Eray Çelebi yazdı…
Adına ‘Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi’ dedikleri, ‘çözüm süreci’nin sonunda 5 il ve 10 ile bağlı 21 ilçede özerlik ilan edildi. Sadece hendek terörü, 800 can aldı. PKK, Suriye’de toprak sahibi oldu. Petrol sahaları, barajları, tahıl ambarları, ABD’den aldığı destekle fiili otonom yapı kurdu. 2009 yılında Oslo görüşmeleri ile başlayan 2015’te buzdolabına kaldırılan açılımın faturası buydu.
Düşünsenize… PKK’nın özerkliğe kadar giden taleplerinin yer aldığı masa Türk milletine ‘Milli Birlik’ diye satılmıştı. Bugün de havuz medyası yeni süreci ‘Terörsüz Türkiye’ diye pazarlıyor. Devlet ustalaşmış, eski hataları yapmayacakmış, oyun bozucu ülkeler bu işe karıştırılmayacakmış!
Haklılar, takiyyecilikte ‘ustalık’ dönemleri… En azından artık Erdoğan’ın 17 Şubat 2013 tarihinde söylediği gibi ‘her türlü milliyetçiliği ayaklar altına’ almıyorlar. Sürecin başına da Türkiye’nin en ‘milliyetçi’ partisini koydular!
**
MHP’NİN TALEPLERİ ÖCALAN’DAN
‘Terörsüz Türkiye’ sürecinin başlamasına neden olan ilk mesajda bile Türkiye’nin kırmızı çizgileri delik deşik edildi. Muhatap alınan PKK lideri ‘iç cephe’nin biricik umudu oldu.
‘Devlet aklı’ dedikleri süreçle, PKK’nın hayalini bile kuramadığı, ilk açılımda belirlediği 3. aşama terör örgütüne Devlet Bahçeli tarafından altın tepside sunuldu.
(Aşamaları Nisan 2013’te bizzat Murat Karayılan açıklamıştı. 1. ‘Ateşkes’ ve teröristlerin Irak’ın kuzeyine çekilmesi, 2. Devletin anayasal anlamda atacağı adımlar, 3. Öcalan’ın serbest bırakılması.)
Bahçeli, 22 Ekim’de süreci başlattığı açıklamasında Öcalan’a özgürlük vaat ederken, ‘af’ tartışmaları başladı. MHP’li Feti Yıldız, sağlık sorunları gerekçesiyle infaz ertelemeyi gündeme getirdi.
Aslında talep Öcalan’a aitti.
Öcalan, 18 Mart 2013’te dönemin HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş, Pervin Buldan ve HDP yöneticisi Sırrı Süreyya Önder ile yaptığı görüşmede şu ifadeleri kullanmıştı:
“Benim durumuma dair ne olabilir? Örneğin infaz erteleme olabilir. Cumhurbaşkanının da yetkisi var. Sağlık sorunları vesaire gerekçesiyle, sürecin sonuna kadar mesela. Fakat bunun olabileceğini sanmıyorum tabii. Siz yine de bunu AKP ile konuşmalısınız.”
Sürecin başından bu yana PKK taleplerinin MHP kürsüsünden dile getirildiği bir süreç yaşıyoruz. Gerçek bu.
**
ORTA OYUNU
İmralı heyetinin görüşmelere başlaması sonrası kamuoyunda kimse ‘örgüt nasıl lağvedilecek’ sorusuna yanıt aramıyor bile.
Ezber soru şu;
‘Silah bırakma ne zaman başlayacak?’
Aklımızla alay ediyorlar. Öcalan daha önce defalarca bu çağrıyı yaptı;
-2013 Nevruz Bayramı:
“Bugün milyonların şahitliğinde yeni bir dönem başlatacağım. Silah değil siyaset. Silahlı güçlerimiz sınır dışına çekilsin. Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun.”
-2015 Nevruz Bayramı:
“Mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim”
Peki, Öcalan’ın çağrısı sonrası PKK ne yaptı?
Yasal adımların atılmadığı gerekçesiyle silah bırakmadı.
5 Mayıs 2015’te KCK Eş Başkanı Hülya Oran “Kürt sorunu çözülmeden PKK böyle bir kongre yapmaz. Kürt kimliği tanınmadan, bu temelde anayasa değiştirmeden ve Kürtlerin statüsünü kabul etmeden böyle bir kongreye asla toplayamaz. Öcalan’ın bir taraf olarak resmi kabul edilmesi gerekiyor.” demişti.
O dönemde de açılım taraftarı medya ‘İmralı-Kandil hattında çatlak’, ‘PKK’da patlak’ manşetleri attı.
Aslında orta oyunu oynuyorlardı.
‘KCK YAPISI KANUN İÇİNE ALINSIN’
Yıllar sonra kamuoyunun gündemine gelen İmralı tutanaklarında gerçek ortaya çıkmıştı. Kandil’in talepleri Öcalan’ın verdiği görevlerdi.
7 Haziran 2013 tarihinde İmralı heyeti ile görüşen Öcalan “Heyet, süreç hızlanmalı diyor. Haklı olabilirler. Normalleşme bütün KCK yapısını kanun içine almaktır. Bunu bir türlü anlamıyorlar. Peki, şiddet tümden nasıl duracak, bu çelişki değil midir? Kanun dışındakini kanun içine almadan nasıl yapacaksınız? Daha önce bu geri çekilme yasası için de böyle yaptılar. Bunu Meclisten çıkarmak zordur dediler. Yasa çıkmazsa ben PKK’yi tasfiye mi edeyim?” demişti.
Öcalan ayrıca PKK’nın çekilmesi için de parlamento kararı istemişti;
“Çekilmeden çekilmeye fark var. Tek taraflı bir çekilme olmayacak. Çekilme parlamento kararı ile olacak. Başbakan’ın “Çekilsinler, kendilerine karışmayız” demesiyle olmaz. TBMM onaylayacak, çekilme
komisyonla olacak.”
PAZARLIĞIN KAZANANI ÖCALAN
Öcalan’ın temel talebi yasaydı, sürecin TBMM merkezli ilerlemesini istiyor, PKK’nın çatı yapılanmasını (KCK) devletin tanımasını istiyordu. Yasa çıkmadığı için PKK’nın silah bırakması ve örgütün tasfiye edilmesi söz konusu bile değildi.
Bölücü elebaşı, Nevruz Bayramı’nda yaptığı çağrıyla PKK’yı meşrulaştırırken, Suriye’de PYD’nin Fırat’ın doğusuna yerleştiği bir süreçte zaman kazanıyordu. Bebek katili, AKP ile girdiği pazarlıktan kazançlı çıktığının farkındaydı.
Söz konusu talep bugün de geçerli. Muhalif medya ve havuz medyasında açıkça yazılıyor. Öcalan’ın Bahçeli’nin çağrısı sonrası “sürece dair yasal bir çerçevenin oluşturulmasını” istediği, süreçte rol alanların güvenliğini sağlamaya dönük hukuki düzenleme önerdiği DEM Parti kaynaklarından servis edildi.
‘ANAYASADA OLMADAN OLMAZ’
Peki Öcalan nasıl bir yasa istemişti?
Öcalan’ın ‘KCK yapısının kanun içine alınması’ ve terör örgütünün geri çekilmesinin yasal çerçevede ele alınması önerisi, PKK’nın meşrulaştırılması için atılacak en kritik adımdı. Ancak sonraları ortaya çıkan, kamufle edilen pazarlıklar Türk devletinin nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu gösteriyordu.
Öcalan devlet yetkilisinin de olduğu, İmralı heyetiyle yaptığı 3 Ocak 2013 tarihli ilk görüşmede açıkça vatandaşlık tanımımın değişmesini, anadilde eğitim ve özerlik istiyordu;
“Biz Kürtleri demokratik bir ünite haline getirmek istiyoruz. Türkiye Anayasasında ve yasalarda bu olmadan barış olmaz. AKP buna gerek yok diyor. Peki, biz nasıl yaşayacağız? Yirmi milyon insanın yasal ve anayasal ifadesi olmadan biz nasıl yaşayacağız?
…Vatandaşlık tanımı için şöyle öneriyorum: Anayasamız bütün tarihsel kültürleri Türkiye’nin bir zenginliği olarak kabul eder, kendisini geliştirme, özgürce ifade etme ve örgütleme hakkını tanır. İspanya Anayasasında da böyledir. Bu tanım vatandaşlık sorununu da, diğer birtakım sorunları da çözer.
Dil eğitimini tartışmıyorum bile. Yasama hakkı, ekonomik özerkliği olacak. Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekinceler kaldırılacak.
‘FEDERASYONDAN, ÖZERKLİKTEN VAZGEÇMEDİM’
…Anayasada üçüncü önerimiz ise bölgeler ve kültürlere kendilerini ilgilendiren konularda referandum hakkının tanınmasıdır. Aslında bu bir tür özerkliktir. Şimdi birçok ülkede bölgeler bu şekilde referanduma giderek kendi geleceklerini belirliyorlar. Bunlar anayasada olmalı, bununla birlikte yerel yönetimler reformu da yapılmalı.
…. Basına yanlış şeyler yansıdı. Öcalan bağımsızlıktan, federasyondan, özerklikten, bilmem neden vazgeçti dediler. Ben hiçbir şeyden vazgeçmedim.”
SON ADIM…
Öcalan’ın ‘özerklik’ talebiyle başlayan sürecin sonu da zaten hendek teröründeki özerklik ilanıyla bitti. Ve en önemlisi de Suriye’de halihazırda da devam eden fiili otonom yapıyla…
Ve şimdi son adımı atıyorlar.
Suriye’de Esad iktidarını deviren, İsrail’in toprak işgallerine ses çıkarmayan HTŞ lideri Colani, PKK/PYD elebaşlarından Mazlum Kobani ile bir araya geldi.
Görüşme sonrası Colani, PYD’nin Suriye Savunma Bakanlığı’nın bir parçası olacağını söylerken, Mazlum Kobani müzakerelere açıkça özerklik şartıyla oturduklarını açıkladı.
Saha kaynaklarından edindiğimiz bilgilere göre, HTŞ’nin Suirye’nin sınırlarını kontrol edeceği, yerel polis gücünün ise PYD’ye verileceği bir pazarlık masası kurulmuş durumda. Yerel polis gücü Suriye’deki federatif modelin ilk hamlesi…
**
DEVLET AKLI…
Kritik soru şu;
Suriye’de federasyona giden yolu nasıl engelleyeceğiz?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 19 Aralık’ta Katar merkezli Al Jazeera televizyonuna verdiği demeçte Suriye’deki özerklik meselesinin Suriye’nin iç meselesi olduğunu dile getiriyor, topu HTŞ’ye atıyor.
ABD güdümündeki PKK/PYD’yi, ABD güdümündeki HTŞ mi dağıtacak?
Devlet aklı…
Bugün ‘Devlet Öcalan’ı kullanıyor, terörü bitirmek istiyor’ diyenler; Ege’de jet uçurmayan, Akdeniz’de sondaj yapmayan, Kıbrıs’ta deniz üssü çalışmalarını yarıda bırakan, İran alerjisiyle IŞİD’in gizli şubesi HTŞ’yi destekleyen/ yönlendiren, Suriye’yi son 15 yıllık politikasıyla özerklik sürecine iten, Trump’ın ‘Aptal olma’ mektubuna yanıt dahi veremeyen, İhvancı miyopluğuyla dış politikada ‘değerli yalnızlık’ politikası izleyen AKP’den süper kahraman yaratmaya çalışıyor.
**
‘ERDOĞAN’IN BAŞKANLIĞINI DESTEKLERİZ’
İmralı tutanaklarında Öcalan 2011-2015 arasındaki açılım yıllarında açıkça Erdoğan’ın başkanlığını destekleyeceğini ilan etmişti.
“Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz. “
Şimdi süreç, Erdoğan’ın yeniden başkanlığı alması, ilk dört maddenin ve vatandaşlık tanımının hedefe koyulduğu anayasa pazarlığıyla birlikte yürüyor. Günün sonunda Suriye’deki ‘özerklik’ de PKK’nın kurulduğundan bu yana en büyük kazanımı olacak. Bunu anlayabilmek için geçmişteki PKK açılımına, açılımın doğurduğu sonuçlara ve pazarlık masasının kurulduğu İmralı’daki Öcalan’ın mesajlarına bakmak yeterli. Öcalan değişmedi. Çünkü PKK’yı doğuran, büyüten, eline silahı veren 1960’lı yıllardan bu yana Türkiye’ye Kürdistan’ı dayatan ABD politikaları değişmedi.
“Çünkü PKK’yı doğuran, büyüten, eline silahı veren 1960’lı yıllardan bu yana Türkiye’ye Kürdistan’ı dayatan ABD politikaları değişmedi.” Ek olarak ABD projesi akp de değişmedi. Türkle olan savaşlarında her türlü desteğe açıklar.
Teşekkürler Eray Çelebi. Tarihe nottur bu yazdıkların. Üzülerek söylüyorum, ne yazık ki cumhuriyetçi insanlarımızın bir kısmı hala bu tiyatroyu göremiyor. Dem i muhalif, CHP yi Atatürkçü olarak görüyor. Umarım en kısa zamanda gözleri açılır.
Ayrıyetten; KOKAİN trafiğini denetleyen PKK’dan başka kimse var mı? KOKAİN sermayese şu an nerede ve ne gibi işlerle meşgul? PKK kim ve nerede, KOKAİN BARONU kim, turizmci kim, inşaatçı kim, gayrimenkulcü kim, ve kardeş kim?
İnsanların aptallığı da hiç değişmedi..durum vahim.