Muharrem Karanfilci
Muharrem Karanfilci

Borçlar gabardı

featured

Muharrem Karanfilci yazdı…

Yağmur yağıyor bugün Ankara’da… Bugün güzel yağıyor. Çiseliyor. Bazen yağmurları da insanlara benzetirim. Bazı yağmurlar insana, doğaya iyi, bazı yağmurlar da çok faşizan gelir. Yıkar gider ortalığı, enkaz kalır geride…

İşte böyle bir gün, insana iyi gelen bir yağmur var Ankara’da. Çıktım dışarı…

Kalabalıklarda yürüdüm. Dar, kısa, bol sokaklardan geçtim. Kaldırımlarda, kimseye belli etmeden, çaktırmadan seksek oynadım. Kaldırım taşlarının çizgilerine, parmak uçlarımı denk getirmeye çalışarak yürüdüm.

Ankara’nın caddeleri, sokakları ayrı bir güzeldir. Ama bir yerden, bir yere giderken bazı cadde ve sokakları daha fazla tercih edilir. Sanki oralarda yürümek daha güzeldir. Esat’tan Kızılay’a ya da Sıhhıye’den Kızılay’a yürüdüğünüzde, ne kadar çok keyifli hissedersiniz kendinizi mesela… Ulus’tan Sıhhıye’ye yürümek de bir şeyi başartır insana… Öyle hissedersiniz. Bir oh çekersiniz vardığınızda… Hâlbuki aşağı yukarı yürünen yol aynıdır.

Cebeci’den, Kurtuluş’tan da yürümek başkadır mesela Kızılay’a… Anne babanla vedalaşıp, hemencecik de geride bırakıp, biraz da unutup, sevgiliye kavuşmak gibidir. Onun için hızlı adımlarla, çabuk çabuk yürürsünüz. Neşe ve umut vardır…

Bazen gizem doludur, Ankara sokakları… Mesela çok kimse bilmez Anıtkabir’in çevresindeki sokak ve cadde isimlerini… Sadece yürür, giderler. Oysaki Milli Mücadelenin ruhu yatar o sokaklarda… Ulu Önder Mustafa Kemal’in, Kurtuluş Savaşı’nda, “Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir, İleri” sözü verilmiştir sokaklara… “Ordular”, “ilk”, “Hedef” ve “İleri” sokakları, birden “Ata” sokağını da yanına alarak, çıkıverir, Akdeniz Caddesine… İşte bu sokaklarda, bu bilinçle yürürseniz, kafanızı kaldırıp, her defasında Anıtkabir’e doğru bir bakış atarsınız. Bir gülümseme takınır suratınıza… Eğer sırtınızda bir çanta varsa, top mermisine; kitabınız, defteriniz, kaleminiz ise tüfeğe dönüşür.

Ankara’da tüm önemli cadde ve sokaklar Kızılay’a çıkar. Nereden yürürseniz yürüyün, bir bakmışsınız Kızılay’dan geçiyorsunuzdur. Tıpkı bütün şer ve musibetlerden sonra, tüm normalleşmelerin Atatürk ve devrimlerine çıktığı gibi… Her zamanda çok şaşırırız. Çok daha büyük bir saygı duyarız da yine de kıymetini bilmeyiz.

Bir de yolu kiminle yürüdüğünüz önemli tabi… İstemediğiniz biri ile yürüyorsanız bitmek bilmez yol… Hatta bırakıp yürümeyi, bir an önce yol bitsin diye, yangın varmış gibi koşmak bile istersiniz. Ama istediğiniz biri ile yürümek öyle mi? Zaman dursun istersiniz. Adımlarınızı daha yavaş atarsınız. Durup durup bir şeyler gösterirsiniz yanınızdakine… Bitmek bilmeyen konular mevzunuz, derdiniz olur. Onun için yol arkadaşı önemli. Kimin kiminle yürüdüğüne bakmak gerek her zaman…

İşte böyle yağmurlu, gri bir havada bende Maltepe’den, Kızılay’a yürüyorum. Eğlence merkezleri geceden kalmış, yorgun… Sahte ışıltılar, kahkahalar yerini sağır, dilsiz kapılara bırakmış. Duvar olmuş adeta… Şimdi günün telaşı var, mağazaların, lokantaların önünde… İnsanlar hep bir yerlere yetişiyor. Araç kornaları yerli yersiz hep kaba…

Yollar, caddeler yine seçime hazırlanıyor. Belediye seçimleri var şimdi de… Adaylar şirinlik peşindeler… Boy boy resimleri var ortalıkta… Vaatler havada uçuşuyor.  Bilirim ki ağzından bal damlayan arı bile, iğnesini yanında taşırmış. Ne zaman sokacağı belli olmazmış. Hoş… Bunların artık milletin canını yakmadıkları zaman yok. Türk milletinin hiç olmadığı kadar; dürüst, liyakatli, çalışkan devlet adamlarına daha çok ihtiyacı var artık.

Ama hala bir yerlerde ne gaz, ne petrol çıktı. Geçen seçimlerden hatırlıyorum, Gabar’da petrol çıktı, haberi dönüyordu. Spiker kadının söylediğini hatırlıyorum; “30 metre uzunluğundaki boruyu görüyorsunuz, döşenecek”, “Gabar’daki petrol çok kaliteli, al hemen traktöre koy, bin, git”, gibi sözleri çokça işittik. Borular nereye, kime döşendi, traktöre kim koydu, gitti, bilinmez ama akaryakıta hemen her gün zam geliyor. Anlayacağınız akaryakıt fiyatları, her geçen gün gabarmaya devam ediyor.

Fiyatlardan, borçlardan bahsetmişken; futbol takımlarımızın borçlarını konuşacağız, Murat Hoca (Bölükbaşı) ile… 7 takımımız süper lig olmak üzere, toplam 25 takımımıza transfer yasağı gelmiş. Transferden takımlarımız toplamda, 99 milyon dolar zarar etmişler k; bu rakam bizi en sondan 3. yapmış. Anlayacağınız borçlar fena gabarmış.

İşte bu sebepten yürüyorum. Türk sporunu kurtaracağız yine hocamla… Karanfil Sokağa az kaldı. Simit kafede oturacağız. Beden sıcak, yağmur artarak devam ediyor. Neyse ki geldim. Oturdum sokak kenarına… Çay söyledim, bekliyorum. Fiyatlara bakıyorum. Anlaşılan sadece akaryakıt fiyatları gabarmamış. Simit 15 TL, bir bardak çay 25 TL olmuş. Hâlbuki en ucuz aktivitedir, Kızılay’da bir kafede eşinle dostunla oturup, çay içip, sohbet etmek. Bu arada en ucuz ekmek Ankara’da, 8 TL… Muhakeme yapabilmeniz için söylüyorum. Siyasilerin her seçim döneminde yaptığı çay simit hesabı tutmaz şimdi. Fakir tavuğu simit, çok daha sıcak artık… Alanın eli de, cebi de, içi de yanar.

Hadi biz alabiliyoruz, yiyebiliyoruz bir şekilde… Mesela çocuğu simit istediğinde, bir anne ne yapacak? Bir dede torununa, bir simit yedirip, bir şey içiremeyecek mi? Bu fiyatlarla nasıl olacak? Söyleyin şimdi bana, bu dünya batmasın mı?

Simidin sıcaklığı; çocukların gülüşlerinde, gevrekliği; siyasilerin gülüşlerinde mi kalacak.

Hüzün müydü bize en çok yakışan, yoksa en çok bunu mu yakıştırmışlardı? Derin bir uzunluk ölçüsü müydü? Yoksa mevzunun içeriği miydi? Bunu hak görenler, Hak rızası için, hak arayanlar değil miydi?

Sokağın karmaşasına dalmış izlerken, karşıdan bir çift gözle karşı karşıya geldim. Hemen gözlerimi kaçırmaya çalışsam da bir kere yakalanmıştım. Kurtuluş yok artık.

O bir çift gözün sahibi, birinin elinden tutmuş, diğeri kucağında, iki çocuk ile birlikte bana doğru gelen, bir kadından başkası değildi. Yakalandığımı fark eden bir gülümseme ile bana doğru yaklaştı. Bu olağan üstü bir durum değildi. Hayatımızda çok zaman karşılaştığımız, sokaklarda fal bakan kadınlardan başkası değildi. Mutlaka sizlerde çokça rastlamışsınızdır.

Kadın bana yaklaşarak;

– Abe çok derin bakarsın. Senin yüreğin gabarmış. Ver o güzel elciğini bir falına bakayım, diyerek elini uzattı.

Kadın öyle der demez beni bir gülme tuttu. Ben güldükçe o şaşkın şaşkın beni izliyor şimdi…

İçimden kendi kendime söyleniyorum;

“Gabaran sadece yüreğim mi? Kimin, kimlerin, neleri gabardı?”, “Elbette yüreğim gabarır. Çünkü borçlar gabardı”, diye…

Kadın tekrar;

– Abe ne gülersin, deli misin, at şu sübyanlara bir simit parası, ver elciğini, yüreğin serinlesin…

Daha bir yüksek gülmeye başladım istemsiz olarak. Kadın, çocukları kaptığı gibi uzaklaşmaya başladı. Deli, deliyi görünce, sopasını saklarmış. O hesap… Neyse arkasından iki simit parası yetiştirdim de vicdanın gabarıklığını dindirdim.

Murat Hoca geldi. Takımların borçlarına, gabarıklığına çare olmak mümkün değil. Daha çok transfer tahtaları kapanacak, takımlar iflasa sürüklenecek gibi duruyor. Transfer tahtaların açılması için ahlaklı, dürüst yöneticilerin olması gerekliliğinde uzlaştık.

Kimi Gabar da petrol bulur, oyları gabartır.

Kimi akaryakıt zamlarını gabartır, pompalar fora…

Kiminin banka hesapları, kiminin kredi kartları gabarır.

Kiminin nefsi, kiminin ayranı gabarır.

Falcı kadının da dediği gibi, bize de yüreğin ve borçların gabarması düşer.

Geldiğimiz nokta iti bari ile;

Sen hala gak gak gubarak, gabarak, gabarak öt keklik aman…

Kekliği düz ovada avlarla aman da aman…

 

 

Borçlar gabardı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 4 Şubat 2024, 11:09

    Gerilim süresince gösterilen düşmanlık bölgede her iki ülke halklarının birlikte yaşayabilmesinin formülü olması gerekirken, arkasının gelmesi mümkün olmadı.
    Olması da istenmiyor.
    ABD ve AB’nin şımarık çocuğu ifadesi bosuna soylenmemis.
    Yazik. Aslinda Yunanistan üzerinden ellerini cekseler Ege’nin Bariş Denizi olmamasi icin bir sebep yok.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!