Hüseyin Vodinalı yazdı…
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Ocak 2022’de Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı Duma’da yaptığı konuşmada NATO’nun saldırganlığı ve yayılmacılığı yüzünden sonunda çökeceğini öngörmüştü.
Reisi, “ABD’nin hegemonya stratejisi başarısız oldu ve ABD şu an en zayıf konumunda” demişti.
İbrahim Reisi, kısa görev süresi boyunca önemli işlere imza attı; 2021’de göreve gelmesinden 2 ay sonra İran Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi oldu, 2022’de İran BRICS üyeliğine başvurdu ve 2024 Ocak ayı itibarıyla üye oldu, ezeli düşman Suudi Arabistan ile barış sürecini başlattı.
Rusya ve Çin ile sıkı ilişkiler geliştirdi. Rusya’nın kuzey güney koridorunu açtı. Ukrayna savaşında Moskova’ya etkili sonuçlar alan dronlardan verdi.
Çin ile 2020’de imzalanan 425 milyar dolarlık stratejik işbirliği anlaşmayı sürdürdü ve en önemlisi de İsrail’in dokunulmazlık efsanesini bozdu; Netanyahu’nun Şam’daki İran elçiliğini vurmasının ardından İsrail’in 4 askeri üssüne yeni nesil füzeleri indirmeyi başardı.
Tüm bunları yaparken de yanında, helikopterde onunla birlikte yaşamını yitiren başarılı Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdullahiyan vardı.
Rus lider Putin, en önemli müttefikinin ölümünün ardından acil bir güvenlik toplantısı yaptı ve Ruhani lider Hamaney’e gönderdiği mesajında olayı “İran halkının başına gelen en büyük trajedi” olarak niteledi.
İran’ın önemli bir konumda olduğu Kuşak ve Yol girişiminin sahibi, Çin Lideri Şi Cinping, onun ölümünün ardından “Çin halkı iyi bir dostunu kaybetti” dedi.
63 yaşında şüpheli bir helikopter kazasında ölen İbrahim Reisi kuşkusuz İran’ın birinci adamı değildi ama icraatın başındaydı.
ÇAKMA ATATÜRKÇÜLER TEF ÇALIYOR
Atatürk kravat takıyordu diye onu Batıcı sanan ahmak çakma Atatürkçüler, Sorosçu Batılı propagandaya uyarak tef çalıyor.
Reisi’nin ölümünü kutluyorlar.
İran rejimi veya Tahran’ın iç işleri ayrı bir konu.
Fakat İran, dünyayı ateşe veren ABD, İngiltere ile İsrail’e, ülkemizi bölmek isteyen emperyalist kolektif batıya ve onun maşaları olan PKK ve IŞİD’e karşı eylemli olarak savaşan komşumuzdur.
Böyle bir zamanda İran düşmanlığı, NATOTürkçülüktür, sinsi İsrail dostluğudur, Eisenhower Vakfı temsilciliğidir.
Reisi’nin ölümünün basit bir kaza olmadığı kesin.
Sabotaj veya kasıtlı ihmaller zinciri söz konusu olabilir. İsrail (İsrail genelde bu tür konularda yorum yapmazdı ama bu kez açıkça ‘ben yapmadım’ dedi) ve ABD’nin işi olabileceği kadar, İran’ın iç siyasi çekişmelerinin de bir sonucu olabilir.
Reisi’nin oyların yüzde 62’sini alarak cumhurbaşkanı seçilmesi, İran halkının güvenilir ve öngörülebilir yönetime olan susuzluğunun bir yansımasıydı.
Reisi’nin zaferi bekleniyordu: uzmanlar bunu seçimden çok önce tahmin ediyorlardı.
Reisi yönetiminde İran, 2022-2023’teki muhalefetin şiddetli isyanlarını yaşadı.
Batı güdümlü isyancılar, polis nezaretinde ölen genç bir kadını bahane olarak kullandı.
Reisi, 14 Aralık 1960’ta İran’ın ikinci büyük şehri olan Meşhed’de Şii bir din adamının çocuğu olarak dünyaya geldi.
Gençliğinde, 1978-79 İslam Devrimi’nin destekçisiydi ve öğrenci isyanlarıına katıldı.
Kum’daki bir İslami okuldan mezun olduktan ve İslam hukuku eğitimini tamamladıktan sonra yargı sisteminde kariyerine devam etti.
1985’ten 1989’a kadar Tahran’da savcı yardımcısı olarak görev yaptı.
Daha sonra Tahran savcısı oldu.
1994 yılında İran Genel Teftiş Teşkilatı’nın başına getirildi ve 2004 yılında İran Başyargıç yardımcılığına atanana kadar bu görevi sürdürdü.
Reisi, 2012’den 2021’e kadar ülkenin Ruhban Sınıfı Özel Mahkemesi’nin başsavcılığını da yürüttü.
REİSİ’NİN ÖLÜMÜNDEKİ ŞÜPHELER VE İDDİALAR
Önemli bir bilgi de Reisi’nin İran’ın Ruhani Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in yerine geçecek önde gelen adaylardan biri olmasıydı.
Hamaney uzun süredir kanserle savaşıyor.
Yerine hazırladığı oğlu Mücteba Hamaney dini merkez Kum’da teoloji dersleri veriyor.
Fakat daha önemlisi bizzat rehberliğe bağlı paramiliter ordu Basij’i aslında Mücteba yönetiyor.
Basij komutanı Gulamrıza Süleymani, Mücteba’nın adamı.
İran’da Mücteba’nın temsil ettiği Neo muhafazakarlar güç kaybederken Reisi’nin temsil ettiği ultra muhafazakarlar güçlendi.
Reisi’ye yakın olan PAYDARİ cephesi, batıya mesafeli, Çin ve Rusya ile iyi ilişkileri savunuyor.
Neo muhafazakarlar ise batıyla pragmatist ilişkilerden ve 2015 antlaşmasına dönmekten yana.
Bir iddiaya göre; Gücünü Reisi’den alan PAYDARİ, ‘halisazi’ dedikleri ‘temizlik’ operasyonuyla rejime tehdit olarak gördükleri bakanlara, hocalara ve bürokratlara karşı bir kampanya yürütüyor.
Bunlar arasında Mücteba’ya bağlı kesimler de var.
İddiaya göre Reisi bu çatışmada ‘tasfiye edilmiş’ olabilir.
Hatta ve hatta CIA ve MOSSAD ve dahi MI6 de bu entrikalarda rol oynamış olabilir.
ERMENİLERİN İDDİASI
Aralarında gazeteci Pepe Escobar’ın da bulunduğu bazı Ermeni yakını mahfiller, kazadan Azerbaycan’ı suçlamaya başladı.
Reisi ve beraberindekiler kazadan hemen önce Azerbaycan sınırındaki Aras Nehri’nde bir bir baraj açılışına katılmıştı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de bulunduğu törende iki lider arasında sıcak ve dostluk içeren mesajlar alınıp verildi.
Reisi, “Karabağ konusunda hep Azerbaycan’ı destekledik” dedi burada yaptığı konuşmada.
2020’deki Karabağ savaşında bir süre gerginleşen ilişkiler düzeliyordu.
Ermeni ağırlıklı Alt-Media Topluluğu’ndan (AMC) bazı kişiler, helikopterin sabote edilmiş, hatta bir suikast planının parçası olarak vurulmuş olabileceğini öne sürdü.
Bu teorinin pek çok taraftarı, varsayımlarını haklı çıkarmak için İran’ın Amerika ve İsrail ile yaşadığı gerilime işaret ederken, diğerleri, Azerbaycan’ın, İsrail ile yakın bağları nedeniyle olaya dahil olduğunu ileri sürdü.
Pepe Escobar’ın kendinden emin bir şekilde “Bir kez daha ‘kaza’ yok. Tüm Batı Asya dev bir yanardağ iken, çok tehlikeli bir sınırı ziyaret etmek için üst düzey hükümet çevrelerini AYNI helikoptere tıkmak BÜYÜK bir stratejik hata” demesi ilginç.
Buradaki ima, Azerbaycan sınırının (bir İsrail üssü de olduğu ileri sürülüyor) güvensiz olduğu yönünde; bu da Bakü’nün İsrail’le olan yakın bağlarına gönderme yapıyor, onlara göre İran heyetinin güya bu yeni projenin açılışını yapmak için burayı hiç ziyaret etmemeleri gerekiyordu.
Tabii ki bu iddialar tamamen saçmalık. Hele de Azerbaycan’ın İran’ın desteğini almışken böyle bir işe girişmesi mümkün değil.
Ama olay çok sıcak ve derin, icabında üçüncü dünya savaşına kadar yolu var!
Neticede Slovakya’daki Rusya dostu lider Fico’ya suikastın hemen 4 gün sonrasında İran gibi bir ülkenin Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı şüpheli bir kazada can verdi.
Bu pilav çok su kaldırır.
Hele de hegemonyanın elindeki yegane silahı olan doları çekip almaya kalkışıyorsanız tehlikeli sulardasınız doğal olarak.
Nükleer tehdit yüzünden dünya savaşı çıkaramayan ABD ve yancıları, sevmedikleri liderlere suikast salvosuna girişmiş olabilir pekala.
Tarihsel olarak yapmadıkları şeyler değil malumunuz.
Ancak ne yaparlarsa yapsınlar gelmekte olan çöküşlerini engelleyemeyecekler.
Ne yaparlarsa yapsınlar gelmekte olan çöküşlerini engelleyemeyecekler.
Bu kadar basit…
kör köze parmak ölüm.komplo teorileri kaçınılmaz.oklar israili gösteriyor isrialci amerikancıları da haliyle.azerbaycan umarım topa girmemiştir.
Dünden beri bu yazıyı bekliyorum.
Sevgiler hüseyin bey.