Muharrem Karanfilci
Muharrem Karanfilci

Çürüyorum

featured

Muharrem Karanfilci yazdı…

Çürüyorum. Üzerimde binlerce ton toprak… Etim çürüyor, kemiklerim çürüyor. Yavaş yavaş ayrılıyor etim, kemiklerimden; çürüyor. Sizin vicdanlarınızın yanında, benim etim, kemiğim çürüse ne olacak. Lafı mı olur.

Ama biliyorum ben sizin vicdanınızı… Daha önce Soma’da da çürüdü. Amasya’da, Kozlu’da, Zonguldak’ta, Tuzla Tersanelerinde de çürüdü. Siz bizi, işçi tulumu olarak görmeye devam ettikçe de çürümeye devam edecek.

Evet, çürüyorum. Şimdi Erzincan, İliç’te, altın madeninde çürüyorum. Kanla sulanmış bu vatanın toprağını, siyanürle zehirlemeye çalıştığınız için çürüyorum.

Sizin kadınlarınızın; gerdanları süslensin diye, tombul bilekleri şıngırdasın diye, ben çürüyorum. Günlerdir üzerimde toprak, daha ağır, daha veballi, daha acımasız artık…

Sesler geliyor toprak üstünden zaman zaman… Ağır metal sesleri… Niyetsiz, isteksiz, pervasız sesler… Yılandan, çıyandan haber alıyorum. Geçen yılan aktı gitti sol yanımdan… Dokunmadı, ilişmedi bile bana. “Seni insan sokmuş zaten Âdemoğlu” deyip, yitip gitti. Hayvanlar bile acırlar halime artık…

Oysa benim geleceğe ışık olacak; kızlarım, oğullarım vardı. Anam, babam, avradım vardı. Görünce beni paçama sarılan kedim, köpeğim, kuşum vardı. Hayallerim, umutlarım vardı. Etimle canımla, kanımlaydım. Sıksam, suyunu çıkarırdım bu toprağın, bu taşın… Şimdi çürüyorum.

Çıkarmayacaksınız değil mi bizi buradan?

Bir mezarımız bile olmayacak değil mi?

Bayramlarda gelip başımızda, bir duamız bile okunmayacak değil mi?

Ya benim anam nerelere gitsin?

Çocuklarım dualarını nerelere haykırsın?

Kadınım, hangi dağın tepesinden kendini atsın?

Çıkarmayacaksınız değil mi bu toprağın altından…

Zaman uzak uzak geçiyor artık… Unutulur bilirim. Zaman örter. Yenisi olana kadar, unutulur. Daha önce de unutuldu ayıplarınız. Ermenek’te, Kastamonu’da, 6 Şubat depremlerinde; Hatay’da, Malatya’da, Maraş’ta, Adıyaman’da da unutuldu insanlığınız. Kıyafetleriniz, paralarınız, jöleli saçlarınız, koltuklarınız, mevkiiniz, makamınız unutturdu, çabucak insanlığınızı…

Zaman unutturur acıları. Bunu en iyi siz bilirsiniz. Onun içindir çabanız, bilirim. Herkes de bilir ya… Elden ne gelir. Çaresizlik adam eder mi ki, adamı…

Az önce dedim ya, yılan bile akıp gitti, yanımdan diye…

Hah işte,

İşte o yılan…

“Bana dokunmadan akıp gitti”, dedim ya, bildiniz mi?

Ey halkım…

Yapmayın!

Etmeyin!

“Bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın dedikçe”, böyle bildikçe bizler,

Bırakın sokmayı, bilesiniz ki kursağımızdan bile eksik olmayacaklardır.

Ben böyle bildim artık ne çare…

Çürüyorum

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 29 Mart 2024, 13:04

    eline yüreğine sağlık doğru tesbitler , çok güzel bir anlatım

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!