ABD Başkanı Biden ulusa sesleniş konuşmasını “Tanrı askerlerimizi korusun” diye bitirdi.
Bu önemli bir işaret.
Normalde ABD Başkanları ulusa sesleniş konuşmalarını, “Tanrı Amerika’yı korusun” diye bitirir.
Biden’ın “Askerler” ifadesi önümüzde geniş ve yayılacak bir savaşın olduğunu adeta ilan ediyor.
ABD’deki kamuoyu kadar devlet örgütü de bu konuda ikiye bölük vaziyette bu arada.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan önemli isimler protesto ederek istifa etmeye başladı.
İlk istifa ABD Dışişleri’nde “müttefikler ve ortaklara silah tedariki” biriminde genel müdür olarak görev yapan Josh Paul’den geldi.
Paul istifa mektubunda, 11 yıllık görev süresince ahlaki anlamda (muhtemelen Ukrayna’yı kastediyor) tavizler verdiğini, ancak “İsrail’e ölümcül silah transferi”nin sınırlarını aştığını belirtti.
Seymour Hersh uzun bir süredir ABD istihbarat ailesindeki çatlaktan söz ediyor. Askeri istihbarat ile CIA’nın çatıştığını söylüyor.
Çelişkinin temel sebebi, müesses nizam olarak bilinen Şirketler ABD’sinin emrindeki Neocon ve Straussien olarak tabir edilen siyasetçi ve bürokratların gemi azıya alması.
ABD’nin ekonomik ve sosyal olarak çöküşü tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşirken şirketler Amerikası hala daha çok kar ve daha çok savaş peşinde.
İsrail’deki durum da bunun minyatür bir tezahürü.
Orada da faşist güçler de aynı merkezin emrinde olarak bir dünya savaşı, olmadı İran ile savaş çıkarmak için görevlendirilmiş belli ki.
El Kaide ve IŞİD ABD için nasıl yararlı bir düşman ise Hamas da İsrail için aynı rolü oynuyor.
Cehennemin kapıları Hamas saldırısıyla aralandı, devamında İsrail faşist devletinin soykırımıyla ardına kadar açıldı.
Şeytani işler bunlar.
İran eskiden beri “Büyük Şeytan” diye boşuna söylemiyor.
ABD, 1945 sonrası çıkardığı savaşlarda 20 milyondan fazla insanı öldürdü.
Tüm bu savaşlarda yanında İngiltere ve İsrail de vardı.
Savaşın çıkması an meselesi.
İran ve vekilleri de topa girmeye hazırlanıyor.
Ama bu kez İran yapayalnız değil.
Bu seferki kriz küresel çatışmanın, büyük güç rekabetinin tam ortasına denk geldi.
En başta Rusya ve Çin olmak üzere Asya güçleri İran’ın yanında.
Hipersonik füzelerinin teknolojisini Rusya verdi. Hipersonik füze teknolojisi şu an ABD’nin veya İsrail’in elinde yok.
İran füzelerinin uydu konumlandırması da Rusya ve Çin’den.
Çin Beidou navigasyon uydu sistemini İran’ın kullanımına açtı. Hem de Şubat 2021’de.
Hani şu dev 400 milyar dolarlık stratejik işbirliği anlaşmasının imzalandığı yıl.
Rusya da kendi navigasyon uydu sistemini İran’a hatta Hizbullah’a kullandırıyor.
Yani, Putin’in Çin’den yaptığı “Karadeniz’deki Kinjallerimiz Doğu Akdeniz’deki ABD uçak gemisini keklik gibi avlar” açıklaması boşuna değil.
Şimdi gelelim bizim memlekete…
AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan Gazze’ye sahip çıkma konusunda çok kararlı ve heyecanlı görünüyor.
Güzel…
Türkiye, Ukrayna-Rusya savaşında da nispeten tarafsız bir tutum izleyerek Batı’nın uydusu gibi davranmadı.
Bu da güzel…
Ama zurnanın zırt dediği bir yer (hatta iki yer) var: BOP ve NATO.
Hatırlayın hem Libya hem Suriye işgallerinde AKP hep BOP eşbaşkanı gibi davrandı.
100 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk’ün İtalyanlarla savaşa gittiği Libya’ya, tam bu tarihten 100 yıl sonra bir İtalyan komutanın emrine 5 savaş gemisi gönderdiler.
Suriye’de ise “Kardeşim Esad” iken bir anda talimatla “Katil Esed” söylemine geçtiler.
Bugün Gazze için Hamas için ağlayan Davutoğlu, o zaman başbakan iken İsrail ve ABD’nin emrinde bir sürü teröristin Suriye’ye geçmesine ön ayak oldu.
Şimdi de bakıyoruz, mesela Dışişleri Bakanlığı sert söylemler, vicdan edebiyatı filan yapıyor ama NATO üslerine toz kondurmuyor.
Hatta NATO güzellemeleri yapıyor.
Türkiye’nin başına ne geldiyse 1952’de NATO’ya girdikten sonra geldi kardeşim.
Dincisi de, tarikatçısı da, FETÖcüsü de, sözde milliyetçisi ülkücüsü Turancısı da, PKK’lısı da, vatansız solcusu, yetmez ama evetçi liberali de NATO paltosundan çıktılar.
Tıpkı El Kaide, IŞİD ve benzerlerinin 1928’de İngilizler tarafından kurdurulan İhvan’ın ceketinden çıktığı gibi.
Hepsini birleştiren yegane bir ortak değer var ki o da yeşil Amerikan doları.
ABD’nin bahşettiği iktidar böyle bir şey işte.
Tıpkı Goethe’nin Faust’undaki gibi ruhunu şeytana satıp zengin ve güçlü oluyorsun.
Seçimlerden önce CHP’nin zoruyla işinden olan Yılmaz Özdil bir haftadır Youtube yayınlarına başladı.
İlginç şeyler anlatıyor, eski gazetelerin pehlivan tefrikaları veya Mike Hammer romanları gibi böyle casuslu aksiyonlu hikayeler.
Bugünkü programında tezkereden söz etti.
Hani şu meclisten fırt diye çıkarılan tezkere var ya, yurt dışına asker gönderme amaçlı.
O tezkerede bir madde var ki, yurt dışından yabancı askerin de Türkiye’de konuşlandırılmasına izin veriyor.
Ama ifade çok muallak.
Yani hangi ülkenin askeri? Hangi amaçla? Belli değil.
Özdil diyor ki, “O yabancı asker, gerektiğinde İsrail’in korunması için Türkiye’de konuşlandırılacak Amerikan birliklerine pilotlarına filan olacak.”
Buyurun buradan yakın.
1967 sınırlarında Filistin devleti diyen iktidarımız İsrail’i İran’dan korumak için ABD askerine mi izin verecek yani?
E şimdi bakınca çok saçma gibi gelse de, İncirlik’teki ABD üssüne elletmeyen, Kürecik’teki İsrail’i korumak için yapılan Amerikan Radar üssüne dokundurtmayan AKP bunu da yapar mı?
Hayatta yapmaz diyemem.
Daha önce yaşadık bunları; “Kardeşim Esad” ve “NATO’nun ne işi var Libya’da” denmedi mi?
“One minute” sonrası İsrail ile ticaretimiz daha da artmadı mı?
Bu arada Azerbaycan’ın İsrail ile ilişkileri sınırımızda döşenmiş mayın gibi duruyor.
ABD ve İngiltere’nin kurcalayacağı yer orası olmalı.
Türkiye’de halen 7’si ana üs olmak üzere 40 NATO ve ABD üssü (*) var.
Ve siz Gazze’ye asker göndermekten söz ediyorsunuz.
Yahu Gazze’ye asker göndermeyin, gidip sadece Kürecik’i kapatsanız yeter.
Ama kapatamazsınız.
Başta anlattım: ABD’nin içi bölük, gücü düşük (3 yerde savaşı bırak sadece Pasifik’te bile savaş yürütemez bu donanmasıyla), başı bozuk.
İsrail hakeza, süper güçlü minik devlet efsanesi çöktü, onun paniğiyle bebek öldürüyor. İsrail halkı mevcut faşist Siyonist hükümeti istemiyor.
ABD’nin has ülkeleri Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün bile ayaklanmış durumda.
Ama tüm bunlara rağmen sen 15 Temmuz NATO/FETÖ darbe girişiminin merkezi İncirliği, İsrail’in korunması için kurulan Kürecik’i kapatmaktan acizsin.
Hiç edebiyat yapma kardeşim, sen hiç patırtıya kütürtüye karışma yeter.
Ama komşularına yönelik ta Atlantik’ten gelen saldırıya da yataklık yapma.
Eski genelkurmay başkanı ve savunma bakanı ne dedi geçen gün Meclis’te: “Biz yeterince üs vermedik, ABD Yunanistan’a kaçtı!”
Pess…
Sanki ABD değil de sardalya sürüsünden söz ediyor!
Bıktık bu riyakarlıktan artık.
(*)
1 – İNCİRLİK ÜSSÜ
İncirlik Hava Üssü yönetimi ve denetimi TSK’da olan, NATO’nun önemli bölgesel bir depo üssüdür. Adana’ya 10 km uzakta bulunan üs, Akdeniz’e 56 km uzaklıktadır. Türk Hava Kuvvetleri 10. Ana jet üssü ve ABD hava kuvvetleri 39. Ana jet üssü burada görev yapmaktadır.
2- İZMİR HAVA ÜSSÜ
İzmir Hava Üssü İzmir’in 17 km kuzey batısında Çiğli’de bulunan Avrupa’daki ABD hava kuvvetleri’ne (USAFE) bağlıdır. 42 uçak ve 300 asker-personel bulunan üste I-HAWK ve Roland füze sistemleri konuşlandırılmıştır. İzmir Hava Üssü NATO’nun Türkiye’deki en eski üssü olmakla beraber, son yıllarda önem kazanmıştır. 11 Ağustos 2004’de LANDSOUTHEAST karargâhı Napoli’den İzmir’e taşınmış, 1 Ocak 2006’da da ABD 16. hava filosu, Almanya’nın Ramstein hava üssünden alınarak buraya yerleştirilmiştir.
3 – ŞİLE ÜSSÜ
Stinger füzelerinin fırlatılması için uluslararası standartlarda bir atış alanıdır.
4 – KONYA
Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığı: Irak savaşı sürecinde NATO tarafından getirilen AWACS’lar burada üslenmiştir.
5 – BALIKESİR
Balıkesir 9. Hava Jet Üssü: Bu üsde 6 adet “vault” denilen füze rampası bulunmaktadır.
6 – MUĞLA
Muğla Aksaz Deniz Üssü olarak kullanılmaktadır.
7 – ANKARA
Ankara-Ahlatlıbel, Amasya-Merzifon, Bartın, Çanakkale, Diyarbakır-Pirinçlik, Eskişehir, İzmir-Bornova, İzmit, Kütahya, Lüleburgaz, Sivas-Şarkışla, İskenderun, Ordu-Perşembe, Rize-Pazar, Erzurum, Van-Pirreşit ve Mardin’de NATO’ya bağlı Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezleri (CAOC6) bulunmaktadır.
Ankara, Karamürsel, Sinop, Hakkari, Hatay, Erzurum Kargapazarı; dinleme üsleri.
Ankara Cevizlibağ, Elmadağ, İstanbul, İzmir; dinleme ve harekat merkez üsleri.
Adana-Hatay Toroslar; CIA, Gladio eğitim üssü.
Tekirdağ Çorlu Havaalanı; Lojistik destek üssü.
Konya; AWACS erken uyarı uçakları bu üste.
Gaziantep-Batman Havaalanı; Lojistik destek amaçlı havaalanları. Heronların üssü.
Sabiha Gökçen Havaalanı; Lojistik destek havaalanı.
Mersin Taşucu Limanı; Limanda liman ve helikopter pisti var.
İskenderun Limanı; Türkiye’nin en geniş konteynır alanına sahip bulunuyor.
Adana İncirlik; Nükleer bombaların yer aldığı, ABD’nin bölgedeki tek harekat üssü.
Diyarbakır; Hava üssü, NATO askeri var.
Şırnak-Silopi; Lojistik depolama yeri.
Mardin; İncirlik Üssü’ne ve İskenderun’a gelen ABD asker ve teçhizatları için geçiş yeri.
Şanlıurfa; yakıt ikmal üssü.
Türkiye’de NATO’nun ve Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) bağlı askeri üslerin haritası:
AYNEN ÖYLE KONUŞACAKLARINA KÜRECİK VE TERÖR DEVLETİ ABD’nin ÜSLERİNİ KAPATSALAR YETERLİ.
Sn. Vodinali, bunlar bu “gizli” bilgileri sundunuz diye kalkar size dava acarlar. Yoksa sizin gibilerini baska nasil susturacaklar?
Tanrı senden hoşnut olsun kardeşim. Bizi kişi yerine koyup açık bir şekilde anlatmış ve bir de açık açık nerede ne oluyor coğrafyada açıklamışsın. İşte böyle olmalı! Örnek yazı olmuş! Yılmaz Özdil’in yaptığı da biraz buna benziyor. Konuları gerçeklere ve kanıtlara dayalı olarak ve aynı zamanda halkın diliyle ortaya koyan yazılar yazdığı için çok okunuyor. Hüseyin Vodinalı da öyle. Bu tür yazılar göründüğünden çok daha değerlidir çünkü bunlar okunup özümsenmiş bilgilerin bir süzgeçten geçirilmiş ve imbikte damıtılmış halidir.