Barış Doster
Barış Doster

Milli güvenlik ve milli bilinç

featured

Barış Doster yazdı…

Türkiye’nin teröre karşı verdiği mücadele, sadece ülkemizde, yurdumuzda, topraklarımızda değil, aynı zamanda sınır ötesinde de sürüyor. Bu mücadele; çok haklı, çok meşru, çok doğru bir mücadele ve şunu da gösteriyor: Türkiye sadece teröristle mücadele etmiyor, asıl teröre, terörizme destek veren emperyalizmle mücadele ediyor. İşte bu konuda bilinçlerde berraklık, bütüncül mücadele ve ulusal seferberlik şart. Çünkü ABD emperyalizminin ve onun Avrupalı müttefiklerinin PKK, PYD, YPG, FETÖ terör örgütlerine sadece silah ve eğitim desteği değil, mali destek, istihbarat desteği, politik destek, diplomatik destek, medya desteği verdiğini de görüyoruz.

Tam bu noktada tarihimize dönelim ve ulusal bilincin, ulusal özverinin, ulusal kararlılığın, Kurtuluş Savaşı’nda cephedeki kahraman orduyu nasıl desteklediğini hatırlayalım bir kez daha.

Biliyoruz, Kurtuluş Savaşı’nda Büyük Taarruz, düşmana en ağır darbenin indirildiği, İzmir yolunun açıldığı çok önemli bir muharebedir. 30 Ağustos Zaferi, dünya harp tarihinde de özgün, öğretici bir konuma sahiptir. Ülkelerin bölünmesi, ulusların çözülmesi, devletlerin ortadan kaldırılması için her yolun denendiği günümüzde, Kurtuluş Savaşı’nda büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izlediği yöntem, günümüze ışık tutan, yol gösteren, ilham veren önemli dersler vermektedir.

Milli Mücadele’yi öncü bir kadroyla başlatan, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’yle sürdüren, TBMM’nin meşruiyetinde, iradesinde ve idaresinde yürüten Atatürk, ulusal, bölgesel ve küresel bir kırılma noktasında Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Bu süreçte, teşkilatın ve istihbaratın, mücadelenin başarısı ve iktidar için ne kadar zorunlu olduğunu da bir kez daha göstermiştir.

“Ben askerliğin her şeyden ziyade sanatkârlığını severim” diyen Atatürk; “Hayat-ı millet tehlikeye maruz kalmayınca, harp bir cinayettir” diyerek de barışseverliğini ortaya koymuştur. Şu sözleri ise başarının kalıcılığı için yapılması gerekeni öğretir: “Siyasi ve askeri muzafferiyetler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi muzafferiyetler ile tetviç edilmezlerle husule gelen zaferler payidar olamaz, az zamanda söner”.

SAVAŞTA MİLLETİN DESTEĞİ

“Muhaberesiz muharebe olmaz” diyen Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı’nda karargâhlarını mümkün olduğunca telgrafhanelere yakın yerlerde kurmaya çalışması, stratejik dehasının kanıtlarından biridir. İrade-i Milliye gazetesi, Hâkimiyet-i Milliye gazetesi, Yunus Nadi’nin önce Yenigün, sonra Anadolu’da Yenigün adıyla çıkan gazetesi, henüz TBMM açılmadan, 6 Nisan 1920’de kurulan Anadolu Ajansı Atatürk’ün basına verdiği önemin göstergeleridir. Basın yoluyla, aynı zamanda propaganda yapılmaktadır. Savaşın amacı, kapsamı, yöntemi hakkında halk bilgilendirilmektedir. Millet örgütlenmektedir. İçeride ve dışarıda kamuoyu oluşturulmaktadır ve istihbarat toplanmaktadır.

TBMM açıldıktan kısa süre sonra, 7 Haziran 1920’de kurulan Matbuat ve İstihbarat Müdüriyeti Umumiyesi, ulusal birliği bozmak amacıyla yapılan iç ve dış tertiplere karşı önlem almak, halka Milli Mücadele’yle ilgili bilgileri duyurmak amacıyla kurulmuştur. Basının siyaset ve ulusal güvenlikle ilişkisini, toplum üzerindeki etkisini çok iyi bilen Atatürk, o dönemde İstanbul’la bağlantısı kesilen Anadolu’daki pek çok yerel gazeteye, bu müdürlük üzerinden kâğıt desteği sağlamıştır.

BAĞIMSIZ VE BAĞLANTISIZ AYDIN OLMAK

Günümüzde kimi çevrelerin “Taşra basını” diye dudak büktükleri, burun kıvırdıkları Anadolu basını, Mütareke basınının büyük bölümünün ihanetle özdeşleştiği o yıllarda, Kuvayı Milliye’yi desteklemiş, vatan, millet, namus ve meslek adına çok onurlu bir tavır almıştır. Anadolu basını, Ali Kemal’in değil, Hasan Tahsin’in izinden gitmiştir.

Nitekim günümüzde, ülkelerinin istihbarat servisleriyle yakın ilişkileri bilinen bazı yabancı vakıfların ve fonların, Türkiye’deki kimi meslek örgütlerini, sendikaları, demokratik kitle örgütlerini “eğitmek ve bilgilendirmek” için büyük paralar akıtması, çok tartışılmaktadır. Bunun, o parayı alan kurumun bağımsızlığının zedelenmesi yanında, aynı zamanda bir ulusal güvenlik sorunu olduğu yönündeki endişeler, çok haklı endişelerdir. ABD’nin Irak’ı işgal ettiği dönemde, dünyadaki medya kuruluşlarını “etkilemek” için ayırdığı fon ve “iliştirilmiş gazetecilik” kavramı hafızalarımızdadır. Bir anda 4. kuvvet, 5. kol faaliyetlerinde kullanılır olmuştur.

Askeri zaferleri, siyasal amaçlar doğrultusunda kullanmakta yetkin bir önder olan Mustafa Kemal Paşa, sık çıktığı yurt gezilerinde halkın nabzını tutmuştur. Aydınlar, bilim insanları ve gazetecilerle yaptığı sohbetlerde, izlenen politikaların halka anlatılmasını istemiştir. İletişim olanaklarının çok sınırlı olduğu bir dönemde ve yoksul bir ülkede; meslekleri gereği halkla iç içe olan, halkın güvenini kazanan din adamları, işadamları, bilim adamları ve gazeteciler, Atatürk’ün sık görüştüğü kişilerdir.

Eğitim; savunma ile birlikte adının önünde “Milli” kelimesi olan iki bakanlıktan biridir. Atatürk’ün büyük önem verdiği konulardandır. Eğitimin, ulusal kültürle, ulus bilinciyle, ulusal özgüven ve amaçlarla, ulusal güvenlikle ilişkisini çok iyi bilen Atatürk; Cumhuriyeti gençlere, gençleri de öğretmenlere emanet etmiştir.

Biliyoruz, günümüzde toplum mühendisliğinin, algı operasyonlarının, psikolojik savaşın ve ekonominin tüm unsurları kullanılarak, millet, alt kimlikler üzerinden bölünmek istenmektedir. Feodalizm üzerinden federalizm dayatılmaktadır. Bu amaçla demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi kavramların içi boşaltılmaktadır. ABD’nin Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’de, “demokrasi, özgürlük, insan hakları” adına yaptıkları ortadadır.

“Büyük ülkelerin terörüne savaş, küçük ülkelerin savaşına terör denir” diyen ünlü aktör Peter Ustinov’un sözlerindeki haklılığı ve günümüzdeki bilinç bulanıklığının, kavramsal kargaşanın, ideolojik savrulmanın, politik körlüğün boyutlarını birlikte düşünmek gerekir.

Milli güvenlik ve milli bilinç

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. Iyi ki Veryansin’a katildiniz!

  2. 7 Ekim 2023, 19:28

    Hocam ülkücü kimliğe sahip birisiyim. Şu zamanda az bulunan yandaş, fondaş olmayan gerçek aydınlarımızdan olduğunuza inanıyorum. Aydınlatıcı yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Sagolun varolun. Saygılar.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!