Erdem Atay yazdı…
Bir programda, “Sığınmacılar bu ülkeyi işgal etmedi, AKP iktidarı ülkeyi sığınmacılara işgal ettirdi” demiştim.
Şimdi size işgalin bir fotoğrafını daha gösterelim.
Geçen gün Eğitim İş İstanbul 2 Nolu Şube Başkanı Kadir Toruş çok önemli bir iddia ortaya attı.
Toruş, okula bir gün bile gitmeyen sığınmacı öğrenciler için gölge sınıflar oluşturulduğunu, e-okul üzerinden otomatik karne basıldığını söyledi.
İstanbul Kadıköy’deki Mehmet Beyazıt Anadolu Lisesinden örnek veren Toruş, okulun 12. Sınıfında kayıtlı görünen Iraklı 12 öğrenci, bir yıl boyunca okula bir ders saati bile gitmedi. Okul idaresinin sınıf listelerinde hiç olmayan, “12-H” adlı bir şubeyi kağıt üstünde açtığını, sığınmacı öğrencileri yönetmeliğe aykırı olarak aynı sınıfta topladığını belirtti.
Toruş, bu öğrencilere karne hazırlandığını ileri sürdü.
***
Bunun üzerine bir araştırmaya gittim. Birçok namuslu öğretmen bana ulaştı.
İddianın doğru olduğunu söylediler.
Söyledikleri şunlardı:
“Biz bir devlet lisesinde öğretmenleriz. Yıl boyunca öğrencilerimize dersler verdik, sınavlar yaptık. Şimdi karne zamanı yaklaştı. E-okul üzerinden notları verirken bu zamana kadar bir kez bile ismini bilmediğimiz, okul listesinde ismi olmayan, bir kez okula bile gelmemiş birçok öğrenciye notlar verildiğini gördük. Hepsi sığınmacı. Bu öğrencilere verilen notlar da 90’dan aşağı değil. Ve bu öğrencilere karne verilecek. Biz notları değiştiremiyoruz, e-okul sisteminde bu notları değiştirme yetkisi bizde yok.”
İnanmadım, “var mı belgesi” dedim.
“Var” dediler.
Belgelerde isimleri kapatıyorum ama notlar orada duruyor. Olur ya, birileri yalanlarsa mahkemede daha fazla belgeyle çıkarız hakimin karşısına…
****
Belgeleri görünce şoke oldum. Konuştuğum öğretmenler isyanda. “Biz öğrencilerimizi sınava tabi tutuyoruz, onlar ellerinden geleni yapıyor, 50 ya da 60 ya da 80 alıyor. Ancak ismini bile bilmediğimiz, listede adı olmayan ve bir kez bile okula gitmemiş kişilere 90-100 puanlar verilmiş. Kaldıramıyoruz” diyorlar.
Onurlu öğretmenler kaldıramaz.
… Ve bu yüksek not verilen sözde sığınmacı öğrenciler üniversite sınavlarında bu yüksek ortalama puanları kullanarak üniversiteye girecekler. Kimi hakim olacak, kimi öğretmen, kimi hekim!
Şimdi okullarımızı tarikatlara teslim eden Milli Eğitim Bakanına soralım:
Siz ne yapmak istiyorsunuz?
Türk milletini yok etmeye çalışıyorsanız, boşuna uğraşmayın!
Türk milleti yıkılmaz. Ama sizi yıkar!
Eğitimde skandal olay!
Erdem Atay: Bir çok öğretmen bana ulaştı. Okulların bitmesine son 2 hafta kala sınıf listesinde yeni yeni isimler var. Suriyeli ve Afgan öğrencileri okula kaydettiriyorlar, öğretmenlerin haberi olmadan hepsine 90 veriyorlar. Rezilliğe bak.@medreyata… pic.twitter.com/nwvc9liW3e
— Veryansın Tv (@Veryansin_Tv) June 5, 2024
Elinize, kaleminize sağlık. Veryansın TV ve birkaç haber portalı/kanalı hariç bu haberleri gündeme getirecek tek bir mecra kalmadı ülkemizde. Üzülerek belirteyim ki ciddi bir zihinsel işgal altındayız. Eğitimden sağlığa, ekonomiden diplomasiye, iç güvenlikten bütün devlet mekanizmasına ve maalesef ki toplumun birçok kesimine ciddi bir çürüme ile karşı karşıyayız. Zaten Türkiye’yi Irak işgalinden bu yana çevreleyen ciddi bir emperyalist kuşatmayı saymıyorum bile. Bu kuşatma ve çürüme ortamının bir yansıması olarak yanlış dış politikaların sonucunda milyonlarca sığınmacıya AB ve ABD nin iteklemesi ile ev sahipliği yapıyoruz. Çoğu sorunlu coğrafyalardan gelen/getirilen bu kişiler hakkında en ufak bir bilgi sahibi değiliz. Düşünün ki kırmızı bültenle bile aranan uyuşturucu baronuna, katiline vatandaşlık vermişiz. Türkiye tam da bu iklimde iktidar eliyle uzun bir planın stratejisi olarak ABD destekli “Ilımlı İslam Cumhuriyeti” veyahut “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” (Ne ilginçtir ki CIA’cı Graham Füller’in kitabının ismidir) şeklinde hem rejimsel hemde demografik bir dönüşüme uğramaktadır. Bu toprakların yurtsever, namuslu, onur sahibi, sol-sosyalist, demokratik ulusalcı/milliyetçi/muhafazakar insanlarının birleşmesi elzemdir, hayatî bir zorunluluktur. Çünkü iktidar zaten hedefi belli ancak muhalefet çok ciddi bir akıl tutulması içerisindedir. Yumuşama/normalleşme oyunu ile kitleler pasifize edilmekte ancak Türkiye’nin hiçbir sorunu çözülememekte akisine katmerli bir şekilde artmaktadır. Bu bahisle önümüzde süreç bu toprakların yurtsever insanlarının omuz omuza mücadele etmesini tarihi bir tercih aksine zorunluluk olarak önümüze koymaktadır. Çünkü doğduğumuz, büyüdüğümüz, ekmeğini suyunu, havasını doğasını ciddi anlamda iktidar ve onun beslemesi şirketlere teslim ettiğimiz (muhalefetin çok hatası vardır) bir tarihsel dönemeçte omuzlarımıza yüklenen sorumluluk çok fazladır. O nedenle CVP ve benzeri hareketlerin birlikte hareket etmesi ortak bir deklarasyon yayınlaması esastır. Yarın çok geç olmadan.
Erdem bey , bu haberiniz çok önemli. Veryansın iletişim formundan size ulaşmaya çalıştım. Beni ararmısınız lütfen…
Demografi kılıcı…
MEB doğru hiç bir şey yapmayan astığı astık kestiği kestik ulus düşmanı bir örgüt gibi oldu .
bilerek yapiyorlar, vatan haini bunlarin hepsi.
Daha neler duyacağız!!!!
Vatanıma yapılan her ihanetin hesabı sorulacak elbette.
Size sonsuz saygı ve sevgilerimizle…