Hikmet Çiçek yazdı…
Kızıldere’de yaşamını yitiren Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Hüdai Arıkan, Ömer Ayna, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt ve Saffet Alp’in anılarına saygıyla, sevgiyle, özlemle…
30 Mart 1972’de Kızıldere’de Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Hüdai Arıkan, Ömer Ayna, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt ve Saffet Alp öldürüldü.
Kızıldere’ye giden süreci ve orada yaşamını yitiren devrimci gençleri 52 yıl sonra bir kez daha hatırlayalım, saygıyla analım.
THKP-C KURULUYOR
THKP-C, 1970’in Aralık ayında Mahir Çayan, Yusuf Küpeli, Münir Ramazan Aktolga, Ertuğrul Kürkçü, Orhan Savaşçı, Ulaş Bardakçı, Sina Çıladır, Bingöl Erdumlu ve Ziya Yılmaz tarafından kuruldu. Mahir Çayan tarafından son şekli verilen THKP-C tüzüğüne göre Merkez Komite üç kişiden, Genel Komite ise 10 kişiden oluşacaktı.
THKP-C iddianamesinde, Merkez Komite’nin Mahir Çayan, Yusuf Küpeli ve Münir Ramazan Aktolga’dan oluştuğu; Genel Komite ise üç MK üyesi ile birlikte Ertuğrul Kürkçü, Orhan Savaşçı, Bingöl Erdumlu, Ziya Yılmaz, Ulaş Bardakçı, Sina Çıladır ve Hüseyin Cevahir’den oluştuğu belirtiliyor.
EYLEM TİMİ
Bir numaralı sanığın Mahir Çayan olduğu 23 sanıktan oluşan ilk THKP-C davasında yargılanan ve müebbet hapse mahkûm edilen, yakın zamanda yitirdiğimiz Kamil Dede şunları söylüyor:
“Evet, bir Merkez Komite ve bir Genel Komite vardı, ama beş kişiden oluşan bir eylem timi de vardı. Her şeye bu tim karar veriyor ve eylemleri bu tim yapıyordu. Bu beş kişi Mahir Çayan, Hüseyin Cevahir, Ulaş Bardakçı, Oktay Etiman ve bendim.”
EFRAİM ELROM KAÇIRILIYOR (1971)
THKP-C’nin ses çıkaran eylemlerinden biri İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Efraim Elrom’un kaçırılması oldu. 17 Mayıs 1971’de Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz, Hüseyin Cevahir, Necmi Demir ve Oktay Etiman’dan oluşan bir grup Elrom’u yaşadığı apartmandan kaçırdılar.
22 Mayıs 1971’de Elrom öldürüldü. Kısa süre sonra eylemi gerçekleştirenlerden Oktay Etiman dışındaki tümü yakalandı.
İŞKENCEYİ SAVUNAN BİR MAHKEME
16 Ağustos 1971 günü, Mahir Çayan ve 23 arkadaşının, Selimiye Kışlası’nda bulunan İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 3 No’lu Askeri Mahkemesi’ndeki duruşması başlar. THKP-C’lilerin hemen hepsi 1. Şube işkencelerinden geçtiler. 2-3 hafta Sansaryan Han’ın en üst katındaki hücrelerde kaldıktan sonra Harbiye hücrelerine götürüldüler.
29 Kasım 1971’de THKP-C üyesi Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz ve THKO üyesi Cihan Alptekin ve Ömer Ayna İstanbul Maltepe Askeri Cezaevi’nden tünel kazarak kaçtılar.
19 Şubat 1972 günü THKP-C liderlerinden Ulaş Bardakçı, İstanbul Arnavutköy’de saklandığı bir evde sabah saat 07.00 sularında katledildi. 25 yaşındaydı. O gün sabaha karşı Fındıkzade’de Tevfîk Fikret Sokak’ta bulunan Kısmet apartmanı basılmış, çıkan çatışmada Maltepe Askerî Tutukevi’nden kaçan Ziya Yılmaz ağır yaralı ve evde bulunan Şerafettin Serdar, Osman Cahit İyigün, Hüseyin Özkan, Safiye Özkan ve Lâle Dedealp yakalanmıştı. Aynı günlerde Orhan Savaşçı ve arkadaşları tutuklanmıştı. 9 Mart 1972 günü ODTÜ öğrencisi Koray Doğan, Ankara’da polis kurşunuyla öldürüldü. Koray da 25 yaşındaydı.
THKP-C için büyük kentlerde barınma olanağı kalmamıştı. Dev-Genç’in tütün ve fındık mitinglerinde kitle çalışmalarında kazanılan ilişkiler, THKP-C’ye Karadeniz yolunu gösteriyordu.
Ocak 1972’de İstanbul’dan Ankara’ya giden THKP-C lideri Mahir Çayan, THKO ile ortak bir eylem yapılması konusunda Cihan Alptekin ve Ömer Ayna ile görüş birliğine vardı. Çayan ve arkadaşları Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarını engellemek için 26 Mart 1972’de Ünye’deki NATO radar üssünde çalışan ikisi İngiliz, biri Kanadalı üç radyo teknisyenini kaçırdılar.
52 yıl önce yaşanan bu olayın sonucu, tarihe bir “katliam” olarak geçecekti.
Denizlerin idamını engelleyecek yasal yollar tükenmiş, tıkanmıştı. O eylem son çareydi. THKP-C’den Mahir Çayan, Ertuğrul Kürkçü, Hüdai Arıkan, Nihat Yılmaz, Ertan Sarıhan, Ahmet Atasoy ve THKO’dan Cihan Alptekin 27 Mart 1972 günü Ünye’deki NATO üssündeki yabancı teknisyenleri rehin alarak Kızıldere’ye gittiler. Burada, THKP-C’li Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Saffet Alp ve THKO’dan Ömer Ayna ile buluştular.
“Yaptığımız intihardır” diyordu, Mahir Çayan, eylem öncesinde “Marksizm’de intihara yer yoktur. Ama bunu yapmak zorundayız” diye ekliyordu.
Bu eylemin kararı, Karadeniz’e gitmeden önce alınmıştı. THKP-C’lileri bu eylem için zorlayan Cihan Alptekin ile Ömer Ayna’ydı. Özellikle Deniz’le kardeş gibi olan Cihan Alptekin, “Denizleri kurtarmak için bir şey yapılmazsa, Meclis’in kapısında kendimi bomba ile parçalarım” diyordu.
25 Mart 1972 tarihli, “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, Parlamentosu, ve Hükümetine” başlığını taşıyan bildiri ile eylemciler isteklerini şu şekilde sıralayarak dünya ve Türkiye kamuoyuna ilan ederler:
“1 – İnfazlar derhal durdurulacak,
2 – Hiçbir yurtsever ve devrimci asılmayacaktır.
3 – En çok kırk sekiz saat içerisinde bu konuda Türkiye radyolarından infazların durdurulduğu hakkında yayın yapılması şarttır.”
İLK KURŞUNU KOMANDO KAMPLARININ EĞİTİCİSİ SIKTI!
30 Mart 1972 sabahı 05.00’de arananların kaldığı ev jandarmalar tarafından sarıldı. THKP-C üyeleri Mahir Çayan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz ve Ahmet Atasoy ile THKO üyeleri Cihan Alptekin ve Ömer Ayna teslim olmaya “hayır”, “biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik” derler.
Taleplerine olumlu karşılık verilmez ve üzerlerine ateş açılırsa İngiliz rehineleri öldürerek sonuna kadar çarpışmayı kararlaştırdılar. “Teslim ol” çağrılarını reddettiler.
ÖZEL HARP DAİRESİ
Bugün artık biliyoruz. Operasyon kararını Özel Harp Dairesi almıştı. Operasyon öncesinde hükümetle bütün temas kesilmişti. Gladyo’nun ya da o dönemde Türkiye’deki yaygın adıyla “Kontrgerilla”nın Türkiye’de açıkça ortaya çıktığı dönem 12 Mart dönemidir. Gladyo teorisyenlerinin önerileri ve yöntemleri ilk defa bu dönemde geniş ölçüde uygulandı. Bu faaliyetler bizzat dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç tarafından yönetildi ve yönlendirildi. 12 Mart döneminde Türkiye’de ilk kez Gladyo iktidarı tamamen ele geçirdi.
12 Mart döneminde Özel Harp Dairesi Başkanı Tümgeneral Cihat Akyol, MİT Müsteşarı ise Fuat Doğu idi.
Seferberlik Tetkik Kurulu’nun adı, başına Cihat Akyol’un gelmesiyle Özel Harp Dairesi olarak değiştirildi. Dairenin başına Akyol’un gelmesi bir dönüm noktasıydı.
İLK VURULAN MAHİR OLDU
Mahir Çayan evin çatısında başından yediği kurşunla öldü. Rehineler öldürüldü. Evin kerpiç duvarlarını delen makinalı tüfek mermileriyle Ömer Ayna gözünden, Cihan Alptekin karnından vuruldu. Uzaktan yapılan havan ve roketatarlarla öldüler. Yaralı yakalanan Saffet Alp’i başından vurdular. Saffet, 23 yaşındaydı.
‘BAĞIMSIZLIK UĞRUNA’
Onlar, ölmeden önce şu marşı söylediler:
“Gün doğdu, hep uyandık
Siperlere dayandık
Bağımsızlık uğruna
Al kanlara boyandık.”
Ertesi gün ölülerini almak üzere gelen yakınlarının teşhisleri sırasında Ertuğrul Kürkçü’nün babasının ölenler arasında oğlunun bulunmadığını söylemesi üzerine yeniden yapılan arama sırasında Ertuğrul Kürkçü samanlıkta yakalandı. Kızıldere’den tek sağ kalan Kürkçü HDP’den milletvekili oldu!
THKP-C’nin önderliğine vurulan ağır darbe, yalnızca bu örgütün değil, sosyalist hareketin 1968’liler içinden çıkan bir grup devrimci önderin yok olmasına yol açtı.
KOMANDO KAMPLARININ EĞİTMENİ
Kızıldere katliamında görev alan devlet görevlilerinin en tepesinde iki önemli isim vardı: MİT Müsteşarı Korgeneral Nurettin Ersin ve Jandarma İstihbarat Daire Başkanı Vehbi Parlar.
Evi kuşatan ve ateşi başlatan jandarmaların başında Teğmen Mustafa İlerisoy bulunuyordu. Kısa süre sonra üsteğmen olan İlerisoy, 12 Mart öncesinde Ankara’daki komando kamplarında ülkücülere eğitim veren subaylardandı. İlerisoy, Asteğmen Doktor Necdet Güçlü’nün Hacettepe Üniversitesi’nde 13 Nisan 1970 günü öldürülmesinde kullanılan iki silahtan birinin sahibiydi. Diğer silah ise Teğmen Fehmi Altınbilek’e aitti. Altınbilek de TİKKO örgütü lideri Ali Haydar Yıldız’ın katlinden, İbrahim Kaypakkaya’nın yakalanıp işkencecilerin eline verilmesinden sorumlu olan kişiydi.
Operasyonda MİT yöneticisi Mehmet Eymür, MİT İstanbul Daire Başkan Yardımcısı Albay Yaşar Savaş ve Necdet Akın vardı. MİT Ankara Bölge Başkanı Albay Süleyman Yenilmez de Kızıldere’deydi.
‘SAĞ KALANLARI ÖLDÜRMÜŞLER’
Dönemin başbakanı Nihat Erim’in uzun yıllar sonra açıklanan günlüklerinde şunlar yazılıydı:
“Akşam saat 18’de Tağmaç telefon etti. Hepsi ölü olarak ele geçmiş. Saat 16.30’da nasihatin etkisi olmadığını ve devamlı bomba ve silah attıklarını görünce, jandarma da ateş açmış. Eve sokulup girmişler, İngilizleri ölü bulmuşlar, ötekilerden sağ kalanları öldürmüşler.”
Kenan Evren yıllar sonra yayımlanan hatıralarında Kızıldere operasyonunun Özel Harp Dairesi tarafından yapıldığını yazar.