Hüseyin Vodinalı
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Dünyayı sarsacak 55 gün

Dünyayı sarsacak 55 gün

featured

Hüseyin Vodinalı yazdı.

Milyarlarca yıldır 5 kez yok oluşun eşiğinden dönen yerküremiz bu sefer de atlatacak mı göreceğiz!

Neden mi böyle söylüyorum?

Rusya’nın Ukrayna’daki galibiyetini kabul etmek istemeyen müesses nizam leşkerleri, Özgür Özel’in tabiriyle habire “El yükseltiyor” da ondan.

Nükleer bir güç olan Rusya’yı (Ayı ile simgelenir ve ayının kızdığı zaman gazabı fena olur) sürekli taciz ediyorlar.

Önce Alzheimerlı Biden, bilinçli veya bilinçsiz Ukrayna’ya Rusya’yı vurması için ATACMS füzeleri verdi.

Ukrayna da bunları ABD ordusunun yardımıyla Rusya topraklarına gönderdi. Silah depoları vuruldu.

Ardından İngilizler topa girdi. Müesses Nizam’ın kapıkulu Keir Starmer de Stormshadow’lara ok verdi.

O füzeler de Kursk’ta Rus ordusunu vurdu.

Rusya Devlet Başkanı Putin aynı gün ülkesinin nükleer güvenlik protokolünü yeniledi ve caydırıcı olarak nükleer silah kullanımını yasallaştırdı.

Vladimir Putin, “Rusya’ya karşı herhangi bir nükleer olmayan devletten gelen ancak herhangi bir nükleer devlet tarafından desteklenen veya dahil olan bir saldırıyı ortak saldırı” olarak nitelendiren nükleer silah doktrinini güncelleyen emri imzaladı.

Devrisi gün ise büyük haber geldi: Rusya teknik olarak bir ICBM (kıtalararası balistik füze) ateşledi. Bu, böyle bir silahın bir savaşta ilk kez kullanımı anlamına geliyor. Batı’nın önleyemediği bir nükleer füze! Tam bir oyun değiştirici.

Sadece, ICBM’ler normalde termonükleer savaş başlıkları taşırken, bu konvansiyonel olarak silahlandırılmıştı.

Yine de Oreşnik füzesi, Ukrayna Dinyeprepetrovsk’taki Yuzmaş füze fabrikasını yer ile yeksan etti, oreşnik Rusça fındık anlamına geliyormuş!

Çok fazla teknik detaya girip konuyu boğmak istemiyorum.

Rusya’nın kullandığı bu son teknoloji füze Batı’yı iliklerine kadar titretti.

NATO ve Pentagon alarma geçti.

Zerohedge sitesi Pentagon’un Kiev’e SSCB’den kalma nükleer silah vermeyi tartıştığını yazdı. ABD’nin nükleer silah programının başındaki Amiral Buchanan ise, hala “nükleer savaşta Rusya’yı yenmekten” söz edebiliyor.

Fransa’daki Goldman Sachs bankeri Macron da kapıkulu Starmer’i aratmadı ve SCALP füzelerini Kiev’e vereceğini bildirdi.

Hollandalı NATO Komutanı Bob Bauer, Rusya’nın derinliklerini vuracak silahların Ukrayna’ya sağlanmasına devam edeceklerini söyledi.

Hollandalı NATO Genel Sekreteri Rutte ise apar topar Türkiye’ye geldi ve ülkemize “NATO’nun en güçlü ordusu, aslan kaplan” diye övgüler düzdü.

Tam bir “bayram değil seyran değil Rutte enişte bizi niye öptü” hikayesi.

Tabii ki bizi Rusya’ya karşı kullanmak içindi bunlar.

Karnımız 1963’teki olaydan beri tok. Bizi o zaman da Sovyetler’e yem yapacaktı ABD füze krizinde.

Ancak mesele ciddi!

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bile “Kürtlere hamilik” sözlerini bir yana bırakıp, “Nükleer Savaş riski var, şaka değil” dedi.

İktidar ortağı Devlet Bahçeli de grup toplantısında, “Nükleer savaş riski var, maalesef durum kritiktir. Türkiye’nin çevresi füzelerle kuşatılmaktadır” diye uyardı.

Gerçekten de Biden Yönetimi -ya da kararları kim veriyorsa- ABD’yi Rusya’ya karşı savaşa sürüklemek için çılgınca ve çaresiz bir arayışa girişti ve bu süreçte Dünya’daki tüm insanların hayatlarını riske atmaktan çekinmiyor.

Trump’ın göreve başlamasına bugün (26 Kasım 2024) itibarıyla tam 55 gün var ve bu 55 gün, sanırım dünyanın geçirdiği en tehlikeli iki ay olacak.

Öyle ki, Trump’ı destekleyen Amerikalılardan bazıları, bunca saldırı ve tacize rağmen her zaman bir ara yol bulmayı başaran Rus lider Putin’i Nobel Barış ödülüne aday gösteriyor.

Trumpçılar şöyle diyorlar, “Eğer Rusya’nın yerinde biz olsaydık ve Ukrayna yerinde de Meksika olsaydı. Meksika’ya füze veren Çin veya Rusya’yı cehennem ateşine boğardık!”

İşin ironik ve traji komik yanı, dünyayı sözde iklim felaketinden korumak adına inek osuruklarına vergi koyan Batılı oligarklar, mevzu nükleer savaş olunca, – küresel ısınma ile 100 yıl değil – sadece 1 saniyede dünyayı yok edebilecek bir cehennemin kapısını açmaktan çekinmiyor.

Aralarında buna dini açıdan inanan Armageddon manyaklarının olduğunu söylemek abartı olmaz.

Evanjelistler, Siyonistler, Straussienler ve Neo con’lar…

Bunlar gözünü kan bürümüş, bir avuç milyarder ve pedofil manyak grubundan oluşuyor.

Bunları iyi tanıyorum, hatta ciğerlerini biliyorum!

Haklarında üç kitap yazdım.

Covid 19, NATO ve Epstein kitaplarım bunları anlatır temelde.

Ha bu arada…

Trump gelince dertler biter mi? O da bir muamma.

Ben bundan birkaç yazı önce Trump’ın derin devlet ile hesaplaşarak neocon isimleri kabinesine sokmayacağını ileri sürmüştüm.

Fena yanılmışım.

Her geçen gün yeni bir Neocon veya Siyonist ismin Trump kabinesine eklendiğini okuyoruz.

Yani bu 55 gün geçince de dünya sütliman olmayacak. Belki bir nebze rahatlayacak ama iş bitmeyecek.

Şurası kesin ki; ABD küresel liderliğini kaybetti ve geri kazanmak için umutsuzca debeleniyor.

Debelendikçe de dünyayı her bakımdan (askeri, ekonomik ve siyasi) tehlikeye atıyor.

Şi Cinping ve Vladimir Putin bu tehlikeli geçiş dönemini bir mühendis veya hat sanatçısı gibi ince ince işliyor, ilmek ilmek örüyor.

Ama karşılarında, gözü doymak nedir bilmeyen batılı oligarşinin kulu köpeği olmuş lider müsveddeleri var ve bunlar, sahipleri ‘uçurumdan atla’ deyince atlayacak kadar gözü karalar.

NOT: 30 Kasım ve 1 Aralık’ta Ankara’daki kitap fuarında yazıda sözünü ettiğim 3 kitabımı imzalayacağım. Tüm okur ve dostlarımı beklerim.

 

 

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!