Avatar
Hüseyin Vodinalı
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. İş Bankası’nın Harari sevdası

İş Bankası’nın Harari sevdası

featured

Hüseyin Vodinalı yazdı…

26 Ağustos 1924’te kurulan İş Bankası, bize Cumhuriyet ve Atatürk’ün mirası çok değerli ve önemli bir bankadır.

Milli Mücadelenin ardından elde edilen siyasi bağımsızlığın ancak iktisadi bağımsızlıkla mümkün olabileceği düşüncesinden hareketle Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından ülkemizin ilk milli bankası olarak kurulmuştur.

AKP’nin de yıllardır gözünü diktiği bankanın yarısı çalışanlarına ait sandığa ve küçük bir kısmı da CHP’ye aittir.

CHP’ye ait olan kısım aslına sadece yönetim kurulunda temsile yöneliktir.

İştiraklaerinden sadece biri olan Şişe Cam dünyanın önde gelen kuruluşlarındandır.

İş Bankası yönetiminin Cumhuriyet ve Atatürk’e olan bağlılığı tartışma dışıdır.

Ancak yeni gördüğüm bir haber beni çok şaşırttı.

Banka, 29 Eylül’de “Cumhuriyet’in 100. Yaşında Atatürk vizyonuyla geleceğe bakış” başlıklı uluslararası bir konferans düzenleyecekmiş.

Çok güzel evet.

Ama konuşma yapması için çağırılan bir konuk vardı ki, adını görünce kanım dondu resmen.

Ünlü Sapiens, Homo Deus, Yarının Kısa Tarihi kitaplarının yazarı Yuval Noah Harari, konferansta Atatürk vizyonuyla geleceğe nasıl bakacağımızı anlatacak.

Şimdi çoğu okuyucunun, “E ne var bunda? Ünlü bir filozof ve bilim insanı bize geleceğe yönelik ufuk açıcı şeyler anlatacak” dediğini duyar gibiyim.

Ama kazın ayağı öyle değil.

Harari’nin diğer kimliğini anlatınca bana hak vereceksiniz.

Yuval Noah Harari, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Direktörü Klaus Schwab’ın danışmanı.

Yine “E n’olmuş yani” dediğinizi farz ediyorum.

Babası bir Nazi olan, kendisi de G. Afrika’daki Apartheid rejiminde çalışmış olan Klaus Schwab, sadece basit bir zenginler kulübü temsilcisi değil, o dünyayı yönetmeye talip küresel oligarşinin ekran yüzü.
Diyor ki, “Biz bir teknokrat şirketler komünizmi kuracağız ve küresel nüfusu yeniden şekillendirip, tam kontrol altına alacağız. ABD’nin devri bitti, artık devir bizim devrimiz!”

Buna da kısaca “Great Reset”, yani “Büyük Sıfırlama” diyor.

Bunun için Batıdaki tüm hükümetlere “penetre” ettiklerini Davos toplantılarında göğsünü gere gere anlatıyor.

Kanada Başbakanı, İngiltere Başbakanı, Alman Sosyal Demokrat ve Yeşiller, kısaca ABD ve Avrupa’daki çoğu hükümet ve devlet yetkilisi Schwab’ın “Young Global Leaders” programından geçmiştir.
Daha da vahimi, “Covid 19 Bir Virüsten Ötesi” isimli kitabımda somut kanıtlarıyla anlattığım gibi, pandemi ve küresel ısınma operasyonlarını da WEF, BM organları ve hükümetler eliyle bizzat yönetmektedir.

Bill Gates de işin içindedir.

Göçleri, savaşlar, enerji kesintileri, elektrik şebekeleri ve altyapının çökertilmesi, gıda kıtlığı ve böcek yedirmek de gündemleri kapsamındadır. (Agenda 2020 ve Agenda 2030)

Hedef kitleleri teknokratik bir diktatoryanın hegemonyası altına gönüllü olarak sokmak ve “gereksiz nüfusu” azaltmaktır.

İşte mevzumuz olan Harari de bu noktada devreye giriyor.

İsrailli fütürolog Harari, 2022 Ağustos ayında TED Başkanı Chris Anderson ile röportajında baklayı ağzından çıkarmıştı.

Dedi ki: “Şimdi, 21. Yüzyılın başlarında nüfusun büyük çoğunluğuna ihtiyacımızın olmadığı bir döneme hızla ilerliyoruz. Çünkü gelecek, yapay zeka [ve] biyomühendislik gibi giderek daha karmaşık teknolojilerin geliştirilmesiyle ilgili. Çoğu insan buna kendi verileri dışında hiçbir katkıda bulunmuyor ve insanlar hâlâ faydalı olan ne yapıyorsa yapsın, bu teknolojiler insanların yerini alacak.”

Neoliberal bir Hitler konuşuyor adeta.

Zaten Harari’nin kitaplarındaki alt metin de bu konuşmasını destekler nitelikte;

“İnsanı merkeze alan tüm ideolojiler (komünizm, faşizm vs) ve hümanizm öldü. İnsanlar artık gezegene zarar veren parazit mahluklar” mesajını her bölümde okumanız mümkün.”

Ürkütücü ama gerçek bu.

“Artık insanlar duvarlardaki posterlere baktıklarında veya TED konuşmalarını dinledikleri zaman, makine öğrenimi, genetik mühendisliği, blockchain ve küreselleşme ile ilgili bu büyük fikirlerin ve büyük sözlerin çoğunu duyuyorlar ve orada değiller. Artık geleceğin hikayesinin bir parçası değiller.”

İnsanlar değilse kim peki?

Dünya servetinin yüzde 90’ını elinde tutan yüzde bir mi?

Bingo!

Bir sürü para kazandığı kitaplarında gözümüzün içine baka baka “Homo Sapiens (insan!) bir yüz yıl içinde yok olacak” fetvasını veren zayıf gözlüklü bir filozof zararsız gibi gözükse de, bu yok oluşu organize eden küresel çetenin zehirli balon balıklarından biri olduğu kesin.

Buna tepki veren tek kişi ben de değilim.

Bakın ünlü ekonomist Selim Somçağ, twit mesajında İş Bankası’nın Harari davetini nasıl eleştiriyor:
“İş Bankası-küresel sermaye aşkı bir skandal doğurmak üzere. Cumhuriyetin 100. yılını kutlama adı altında Davos’un (WEF) başkanı Klaus Schwab’ın danışmanı Yuval Harari’yi konuşturacak. Karbon ayak izi bahanesiyle insanlığın elinden yaşama hakkını almak isteyen ekiptir bu.”

AKP’nin Cumhuriyet’in 100. Yılını zul görmesi ve hatta cumhuriyeti ‘dönüştürecek’ bir anayasa hazırlığı ortadayken bir tokadı da güvenilen dağlardan yiyoruz.

“Atatürk vizyonuyla geleceğe bakış” konferansına konuşmacı olarak davet edilen Thomas Sargent,

Andrew Mc Afee gibi diğer isimler de Davos’un sadık müdavimlerinden.

Atatürk’ün vizyonu hiçbir zaman neo liberal emperyalist bir çizgide olmadı.

Hele ki bu yeni emperyalistler, sadece ulus devleti değil tüm insanlığı hedef almışken Ata’nın vizyonu ancak bunlara karşı durmak olabilir.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 Yorum

  1. 8 Eylül 2023, 09:03

    Benim gözümde dünya tek bir şirket ve ülkelerin başındaki ceo’lar şirketin tepesine bağlı olarak çalışıyorlar.
    ‘Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak’ sözünün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kastettiğini hiç zannetmiyorum.

  2. 8 Eylül 2023, 06:49

    Önemli ayrıntı!

  3. 8 Eylül 2023, 00:31

    bu olaydaki tahminim, bu organizasyonun, AKP iktidarının başının altından çıkmış olabileceği yönünde

  4. Sayın Vodinalı, yazılarınızı izleyip fikirlerinizi anlamaya ve değerlendirmeye çabalıyorum.
    Son zamanlarda gereksiz ve bolca kullandığınız anlaşılmaz yabancı terim ve sözcükler okuyucuyu çok yoruyor.
    Hava basmaktan gayrı bir işe yaramayan bu sözcükleri neden bize “penetre” ediyorsunuz?
    Saygılarımla.

    • 12 Eylül 2023, 00:47

      Ayıp olduğu için olabilir… Yani orjinal dildeki telaffuzuyla bırakılan sözcük hem çok anlamlı, hem de düz anlamıyla müstehcen bir sözcük. Yazar bu yüzden onu olduğu gibi bırakmış olabilir. Bazen okura herşeyi hap gibi hazır vermek yerine bir soru sordurmak da bir stratejidir…

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!