Türkiye’de yılbaşı kutlamaları ile Noel kutlamalarını aynı zannederek, farklı içerikteki konuları birbirine karıştırıp, fetva verenleri dinledikçe cehaletlerini ayıplıyorum.
Her iki kutlama da, hem tarih hem içerik hem de köken bakımından çok ama çok farklıdır.
Latince kökenli Noel, ‘Doğum’ ya da ‘Doğum günü’ anlamına geliyor.
Buradan hareketle 25 Aralık, Hazreti İsa’nın doğduğu gün olarak Noel’de anlamını bulmuştur.
Noel’in bir Hıristiyan âdeti olmadığı, çok sonraları bu dine inanan halklar arasında yayılmaya başladığı görülecektir.
Bu konuda, tarihçilerin büyük bir kısmı, Romalıların da büyük hayranlık duyduğu eski Pers Tanrısı Mithra’yı işaret ederler.
Buna göre Mithra da, İsa peygamber gibi bir bakireden Aralık ayında (Bazı kaynaklara göre Nisan) doğmuştur.
Bazı çevrelerin de, bir kayadan doğduğunu savundukları Tanrı Mithra, insanlığın günahlarının bedelini ödemek için de ölmüştür.
Burada hemen eski Mısır’daki inanışa da bakmak gerekiyor.
Yaklaşık 4 bin yıl öncesinde Mısırlılar Güneş’e tapınmayı içeren bir dine sahiptiler.
Yılın özellikle Aralık ayı sonu ile Ocak ayı başı arasında (Bazı kaynaklarda bu tarih Mart ayı olarak verilir), “Güneş’in yeniden canlanması” adını verdikleri ve yaklaşık 12 gün süren kutlamalar yapan Mısırlılar, söz konusu döneme, yıl dönümü de diyordu.
Mısırlıların takvimi de 12 aya bölündüğü için kutlamalar 12 gün boyunca yapılıyordu.
Perslerin ve Babillerin, “Yeni doğum” adı altındaki kutlamaları da, Mısırlıların 12 günlük bayramı ile hemen hemen aynı içeriğe sahiptir.
Tüm bu kutlamaların ortak yanı ise herkesin birbirine hediyeler verdiği bayram süresince köleler ile efendilerin, zenginler ile fakirlerin, köylüler ile kentlilerin, çiftçiler ile tüccarların yer değiştirmesidir.
Baskının, kuralın, yasağın kaldırıldığı ya da yumuşatıldığı bu dönemde herkesin sorunlarından, günahlarından, sıkıntılarından bir süreliğine de olsa arındığına inanılmaktadır.
Romalıların da aynı kutlamaları yaptıkları bilinmektedir.
Tanrı Satürn’ün dünyayı bereketlendirme, zenginleştirme, tohumlama dönemi olarak bilinen günlerde (Mart) yapılan kutlamaların içeriği aynıdır.
Romalıların daha çılgın olarak adlandırabileceğimiz festival havasındaki kutlamaların ilk 4 günü herkesin birbirine hediye verirken abartılı davrandığı, eğlencenin dozunu kaçırdığı bilinmektedir.
Görüldüğü üzere Pers, Mısır, Babil ve Roma’nın ortak yanı tüm bu kutlamaları Aralık ayında yapılıyor olmasıdır.
Ancak Romalılar önemli bir değişikliğe gidecektir.
Dördüncü yüzyılda, Roma İmparatoru Constantine, milattan sonra 354 yılında Pers ve Mısırlıların adetlerini birleştirerek, kutlamaları 25 Aralık gününe kaydırdı.
Papa 2. Felix de, 355 yılında bu kararı onayladı.
Tarihçiler 25 Aralık’ın seçilmesini, İmparator Constantine’in, Suriye kökenli Güneş’e tapan bir tarikata üye olmasına bağlarlar.
“Sol Invictus” adlı tek tanrılı bu tarikata sadece Constantine’in değil ondan önceki birçok Roma İmparatorunun da bağlı olduğu belirtilmektedir.
Roma’ya da, ilk kez milattan sonra 274 yılında İmparator Aurélien tarafından getirilen tarikatın en temel özelliği ise başta dinsel olmak üzere hayatın her alanında birlikteliği sağlamaktı.
İmparator Constantine’in yapmayı başardığı bir başka önemli değişiklik ise tatil günü konusundadır.
İlk Hıristiyanlar, Yahudilerin Sabbat’ını örnek alarak Cumartesi günü tatil yaparlardı.
Constantine, “Güneş’e saygı” adı altında Pazar gününü resmi tatil olarak ilan etmiştir.
Çünkü İmparatorun tarikatı “Sol Invictus” için de Pazar tatil günüydü.
İşte tam bu noktada ilk Hristiyanların, Hazreti İsa’nın 6 Ocak’ta doğduğuna yani vaftiz edildiğine inandığını hatırlatalım.
Dolayısıyla gerçek Noel Bayramı da 6 Ocak olarak kutlanıyordu.
Noel ağacı da, Hıristiyanların dini geleneğinde olmayan bir unsurdur.
Eski Mısır ve eski Yunan’da, bayram ya da kutlamalar sırasında kent meydanlarına, özellikle bahara doğru tanrıçalar için çam ağacı yerleştirmek önemli bir gelenekti.
Bir kutlama objesi olarak görülen çam ağacı yine Hristiyanlık öncesi İskandinav ülkelerinde de aynı anlamda kullanılıyordu.
Bu nedenle Hıristiyanlar yüzyıllar boyunca inançsızların âdeti olarak gördükleri Çam Ağacı süslemesine karşı çıktılar.
Ancak, Protestan mezhebinin kurucusu olarak bilinen Martin Luther’in, bazı kaynaklara göre 1535 yılında, Noel bayramı kutlamalarının ardından çıktığı bir seyahat sırasında, gece geçtiği ormanda, ay ışığı altında parlayan çam ağaçlarının görüntüsünden etkilenmesi yeni bir âdeti başlatacaktır.
Martin Luther, çam ağacının iyi bir süsleme unsuru olduğuna karar vermesiyle ilk Noel Ağacı uygulaması da başlayacaktır.
Bu konuda Fransız kaynakları, Noel Ağacının ilk kez Fransa’nın Alsace bölgesinde, 1570 yılında ortaya çıktığını savunur.
Kuzey ve Orta Avrupa’daki Protestanlar arasında 16. Yüzyıldan itibaren yayılmaya başlayan Noel Ağacı, Katolik ülkeler İspanya ve İtalya’da ise ancak 20. Yüzyılda kabul gördü.
Bu konuda İspanya’nın Sevilla kenti kilisesinin 1807 yılında Papa 7. Pie’e gönderdiği mektup önemli bir bilgi kaynağıdır.
Başrahip Agel La Cassas imzalı mektupta, “Protestanların inançsızlardan aldığı düşünülen Noel Ağacı uygulaması, İspanya’daki Katolikler arasında hızla yayılıyor” denildikten sonra Papalığın bu konuda acilen bir girişimde bulunması istenmektedir.
Papa 7. Pie’den Nisan 1808’de verilen yanıtta ise “Dile getirdiğiniz soruna ilişkin sadece İspanya’dan değil Avrupa’da, Katoliklerin bulunduğu birçok merkezden şikâyetler aldık. Konu hakkında yürütülecek araştırmalar sonrası Katolik kardeşlerimiz bilgilendirilecektir” denilmektedir.
İşte bu bilgilerden hareket eden hemen herkes, 25 Aralık’taki Noel kutlamalarının, Noel’de herkesin birbirine hediyeler vermesinin, Noel Ağacı ve Pazar tatilinin kökenlerinin Hristiyanlık inancına dayanmadığını görecektir.
Öyle ki, bunlar, Hristiyanların ‘Putperest’ ya da ‘İnançsız’ olarak adlandırdıkları tarikat ve yapılanmaların adetleridir.
Görüldüğü gibi 31 Aralık’taki yeni yıl kutlamasının da Noel ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Ama bunları İslam dinini bile bilmeden yılbaşı için ahkâm kesenlerin, fetva verenlerin anlaması da mümkün değildir.
Hristiyan inancın da yok put perest lerin inançlarından gelmiş muslumanlarin ķesinlikle kutllamaması lazim
Çam süslemesi ve yeni yıl kutlamak Türk kültürünün bir parçasıdır. Atalarımız henüz Orta Asya steplerinde yaşarken bu gelenek doğmuştur. Bugün ise kendi öz kültürüne yabancılaşmış bir toplumuz.
ANLAYANA
YILBAŞI:
NOEL; NOEL BABA YALANI;
Batı ve Hıristiyanların kutladıkları yılbaşı eğlenceleri aslında,
Türklerden çaldıkları bir gelenektir.
Yılbaşı kutlamak,
Eski Türklerde yaşam kültürlerine has olan sosyal durumdu.
Her yıl 22 Aralık’tan sonra gelen ilk dolunayda kutlanır.
Bu yüzden,
Türklerce Ay yılı esasına dayalı olarak
22 Aralık gününü takiben ilk dolunayın çıktığı gün yeni yılın ilk günüdür.
Bugüne kadar uyguladıkları..
‘Noel Baba’ diye,
Bahsi geçen asıl karakterin bizzat kendisi, Ayaz Atadır.
Türkistan ve Altay’da (Orta Asya);
Ayaz Ata’sı,
Genelde kışları ortaya çıkan ve fakirlere yoksullara yardım ettiğine inanılan bir kişidir.
Bugünkü Noel Ağacını da..
Bizzat Türklerden çalmışlardır.
Neden çam ağacı.?
Denildiğin de..
‘Akçam’ ‘Nardugan’
Nardugan, Moğol dilindeki Nar (Güneş),
Türk dilindeki Tuqan (Doğan) sözcüklerinden oluşmuş olan bu çam ağacı sadece,
Türklerin olduğu bölgede yoğun olan bir ağaçtı ve başka yerde yetişmiyordu.
Çam ağacı süslemek tamamiyle,
Türklere özgü olan bir adetidir.
25 Aralıkta gün uzadığından Türkler,
‘Tanrıya Şükür Etmek’
Düşüncesinde bu çam ağaçını süslüyor,
Bu ağaçın altlarında,
‘Niyetlenme’ Olabilmek amacıyla,
Çevresinde geleneksel oyunlar oynar,
Kopuz eşliğinde şarkılar söyler ve eğlenceler düzenlenirdi.
Ayrıca da,
Tanrıya hediyeler koyuyorlar ve gelecek sene için dileklerini bir kağıda yazarak,
Bu ağaçlara bırakıyorlardı.
O Günlerde;
Büyük bayramlık kutlamaları, şenlikler ve sosyal içerikli hediyelerle yapıyorlardı.
Aileler biraraya toplanıyor, büyükler ziyaret ediliyor, özel yemekler yenip güzel elbiseler giyiliyordu.
İşte!
Bu beşeri, sosyal ve müspet adetler,
Türklere öz/özgü ananevi yaşantısı yine Türklerin yaşamsal adet ve yoluyla…
Avrupalıya geçmiş olup, bugüne kadar ki
‘Noel’ adını verdikleri yapay gösterişli olan falan, filanlı yaptıklarının ilgisi yoktur.
Öyleki,
Savaş kazanımları ve fetihlerle Avrupaya giden Hunlar, kendi kültürlerine özgü olan sosyal adetlerinin gereğini oralarda da devam ettiklerinde…
Beşeriyet ilişkilerden yoksun ve zayıf olan
Batılılarda, Orta Asya kültürel yaşantısının gereğini Hunlulardan görerek, örnek alarak
kendileride yakıştırmaya başlamışlardır.
Kılıf ve Bahanesiyle!
Türklere has olan bu sosyal ve kültürel değerleri takip eden…
İznik konsilinde bu kavramları kendilerine göre abartılı ve yapaysal olarak, alıp..
Kendi Hıristiyan Dünyasına da..
Hz. İsa’nın doğuşu olarak kabul ederek,
Hıristiyanık aleminde kendilerine has bir uydurmayla kutlama durumudur.
Böylece 16. yüzyılda Almanyada başlıyan bu kutlama şekli daha sonrasında da.. Fransa üzerinden..
İsa’nın doğum tarihi üzerinden..
Tüm Hıristiyan Dünyasına yayılıyor.
Halbuki İsa’nın doğumu 6 ocaktır.
25 Aralık ve o yıl sonuyla ise Hıristiyanlar için bir kutsallığı yoktur.
Anlayana! Bilene! İbretliktir!
TÜM GÖNÜL MUHABBETİMLE;
Türk ve İslâm Alemi VARLIĞINDA,
Hakkaniyet ve Hakikatinde;
2019 yılının Sonun da,
2020 yılının Başın da,
Tüm Dünya İnsanlık Adına;
Mazlum, ezilen ve kadedilen..
Doğu Türkistan da, Arakan da, Sincan da, Uygur’ların, OrtaDoğu ve tüm dünyada..
Kanlı savaşların bittiği,
Korku ve vahşetin sona erdiği..
Türklük ve İslâmiyete Karşı Hayasızca;
Kin, Düşmanlık savaşın hüküm sürdüğü..
Bütün coğrafyaların yaralarını sardığı,
Anaların gözyaşlarının dindiği..
Çocukların anasız-babasız..
Çaresiz, Yetim kalmadığı..
Mazlum yüzlerinin güldüğü,
Ateş, barut kokuların olmadığı,
Kan ve ateşin durduğu..
Tek Yürek, Bir ve Beraber Olduğumuz;
Kardeş olduğumuz, birbirimizi anladığımız,
Sevdiğimiz, hoşgörünün, barışın, iyi niyet
ve anlayışın hakim olduğu, güzel günlerin müjdecisi ve habercisi olsun.
Bu Vesileyle;
Kudsi Mekke’mizin kurtuluş
ve refahı gününün müjdelerinde..
Yüce Rab’biMİZ,
Bu yılda, hepimize sevdiklerimizle birlikte sağlıklı, huzurlu ve mutlu günler geçirmeyi nasip etsin..
İnşAllah.
Yeni, Yeniden Başlangıçıyla;
Yeni Yılımız Hayırlı, Huzurlu, Sağlıklı
ve kutlu, her şey gönlümüzce olsun.
SELÂM VE DUA İLE KALINIZ.
STRATEJİTÜRK
Benim bu yazıdan kafam karıştı.
Diyelim ki yılbaşının noelle ilgisi yok, hem noel zaten putperest âdeti.
Peki noel ağacının yılbaşında ne işi var? Noelden bir hafta sonra nasılsa yılbaşı, hazır masraf yapılmışken yılbaşında da işe yarasın diye mi kullanılıyor?
Ayrıca bu noelin Hristiyanlıkla aslında ilgisiz olması yılbaşı kutlamayı nasıl meşru yapıyor?
Bence yazıda birbirine karışmış farklı tezler var.
Zeitgeist belgeselinde anlatılıyordu bunlar Gürbüz bey
Sende parayla tutulmuş bir Yahudi ve hıristiyanlık savunucusun göz göre göre milletimizi küfre sürüklüyorsun maymun gözünü açtı
Müslüman Malezya’da
1) Hicri Yılbaşı
2) Miladi Yılbaşı
3) Hıristiyanların Noeli
4) Çinlilerin yeni yılı
5) Hinduların yeni yılı
olmak üzere 5 tane yılbaşı resmi tatildir.
Bunların dışında
4 ayrı dinin, dini bayramları da kutlanır Müslüman Malezya’da (Müslümanlık, Hıristiyanlık, Hinduizm ve Çin inançları)
Bizdeki yobazlara göre Müslüman Malezya toptan dinden çıkmış oluyor bu durumda.
Hoşgörü deyince mangalda kül bırakmayan yurdumda yılbaşı yıllardır sorun olur.
Son yıllarda milli bayramların kutlanması da bazıları için sorun olarak görülmeye başlanmıştır.
Hoşgörülüy”müş” gibi yapmakta üstümüze yoktur.
Biz hep “mış” gibi yapan bir toplumuz.
sonuç olarak müslümanlıkla alakası yok kaldı ki zaten kapitalist düzende bu tip önemli günlerin insanların cebinde ki parayı almak için uyduruldu herkesçe malum.
bir de şu var ki yazınıza başlamadan önce başlıktan anlaşıldığı üzere konuya açıklık getireceksiniz. peki giriş paragrafında hemen bir kesimi cahillikle suçlayıp sataşmak nedendir??? daha normal makul bir şekilde yazıya giriş yapsanız da okuyacaktık zaten. bu saldırgan ukala tavırları bırakın itici oluyor.
Yani, yazar abimize ne desek yaranamiyacagimiz kesin. Fakat kendi halkina bir insan nasil olurda bu denli yabanci ve düsman olur, onu hic birimiz anlamis degiliz. Yani Allah’in hükmü kesin, bir müslüman hangi dinin bayrami, tatili olursa olsun hangi düzenin bayrami, tatili olursa olsun, kutlayamaz coluk cocuguna ögretemez, hem bu ne demek yahu? biz müslüman degilmiyiz? ne bu asagilik kompleksi? ortodokslar bile bizden daha tutucu daha yürekli, onlar o günde kutlamiyorlar mesela… Bilmiyorum, türk milleti müslüman bir millettir, gerisi fasa fiso. Saygilar.