Sesli makale için ⇓
Biliyorum korona ile başımız beladayken yukarıdaki başlığı görünce “Yine mi FETÖ ya, bıktık artık!” diyenleriniz olmuştur. Haklısınız! Gerçekten de öyle.
Çünkü hükümetin kör topal yürüttüğü, hatta her muhalife FETÖ’cü diyerek sulandırdığı bir süreç yaşanıyor. Dolayısıyla insanlar bu sulandırmadan ötürü FETÖ kelimesini duymak istemiyor. İşinize gelmeyen her bir şeye FETÖ’yü yamarsanız olacağı budur.
Ancak bıksak da, duymak istemesek de FETÖ halen bir virüs gibi uygun ortamı bekliyor ve bu sulandırma işinden büyük keyif alıyor.
Aslında koronayla ilgili bir yazı yazacaktım ancak FETÖ’nün önemli militanlarından Emrullah Uslu’nun birkaç twitini görünce yazı aşağıda okuyacağınız şekle evrildi. İşte o twitler;
Elbette vatan kavramı olmayan bir militanın, kabulü mümkün olmayan sakatlanmış beyninin ürünü bu hezeyanlarını tartışacak değilim.
Meramım başka… Anlatayım…
***
Çin’de başlayan salgın dünyayı kasıp kavuruyor. İnsanlar, kendilerini gönüllü olarak evlerine hapsediyor. Dünya giderek bir cezaevine dönüşüyor.
Söz konusu virüsün bütün olumsuzlukları yanında çok önemli bir yanı var ki kimseye torpil geçmiyor. Zengin, fakir; güçlü, zayıf; şu ırktan, bu dinden demiyor.
İnsanları yeniden düşünmeye, yeni arayışlara itmeye sebep olabilecek bir virüs bu!
İnsanlık, umarım bunu ıskalamaz ve galibi olmayacak boğazlaşmadan, kan dökmekten, sömürmekten vaz geçer!
***
Peki, virüs nedir?
Geçenlerde bir tıp insanı yazmış, oradan okudum. Bakteri bir canlıdır. Virüs ise canlı değildir ama cansız da değildir diyordu yazıda. Uygun ortam bulduğu zaman canlanır.
Tıpkı yumurta gibi.
Döllenmiş bir kuş yumurtası düşünün. Uygun bir sıcaklık olursa içinden canlı çıkar. O sıcaklık temin edilmezse böyle bir canlının oluşması ve doğması mümkün değildir!
Bütün kuş türleri, yumurtalarının üstüne kuluçkaya yatarak yavrularının dünyaya gelişini sağlarlar.
Sadece kuş türleri değil, yılanların büyük bölümü de yumurtalarını dışarı bırakarak çoğalırlar.
***
Bir piton yılanı düşünün.
Piton da döllenmiş yumurtasını dışarı bırakan bir yılan türü.
Yumurtası, bir tavuk yumurtasından biraz daha irice.
Pitonun oluşumu için istenen sıcaklığı sağlamak amacıyla, bir piton yumurtasını, kuluçkaya yatan bir tavuğun altına koyalım. Kuluçkadaki tavuk, kendi yumurtalarına verdiği sıcaklığı, ayırt etmeden ve olası ki kendi yumurtası sanarak pitonun yumurtasına da verecektir. Bunu yaparken, elbette o yumurtanın içinden, ileride onu yutacak olan bir pitonun değil, kendi yavrusunun çıkacağı güdüsüyle hareket edecektir.
Gerçeği; günü gelip yumurta kırıldığında, içinden kendi yavrusu değil, piton yavrusu çıktığında anlayacaktır.
***
FETÖ’yü de işte böylesi bir yılan yumurtası gibi düşünün.
Kuluçkadaki tavuğu da siyasi, ekonomik hatta diğer tarikat ve cemaat vb. değişik sosyal güç odakları olarak hayal edin. FETÖ tarihi süreçte hepsini kullanmış, kendi yumurtasını, kendinden olmayan kuluçkaların altına bırakmış.
Onlar da bu yumurtaları, kendilerinden veya en azından kendilerine yakın hissetmişler. Kuluçkanın sıcaklığını FETÖ yumurtasına vermiş ve canlanmasını sağlamışlar.
Hangi tavuk, bilse, katili olacak yılanın yumurtasının üstüne kuluçkaya yatar ki?
Maalesef 40 yıldan fazla süredir pek çok iktidar, FETÖ yumurtasının üstüne kuluçkaya yatmış “tavuktur.”
O yılanın yumurtadan çıktıktan sonra ilk olarak kuluçkaya yatan tavuğa saldıracağını da en iyi 15 Temmuz’da gördük! Mevcut iktidarın bütün anaçlığına rağmen, kabuğunu kırıp yumurtadan çıkan yılan ilk ona hücum etti.
Ders alındı mı? Alınmadığı çok açık!
***
FETÖ şu an yine virüs halinde. Yumurtasını bırakacağı kuluçkaları daha da çeşitlendirdi. Sağcı, solcu; Atatürkçü olan, olmayan; her türlü siyasi, sosyal grubun, sivil toplum örgütünün içindeler.
Her yere metastaz yaptılar. Aslında dikkatli gözler onları hemen fark eder. Ama çoğu insan saf tavuklar gibi, dikkat etmediği için kendi yumurtasıyla bunlarınkini karıştırıyor.
Biraz dikkat edilirse yılan ile tavuk yumurtası kolaylıkla ayırt edilir. Aynı delikten ikinci kez yılan saldırısına uğranılmaz!
Ama ders alınmadığı için hep tekerrür eden bir tarih gerçeğiyle karşı karşıyayız…
***
Korona belli ki biraz fazla canımızı yakacak. Ama en sonunda kurtulacağız. Amaç, bu saldırıyı en az can kaybıyla atlatmak! Alınacak tedbirler belli; bağışıklık sistemini güçlü kılmak, sosyal tecrit ve temizlik.
Yani temizliğe eskiden olduğundan çok daha fazla önem vereceğiz, bir süre kendimizi eve hapsedeceğiz, kısacası bu virüsten kaçacağız. Görünen en önemli tedbir bu!
Ancak FETÖ virüsü öyle mi?
Bakın, KHK ile görevinden atılan, Gaziantep Üniversitesinden yakın çalışma arkadaşlarının iddialarına göre FETÖ’nün oradaki en önemli adamlarından olan bir biyolog üzerinden ortalığı ayağa kaldırdılar. Neymiş, korona aşısını bulacakmış? Pek çok uzmanla konuştum, bunun aldatmaca olduğunu söylüyorlar. Ancak aşı ile ilgili çok sayıda tıp bilimi insanının çalıştığını bilin! Dünya çalışıyor zaten. Evrensel bir tehdit bu!
Neyse biz bu olay üzerinden devam edelim.
FETÖ’nün bütün sosyal medya hesapları tüm KHK’lıların ne kadar başarılı insanlar olduklarını pompalıyor bu sanal kahraman üzerinden. Bu adamın yetenekleri ayrı bir yazı konusu. Ama herkesin hatta FETÖ’cü olmayanların dahi atladığı bu propaganda, yukarıda da değindiğim gibi aldatma, ötesi kocaman bir yalan.
Bu yalan üzerinden oluşturulacak algı ile en az 40 yıldır devletin kılcal damarlarına sızan söz konusu örgüt, aslında devlette kaybettiği elemanlarının bir kısmını yeniden sisteme sokmaya çalışıyor. Bu çok açık. Bu arada ifade edeyim ki hala azımsanmayacak sayıda FETÖ militanı devletin içinde. Düşünün onların temizlenmesi gerekirken, temizlenenleri yeniden sisteme kazandırmak için söz konusu biyolog üzerinden algı yürütülüyor.
Muhalefet liderleri bile bu adam üzerinden KHK’lı doktorlar sisteme dönsün gibi komik ötesi söylemlerde bulunuyorlar. FETÖ’cüler de kendilerini kurtarıcı ilan ediyorlar.
İlkokul müsameresi bile bu kadar basit oynanmaz.
Herkes bilsin ki KHK ile atılan doktorlar özel hastanelerde çalışabiliyorlar. Konu koronadan dolayı doktorlardaki sayısal yetersizlikse, KHK’lı doktorların görev yaptığı bütün hastaneler, bu süreçte devlet hastanesi olarak çalışacaklar. O zaman problem ne? Derdin başka olduğu çok açık!
Bu algıya karşı Türk Milletini uyarıyorum!
Burada bir parantez açıp açıklama yapmak durumundayım.
KHK ile atılan FETÖ’cüler derken az sayıda da olsa haksız bir biçimde ve çoğu kez FETÖcülerin, mağduriyeti artırmak ve mücadeleyi sulandırmak maksatlı itiraf adına iftira atarak sistem dışına itilmesine sebep oldukları vatandaşlarımızı kastetmiyorum. Bu insanların ivedilikle hakları iade edilmelidir. Onlara KHK’lı değil mağdur diyorum. Bizim KHK’lı demekten kastımız FETÖ’cülerdir.
Açıklamadan sonra bıraktığımız yerden devam edelim…
Görüldüğü gibi FETÖ büyük, korona ise küçük virüstür. Büyük virüs, küçüğünü bahane edip yeniden bünyeye bulaşmaya çalışıyor, bu arada zihinleri de enfekte ediyor.
***
Sonuç olarak; FETÖ virüsü bilelim ki eve kapanarak çözebileceğimiz bir tür değil. Temizlik elbette. Ama ondan kaçmaktan ziyade üzerine gitmek esas olmalı.
Yukarıda belirttiğim gibi koronadan şöyle ya da böyle kurtulabiliriz, ama bu eyyamcılık böyle devam ederse, değişik tür kuluçkaları kullanarak canlanacak ve mutasyona uğrayarak daha dayanıklı hale gelmiş bir FETÖ virüsünden kurtulmak kolay olmayacak.
Bu virüs; geçmişte olduğu gibi, ilerleyen zamanlarda da koronadan çok daha fazla canımızı sıkmaya devam edecek!
Mavia ve yezit nasıl islami kullanarak hilafeti saltanata cevirmisse bunlarda her türlü pislikler saltanatını kuracakti
Harbi ülkece paranoyak olmuşsunuz.Alkah akıl fikiir versin..Geçir muhtemel prim yaptığı için böyle yazan gazetecinin de neyse..Saf halkın aklını yediğiniz için Allah affetmeyecek sizi
FETORONA
Azımsanmayacak sayıda ölçüsü fazla itidalli kaçmış, TSK, Emniyet için geçerli olabilir, geri kalan devlette olduğu gibi duruyor daha uygun bir ölçü olur. KHK’lar neşter gibi, aceleyle atıldı kuru yaş karıştı, üstüne üstlük ayrımcılık yapıldı, burokratik elit siyasi bağlarıyla yırttı, çok kamuoyuna yansıyanlara yapacak birşey yok dendi harcandılar. Hukuk mekanizmasında bunun geri dönüşleri olacak, bu sefer de bu geri dönüşün genele yayılması tehlikesi belirecek. Zaten çoğu uygulama hukukla değil, idarenin tasarrufuna ihale edildi ki, bu sorunu daha da karmaşıklaştırıyor. A kurumunda atılmış, ayni durumdaki kişi B kurumunda atılmamış takibe alınmış, aynı kurumun alt birimlerinde bile bu var. Bülent Arınç dedi ya bir kanunla bunları hemen düzeltmek mümkün diye, teknik olarak bu mümkün ve büyük tehlike.
Yani devlette hala varlar, KHK’lıların hukuken geri dönüşü işlemler hoyratça yapıldığı için kesin gibi sadece zaman sorunu, siyaseten bu altyapı var bu işin çokça taliplisi de var. O zaman neye benzedi bu iş, mücadele, yaşananlar…
Hata nerede, mesele insanlara indirgendi, mesele bir sistem sorunu, devlete devlet hiyerarşisinden başka alternatif bağlara sahip grupların sızması, devletin yönetimine karışma, yönlendirme, tamamen ele geçirmesine talip olma sorunu, diğer grupları koruma adına, engellenmiyor, yok sayılıyor. Hal böyle olunca düzen kaldığı yerden devam ediyor. Hala FETÖ devlete sızıyor, mülakat komisyonunda dersanesine gittiğini, bankasında hesabı olduğunu, gazetesine abone olduğunu, kardeşinin de üniversitesinden mezun olduğunu açık açık söylüyor, 17-25 Aralık sonrası yolumu ayirdim deyince geçiyor. Peki istatistiki olarak, 80 milyon nüfusun 25 milyonu FETÖ’cü mü ki, alınanların %30’u FETÖ’cü olabiliyor, olamaz, hala sızıyorlar, talep azaldığından buradan yine yürüyorlar.
KHK’lar ameliyattı, arada sağlam dokular da gitti, ohal acil tedbir dendi eyvallah, ardından radyoterapi gelmeli, tüm devlet ışınlanmalıydı, herkes araştırılmalıydı, yapılmadı, sonra da kemoterapi uygulanmalı, tek bir hücre bile kalmayacak şekilde devlet mekanizması, seçim, sınav, terfi, atama, bütün sistemler sıfır hataya göre düzenlenmeliydi, olmadı, en nihayetinde 10 yıl takip remisyon süreci başlatılmalıydı, eğitim sistemi STK’lar tarikatler yakın takibe alınmalıydı, o hiç olmayacak.
Korona değil de, kanser gibi, mevcut hücreyi bozuyor, hızla çoğalıyor, her şekle giriyor, uykuya yatıyor, tek başına hiç, onun gibi zilyon tane tarikat cemaat var, o bünye ile devlet ile hayatta kalıyor, sistemini o şekilde kurgulamış, devlet olmazsa bir hiç, en fazla bir camiden youtube kanalı açıp yayın yapar.
Oy güçleri yok, sivil toplum güçleri yok, tek güçleri devletteki mekanizmaları ve dış kuklacıları. Pazarlık yapılacak alınacaklar getirilecekler dışarıdan, teşkilatı dağılmaya zorlayacak, bütün dünyadaki hesaplarına el konacak, üst düzey bütün bürokratların siyasetçilerin kafaları koparılacak, devletin kurtarılması için bu şart, böyle insanlarla tek tek, hakkaniyet, adalet eşitlik olmadan yapilan herşey mücadeleye zarar veriyor. Bu işin siyaseten kısa orta vade kar zarar hesabı yapılması yanlış.
Koronayı yazan çok Mustafa bey, siz uzmanlık alanınız olan fetö yü yazın. Bıkmak bir kenara bir an bile unutturmamak lazım bu yumurtalara kuluçkaya yatan ahmaklara…
Bırakın Koronayı doktorlar yazsınlar.
Elbette vücudumuz bu virüs karşısında bağışıklık sağlayacak ve antikorlarını üretecektir. Ancak ülkemize hainlik etmiş bu insanlara karşı bir bağışıklık kazanacaksak sizin gibi vatansever insanlar sayesinde olacaktır. Siz bir şeyler söylediğiniz sürece sağlıklı kalacak ve ve ayakta kalabileceğiz. Var olun!