‘Batı’ya dönüş’ün faturası: Tahıl anlaşması ve ötesi

Hüseyin Vodinalı yazdı…

Erdoğan’ın Batı’ya dönüşünün son meyvesi iptal edilen tahıl anlaşması oldu.

Türkiye bu anlaşmanın “ekmeğini” en çok yiyen ülkeydi.

Artık ekmeği 10 liradan aşağı yiyemeyiz biz halk olarak.

Avrupa da ikinci olarak bu işten kazançlıydı, çünkü sözüm ona fakir ülkelere gidecek denilen Ukrayna tahılının sadece yüzde 6’sı fakirlere gidiyordu. Geri kalanı Avrupa ve ABD’ye ulaşıyordu.

Neden böyle oldu peki?

Türkiye ile Rusya çok verimli bir işbirliği içindeydi.

Ruslar Türklere ucuz doğalgaz ve petrol veriyordu.

Türk Akımı’na ek olarak bir de Türkiye’nin doğalgazda “Hub” yani dağıtım merkezi olması teklifi vardı bizzat Putin’in.

Uzatılan anlaşmalarla Rus tahılını da biz ucuza alıyor işliyor ve dünyaya un olarak satıyorduk.

Mersin’de nükleer santral yapımı devam ediyor, S-400’ler ilk kez ülkemizi havadan saldırılara karşı korunaklı hale getiriyordu.

Ama ani bir dönüş ile…

Amerika’nın ateşten kestaneleri almak için kullandığı maşası olarak işlev gören NATO’nun askeri olmak Avrupa kadar bize de kaybettirecek.

Amerika’nın artık sona yaklaşmakta olan çakma parası dolar için kıvranan Erdoğan ve AKP hükümeti, önce Batı bandrollü Şimşek ve Erkan’ı ekonominin başına getirdiler.

Ardından NATO Zirvesi’nde Biden ile nikah tazelediler.

Seymour Hersh, Biden’ın uçakta gelirken telefonda Erdoğan ile konuştuğunu ve 13 milyar dolarlık IMF kredi limiti vaat ettiğini yazdı.

Ne karşılığında peki?

Rusya’ya karşı aktif olmak şartıyla tabii.

Merdan Yanardağ ilk kurbanlardan oldu.

Rusya’yı destekleyen yayınlarıyla Tele 1 fark yaratıyordu çünkü.

Muhtemelen ABD’nin verdiği listede adı vardı.

Ama asıl tehlike yeni başlıyor.

Rusya, sadece tahıl anlaşmasını ve İstanbul’daki ofisi lağvetmekle kalmadı.

Kırım Köprüsü’nün terörist saldırıya uğraması ve Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın saldırıda İngiliz MI6 ile Amerika’yı suçlaması önemli bir gelişmeydi.

Kiev’deki Rus istihbaratından gelen son bilgilere göre, Rusya derin deniz dronları da dahil olmak üzere yeni denizaltı silahlarından bazılarını Ukrayna gemilerine ve denizcilik altyapısına karşı devreye sokacak.

Türkiye için en büyük tehlike bu hesaplaşmada taraf olmak.

Amiral Cem Gürdeniz uyarıyor: “Rusya tahıl gemilerine sağladığı güvenlik garantilerini geri çekti. Olur da Türkiye’ye Ukrayna tahıl gemilerini boğazlarda ‘siz koruyun’ derlerse bu tuzağa düşmemeliyiz. Bu durum Türkiye’yi aktif tarafsızlık siyasetinden çıkarır. Dilerim mali kriz böyle bir büyük hata yapılmasına neden olmaz. Bunun bedelini Türk halkı çok ağır öder.”

ABD, Ukrayna’nın yenildiğini artık çok net görüyor ve NATO’nun diğer üyelerini savaşa sürmeye çalışıyor. Fransa kaynaklı son haberler, Polonya ve Baltıkların Ukrayna’ya asker göndereceklerini ileri sürüyor.

Daha önce de yazdığım gibi Polonya ve Baltık ülkeleri ilk sıradaysa devamında, Karadeniz ve Boğazlar üzerinden Türkiye var.

Telegram’daki Rus haber (Slavyangrad) kanallarında Kırım köprüsü saldırısı sonrası bir haber vardı: Sözüm ona Samsun isimli bir yük gemisinin Odessa limanından ayrıldıktan sonra saldırıda rol oynadığı ileri sürülüyordu.

Bu resmi kanallardan dile getirilmedi ama bu şekilde bile yazılması önemli bir gerilime işaret eder.

Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası oluşan yeni yönetim ve ABD emperyalizmi emrindeki yeni yönelim, çok tehlikeli bir yere doğru gidiyor.

CIA’nin kolu FETÖ’nün bitinin kanlandığı yolunda uyarılar da cabası.

“Ukrayna NATO’ya alınsın” demek kolay ama fiiliyatta bu dünya savaşı demektir.

İdlib’den de iyi haberler gelmiyor.

Rus ve Suriye orduları Heyet Tahrir el Şam örgütünü bombalamaya başladı.

Çin’i de mutlu etmek için özellikle TİP denilen Uygur dinci terör örgütü elemanlarını ve liderlerini öldürüyorlar.

İran, Rusya ve Suriye’nin ABD ve Türkiye’yi Suriye’den çıkarmak için yeni planlar yaptığı da gelen haberler arasında.

Türkiye, Batı ile yeni bir maceraya atılırsa bu kez kurtulamaz.

Bu, Titanik batarken ona tırmanmak gibi bir şey olur.