Barış Doster yazdı…
Emperyalizme karşı nasıl mücadele edilir?
Emperyalizmle mücadelenin nasıl yapılacağı, kimin daha antiemperyalist olduğu konusunda, iktidar ve muhalefet sürekli birbirlerini suçluyorlar. Fakat bu konuda tutarlı, bütüncül, ideolojik berraklığı olan bir yaklaşıma sahip olmadıkları kesin her iki tarafın da.
Çünkü emperyalizme karşı mücadele, slogan atarak olmaz. İdeolojik düzlemde ve sınıf temelli olabilir.
Hem NATO üyeliğini savunup hem emperyalizme karşı çıkmak mümkün değildir. Hem liberalizmi, küreselleşmeyi, vahşi bir serbest piyasa ekonomisini savunup hem emperyalizme karşı çıkmak mümkün değildir. Hem emekçilerin örgütlenmesini engelleyip hem emperyalizme karşı çıkmak mümkün değildir. Hem eğitimi ve sağlığı tamamen özelleştirip hem emperyalizme karşı çıkmak mümkün değildir. Hem milleti, feodalizm artığı, ortaçağ kalıntısı alt kimlikler, etnik, dinsel, mezhepsel aidiyetler üzerinden ayrıştırıp hem emperyalizme karşı çıkmak mümkün değildir.
Emperyalizmin izlediği yol, yöntem, kullandığı araçlar bellidir. Kimlerle, hangi güçlerle, sınıflarla, örgütlerle, siyasi partilerle, kurumlarla, terörist yapılarla işbirliği yaptığı, onları nasıl yönlendirdiği, cepheye sürdüğü de bellidir.
O nedenle sözde değil özde antiemperyalist olmak için, ekonomide kamucu, devletçi, halkçı bir çizgi savunulmalıdır. Eğitimde laik, bilimsel, aydınlanmacı, halkçı, çağdaş bir program benimsenmelidir. Kimlik siyasetine karşı, sınıf siyaseti izlenmelidir. Kerameti kendinden menkul bir sivil toplumculuğa, “devleti küçültüyoruz” sloganı atarak devleti küçük düşürmeye, devleti etkisiz, işlevsiz, güçsüz kılmaya karşı, sosyal devlet güçlendirilmelidir.
Kimlik siyasetini öne çıkarıp, sınıf siyasetini bölenler, aynı zamanda yurttaşlık bilincinin de düşmanıdırlar. Etnikçiliğin sosyalizmle, mezhepçiliğin komünizmle, hemşericiliğin devrimcilikle ilgisi yoktur. Bunların tamamı, gerici ve bölücü olup, emperyalizmin en kullanışlı araçlarıdır. Bu yalın gerçek ülkemizde de böyledir, Lübnan’da, Irak’ta, Suriye’de, Libya’da böyledir. Yugoslavya’da da böyleydi. Sonuçlarını gördük, görüyoruz. Emperyalizm, bölüp, parçalayıp, yönetmek için; siyasal, toplumsal, kültürel, iktisadi tüm araçlardan faydalanır.
Bu nedenle halkı yoksullaştıran, sınıfsal uçurumu derinleştiren, dışa bağımlılığı artıran ekonomi politikalarına da, keza halkı cehalete mahkûm eden, aklı ve bilimi dışlayan, eğitimi ulusal, bilimsel, laik ve halkçı olmaktan çıkarıp tamamen piyasaya ve gerici yapılara bırakan eğitim politikalarına da aynı anda, birlikte karşı çıkmak gerekir. Çünkü bu ekonomi politikalarıyla, bu eğitim politikaları arasında kopmaz, sarsılmaz bir bağ vardır. Adeta madalyonun iki yüzü gibidirler. Emperyalizmin hizmetindedirler.
Unutmayalım, yurttaşlık bilinci gelişmeden, sınıf bilinci gelişmez. Yurttaşlık olmadan, yoldaşlık olmaz.
Hocam kimlik ve asli unsur bilinci olmadan sınıf bilinci hiç olamaz. Rus, Alman, İngiliz, Fransız, bu kavramları böyle açıklamaz, vatan tartışılmaksızın Rus’a, Almana, İngiliz’e veya Fransız’a aittir , kendi ülkelerinde yaşayan ve kendini o milletin mensubu olarak görmeyenlerin esamesi bile okunmaz hatta yok kabul edilerek ana politikalarını uygularlar. Bırakalım pollyannacı siyaset terimlerini, Türk milletinin içinde yiyip gelişip güçleşen topluluklar Türk milleti kavramını anayasadan silmek için açık açık konuşuyorlar ve uğraşıyorlar. Böyle bir olayın İngiltere,Fransa,Rusya veya Almanya da olma olasılığı varmidir desem bu soruyu bile sordurmazlar adama adı geçen ülkelerde.
Hocam, en önemli, en bilinmez noktayı deşmişsiniz… Ne kadar teşekkür etsek azdır…