Hüseyin Vodinalı yazdı…
AKP’nin “Pivot to the West (ABD)” harekatı dudak uçuklatıyor.
Öyle ki, gelişmelerden resmen başımız döndü.
Önce Mavi Vatan’dan vazgeçildi.
Ardından Yunanistan ile yeni bir “ver – ver” süreci başlatıldı.
Yunan hükümeti o kadar şımardı ki hem hükümetimizi övüyor hem de Datça’ya kadar sahil güvenlik botu çıkarıp bizimle dalgasını geçiyor.
Kıbrıs’ta da belirli taviz hazırlıkları olduğu belli.
KKTC Hükümeti yeniden masaya oturmaya hazırlanıyor.
Ardından TBMM’de bir anda yeniden PKK açılımı manzaraları başladı.
Milliyetçiliği kimselere bırakmayan Bahçeli DEM’lilerin elini sıkıverdi ve ardından teröristbaşı Apo’dan terörü bitirmesi için ricacı oldu.
Anayasa değişikliği de değil, basbayağı yeni bir anayasa tartışmaları hız kazandı.
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’u mayınlı tarlaya sürdüler.
Türklüğü kaldırma manasına gelen “Anayasa’nın 3. Maddesi değişebilir” dedi.
Tepkilerden sonra aynen çark etti.
Ardından Mehmet Metiner denen AKP’li tip çıktı ve “Irak’takine benzer Kürt otonom bölgesi kurulabilir, itirazımız olmaz” dedi.
ABD’nin Irak ve Suriye’den çekilmesi söz konusu ve iddialara göre Türkiye’ye şöyle bir teklif sunmuşlar: “Biz çekilelim, hem Irak’ta hem de Suriye’de Kürtlerin hamisi siz olun. Böylece İran’ın bölgede artan ağırlığını da birlikte ortadan kaldırmış oluruz.”
TRT Genel Müdürü’nün tam da bu sırada “TRT Farsça’yı kuruyoruz. İran’ı rahatsız etmemiz lazım” demesi çok sembolik oldu. Yukarıda saydığım tüm gelişmeler bu teklife sıcak bakıldığını gösteriyor.
Gazeteci Özer Çetinkaya geçenlerde önemli bir yazı yazdı, dedi ki: “Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, kapalı meclis oturumunda İsrail tehdidine ilişkin dört aşamalı bir senaryodan söz etmiş. Anlaşılan o ki; İsrail, güvenlik hattını Fırat nehrinin güney doğusuna kadar uzatıp YPG/PKK ile birleşecek.
YPG unsurları, Hizbullah gibi İran’a bağlı grupların temizlendiği alanları ABD ve İsrail ile birlikte kontrol edecek. Zaten ABD destekli YPG unsurları eylül sonundan itibaren Güney Fırat havzasına çoktan yerleşmeye başladı.”
Yani bir “Kürt Tamponu”ndan söz ediliyor.
ABD ve İsrail boşuna silahlandırmıyor bölgedeki YPG/PKK unsurlarını.
Şimdi Türkiye’nin bağrına taş basıp kendi toprakları üzerinde büyük bir Kürdistan (Yeni İsrail) kurmak isteyen düşmanına hamilik yapması mı bekleniyor?
Suriye’den gelen haberler de can sıkıcı.
Suriye’deki muhalif gazete El-Cumhuriye, Türkiye’nin Tahrir eş-Şam’ı silahlandırarak, Esad kontrolündeki Halep’e yönelik bir saldırıya hazırladığını yazdı.
Suriye ve Lübnan basını ayrıca HTŞ’li militanların Türkiye üzerinden Ukrayna’ya savaşmak üzere taşındığını da ileri sürüyor.
Tam da esnada Rusya ve Suriye ortak operasyon başlattı ve İdlib’deki Batı kuklası terör örgütlerini havadan ve karadan vurmaya başladı.
Orada bir şeylerin döndüğü kesin.
Amiral Cem Gürdeniz, X hesabında tüm bu gelişmelerden son derece kaygılı olduğunu vurgulama ihtiyacı duydu:
“Bu haberler doğru ise Birinci Körfez Savaşından sonra yapılan büyük jeopolitik hata hiç ders alınmamışçasına ikinci kez yapılıyor demektir. Bunun üçüncü bacağı Türkiye’yi parçalar. Anglo-Sakson/Fransız emperyalizminin Sykes Picot anlaşmasından bu yana denize çıkışı olan kukla Kürt devletinin kurulma hedefi gerçekleşir. Türkiye Cumhuriyeti kendi sonunu getirecek yangına odun taşıyamaz. Taşımamalıdır. II.Abdülhamit döneminden hızla Vahdettin dönemi mütareke koşullarına mı geldik? Tehlikenin farkında mısınız?”
Bu haber doğru ise Birinci Körfez Savaşından sonra yapılan büyük jeopolitik hata hiç ders alınmamışçasına ikinci kez yapılıyor demektir. Bunun üçüncü bacağı Türkiye’yi parçalar. Anglo-Sakson/Fransız emperyalizminin Sykes Picot anlaşmasından bu yana denize çıkışı olan kukla Kürt… https://t.co/doSILep5iX
— Cem GÜRDENİZ (@cemgurdeniznet) October 15, 2024
Büyük Ortadoğu Projesi öldü ve gömüldü derken birden mezarından hortlayıverdi anlayacağınız!
Sadece o da değil, Kafkaslar da artık yeni bir tehlike alanı oldu.
Rusya’nın geleneksel müttefiki olan Ermenistan, Paşinyan ile birlikte son Karabağ yenilgisi sonrası ABD’ye çark etmeye başladı.
ABD ve başta Fransa olmak üzere Avrupalı müttefikleri, Ermenistan’ı yeni bir Ukrayna gibi kullanmayı planlıyor.
NATO havucuyla ABD’ye üs vermeleri söz konusu.
Azerbaycan ise Batı ve İsrail ile iyi ilişkilerini artık sürdüremez hale geliyor ve Rusya ve İran ile yakınlaşma sürecini başlatıyor.
İlham Aliyev, Azeri Türkü İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan ile yakında görüşecek.
Kafkaslar’da bir savaş çıksa kazanan kesinlikle Rusya’nın desteklediği taraf olacaktır.
Yine bunlar olurken bir bakıyoruz Türkiye, Ermenistan ile de bir açılımın peşine düşmüş gibi gözüküyor.
Erdoğan’ın New York’taki Türkevi’nde Paşinyan’ı ağırlaması önemli bir gösterge oldu.
Ankara kulislerinden sızan haberler de Amerika kaynaklı bir açılım niyetini doğrular nitelikte: Aliyev’in buna engel olduğu şikayetleri yeni bir milli maçta “çöpe atılan bayrak” krizini hatırlatıyor.
Rusya ile ilişkiler iyi gibi gözükse de orada da ABD baskısı hissediliyor.
İş adamları ve bankalar Washington’un tehditleri yüzünden Moskova’ya sırtlarını dönmeye başladı.
ABD ve kollektif batının “hasta adam” olarak gördüğü Türkiye’yi yeni bir Ukrayna olarak kullanma niyetleri çok açık. Türkiye’nin NATO üyeliği sadece bunun için.
Malesef yeni bir teslimiyet sonbaharına doğru hazin adımlarla ilerliyoruz.
İlkinde neler yaşandığını unutmadık.
Komşunun içişlerine müdahale, dinci ve etnik terör, darbe girişimi, milyonlarca sığınmacı ve korkunç bir ekonomik kriz.
Bugün artık yeni bir BOP macerası için çok geç.
Dünyada savaş rüzgarları her tarafımızda şiddetle esip büyük bir fırtınaya doğru evrilirken Ankara hala 1990’lı yıllarda yaşadığını sanan bir sürü siyasetçi ve bürokratla dolu.
Ancak bu seferki maceranın sonu Cem Amiral’in de dediği gibi uğursuz bir mütareke ile sonlanabilir ve bu da –Allah korusun – Türkiye’nin parçalanması demektir.
Karl Marx’ın dediği gibi, “bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler, hemen hemen iki kez yinelenir. ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak.”
Bizimkisi bu durumda trajikomik olur sanırım.
Turkish bilerek ve istiyerek ucuruma surukleniyor. Halk ise plan bitenin farkinda degil.
72.5 (yetmis iki buçuk )
Millet usa’da tek bayrak altında birleşip, tek dil ile millet olmanın gereğini yerine getirebiliyorlar da , bu aziz topraklarda 2000 yıldır birlikte yaşayan kadim millet neden parçalanmak isteniyor..?sakın bir daha açılıma tevessül etmeyin ,sakın aklınızdan bile geçirmeyin….
Dikkat edin; Cb bizi israil ile korkutarak oy toplama pesinde !
Diger taraftan cömezlerini piyasaya sürerek selam veriyor !!!!!!
Tavsana kac taziya tut…..
Taktik hep ayni !!!! Korkut….
Korkma…. CAKMA bir söze dönüstü !
Vatan haini TANIMI yapilmadan sorun cözülmez !
Herkez kendine göre TANIm yaparsa icinde bulundugumuz durum ortaya cikar!
Öneri : TANIM yaparken Kurulus feslsefesi ( Genclige hitap ) dikkate alinmali !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Sonuc : BOP tökezleyerek ama ilerleyerek devam ediyor !!!!!!!!!!!!!!!!!
İktidar bunları tekrar yapmaya kalkışırsa o zaman tescilli hain olur. Bizde halk olarak toprağımız elimizden alınırken oturacak değiliz.
Büyük İsrail Projesi daha doğru duruyor. Erdoğan İsrail’in birinci adamı. Türk’ler Filistin halkının yerini alacak rol olarak. Gittikçe ezip bitirmeye çalışacaklar.
Al sana “yetmez ama evet” !!!
Her ülkenin kendi gücü nispetinde bir direnci olur. Nijer’in de olur, Uganda’nın da olur. Bizimkinin yok. Hiç yok, bize ne dayarlarsa afedersiniz içimize alıyoruz artık. Çok özendikleri Osmanlı’nın en aşağılandığı döneme ışınlandılar. Allah çarptı. Biz de arada kaynıyoruz.