vesile olan sanatkar babana şu bir kese altını hediye et, kızım demiş.

Karagöz: (çıldırır) Ulan ben pezevenk gavat mıyım, ulan öldüreceğim seni..

Hacivat: Sinirlenme Karagöz’üm, devletlü büyüğüm aç gırtlağından lokma gitmediğini duymuş bir hayır hasenat işleyeyim demiş.

Karagöz: Ulan edepsiz ulan sapık ulan ırz düşmanları ulan .orospunun çocukları, hepinizi çekip vurmazsam bana Karagöz demesinler…

Hacivat. Sinirlenme Karagözüm, devletlüm koca milletin ırzına geçiyor, ses yok, devletlü koca hazineyi soyuyor ses yok, devletlü koca arsaları götürmüş kimse ses etmiyor, hepsi, devletimizden Allah razı olsun diyor, bir kız evladının dövmelerini silelim günahlarından kurtaralım istedik diye, şimdi koskoca devleti mi yıkacaksın…

Karagöz: (yatağından bağırır). Öldüreceğim hepinizi, bana silahımı verin ulan.. Öldüreceğim alayınızı…..

Karagöz’ün karısı: Uyan Karagözüm, ne bağırıyorsun öyle.. Yine rüyanda ne gördün…

Karagöz: (uyanır). Hanım benim silahları ver, komşulara haber ver… Devletlü bir olmuş bizim masum kızımıza göz dikmiş… Yatırmış….

Karagöz’ün karısı: Bizim kızımız yok ki Karagözüm…

Karagöz: Çabuk askerde oğlana haber sal, gelsin namusumuzu temizlesin!

Karagöz’ün karısı: Bizim oğlumuz yok ki Karagöz’üm, sen rüya görmüşsün..

Karagöz: Vallahi kabus gibi karıcığım.. Allahım sen aklıma mukayyet ol, bu ne biçim kabus!

Karagöz’ün karısı: Sen uyurken kapıya İmam efendiyle Hacivat geldiler, bütün Sultanahmet, Kumkapı, Beyazıt bütün ahaliyi toplamışlar… Karagöz de uyanınca kalksın bir zahmet gelsin. Haliç’e teee Amerika’dan gemiler gelmiş, yükleri taşımaya adam arıyorlarmış… Galeyanla gittiler..

Karagöz: Şimdi sokakta hırsımı alıp döveceğim öldüreceğim kimse kalmadı mı?

Karagöz’ün Karısı: Karagöz’üm, ne öldürmesi, kabus görmüşsün. Bak ne diyeceğim. Hacivat’ın karısı bugün bize misafir… Birazdan gelecek..

Karagöz: Karısını öldüreyim deyüsün!

Karagöz’ün karısı: Bildiğin gibi değil Hacivat’ın karısı çok mağdur….

Karagöz: O da mı kokain gemileri yürütmüş..

Karagöz’ün karısı: Değil Karagöz’üm, bu imam efendi var ya… Gazeteler yazıyor Hacivat’ın karısına çekmiş kokaini, çekmiş kokaini… Tam da orasına muska yazmış… Hacivat yatakta görür diye korkuyor… Dedi ki Karagöz’e gideyim, muskayı kocam Hacivat görmeden bir sildireyim..

Karagöz: Arap sabunuyla silseydi bir tükürüp silseydi, şöyle ovup ufalayıp silseydi, işim gücüm yok Hacivat deyüsünün karısının .nını mı sileceğim….

Karagöz’ün karısı: Dostluk bu günler içindir Karagözüm, zavallı kadın dağlara taşlara sürdürttü silinmedi Karagözüm dert çok büyük! Hoca bir de küfi yazmış koskoca yazı kabak gibi duruyor!

Karagöz: Getir şu bıçakları hanım, rüyamda Allah’ü teala bana ilham gönderdi, benim muska silmem hünerim var hanım, ver şu bıçakları!

Karagöz’ün karısı: Karagözüm Hacivat’ın karısı nikahlın değildir mahremdir, biz en iyisi, karıyı alalım Hacivat’ı da çağıralım, kadıyı da alalım, hep birlikte imam efendinin yanına gidelim… İmam’a diyelim ki sen yazdın sen sil!

(Hacıvat’ın karısı, Hacivat, Karagöz’ün karısı, Karagöz, ahali ve kadı, hep birlikte imama giderler)

Kadı, imama: bu muskayı bu dıbıra sen mi yazdın?

İmam: Haşa, kadı efendi ben yazmadım, vallahi kadı efendi, İçime bir cezbe düştü, kendimden geçtim, yukardan söyledi, Allah yazdırttı. Allah yazdı Allah bozsun. Benlik bir şey yok…

Kadı efendi: (ahaliye döner) Sayın cemaat, imam efendi doğru diyor, buraya yazılan Allah yazısıdır. Allah’ın yazısını bozmak ne imama ne kadıya düşer….

Karagöz: Kadı efendi iyi de bu yazıyı birinin silmesi lazım yoksa aldığı abdesti kabul olmaz… Abdest için bedenin her yeri noktasına kadar temiz olmalı, inanmıyorsanız Akit Gazetesi okuyup dinimizi öğrenin!

Kadı efendi: Doğru diyorsun ancak bu mahrem iş beni aşar, şeyhülislam’a çıkalım… Mübarek elleriyle o kazısın..

(Ahali, kadı, Hacivatın karısı, Karagöz, hepsi, Şeyhülislam’a çıkarlar)

Kadı efendi: Şeyhülislam efendi, İmam efendi Hacivat’ın karısının mahrem yerine muska yazmış, kazıyıp silmek dinimize edebimize sığmadı sana kadar geldik…

Şeyhülislam efendi: Efendiler, bu çok derin devlet meselesi çok derin mahrem bir siyasi iştir! Oraya el uzatmak beni aşar, en son bir vaka hatırlıyorum Mehmet Ağar oraya kadar uzanmıştı…

Karagöz: Şeyhülislam efendi, doğru diyorsun, lakin, bu yazı mahrem yerinde durdukça aldığı abdest kıldığı namaz kabul olmaz, dinimiz imanımız nicolur, mutlak silinmeli!

Şeyhülislam efendi: Doğrusunuz efendiler, bu işi yapsa yapsa sultanımız padişahımız yapar, siz acele saraya gidin…

(Kafile saraya gider, padişaha çıkarlar)

Karagöz: (Böyle böyle olayı anlatır) Padişahım durumumuz acildir, bu yazıyı sizden başka silecek güç cesaret yetki kimsede yoktur!

Padişah: Vallahi ben de şaşırdım kaldım. Kullarım töhmet bühtan altında ve koca padişahınızın elinden hiçbir şey gelmiyor… Bilmem ne yapsak… Bilmem hangi pudra şekeri çekmiş kafa yazdı bu yazıyı devletin en mahrem dibine!

Kadı efendi: Padişahım ayaklarınızı öpeyim bize bir çare?

Padişah: Bu işi etraftan bilen duyan kaç kişi var!

Kadı efendi: Bir başbakan, bir vezir, bir damat, bir vekil, bir mahalle, bir imam, bir kadı, bir Sedat Peker, bir Birleşik Arap Emirlikleri bir de Hacivat ve Karagöz biliyor efendim… İş çok ciddi sultanım bu kara yazıyı kazıyamazsak yeniçeri kökenli bir vezirinizi tahtınıza oturtacaklar…

Padişah: Allah’a sığınacağız, hep birlikte ahrete kadar susacağız, hiçbirimiz sırrımızı kimseye söylemeyeceğız. Kullarım, Allah devletimize milletimize başka vebal vermesin…Yazıyı öyle bir yere kazımışlar ki haşa hepimiz dinden imandan çıkar sarayımız başımıza yıkılır! Şimdi çözüm olarak Hacivat’ın karısını haremime korumama nikahıma alıyorum artık günahtan düşer!

Karagöz: Yüce padişahım, affedin, ben kulunuz Karagöz boşboğazlık hastasıyım, söylemeden duramam, mutlak bir yerde ağzımdan kaçar, susmak saklamak benim yapabileceğim bir iş değil.

Padişah: Bostancıbaşı, tez Karagöz’ün dili kesile, mesele kapana!

İkinci perde (oyun başladığı yerdedir…)

(Karagöz’ün dili kesilmiş konuşamıyor. Mahalle bekçisi Karagöz’ün ağzına bakıp tercüme etmektedir…)

Hacivat: Karagöz’üm büyük lafı dinlemedin, cahil cühela konuşup başını derde sokdun… (alayla) Yazık oldu, dilini de kestiler. Cahil adamsın, gerçi konuşsan ne konuşacaktın! Çok da üzülme dilini şeriat kesti!

Karagöz: (Ağzını yamuş yumuş yapar bir şey söylemeye çalışır, Bekçi ağzına bakar!)

Hacivat: (Alayla) Boşuna yorma kendini Karagözüm, nasibin bu kadarmış…

Karagöz: (Sinirle ağzını gözünü yamuşturur.).

Bekçi: Sevgili karına harem hayırlı olsun, diyor.

Hacivat: Karımın başına talih kuşu kondu, saray kapıları önüne açıldı, şimdi haremde bir eli yağda bir eli balda…

(Karagöz, ağzını gözünü yamuşturur) Bekçi: Diyor ki Karagöz, Kenya’dan iki metre boyunda gece gibi zifir karanlık katran suratlı iki metre boyunda bir hadımağası varmış, şimdi muskayı kazıyordur…

Hacivat: O muska benim hanımım nişanesi oldu muskadan sonra talihi saray kapıları açıldı…

Karagöz: (Ağzını yamuş yumuş yapar, bekçi) : Karagöz, bana diyor, bekçi efendi, şu Hacivat’ı yakala yatır yere, bir muska da ona yazalım, talihi kısmetini açalım!.

Fatih İstanbul’u kokain gemilerini yürütün diye almadı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 Yorum

  1. Sayın yorumcu, durum kısaca özetlediğiniz gibidir. Ve bu bir rastlantı değil, bilinçle ve planla yapılan bir yıkım, Cumhuriyet’ in yıkımıdır. Bu bizim moralimizi bozması mı gerekiyor? Asla..!!.!! Cumhuriyet, bize ve insanca yaşamak isteyen herkese bir ATA – yadigarıdır ve sonsuza kadar sürecek..!!!!

  2. uzulmeyin Nihat Bey, ellerine ayaklarina dolanacak. Allah bizim memleketi tartiyor. Buralarda insanlik olmus bitmis. Yandasindan muhalifine kadar, herkes berbatlik icerisinde. Allah’in rahmetini istemek daha uygundur ama gorunen koyde kilavuz istemiyor. Bence helakimiz yakindir. Neticesinde bunu yapanlarin da yanina kalmayacaktir. En tepedekinden, en altindaki oy verenine kadar.

  3. Ağlanacak haldeyiz ama güldüm bu yazına abi sarayların sevmediği türden bir aydınsın.

  4. Yunanlilarin dedeleri………. sarabi icip sizinca,……. fatihte gemileri karadan yüzdürüp, sarhos yunanlilarin dedeleri istanbulu kaybetmis…….. fatihin torunlari kokaini koklayinca…… sizdiklari yerden hicte ayikacaga benzemiyorlarrrr….

  5. 11 Temmuz 2021, 12:09

    Akil insanlar çöpe ,sakil insanlar makama mevkiye getiriliyor, her yer satıldı, yalan dolanın dibi gözükmüyor, ahlak,vicdan,adalet yok, sapkınlık çok çok..

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!