Dr. Barış Adıbelli yazdı…
Dün Ukrayna Savaşı konusunda hem Riyad’da hem de Ankara’da hareketli saatler yaşandı. Rus ve Amerikalı yetkililer üç yıl aradan sonra ilk defa Riyad’da bir araya gelerek başta Ukrayna Savaşı olmak üzere iki ülke arasındaki birçok mesele hakkında görüş alışverişinde bulundular. Her ne kadar dünyaya Ukrayna toplantısı olarak yansıtılmışsa da aslında Riyad’daki toplantı ABD-Rusya ilişkilerinin normalleştirilmesi yönünde bir yol haritasının belirlenmesi maksadıyla gerçekleştirildi. Ayrıca bu toplantıda iki ülkenin Dışişleri Bakanları yakın zamanda Putin ve Trump’ın yüz yüze görüşmesini sağlama adına bir ön hazırlık çalışması yaptılar.
Aslında pazartesi günü Ukrayna meselesi ile ilgili Avrupa liderleri de bir toplantı yaptı. Toplantıda farklı görüşler ortaya çıktı. Ukrayna’ya asker gönderme masaya geldi. Fransa ve İngiltere olumlu bakarken Almanya sert bir şekilde buna karşı çıktı. Fransa, Avrupa’nın artık kendi ordusunu kurmasının zamanı geldiğini, NATO’ya %5 katkıda bulunmak yerine bunun bir kısmıyla kendi ordusunu kurması gerektiğini söyledi. Zelensky de Avrupa’dan bir ordu oluşturarak Ukrayna’nın güvenliğini sağlamasını istedi. Avrupa liderler, Trump’ın Avrupa Birliği’ni Ukrayna barış sürecinden dışlamasından oldukça rahatsız ve öfkeliler; zira bu savaş Avrupa’nın göbeğinde yaşanırken Trump’ın bu savaş ABD’nin savaşı değil demişken savaş sonrası süreci bizzat Trump’ın yönetmek istemesi bir çelişki olarak görülebilir.
Trump ve Putin’in telefon görüşmesinden sonra iki ülkenin yetkililerinin ilk defa bir araya gelmek için Suudi Arabistan’ı tercih etmeleri de düşündürücüdür; zira Ukrayna Savaşı süresince birçok barış girişimi olmuş birçok arabuluculuk girişimi olmuş ama bunların hiçbirinde Suudi Arabistan başı çekmemiş veya ön saftada yer almamıştır. Dahası Suudi Arabistan’ın Karadeniz’e de kıyısı bulunmamaktadır. Gerçek şu ki, Trump, Suudi Arabistan’ı özellikle Orta Doğu’da sözde barış planı konusunda yanına çekebilmek adına bir takım siyasi ve diplomatik rüşvetler vermekten geri durmuyor. Riyad’daki zirvede bunun bir örneği olarak ortaya çıkmıştır. Trump, Suudi Arabistan’ın sırtını sıvazlayarak uluslararası politikada sesi duyulan etkisi görülen bir aktör olmasını sağlamaya çalışmaktadır. Benzer bir şekilde Suriye’deki yeni süreçte de Suudi Arabistan parlatılmaktadır. Umulur ki Prens Muhammed bin Salman oynanan oyunu görmekte gecikmez (!)
Riyad’da toplantı yapılmasına rağmen Ukrayna barış süreci ile ilgili herhangi bir yol haritası kamuoyunu açıklanmadı. Çünkü birincil öncelik ABD ile Rusya’nın ilişkilerini normalleştirmesi. Gerçekten bununla ilgili bu dün kredi kartı kuruluşları olan ve Ukrayna Savaşı’nın başlamasıyla Rusya piyasasını terk eden Mastercard ve Visa şirketleri yakında Rusya’da yeniden operasyona başlayacaklarını duyurdular. Finansal açıdan Rusya’ya zor günler yaşatan bu ki firmanın yeniden Rusya’ya dönecek olması iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmeye başladığının en önemli göstergesidir. Zaten Trump yönetimi Rusya’yla ticari ilişkilerin hızlı bir şekilde yeniden başlatılması konusunda ısrarcı.
ZELENSKY’NİN ANKARA ZİYARETİ
Riyad’da bunlar yaşanırken Ukrayna lideri de Salı günü Ankara’yı ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. Karşılama töreninde öyle bir görüntü vardı ki aslında durumu özetliyordu: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tuttuğu şemsiyenin altında duran Zelensky adeta Trump fırtınasından Erdoğan’ın şemsiyesi altına sığınmıştı. Avrupa’da ve ABD’de umduğunu bulmayan Zelensky soluğu son bir umutla Ankara’da aldı. Halbuki İstanbul görüşmelerinde neredeyse barış sağlanmıştı. Putin’in deyimiyle neredeyse barış anlaşması imzalanacaktı. Ama Zelensky son dakikada İstanbul görüşmelerini Biden yönetimine şirin gözükmek adına sabote etti. Şimdi bugün yeniden İstanbul’da masa kurmak istiyor. Lakin ABD ve Rusya olası barış görüşmelerinin Avrupa’da Slovakya’da olması konusunda daha önce uzlaştılar.
Zelensky, Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı basın toplantısında Riyad’taki toplantının kendileri için sürpriz olduğunu kendilerinin bu toplantıdan haberdar olmadığını, bu toplantıyı basından öğrendiklerini söyledi. Ancak bu toplantı sadece Ukrayna tarafı için sürpriz olmamış kanaatimce Suudi Arabistan içinde sürpriz bir toplantı olmuştu. ABD’nin bir oldu bittisiyle bu toplantı Suudi Arabistan’da gerçekleştirilmiştir.
Zelensky, basın toplantısında o bildik konu başlıklarını ifade ettikten sonra esas önemli başlık olan Ukrayna’nın güvenliğinin garanti edilmesi noktasına işaret etti. Zelensky’nin Trump-Putin görüşmesinden bu tarafa en fazla gündeme getirdiği mesele bu barış sürecinde Ukrayna’nın güvenliğinin Rusya’ya karşı muhakkak sağlanması meselesi ki bu noktada NATO’dan ABD’den ve Avrupa Birliği’nden yardım istedi ancak hiçbiri Zelensky’e tatmin edici bir yanıt vermedi. Zelensky, son bir umut stratejik ortak olarak gördüğü Türkiye’ye başvurdu ve basın toplantısında da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ukrayna’ya asker gönderilmesini de içeren Ukrayna’nın güvenliğinin sağlanması meselesini konuştuklarını söyledi. Ayrıca asker gönderme meselesini henüz erken olduğunu da belirtti. Burada hemen belirtmek gerekir ki buraya gönderilecek askerler Rusya’yla savaşmak veya Ukrayna’nın meşru müdafaasını sağlamak adına değil tamamen burada barışı tesis etme, barışı koruma misyonu bağlamında olacaktır. Fakat bunun kararı da sadece ve sadece Birleşmiş Milletler tarafından alınabilir. Bir başka değişle Ukrayna’ya barışı koruma adına eğer bir askeri misyon gönderilecekse bunun kararını ne Avrupa Birliği ne NATO ne de Ukrayna verebilir.
Zelensky, Ankara ziyaretinden sonra Suudi Arabistan’a gidecekti ancak Ankara’daki basın toplantısında Suudi Arabistan ziyaretini iptal ettiğini duyurdu. Açıkça Zelensky, Amerikan heyetinin henüz Arabistan’dan ayrılmamışken kendisinin orayı ziyaret etmesini pek uygun görmedi. Lakin, muhtemelen Suudi Arabistan yönetimi ısrar etmiş olacak ki ziyareti tamamen iptal etmek yerine bu ziyaretin 10 Mart’ta gerçekleştirileceğini de söyledi.
Kuşku yok ki burada şu günlerde en mutlu ve keyifli lider Putin. Çünkü Rusya, asker kaybetmesine ekonomisinin sarsılmasına ve dünyadan izole edilmesine rağmen jeopolitik anlamda toprak kazanarak ve özellikle de Kırım’ın bir Rus toprağı olduğunu kabul ettirerek oldukça kazançlı çıktı. Dolayısıyla bu savaşın her anlamda kazananı Rusya olmuştur. Savaştan sonra Rusya ne tazminat öder ne de Putin uluslararası ceza mahkemesine teslim olur. Ama Rusya için bu kadar güzel gelişmelerin bir de bedeli, maliyeti var. Trump’ın taviz gibi görünen bu jestleri yaparken Rusya’dan da üç acil konuda beklentisi var: Çin’le mücadelesine, İran’a müdahalesine ve Orta Doğu’da barış planına Rusya’nın destek vermesi. Eğer Rusya bu faturayı öderse dünya çok kutupluluktan iki kutupluğa tekrar dönüşü görür. Ama yok eğer bu faturayı ödemek istemezse, Çin ve İran ile stratejik ortaklığa halel getirecek bir adım atmayıp ABD’nin karşısında Küresel Güneyle birlikte hareket ederse işte o zaman Trump heybesinden havuç değil sopa çıkarır.
Sonuç olarak, olası barış anlaşmasının Ukrayna’da referandum yoluyla halkın onayına da sunulması gündeme getiriliyor. Böyle bir referandum kuşkusuz Rusya’yı rahatsız edecektir zira Ukraynasız bir Ukrayna barışı Ukrayna halkından destek göremeyecektir.