Hüseyin Vodinalı yazdı…
Rusya, uzun bir süredir Ukrayna üzerinden ABD tarafından başlatılan kuşatılmaya karşı Kuzey-Güney koridoru (NSTC) açmaya çalışıyor.
7.200 km. uzunluğundaki gemi, demiryolu ve karayolu koridoru NSTC, Hindistan, İran, Afganistan, Azerbaycan, Rusya, Orta Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayacak.
Aslında tarihçesi 2000’e kadar geriye gidiyor ama Ukrayna savaşı sonrası önemi ve ivmesi arttı.
ABD ise Ermenistan ve Gürcistan üzerinden yeni bir Kafkas Seddi kurmaya çabalıyor.
Ermenistan cepte sayılıyor, ABD ile askeri anlaşmalar, tatbikatlar yaptılar. Fransa’daki Rotschild oğlanı Macron üzerinden yeni girişimler var. Fransa silah satacakmış Erivan’a!
Ermenilere yeniden gaz verip Azerbaycan ile çatıştırma projeleri var. Hatta Türkiye’deki NATO’sal bağlantılar ile Ermenistan ile yeni bir diyalog süreci başlatıp siyasal İslamcılar eliyle de Bakü-Ankara ilişkilerini baltalama çabaları var.
Bunun için de Azerbaycan’ın İsrail ilişkileri kullanılıyor. BBC hemen Bakü’de sokak röportajlarına başlamış bile; İran-İsrail savaşında kimi tutarsınız sorusuna çoğu kişi “İsrail” yanıtını veriyor.
Ama bir eski TV muhabiri olarak bu işleri bilirim, 30 kişiyle konuşursunuz, işinize gelen 5-10 tanesini kullanırsınız.
Gürcistan’da ise ABD karşıtı bir hükümet var ve Washington bu hükümeti devirmek için darbe ve renkli devrim planları ve girişimleri yapıyor.
Ancak hala sonuç alamadı ve Rusya’ya yakın duran Tiflis, 2008’deki savaştan, CIA bağlantılı eski başkanları Saakaşvili’yi suçlu ve sorumlu ilan etti bile!
İşte bu ahval ve şerait içinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 6 yıl aradan sonra 2 günlük bir ziyaret için Bakü’ye gitti.
Putin’in uçağı Bakü’ye indiği sıralarda Ermeniler Nahçıvan’da Azerbaycan birliklerine ateş açtı.
Amaçları, Azerbaycan Zengezur koridorunu açmaya çabalarken, Zengezur’a ABD askerini sokarak Kafkas seddini Batı ile birlikte kurmak.
Rus lider Putin, Bakü’de sıcak karşılandı, gayri resmi yemekler yendi ve önemli konuşmalar yapıldı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, ikinci günde kendisi direksiyona geçerek Putin’e Bakü’de yeni yapılan Beyaz Şehri gezdirdi.
Daha sonra düzenlenen ikili basın toplantısında Putin, “Kuzey-Güney” projesine yönelik açıklamalarda bulundu.
Buna göre, “Kuzey-Güney” Uluslararası Ulaşım Koridoru, Azerbaycan ve Rusya’nın Hint Okyanusu’na erişimini sağlayacak.
Rusya ve Azerbaycan ortaklaşa petrol tankerleri inşa edecek.
Rusya Birleşik Gemi İnşa Şirketi, Bakü Gemi İnşa Fabrikası ile birlikte petrol ürünlerinin taşınmasına yönelik modern nehir-deniz tankerlerinin üretimine başlıyor.
Bu gemilerin Azak-Karadeniz ve Hazar rotalarında kullanılması, enerji kaynaklarının dünya pazarlarına arzını önemli ölçüde artıracak.
Bu proje sayesinde Bakü ve Moskova’nın Hint Okyanusu’na açılması ve bu rotalardan karşılıklı fayda sağlamaları mümkün olacak.
Putin ayrıca NSTC’nin istikrarı için şart olan meseleye de parmak bastı: Batı’nın kurguladığı Kafkas Seddi’ni yıkmak!
Rus lider, Güney Kafkasya’da kalıcı istikrar ve barış için, Azerbaycan, Ermenistan ve Moskova tarafından imzalanan üçlü bildiriler temelinde bir anlaşmanın imzalanması için mümkün olan her şekilde katkıda bulunacaklarını söyledi.
Putin, Bakü’deki görüşmeler hakkında Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ı da bilgilendireceğini kaydetti.
Muhtemelen NSTC üzerindeki diğer kritik komşu Tahran ile de koordinasyon sağlanacaktır.
Putin’in bu ziyareti tarihsel nitelikte önem taşıyordu.
Bölgeyi en iyi bilen uzmanlardan ATASAM Başkanı Volkan Özdemir, X hesabında şunları yazdı:
“Bakü tarihi bir zirveye tanıklık etti. Bu zirvenin sonuçları zamanla daha iyi anlaşılacaktır. Zira, Azerbaycan devlet Başkanı İlham Aliyev’in ‘uzun vadeli barışın Kafkaslarda mümkün olduğu görüldü’ ifadesi aslında görüşmenin önemini ortaya koymaktadır. İkili zirve sonrası yapılan açıklamada iktisadi işbirliği öne çıkarıldı. Uluslararası Kuzey-Güney Taşımacılık Koridoru ve gaz ticaretiyle alakalı konulara vurgu yapıldı. Zengezur Koridoru ve Azerbaycan-Ermenistan barış süreci kritik konular olarak mutlaka ayrıca tartışılmıştır.”
İkili zirvenin bir başka önemli gündem maddesi de BRICS idi.
Azerbaycan’ın Moskova Büyükelçisi Polat Bülbüoğlu, Pazar günü TASS ajansına verdiği demeçte, BRICS’e üyelik niyetlerini vurguladı.
Bu yıl BRICS dönem başkanlığını yapan Rusya, Ekim’deki BRICS Zirvesi’nde muhtemelen Azerbaycan için üyelik yol haritasını açıklayacaktır.
Türkiye bu gelişmelere kayıtsız kalamaz.
ABD ‘müttefikliği’ ve NATO ‘üyeliği’ her geçen gün üzerimizde daha ağırlaşan bir yük ve tehlike olmaya devam ediyor.
PKK’yı destekleyen ABD tarafından başlatılan “açılım” süreçleri veya Suriye’deki uğursuz işbirliği başımıza ne belalar açtı biliyor ve yaşıyoruz.
Türkiye’nin üzerindeki bu deli gömleğini çıkarıp çevresinde barış ve işbirliği ortamı yaratması için önünde ciddi fırsatlar var.
Mesela BRICS bunlardan en olası ve mümkün olan bir tanesi.
Gerisini de sonra sayarız!
Hasan bey, her yazinizi ilgiyle okuyorum ve katiliyorum. He yazik ki Turkiye’deki siyasetcilerin ve karar alicilarin buyuk kismi cahil ve ongorusuz oldugu icin ayrica , kendi cikarlarini ulke cikarinin onunde tuttuklari icin gereken dogru degerlendirmeyi yap(a)mazlar.
Fikirlerinizi çok kıymetli buluyorum, komşu ülkelerle yapılacak anlaşmalar çok önemli, Atamızın yaptığı gibi. Emperyalist ABD ve AB hiçbir zaman dost olmadı olmayacak, bunu herkes biliyor, asıl yapılacak her anlamda tam bağımsızlığa ulaşabilmek.
“Dostumuz ABD” lafı artık giderek daha da traji-komik bir palavraya dönüşüyor. ABD 1990lardan beri, Türkiye’yi parçalama planları yürütüyor. Gözümüzün içine baka baka… Yıl olmuş 2024…