Avatar
Şahin Filiz

‘Hamaslaştırılan’ İslam ya da bu bir din savaşı değildir

featured

Prof. Dr. Şahin Filiz yazdı…

Hikâye bu ya, evvel zaman içinde Bursa’da bir çoban varmış. Koyunlarını otlattığı yerlerde kestane ağaçlarına bakıp bakıp iç geçirirmiş. Koyunları yaymak üzere her gelişinde kestane toplamak istermiş ama ne var ki zamanın padişahı kestane ağaçlarını himayesine almış. Zinhar kimseler yanaşamazmış. Çoban gece gündüz kestane hayaliyle yatar, kalkarmış. Bir gün Padişahın yolu çobana rast gelmiş. Padişah, dile benden ne dilersen, ama hemen dile deyince çoban, kapıyı açık bulur bulmaz fırsatı kaçırmaz. Çok kısa zamanda ne dilenebilir ki? Olsun. Değneğini havaya atıp yere düşünceye kadar “Bursa kestaneleri benimdir, benim” dileğini saniyelere sıkıştırıverir. Uyanık çoban padişahın bu insani önerisini fırsata çevirmiştir ve Bursa kestanelerine çökmüştür. Padişah bu kadarını beklememiştir ama iş işten geçmiştir.

Yanlış anlamaya meydan vermemek için tekrarlayayım. İsrail Gazze’de görülmemiş katliam uyguluyor. Bu bir insanlık dramıdır. Hepimiz böyle düşünüyoruz. Bu vahşeti bir de burada sergilemek istemiyorum. Ama ben başka bir açıdan bakacağım.

İsrail’in Gazze’ye insanlık dışı saldırısını hep birlikte şiddetle kınıyoruz ve sonuna kadar da haklıyız. Ancak bu insanlık dışı saldırıları fırsat bilerek Türkiye Cumhuriyeti devletine meydan okuyan bir takım gerici, bölücü ve kışkırtıcı olaylara her gün tanık oluyoruz. Önce Diyarbakır’da ‘İslami Sivil Toplum Kuruluşları’ adı altında yasal olup olmadıkları meçhul birtakım örgütler, 8-15 yaş arası çocuklarımızı yasa dışı gösterilere alet ediyorlar. Maskeli Hamas kıyafetleri giydirip Hamas liderlerine sembolik bağlılık yeminine zorluyorlar. Bu savaşı Yahudilik-İslam savaşı gibi göstermek için her türlü kışkırtmayı yapmaktan geri durmuyorlar. Çoğu maskeli, kimliği belirsiz aktörler çocukları din militanı rolüne zorlarken içeride iç savaşa davetiye çıkarıyor, uluslararası kamuoyunda Türkiye’deki İslam’ın “Hamaslaştığı” mesajını veriyorlar. Hamaslaştırılan İslam, tarikat ve cemaatlerin bir adım ötesine geçiyor. Görüntüde İsrail protesto edilse de gerçekte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesi, kurucu lideri Atatürk, ilke ve devrimleri, laiklik, hukukun üstünlüğü ve demokrasi açıktan açığa hedef alınmaktadır. Çatısı altına sığındıkları Cumhuriyet’i, militan bir din anlayışının dünyadaki yegâne hamisi pozisyonuna sokuyor, içeride dini kırılmalara yol açıyor, dışarıda ise Türkiye’nin Hamas ile aynı çizgide olduğu görünümünü veriyor.

Aynı gösteriler, aynı aktörlerle geçtiğimiz gün de Ankara ve Batman’da yinelendi. Devletin güçlü reflekslerini göremiyoruz. İsrail’i bize, bizi İsrail’e karşı kışkırtıyorlar. Başta ABD olmak üzere dünya devletlerinin çoğu ya İsrail’den yana ya da tarafsız kalma eğiliminde iken, Türkiye’nin Gazze’ye duyarsız kalması elbette düşünülemez. Ancak Hizbullah ya da başka dinci grupların devlet tepkisini temsil edercesine ellerini kollarını sallayarak İsrail’i ve destekçilerini Türkiye’ye karşı kışkırtma hak ve yetkileri de yoktur, olmamalıdır. Resmi, uluslararası hukuku ve Türkiye’nin yüksek çıkarlarını gözeten haklı tepki, devlet aklı ve kontrolü altında gösterilmelidir. Bu şaibeli gösterilerin amacı, dini kurtarmak değil, dini Hamaslaştırmak ve İslam dinini zaten terörle anan çevrelere en güçlü gerekçeyi sunmak demektir.

Başka illerimize de sıçraması beklenen bu yasa dışı ve şaibeli protesto gösterileri, uluslararası düzlemde destek gören etnik bölücüleri şımartan ve etnik bölücülüğü Hamas taraftarlığı ardına gizleyen tehlikeli bir sürecin başlangıcı olabilir. Doğu illerimizin bir kısmında gittikçe artan medreseleşme, etnikçi ayrımcılık, feodal örgütlenme ve tarikatleşme bu sürecin zeminini oluşturmaktadır.

Gün gün illerimize yayılan bu tür yasa dışı gösteriler Türkiye’de İslam dinini Hamaslaştırırken İsrail-Hamas savaşını din eksenli bir çatışma gibi göstermektedir. Türk halkı ve Türkiye Cumhuriyeti için son derece olumsuz sonuçlar doğuracak bu tehlikeli gidişe bir an önce dur denilmelidir.

Peki İsrail- Gazze savaşı neden bir din savaşı değildir?

Filistin’in devlet olmak için yıllarca sürdürdüğü siyasi mücadele Hamas yüzünden büyük bir yara almış durumdadır. Eğer İsrail tarafından kurulduğu iddia edilen Hamas bu savaşta yegane aktör olmayı sürdürürse Filistin hem devlet olma umutlarına ara vermek zorunda kalacak hem de bu çatışma İslam-Hıristiyan ve Yahudi savaşına dönüşecektir. Oysa bu bir din savaşı değildir.

Teolojik nedenlerine bakalım.

İsrail-Gazze savaşının tarihsel ve dinsel kökleri çok eskilere dayanır. İki dini karşılaştıralım. Temelde iki din arasında, sanıldığı kadar köklü farklar yoktur. Örneğin Tevrat, özellikle ilk beş kitaptan oluşan Torah, Yahudilerin dini ve milli varlıklarının temelidir. Bu yüzden hem dini hem din dışı hayat ve kuralları içerir. İslam dini, tümüyle milli değildir ama gerek Arapça inmesi gerekse Arap kültürünün en belirgin taşıyıcısı olmak bakımından Torah’a benzer. Kuran’da da dini ve din dışı hayat ve kurallardan söz edildiğini biliyoruz.

Yahudiler Kuran’ı geçersiz sayarlar oysa Müslümanlar ilkece Tevrat’ı kabul ederler, ama onun sonradan değiştirildiğini düşünürler. Bu noktada Müslümanların tavrı Yahudilere göre daha makul görünüyor.

Yahudiler dinlerini tarihten, Müslümanlar ise tarihi dinlerinden devşirmişlerdir. İlki, bilim olan tarihin-her ne kadar 3.-2. Bin yıllarda çoğu kurgu olsa da- gücünden yararlanarak inancını kurarken, ikincisi, inancın naifliğinden kalkarak kendine tarih kurgular. Buna göre, Yahudilik İslam karşısında tarihsel bir avantaj ve güç elde etmiş oluyor. İnanca dayalı tarih, tarihe dayalı inanç karşısında sürekli yenilgiye uğramak zorunda kalmaktadır.

Çatışma iki din değil, tam tersine, iki dinin dinsel temsilcileri ve onların yorumları arasında gerçekleşmektedir. 19. Yüzyıldan itibaren cihatçı-selefiyeci grupların tekeline geçen İslam yorumları, diğer din ve inançları dışlayıcı, kendi dindaşlarını ayrıştırıcı yorum geleneği yaratmıştır. Tevrat yorumcusu Rabbiler de Yahudiliği, radikal İslam yorumuna yanıt vermek üzere aynı dil ve yöntemle radikal yorumlara tabi tutmaktadırlar. İki taraf yorumcuları, aynı gelenekten ve kültürden gelen bu iki dini asırlardır çatıştırmayı başarmaktadır.

Çatışma, iki kuzen soyları arasındadır. İsmail, İbrahim’in cariyesi Hacer’den olmadır ve Arap soyu cariye oğlundan çoğalmıştır. İshak ise yine İbrahim’in esas hatunu Sare’den olmadır ve İbrani soyu, asıl eş Sare’den olma İshak’tan türemiştir. Yahudiler, bu yüzden Arapları kendilerine denk görmezler. Bu ise sorunun din olmadığını gösteren kanıtlardandır.

İsrail peygamberleri mevcut yönetimlere karşı halkın yanında yer almışlardır. Yönetimler Yahve’nin yolundan sapan halka verdiği cezanın davacıları idi. Yahve’nin yönetim politikası ile Peygamberler arasındaki gerilim, peygamberlerin eleştirilerinde meydana çıkmıştır. İslam tarihinde Hz. Muhammed “son elçi” olduğu için sonraki yönetimlere karşı varisleri olan halifelerin halkın yanında olmadıkları açıktır. Öyle ki halk ile halifeler arasındaki gerilim ilk halife Ebu Bekir döneminde başlamış ve giderek yoğun halife-halk çatışmasına dönüşmüştür. İki din arasında ters bir orantı söz konudur. Ortak özellikleri, çatışmacı bir geleneğe sahip olmalarıdır.

Yazılı Eski Ahit ve Sözlü Ahit farkı, Yahudi dinci bağnazlığı açıklar. İslam’da ise, yazılı Kuran ile sözlü ve sonradan yazıya geçmiş dinsel yorumlar arasındaki fark, İslamcı bağnazlığı açıklar.

Yahudilikte ulusal bağımsızlık için edilen dua ile Tapınağın yeniden inşası için edilen dua birbirine bağlıdır. [1]Yahudi ve dolayısıyla Hıristiyan din adamlarının çoğunun neden millici ve yurtsever olduklarını bu din-ulus birlikteliğinden anlıyoruz. İslam dünyasında ise, neden yurtsever ve millici din adamlarının az olduğu sorusunun yanıtı da İslam’da körüklenen din-dünya çatışmasında aranmalıdır. Oysa İslam yorumcularının bir çoğu, İslam’ın Anadolu’dan silinmesini önleyen Atatürk’e ve ulusal çıkarlarla gözeten dualara fazla yer vermez hatta son zamanlarda milli olan çok şey, din için edilen duanın dışında bırakılmaktadır.

“Benim yolumda yürü, kusursuz ol. Seninle yaptığım antlaşmayı (ahid’i) sürdürecek soyunu alabildiğince çoğaltacağım…

Bir yabancı olarak yaşadığın toprakları, bütün Kenan ülkesini sonsuza dek mülkünüz olmak üzere sana ve soyuna vereceğim”[2]

Bugünkü Ortadoğu bölgesinin büyük bölümü (Fırat ve Dicle arası dahil), Torah’daki bu ayete göre “İbrahim’in soyuna” vaat edilmektedir. Peki şimdi anımsayalım, İbrahim’in soyu, İshak ve onun soyu olan İbranilerden mi ibarettir? Hayır, ayet yalnız İshak’tan ve onun soyundan gelen İbranilerden değil, Arapların atası olan kardeşi İsmail’in de babası olan İbrahim’den, ondan gelen soyun tümünden söz etmektedir. Vaat edilen topraklar ikisi için de geçerlidir.O halde, Arap-İsrail savaşı dünden bugüne Torah’ta vaat edilen toprakların iki kuzen arasında “İbrahim Baba’nın mirası üzerindeki paylaşım savaşıdır. Sami dini ikiye ayrılmasına rağmen, toprakların eşitçe bölüşümü savaşı sürmektedir. İsrail-Gazze savaşı işte bu nedenlerden ötürü bir din savaşı değil bir toprak üleşimi savaşıdır.

İki kuzen yüzyıllardır toprak kavgası veriyor. Ama kuzenlerden biri, yani İsrailoğulları diğerine göre çok zalim ve acımasız. Türk halkı her zaman ezilen mazlumların yanındadır. Bu kuşku götürmez. Ama bunun din savaşı olmadığının da bilincindedir.

Bu toprak ve vatan savaşını din eksenli savaşmış gibi gösteren Hamaslaştırma süreci, Türk milletini ve ülkemizi ateşe sürüklemeden durdurulmalıdır.

Cumhuriyet sayesinde çağdaş, laik, hukukun üstünlüğüne dayalı demokrasi rejiminin sağladığı özgürlükleri kötüye kullanarak “Bursa Kestaneleri bizimdir, bizim!” fırsatçılığı gütmenize Türk milleti ve Türk yargısı izin vermeyecektir. Cumhuriyet’in tanıdığı özgürlük, Hamaslaştırılan dinin aleti olmayacaktır.

Anadolu’da Türk’ün anladığı ve yorumladığı din ve dünya anlayışı egemendir ve ilelebet öyle kalacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti, “ çobanın üzerine çöktüğü Bursa Kestaneleri” olmayacaktır.

[1] Mircae Eliade, Dinler tarihine Giriş, I/476).

[2] Torah, Tekvin 15/18.

‘Hamaslaştırılan’ İslam ya da bu bir din savaşı değildir

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 12 Aralık 2023, 13:32

    Kaleminize ve bilginize sağlık.
    Gazze’de yaşananlar üzerine son derece gerçekçi bir yazı olmuş.
    Hamaslaştırma Filisitn sorununu çıkmaza sürükledi.
    Emperyalizmin de istediği bu değil miydi?

  2. 12 Aralık 2023, 12:30

    Bunu kimse böyle anlat(a)maz; büyüksünüz Hocam!..

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!