Hüseyin Vodinalı yazdı…
Tayyip Erdoğan, Özgür Özel, Devlet Bahçeli veya Ekrem İmamoğlu’ndan söz etmiyorum.
3. Dünya Savaşı’nın rüzgarları saçlarımızı yalarken küresel jeopolitik arenayı kastediyorum.
ABD
ABD ile başlayalım.
Biden korkuluğunun arkasına saklanan neocon oligarklar işlerin iyi gitmediğinin gayet farkında ve zor oyunu bozar mottosuyla dünyayı karıştırmayı sürdürüyor.
Ukrayna’da yenildiklerini ve küresel güneyin giderek kendilerine karşı BRICS cephesinde birleştiğini görüyor.
Ve el yükseltiyor. Ne de olsa NATO ve vassallar bugünler için var.
Çin’e giden yolda önce Rusya’yı devre dışı bırakma planları ters tepti.
Şimdi Ukrayna’yı veya ondan geriye kalanları sonuna kadar sömürmenin derdindeler.
Blackrock, naziler aracılığıyla ülkenin tapusunu üzerine geçirmiş durumda.
Kasım seçimine kadar veya sonrasında müzakere masası için Zelensky yerine eski Genelkurmay Başkanı Zalujniy’i getirebilirler.
Avrupa, Rusya’ya karşı (şimdilik) yanlarında, Asya Pasifik’te ise Tayvan, Filipinler, Japonya ve Güney Kore, Çin’i kuşatmak için devrede.
Kasım’daki ABD seçimlerine kadar taktik nükleer silahlar dahil tehlikeli bir süreç bizi bekliyor.
Yaralı bir hegemon ormanda daha tehlikelidir.
RUSYA
Rusya ise Ukrayna’da kazanıyor ama ağırdan alarak NATO’ya karşı yeni bir yapılanmaya gidiyor.
Putin’in son ateşkes çağrısı aslında Odessa’yı da alarak Ukrayna’nın Karadeniz bağlantısını kesmeye yönelik.
Putin, Çin, Kuzey Kore ve İran’ın çekirdeğini oluşturduğu bir Asya “Natosu” kuruyor.
Son gelişmelere (Çin ve Kuzey Kore ziyaretleri) bakılırsa kurdu bile. Sadece Reisi’nin ölümü bunun ilanını geciktirmiş olabilir.
Putin’in daha öldürücü ve kışkırtıcı hamlesi ise BRICS ile birlikte zehirli doların ipini çekmek.
Bu yeni değişim birimi de Ekim’deki BRICS zirvesinde muhtemelen ilan edilecek.
İRAN-İSRAİL
İran’ın İsrail ile nihai hesaplaşması da yeni bir aşamaya giriyor.
7 Ekim’deki Hamas saldırısı, merhum İranlı efsane general Kasım Süleymani’nin stratejisi idi.
Batı tam da Ukrayna’da batağa saplanmışken gelen sözde sürpriz saldırı planın ilk aşamasıydı.
Yemen’den gelen destek ise dünya ticaret rotalarını baltalayarak heo ekonomik depreme yol açtı.
İsrail ve Başbakan Netanyahu da bunu fırsata çevirmek istedi ve Gazze’ye girdi.
BM’de gösterdiği büyük İsrail haritası Netanyahu’nun koltuğu kurtarma ve kahraman olma biletiydi ama bilet yandı.
Şimdi İran planının ikinci aşaması, İsrail-Hizbullah savaşı kapıda.
Hizbullah 100 bin askerlik ordusu ve 2 milyon adet füzesiyle İsrail için büyük felaket.
ABD ve NATO da korkuyor. Lider Nasrallah Kıbrıs Rum kesimi de dahil bölgedeki tüm batılı üsleri vurmakla tehdit ediyor.
İran (Süleymani) planının son ve öldürücü aşaması ise Direniş ekseni (Suriye ve Irak) ve İran’ın savaşa dahil olması.
İsrail ordusu bunu gördüğü için muhtemelen Netanyahu’yu devirecektir.
Tabii bu noktada İsrail gibi terörist bir devletin elindeki atom bombalarını kullanmayacağının bir garantisi de yok. Elbette bu topyekün intihar olur.
ÇİN
Çin konfüçyusçu ağırdan alma ve zamana oynama stratejisini koruyor.
Ama rakibinin her hamlesine de karşılık veriyor.
Şi Jinping, ABD kuşatmasını Rusya, K. Kore ve İran ile kurulacak ŞİÖ Natosu ile kırmayı hedefliyor.
Bir yandan da küresel ticaret yollarını açık tutmak ve geliştirmek için vitesi yükseltiyor.
Avrupa’nın er veya geç kukla liderlerden kurtulup Avrasya yönelimine geçeceğini hesaplayarak onları küstürmemeye çalışıyor.
BRICS ve dedolarizasyon, Çin için de çok önemli. ABD yaptırımlarını aşmak için küresel Güney ve alternatif Batı (Türkiye de) Pekin’in kapsama alanında.
Rusya’nın Doğu’ya dönüş kararı Çin için çok önemli ve değerli.
Urallar’ın doğusu, Sibirya ve Kuzey Pasifik’te büyük bir ekonomik gelişme hamlesi bekleniyor.
İNGİLTERE
Eski güzel günlerine kavuşması hayal. Ancak eski imparatorluk bilgileri ve sömürgecilik fihristiyle fitneci fücurusluğa devam ediyor.
Rusya hariç tüm Asya güçleriyle perde arkası pazarlıklar içinde.
Ne de olsa City ve Bank of England, hala Rotshchild hanedanında.
Tıpkı Katar ve Hamas’ın da kısmen olduğu gibi.
Kraliyet ailesi sıkıntıda olsa da derin İngiliz devleti David Cameron gibi memurları eliyle hamleleri sürdürüyor.
Amerikalı kuzenlerine kazık atmak ve onları Rusya ile çarpıştırmak için fırsat kolluyor.
TÜRKİYE
Ankara beni bulsun :) Dinci ve liberallerin evi Chatham House, NATO’cu Neocon Mafya ve BRICS’in etinden sütünden yararlanalım diyenler ancak can çekişen neoliberalizm kovasına su taşıyor.
Tek olumlu devlet aklı, Suriye ve Irak’ta kukla devlete karşı bölge ülkeleri ile işbirliği yapan akıl.
Ama onun önündeki en büyük engel de İhvancı Ümmetçi Chatham house kafası.
Umarım yakında Suriye ile barış sağlanır ve en azından büyük tehlikelerden biri bertaraf olur.
Türkiye’nin temel sorunu kendi aklıyla plan yapmayı 1938 sonrası bırakmış olması, 2. Dünya savaşı sonrası tam bir Batı uydusu olarak milli aklı da unutması.
Kemalizmin mecburiyet olacağı yeni bir küresel konjonktüre girmiş olmamız belki işleri biraz değiştirebilir.
Hem gerçekçi hem yüreklendirici yazı selamlar sevgiler.