Hikmet Çiçek
Hikmet Çiçek
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Büyük ozan Nazım Hikmet’i kaybedeli 61 yıl oldu

Büyük ozan Nazım Hikmet’i kaybedeli 61 yıl oldu

featured

Hikmet Çiçek yazdı…

Nâzım Hikmet, 3 Haziran 1963 sabahı saat 06.30’da gazetesini almak üzere ikinci kattaki dairesinden apartman kapısına yürüdüğü sırada, tam gazetesine uzanırken geçirdiği kalp krizi sonucunda öldü. Mezarı Moskova’dadır. Büyük ozanımızı saygıyla anıyoruz.

Sayısız kez yargılanan Nâzım Hikmet’in yargılandığı “Harp Okulu davası”nı hatırlatayım.

Nâzım Hikmet, 17 Ocak 1938 gecesi akrabası olan Celâleddin Ezine’nin evinde otururlarken gelen polislerce tutuklandı. Ankara’ya Harp Okulu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderildi. Bu dava, 29 Mart 1938’de “askeri kişileri üstlerine karşı isyana teşvik” suçuyla 15 yıl ağır hapse mahkûm edilmesiyle sonuçlandı.

Daha sonra, Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde yargılandı. 29 Ağustos 1938’de, “askeri isyana teşvik”ten, 20 yıl ağır hapse mahkûm oldu. İki cezası birleştirildi, mahkeme çeşitli gerekçelerle 28 yıl 4 aya indirerek karara bağladı. 13 yıl hapiste kaldı.

14 Nisan 1950 seçimlerini kazanan Demokrat Parti’nin çıkardığı af yasasıyla tahliye edildi. Moskova’ya kaçmak zorunda bırakıldı.

Sürgündeyken büyük bir ün kazandı. Yapıtları çeşitli dillere çevrildi. Pek çok kitabı yayımlandı.

NÂZIM HİKMET’TEN ATATÜRK’E MEKTUP

Nâzım’ın, Donanma Davası tertibinden sonra Mustafa Kemal Atatürk’e yazdığı mektup şöyle:

“CUMHURREİSİ Atatürk’ün Yüksek Katına,

Türk Ordusunu ‘isyana teşvik’ ettiğim iddiasıyla ‘on beş yıl ağır hapis’ cezası giydim. Şimdi de Türk Donanması’nı ‘isyana teşvik etmekle’ suçlanıyorum.

Türk inkılabına ve senin adına ant içerim ki suçsuzum.

Askeri isyana teşvik etmedim.

Kör değilim ve senin yaptığın her ileri dev hamleyi anlayabilen bir kafam, yurdumu seven bir yüreğim var.

Askeri isyana teşvik etmedim.

Yurdumun ve inkılapçı senin karşında alnım açıktır.

Yüksek askeri makamlar, devlet ve adalet, küçük bürokrat ve gizli rejim düşmanlarınca aldatılıyorlar.

Askeri isyana teşvik etmedim.

Deli, serseri, mürteci, satılmış; inkılap ve yurt haini değilim ki, bunu bir an olsun düşünebileyim.

Askeri isyana teşvik etmedim.

Senin eserine ve sana, aziz olan Türk dilinin inanmış bir şairiyim. Sırtıma yüklenen ve yükletilecek hapis yıllarını taşıyabilecek kadar sabırlı olabilirdim. Büyük işlerinin arasında seni bir Türk şairinin felaketi ile alakalandırmak istemezdim.

Bağışla beni. Seni bir an kendimle meşgul ettimse, alnıma vurulmak istenen bu ’inkılap askerini isyana teşvik’ damgasının ancak senin ellerinle silinebileceğine inandığımdandır.

Başvurabileceğim en inkılapçı baş sensin.

Kemalizm ve senden adalet istiyorum.

Türk inkılabına ve senin başına ant içerim ki, suçsuzum.”

Bu mektup Atatürk’e ulaşamadı.

Atatürk ağır hastaydı.

Nâzım Hikmet’in akrabası Ali Fuat Cebesoy’un çabaları da yetmedi. Cebesoy okul yıllarından beri arkadaşı olan Atatürk’e olayı ancak hasta yatağında iletebildi, Atatürk, “Görüyorsun ne durumdayım, Mareşal’i (Fevzi Çakmak) darıltmadan siz bir çözüm bulun” dedi.

O çözüm bulunamadı. Nâzım 13 yılını hapislerde geçirdi.

 

 

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!