Erdem Atay yazdı…
Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu önceki gün bir yazı yazdı.
“İmamoğlu’nun diploması 4 tanık ve bir baba”.
Değerli meslek büyüğüm Orhan Uğuroğlu, Ekrem İmamoğlu’nun Girne Amerikan Üniversitesi’nden Istanbul Üniversitesi’ne yatay geçişi ile ilgili 5 kişiye sorular sormuş. Birisi de İmamoğlu’nun babası Hasan İmamoğlu.
Yazının girişinde de yandaş medyanın İmamoğlu’nun diplomasının peşine düştüğünü söylemiş. FETÖ taktikleri ile kumpas tezgahı kurdular demiş, yalana dolana sarıldılar demiş.
Yani İmamoğlu’nun yatay geçişinde bir sorun olmadığını anlatan bir yazı kaleme almış.
Bunun üzerine ben de tepki gösterdim.
Orhan Uğuroğlu’nun yazısı ve benim verdiğim yanıtı buradan okuyabilirsiniz.
***
Dün de büyüğüm Orhan Uğuroğlu bana, “Gazeteci Erdem kardeşime yanıt” başlıklı bir yazıyla karşılık vermiş.
***
Orhan Abi (hukukumuz olduğu için kendisine böyle hitap ediyorum), yazılarımı okuduğunu, benim yazılarımda Mesut Yılmaz ve Hasan İmamoğlu’nun adının geçmediğini dolayısıyla bu İmamoğlu diplomasıyla ilgili yazdığı yazıyı beni veya Veryansın Tv’yi itham ederek yazmadığını söylemiş.
“Kendi özgürlüğüm kadar özgür olduğunuza inanıyorum” ifadesini kullanmış.
Ancak bir sorun var.
Konu Hasan İmamoğlu ya da Mesut Yılmaz değil. Kim yaparsa yapsın, ortada bir belirsizlik var. Ve bu olayın merkezinde Veryansın Tv var. Bu konu ile ilgili saptırarak, çarpıtarak veya operasyon çekerek yazan yandaş adamlar başka! Veryansın Tv gerçeği bulma amacıyla yazıyor.
Eğer Orhan Uğuroğlu, bu yazıyı yandaş gazetecilere ithafen yazmış olsaydı, en azından benim İmamoğlu’nun yatay geçişi ile ilgili ortaya koyduğum soruların bir kısmını sorardı. Ama sormamış.
Bu sözleri söyleyerek başlayalım…
***
Değerli Orhan Abi, öncelikle yanıtın için teşekkür ederim.
– Demişsin ki, yazının amacı ben ya da Veryansın Tv değil. Ama yazının tamamı bizim iddialarımızı çürütmek için yazılmış.
– Yazılarımı okuduğunu, incelediğini ve buna rağmen somut bir delil göremediğini söylemişsin! Orhan Abi, somut delilleri tek tek sayıyorum:
– Denklik olmadığını gösteren belgem ve haberler somut delil değil mi? İmamoğlu’nun iddiama cevap vermemesi, beni dava edememesi, YÖK’ün mevzuatı delil değil mi? İmamoğlu’nun yatay geçiş yapması için o bölümün en az taban puanı kadar ÖSS’den puan alması gerekiyordu! Almamış diyorum, bu delil değil mi? YÖK’ten bana gelen cevap, delil değil mi? İmamoğlu’nun babası ve antrenörünün saçma sapan sözleri somut delil de YÖK’ten gelen cevap mı uydurma? Gazete ilanları mı uydurma!
– Demişsin ki, yazılarımda eksik olarak gördüğüm tanık görüşlerini almak için araştırdım. Bir kere yazılarımda tanıklar var. Eksik değil.
– Konuşturduğun tanıklara bir bakalım Orhan Abi. YÖK başkanı “KKTC’den geçişlerde sorun yok” diyor. ‘Sorun var’ der mi abi? Bir kere YÖK Başkanı Mehmet Sağlam o yıllarda denklik vardı diyor, yanlış söylüyor. Unutmuş olmalı!
– Sormuşsun Kemal Gürüz’e… KKTC ile Türk üniversiteleri arasında yatay geçiş var mıydı? Abi vardı tabii, bunu öğrenmek için Kemal Gürüz’e sormana gerek yok ki! Soruyu Girne Amerikan’ın geçişi var mıydı diye sorman lazımdı. Soru yanlış. Gürüz’e sormuşsun yine, yatay geçişe YÖK mü izin veriyordu? Orhan Abi, YÖK mevzuatı bellidir ve üniversiteler de senato kararı alır. Ben de o yüzden İstanbul Üniversitesi’nden Senato kararını istedim, ‘bulamamışlar’, ‘kaybolmuş’.
– Orhan Abi, İmamoğlu’nun antrenörüne sormuşsun. Abi antrenör ne alaka! Futbol antrenörü yatay geçişten, mevzuattan ne anlar? Ya da ne ilgisi olur? Uzman mı? Yani bu şeye benziyor, polislerin komiser olması şartlarını imama sormaya benziyor! Bir de demiş ki İmamoğlu’nun antrenörü, “Sadece o değil, binlerce KKTC’li, Türk hatta yabancı öğrenci Türkiye’ye yatay geçiş yaptı, yasa dışı bir engel yoktu ki…” Orhan Abi, benim yazımda somut delil bulamadın da, İmamoğlu’nun antrenörünün sözleri mi delil olarak kabul ettin!
– Ve son ‘tanık’ baba Hasan İmamoğlu… Orhan Abi bu da şuna benziyor: Bilal Erdoğan’a, “Babanız paraları sıfırlamanız için sizi aradı mı” sorusunu sorduğumuzu düşünelim. Bilal Erdoğan şöyle bir cevap verebilir mi? “Evet, sıfırlamam için babacım beni aradı ama paraları nereye koyacağımı bilemedim, tüm paraları mı sıfırlayacaktım onu da anlayamadım.”
***
Orhan Abi, yazının sonunda benden özür beklemişsin!
Niye? Çünkü senin bu yazıyı bağımsız bir şekilde yazıp yazmadığımı sorduğum için!
Orhan Abi, sana saygım sonsuz ama ben gazetecilikte babama bile güvenmiyorum. Kusura bakma.
Bu gözler neler gördü, bu kulaklar neler duydu!
Ben bu İmamoğlu diploma olayını yazdığımda tüm sözde gazeteci kadrolar nasıl büyük saldırılar yaptı. Yalan yazdılar, iftira attılar.
Şimdi yazına bakıyoruz.
Yazın, daha önce dediğim gibi külliyen yanlış!
Sorular da yanlış!
“55 yıllık mesleki kariyerim onurumdur asla ve asla hiçbir soru ve yazı ile kirlettirmem” demişsin ya Orhan Abi…
O kariyere bu yazın olmamış abi! Gerçeği saptırmışsın, doğruyu aramamışsın!
Sadece İmamoğlu’nu bilerek ya da bilmeden aklamaya çalışmışsın!
Bunu İmamoğlu’nu sevdiğin ve ona güvendiğin için yapmış olabileceğini düşünüyorum. Aksini düşünmek dahi istemiyorum. Senin gibi onurunu korumaya çalışan birine bu zaten yakışmaz, yapışmaz!
Ama yazı doğru değil Orhan Abi.
Konuyu her bilen benim gibi düşünür, benim dediğimi söyler.
***
Özür bekleme benden, çünkü bir yanlışı düzelttim.
Bence Orhan Abi, sen bu yazıdan dolayı kendinden özür dilemelisin.
Mesleğini incitir!
Saygıyla.
Tekrar kalemine sağlık Erdem ATAY. Seviyorum seni.
Saygı duyulmayacak yazıyı yazan Uğuroğlu’na “saygıyla” diye yazmak olmamış. Aynı Akepe’liler gibi bir şekilde satın alınmış ve İmamoğlu için bizce utanılacak yazıyı yazmış. Geçiniz.
Erdem Bey, yazılarınızdan öğrendiğim konu hakkında sizin gibi düşünüyorum.
Cevabınız için de elinize sağlık!
Taktik nükleer füze atsaydın bu kadar zarar vermezdi. Selcan Taşçı hanım İyi Parti kurulduğu zamanlarda bir yazısında destelediğimiz parti iktidara gelirse biz yandaş medya mı olacağız diye soruyordu.
👍👏👏👏👏👏