Hüseyin Vodinalı yazdı…
İnsanların kendini kandırmasında sınır yoktur.
İyi formülize edilirse halklar da topluca kandırılır, kendini kandırmaya şartlandırılır.
Türkiye’nin Batı kampındaki uğursuz macerası bunun bir örneğidir.
Kendisine her gün zehirli süt veren üvey annesi tarafından yavaş yavaş öldürülen istenmeyen çocuk gibidir Türkiye.
Yine de kendini kandırır ve üvey annesini sevmeye, ona inanmaya devam eder!
Yalnız şöyle bir sorun var ki; zehrin dozu giderek artıyor ve artık çocuk zehrin etkilerini vücudunun her yerinde hissediyor.
NATO ve sahibi ABD bize açıkça düşmanlık yapıyor.
Hatta NATO’dan ayrılıp BRICS’e giderken saldırı planları yapıyor.
Örnekleri sayalım:
SIĞINMACILAR
ABD ve AB, Suriye ve Afganistan başta olmak üzere 15 milyona yakın kaçak göçmeni veya sığınmacıyı içimize yerleştirdi. Bunların büyük kısmı, savaşa girmiş, terörist eylemlere ve organize suça karışmış tehlikeli tipler. Aşiret ve çete üyeleri bunlar. Silahlılar, tehlikeliler ve en önemlisi de AKP tarafından korunuyorlar. Ayrıca demografik olarak ülkeyi içeriden işgal edecek bir doğurganlık seviyeleri var. Filipinler’e 300 bin eski Afgan askerini gönderen ABD onları Çin’e karşı kullanmayı hedeflerken ülkemizdekileri sizce kime karşı kullanacak? İran’a mı, bize mi?
GÜNEY SINIRIMIZ
ABD, Irak ve Suriye’deki PKK teröristlerini modern silahlarla donatmaya hız verdi. Son olarak bölgedeki varlığını artıracağını da duyurdu. Türk güvenlik kaynaklarının elde ettiği bilgilere göre ABD, sözde “eğit-donat” programı kapsamında şimdiye kadar 100 bini aşkın PKK/YPG’li teröriste askeri eğitim verdi. Türk tarafı, söz konusu eğitimlerle Suriye’nin kuzeyine sevk edilen on binlerce tır askeri araç gereç ve silahın aynı planın parçası olduğunu değerlendiriyor. BOP hala yürürlükte ve düşman altımızı oymaya devam ediyor. ABD sadece PKK’yı değil DAEŞ ve HTŞ gibi dinci terör örgütlerini de destekliyor. ABD burada elbette yalnız değil, İsrail ve İngiltere de işin içinde.
KIBRIS
ABD ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi askeri bir anlaşma imzaladı. ABD ile GKRY arasındaki “Savunma İşbirliği Yol Haritası” imza töreni önceki gün Rum tarafındaki Lefkoşa GKRY Savunma Bakanlığı’nda yapıldı. Törene Rum Savunma Bakanı Vassilis Palmas ve ABD Savunma Bakan Yardımcısı Celeste Wallander katıldı. Rum bakan iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın çok daha güçlü hale geldiğini belirtti. ABD’li Bakan Yardımcısı Wallander de Rumların Avrupa ve Doğu Akdeniz’deki istikrar ortakları olduğunu söyledi. ABD, Yunanistan’ı üs manyağına çevirdikten sonra şimdi de Doğu Akdeniz’de İsrail’i koruma bahanesiyle Türkiye’yi hedef alıyor. ABD’nin ilk hedefi Mavi Vatanımız, ikinci hedefi ise Türkiye’nin her cepheden vekil güçlerle saldırıya uğratılıp işgalidir.
KARADENİZ VE KAFKASLAR
İngiliz ve ABD Dışişleri Bakanları Kiev’e giderek Ukrayna’ya Rusya’ya saldırması için uzun menzilli füze verebileceklerini bildirdi. İngiliz Storm Shadow füzelerinin Kiev’e verilmesi demek Rusya ile NATO’nun artık açıktan savaşa girmesi demek. Çünkü bu füzelerin yönlendirilmesinde NATO üyelerinin uydu ve navigasyon sistemleri kullanılacak. Putin bunun NATO ile savaş anlamına geleceğini bildirirken nükleer savaş uyarısı yaptı. ABD ve İngiltere’nin İstihbarat şefleri de eş zamanlı bir açıklama yaparak Rusya ve Çin’e karşı ellerinden geleni artlarına koymayacaklarını söyledi. Bu açıklamalar önümüzdeki günlerde tezgahlanacak sahte bayrak tarzı olayların habercisidir. Türkiye de Karadeniz’de Rusya’ya karşı kullanılması istenen en önemli NATO üyesi. Şimdiye kadar Rusya ile ölçülü ve nispeten tarafsız yürütüyen ilişkilerde ABD’ye dönüşün işaretlerini görüyoruz. ABD savaş gemisinin İzmir’e gelmesi, Erdoğan’ın Kırım’ın Ukrayna’ya iadesini istemesi ve Rusya ile ticarete engeller konması bunlardan bazıları. Türkiye üzerinden 1963 Küba füze krizine benzer bir tezgahın yapılacağından korkarım. Tüm işaretler bu tehlikenin arttığını gösteriyor.
Peki tüm bunlar olurken AKP ve Erdoğan ne yapıyor?
Mustafa Kemal’in askeri Teğmenler üzerinden TSK’yı yeniden FETÖ dönemindeki gibi içeriden zayıflatmak için acayip hamleler yapılıyor. Jandarmada menzil tarikatının öbeklendiğini görüyoruz. Şu an tek hava savunma sistemimiz olan S-400’lerin depoya kaldırılması veya ABD’ye gönderilmesi için faaliyetler sürüyor. Savunma Bakanı Yaşar Güler’in istifası konuşuluyor. Garip işler dönüyor anlayacağınız.
Ya peki CHP ne yapıyor?
Son programından alıntılıyorum: “CHP, NATO örgütüyle ilişkilerimizin güçlendirilerek devam etmesini, NATO’nun caydırıcı bir güç olarak barış ve istikrarın sürdürülmesine yönelik görevini etkin olarak yerine getirmesine ve günümüz koşullarında konumunun yeniden belirlenmesine (NATO’nun Asya’ya genişlemesi mi?HV) aktif katkımızın sürdürülmesini amaçlar.”
Kendimizi kandırmaya, zehri yutmaya (Cem Gürdeniz Amiralin ifadesiyle NATO eroinmanlığına) berdevam.
Ama bu kez işin pek şakası yok.
Michael Rubin gibi 15 Temmuz’u önceden haber veren Fettoş Amerikalılardan alın haberi: NATO Türkiye’ye saldırmaya hazırlanıyor.
Evet, buna paranoya diyenler, olabilir. Onlara da bu durumda saftirik demek gerek.
“NATO ve sahibi ABD bize açıkça düşmanlık yapıyor.” Evet ancak tüm bunları nasıl ve kimin eliyle yapıyorlar?
Çocuğun adını doğru koymalıyız ki, çağırıldığı zaman gelsin. Yani halkımızı doğru bilgilendirmeliyiz, satır aralarında değil. İktidarın sürekli ifade ettiği DIŞ GÜÇLER bahanesini pekiştirmememiz gerekir. Yazılanlar doğrudur, ancak akılda kalacak olan giriş kısmında belirtilenler olacaktır.
Saygılarımla