Hüseyin Vodinalı yazdı…
Teşbihte hata olmaz!
Amerika ile Rusya can düşmanıydı.
Hem de 5000’e filan nükleer savaş başlıkları olan düşmanlar!
ABD Avrupa ve İngiltere (kısaca NATO) ile evliydi. Rusya ise Çin ve İran ile.
ABD, AB ve Londra ile birlikte Ukrayna’yı Rusya’ya saldırtıp onu bitirmek, topraklarını bölüp parçalamak istiyordu.
Rusya da İran ve Çin’e destek verip ABD’ye karşı birlik görüntüsü veriyordu.
Her ikisi de İsrail ile seviyeli bir ilişkiye sahipti. ABD epey daha yüksek seviyede (çoğu zaman çarpık ve sapkın bir ilişki de olsa) diyelim hadi!
Bir şeyler oldu, ABD’nin kalbinde yeni bir aşk doğdu. Köhnemiş vasalı Avrupa ve can sıkıcı kuzeni İngiltere’yi bırakıp Moskova denen güzele kaptırdı gönlünü.
Bir süredir platonik olarak gelişen bu sevda 18 Şubat’ta (sevgililer gününden sadece 4 gün sonra) Riyad’da somutlaştı.
Çöpçatan Prens Selman oldu.
ABD’nin iki eşi Avrupa ve İngiltere bir anda kendilerini sokakta buldu.
Kocaları artık onlardan bıkmıştı, yeni bir maceraya yelken açmak istiyordu.
Rusya da boş değildi.
“Görüşmelerde, işbirliğimizin kapsamlı şekilde yeniden başlatılması ve çeşitli alanlara yayılması için gerekli koşulların yaratılması konusunda anlaştık” dedi.
Amerika da mutluydu…
CIA casusu Rick rolündeki Humphrey Bogart’ın, Kazablanka filminde Nazi subayını vurduktan sonra kendisini koruyan milliyetçi Fransız subaya dediği gibi, “Louis, sanırım bu çok güzel bir ilişkinin başlangıcı” idi.
Düşünün Riyad’daki masada Arktik’te işbirliği bile konuşulmuş!
Oysa Rusya ve Çin Arktik’ten yeni yol açtıydı daha yeni.
Aldatılan eşler kulübüne Çin de mi katılıyordu yoksa? Görünüşe bakılırsa bir sıkıntı vardı ilişkide.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Münih’te, şu an Rusya’ya düşmanlıkta birinci olan Avrupa’ya övgü dolu sözlerle “çiçek” uzatırken, Global Times gazetesi de “Çin ve Avrupa çok kutuplu dünya için yeni anlatıyı birlikte yazmalı” diye başyazı yayımlıyordu!
Oysa çok değil 2 yıl önce Moskova ziyaretinde Şi, Putin’e, “Şu anda dünya yüzyılda bir görülecek değişimden geçiyor ve bu değişime biz yön veriyoruz” demişti.
Şimdiyse tablo bir anda değişmiş gibi görünüyor.
Aldatılan eşler kulübü üyeleri Çin ve Avrupa yakınlaşmaya başlıyor.
Rusya’nın ezeli rakibinin yanında pozlar vermesinden ne de olsa rahatsız olan Çin, aslında Rusya-Ukrayna savaşının bitecek olmasından memnun. Kesilen ticareti yeniden başlatabilir. Bir ayrılık şoku içinde boşlukta kalan Avrupa’yı kollarına alabilir.
Yine de Mayıs 9’u bekliyor Şi Cinping.
Belki de Moskova’daki Zafer Bayramı’nda birlikte dondurma yerlerken Putin kendisine bir izahta bulunacak. “Aşkım bak göründüğü gibi değil” veya “yaptım yaptım da bir sor neden yaptım” diyecek!
“Bu bir çıkar ilişkisi tatlım, Amerika’ya asla güvenilmez biliyorsun!” da diyebilir.
Şi ise vakarla karşılayacaktır durumu ve kendi B planlarını Sun Tzu felsefesiyle sabırla işlemeye devam edecektir.
Zaten Çin, Batı’nın kendi kendini çökertme macerasında sakince bekleyip kazanmayı bildi.
Bence Putin Suriye’yi verip Ukrayna’yı aldı ama bununla da kalmadı.
Önünde sonunda Avrupa (İngiltere hariç) Rusya’ya gelecektir. Çin de bundan faydalanacak.
İran’a gelecek olursak, orası biraz dumanlı sanki.
ABD ve sahibi İsrail sanki İran’a saldırmayı gündemlerine koymuş, o tonluk bombalar Gazze için gelmedi.
Rusya ise Suriye ve İran direniş eksenini İsrail (ABD de) lehine terk etti.
İran ile askeri anlaşma yapmayan Moskova üstüne bir de Çin’in düşmanı Hindistan ile askeri anlaşmalar yaptı.
İran deneyimli, kendi göbeğini kendi kesiyor, füzeleri, dronları var, hatta nükleer silahı bile olabilir. (Ekim 2024’teki deprem!)
Çin de eğer ABD ve İsrail İran’a saldıracak olursa Tayvan’a dalacaktır. Bundan daha iyi bir fırsat yakalayamaz.
Türkiye’ye gelecek olursak.
Aldatılan eşler kulübünde değilse de Kaybedenler Kulübü’nde çoktan.
Kaybedenler Kulübü’nün en gözde üyesi Zelensky’nin Ankara’da Erdoğan’ın şemsiyesi altındaki pozu bence acıklıydı.
Bayraktarlar filan daha savaşın başında heba olmuştu.
İstanbul’daki barış anlaşması ise ABD ve İngiltere tarafından bozulmuş ve Zelensky denen kukla da 1 milyon Ukraynalıyı kıyma makinasına atmıştı.
Şimdi Ukrayna’ya sahip çıkma pozları son derece zavallı.
ABD ve Rusya masaya oturmuşken ve “verimli bir ilişkinin başlangıcındayken” Ankara bence şansını zorlamamalı.
NATO denen son kullanma tarihi 34 yıl geçmiş kulüpten (o kulüp kendi kendini yıkmadan evvel) çıkmalı ve kurulan yeni dünyada yerini almalı.
Bu yeni dünyanın adı, çok kutuplu dünyadır.
Tek kutuplu dünyada 23 yıl önce iktidara gelen AKP Türkiyesi ise artık yeni değil eski Türkiye’dir!
Bunun sonunu görmek çok basit aslında. Rusya ve ABD, Çin’e karşı ittifak oluyorlar, aynı 2. dünya savaşı zamanı gibi. Arada İran’ı harcayacaklar tabi.
AKP Türkiye’si eski Türkiye’dir sözü çok manidar. Dünyanın ne kadar hızlı değiştiğini ve ülkemizin bu hıza ayak uydurmakta zorlandığını açıkça ifade ediyor.
Çin ukrayna savaşında rusyaya güçlü destek vermeyerek hata yaptı savaşta sıkışmasa rusya abd kucağına oturmazdı abd muhtemelen bilerek avrupa ve ukraynayı gazlayarak rusyanın üstüne saldı ticaret savaşı ile de korkutup çini rusyaya destek vermekten alıkoydu rusya zorda kaldı tam bu durumda da el uzatıp muhtemelen Çine karşı ittifak teklif etti ama güçleri üretim gücü çok büyük Çine yeter mi muamma
Roma ve Kartaca neyse ABD ve Rusya-Çin odur.ABD’nin güvenilir bir müttefik olmadığını Rusya’da iyi biliyor.Putin’i hafife almayın, merak etmeyin önümüzdeki günlerde Çin-Rusya müttefikliği bırakın bozulmayı artarak devam edecektir.Avrupa’ya gelirsek ABD’nin eşi değil metresiydi, kullanıp atıldı.
sevgili vodinalı,
gerçek tarihi bilen insanların abd ve rusya’nın anlaşmasına şaşırdığını hiç sanmıyorum. tarih gelecek bilimidir. ama tarihin arkasını bilenler için bu söylem geçerlidir. “abd ve rusya düşmandır” varsayımı ile hareket edenler ,şok geçirenlerdir. oysa bu ikisinin düşman olduğu söylemi sadece palavradır. işte suud’daki görüşmeleri bir defa daha kanıtlıyor bunu. tıpkı rossvelt’in , stalin ile tahran’da görüşmesi gibi. oraya churchill’i çağırmadılar ancak churchill zorla girdi görüşmeye.
sizinle aynı fikirde olmadığım diğer konu ise türkiye ile ilgili saptamalarınız. suriye’nin kontrolü tamamen türkiye’de. ırak’ın kuzeyi de. ypg daha şimdiden suriye ordusunun parçası olmak istediklerini deklare etti bile. çünkü harekat ile ezilecekler. son uyarılar yapılıyor. şara ile görüşen mazlum suriye ordusunun parçası olacaklarını iletti. türkiye burada kazananlardandır. örneğin suriye’nin bakanlar kurulunun neredeyse tamamı türk vatandaşıdır. kaybetmemiz söz konusu değil.
ukrayna konusunda ise teknoloji tramsferlerini yaptı türkiye. rusya ile de ters düşmeden gayet güzel bir dış politika izledi. silahımızı sattık. bayraktarlar çok güzel işler çıkardılar. yani burada da kaybetmedik. zelenski, bizden garantör olmamızı istiyor. hikaye bu. görüşmeler büyük ihtimalle istanbul’da olacak demek bu.
çin konusunda ise yine katılmıyorum. savaşın bitmesi neden çin’in aleyhine olsun ki. buradaki sulh, çin’e yaramaz zira.
hindistan’ın ise zaten silah tedariğinin yüzde 60’ını rusya yapıyordu. burada da yeni bir durum yok. esasında burada cımbızla çekilip konuşulması gereken hindistan’ın, pasifik hesaplaşmasındaki rolüdür bence.
selamlar.
Suriye’de İsrail Kuzey Irak’ta İngiltere ve ABD himayesinde ordusunu kurmuş fiili devlet ya da devletimsi yokmuş gibi yazmışsınız. Hayal.
Suriye bizden tır başına 10bin dolara yakın para istiyor gümrük diye! Türk tırları Kuzey Irak’ta PKK’ya binlerce dolar haraç verip Suriye’ye geçiyor. Çizdiğin pembe tabloya bunu da ekler misin?
“”Suriye’nin kontrolu tamamen Türkiye’nin elinde” mi?? Buna çocuklar bile kanmıyor! Eğer Türkiye’nin elinde olsa idi, Şama HTŞ değil, SMO girerdi. Türkiye denedi ama izin verilmedi! SMO yu dağılmadan bir arada tutmaya çalışıyorlar.
Oy kaybı nedeni ile panikte olan AKP, kontrol sanki Türkiye’de (İMİŞ) gibi yaparak prestijini kurtarmaya çalışıyor!
Suriye’de maalesef Türkiye kontrolde değil, ama hedefte!
“”((savaşın bitmesi neden çin’in aleyhine olsun ki. buradaki sulh, çin’e yaramaz zira.))”” yazının sonlarındaki bu İki cümle birbiri ile çelişiyor; mantık hatası var.
1. Türkiye kontrolde olsa idi, Şam’a HŞT değil, SMO girerdi!
2. Türkiye Suriye’de kontrolde değil; hedefte!
3. ((savaşın bitmesi neden çin’in aleyhine olsun ki. buradaki sulh, çin’e yaramaz zira.)) İki cümle çelişiyor! Mantık hatası var