Yazının başlığına bakıp bu nasıl başlık diyenleri duyabiliyorum. Demek istediğim elbette başka bir şey.
Önceki yazımda Pavlov’un köpeklerinden bahsetmiş, zil sesini duyduğunda yemek için belirlenmiş yere koşan köpeklerin, barındıkları çiftliğin sel baskınına uğraması sonucu, bir kısmının öldüğünü, kurtulanların ise yaşadıkları travma nedeniyle artık zil sesine bir tepki vermediğini ifade etmiştim.
Emperyalist ülkelerin halkları da kendi ülkelerinin sahip oldukları yüksek teknolojiye, bunca gelişmişliklerine rağmen bir virüs karşısındaki acziyetlerini gördüğünü ifade etmiştim.
Çok açık ki, Kovid-19 isimli virüs, özellikle batılı emperyalist ülkelerde yaşayan insanların güçlü gördükleri devletlerine olan güveni sarstı. Hatta travma yaşattı.
Bu anlamda emperyalizm, küreselciler çok ciddi itibar ve güç kaybetti.
Sadece onlar mı?
***
Din eksenli düşünen, din eksenli hareket eden, böylesi bir iklimde yaşayan insanlar, toplumlar, gerçekliğini kaybederek, dinin her şeye yeteceğini iddia edenler de bu süreçte inanırlıklarını kaybettiler daha da kaybedecekler.
Kovid-19 sonrası süreçte de öyle şeyler yapıyorlar ki toplumun onlara karşı tavır almasına, öfkelenmesine sebep oluyorlar.
Örneğin İsrail’de Kovid-19 sonrası salgının önlenmesi maksatlı ibadethanelerin kapatılmasına karşı çıkan, bu anlamda güvenlik güçleriyle karşı karşıya gelen radikal dinci Yahudi toplumu yüzünden Kovid-19 virüsünün ülkede yayıldığı ifade ediliyor.
Ha keza Hristiyan ülkelerin bir kısmında da benzer tartışmalar oluyor.
Ülkemizde ise en azından virüsün bulaşıcılığı bu kadar yayılmamışken, ibadethanelerin kapatılmasına kamuoyuna yansımasa da tepkiler geldi. “Allah’ın evini kapatamazsınız” diyenleri gördük.
Yine birçok ve ısrarlı ikazlara rağmen, bir araya gelip zikir çekenlerin görüntüleri medyaya yansıdı.
Kovid-19 henüz Türkiye’ye “bulaşmamışken”, merkezi Adıyaman’da bulunan, devlet içinde de yaygın örgütlülüğe sahip bir cemaat lideri, “Virüse söyledim, benim bulunduğum coğrafyaya uğrama dedim” diyerek bunu yazılı olarak sitelerine koydu. Şimdi hala sitesinde duruyor mu bilmiyorum.
Depremi bulunduğu coğrafyadan defettiğini söyleyen, uzay mekiğini düşürdüklerini iddia eden, cehennemde yanmayan kefen pazarlayan ve bir hayli müridi olan din adamı görünümlü birçok şarlatanın, Kovid-19’un artık her gün yüzden fazla can aldığı süreçte tek kelamını duymuyoruz.
Muhtemel ki şu anda kendilerini korumanın telaşına düşmüşlerdir. Hastalananlar varsa bilin ki ilk yaptığı iş doğal olarak bir sağlık kuruluşuna koşmak olmuştur.
Ya müritleri? Mesela Kovid-19’a yakalanıp doktora gitmeyip şeyhinin, hocasının yanına koşan olmuş mudur?
Evet, bu süreçte cennet vaat edici, ebedi mutluluk pazarlayıcısı, olağanüstü güçleri olduğunu iddia eden bu din tüccarlarını görmedik. Ha Kovid-19 geçtikten sonra yeni yalanlarla ortaya çıkacaklardır. Hatta bir kısmı Kovid-19’u kendinin defettiğini, daha fazla can kaybı olmadıysa bunun kendinden kaynaklandığını ileri sürecektir.
Ama bilinsin ki artık “papaz bu pilavı” eskisi gibi yiyemeyecek. Dünyada ve Türkiye’de din pazarlamacılığı yapan, geçimini ve konumunu buna borçlu olan, başka da bir işe yaramayan boş beleş adamların maskeleri iyice düştü/düşecek.
Ülkemizde özellikle 15 Temmuz’da; Fetullahçı örgütün yaptıklarını gören, din eksenli yapılanmanın böylesi bir kötülük yapacağını düşünmeyen geniş halk yığınlarının, bu tür yapılarla ilgili kafalarında en azından o günden sonra soru işaretleri oluştuğunu biliyorum.
Açıktan seslendirilmese de halkın azımsanmayacak bir kısmında bu tür dinsel yapılanmalara karşı kuşkuların her geçen gün derinleştiğini, Kovid-19 sonrası ise bunun zirve yaptığını/yapacağını düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte bu tür yapılarla ilgisi bulunmayan samimi dindarların sayısının artacağını düşünüyorum.
Bu anlamda Kovid-19’u, olası sonuçları açısından, 1347 yılında Avrupa’yı vuran ve 10 yıl devam eden, 100 milyon civarında da insanın ölümüne sebep olan, tarihin en yıkıcı salgını olarak bilinen veba salgınına benzetiyorum.
Bu yazı dizisinin ilkinde belirttiğim gibi bu salgın sonrası kilise ve feodal güç odakları gücünü kaybetmişti. Dün Avrupa ölçeğinde ortaya çıkan bu sonuç, bugün dünya ölçeğinde gerçekleşecek gibi durmaktadır.
Dolayısıyla burada bilimsel görünmese de inandığım bir şeyi ifade edeyim. Evet, öz dilimde Tanrı dediğim evrenin yaratıcısı; zalimlere, güçlü olmanın kibrini taşıyanlara, insanları acımasızca ezenlere, sömürenlere, kitle imha silahlarına milyar dolarlar harcayanlara olduğu kadar, kendi ismini kullanarak yalanlarıyla insanların samimi dinsel duygularını sömürerek çıkar temin eden şarlatanların, gözle görülmeyen bir virüs karşısındaki çaresizliklerini gözler önüne sermiştir.
Evet, emperyalistler, güç odakları kaybetmiştir. Din üzerinden çıkar temin eden şarlatanlar kayıplara karışmıştır.
Evet, laboratuvarda mı üretilmiş, yarasalardan mı bulaşmış, öyle mi olmuş, böyle mi çıkmış hiç önemli değil, bu virüs, bence, “Tanrının mucizevi elidir!”
Tanrı olaya el koymuştur!
Artık mahallemizdeki ağaçlarda bile, bu zamana kadar hiç görmediğimiz papağanlar görülmeye başladı. Pamukkale’de travertenlerin asıl rengine dönerek beyazlaştığı ifade ediliyor. Televizyonlardan takip ettiğimiz kadarıyla kangurular Avustralya sokaklarında koşturuyorlar. Nesli tükenmekte olan bir kısım hayvanların popülasyonlarında artışların başladığı söyleniyor. Doğanın bir nebze de olsa olumlu yönde farklılaştığı, canlandığı, nefes aldığı iddia ediliyor.
Bence Tanrı bir virüs üzerinden sadece emperyalistlere, din pazarlayıcılarına değil, zıvanadan çıkan insanlığa da ders vermektedir.
Tanrı; bu virüsle, tüketim çılgını, egosu tavan, bireysel çıkarı için yapmayacağı alçaklık kalmayan, doğayı mahveden, tarım arazilerini talan edip betona gömen, suları kirleten, yaban hayvanlarını katleden, kısaca her geçen gün aslında kendi geleceğini tüketen, dünyayı yaşanmaz hale getirmeye başlayan, azımsanmayacak kısmıyla da bilimi dışlayan insanoğlunu kendine getirici ciddi bir tokat atmış, “haddini bil!” demiştir.
İnsanoğlu, yaşamak için haddini bilmek zorundadır. Bu virüsten, hem birey, hem toplum olarak dersler çıkartıyoruz.
Umarım ülkeleri yönetenler de çıkartır…
Çıkartmazlarsa yönettikleri toplumların onları kabullenmeyeceğini, büyük toplumsal gerilimler yaşanacağını hepimiz göreceğiz…
(Bu yazı dizisi Veryansıntv için hazırlandığından, bitinceye kadar devam edeceğim…)
Dini satarak gecimini saglayanlara dinci denildigi icin gercek mumin ve dindar insanlarimiz bunun disindadir. Normal dindar vatandaslari da bu kategoriye koyan veya koymaya kalkanlarin da kuyrugu taaa amerikan emperyalizmine kadar uzanir.Ornekleri tonlarcadir..Sozun ozu her iki grubunda arkasinda amerikan dolari oldugu icin her iki grupta emperyalizmin ayni taktiklerini kullandigi icin ne din somuruculeri yokolur, ne de emperyalizm.Her iki grup ta devamli devleti ele gecirmeye calisir, geciremezse saldirir ve yipratmaya calisir..AB D varolmaya devam ettikce tabii ki..Mamalari oradan cunku.
Yazilariniza yorum yapiyoruz da editor begenmiyor.
kendi adınıza konuşun .müslümanlar adına konuşmayın .benim gibi müslümanları din tüccarı diye damgalayarak egonuzu ve at gözlüklü taraftarlarınızı tatmin etmekten başka bir şey yapmış olmazsınız .bu süreçte bir müslüman olarak dinime olan inancım daha da pekişti .sizin söylediğiniz gibi hayal kırıklığına uğrayanlar ancak sizler ve emperyalist kapitalist ve tanrı tanımazlardır . hikaye anlatırken dinleyici kitlesinin sadece sizinkiler olacağını düşündüğünüz görünüyor.neyse ben yokmuşum gibi devam .gözlüklüler ağzı açık alkışlamaya devam eder meraklanmayın . onlar meraklanmaz sizde lütfen meraklanmayın . sizinkiler söyleyecek bir şeyleri olmadığı zaman hakaret ve küfürü bir meziyet sayarlar .tek meziyetinizde bu değil birde yalanlarınız
Sevgili Mustafa; yazı gerçekten çok güzel olmuş, ancak senden ayrıldığım( aslında senin haklı çıkmanı umut ediyorum) nokta insanların din tüccarı şarlatanların güdümünden kurtulacağı konusu.Yavuz Sultan Selim’in “Halifelik diyeti” olarak çoğunluğu Mısır’dan olmak üzere saraya doldurduğu Ebusuud efendi gibi özüm ona din ulemaları vasıtasıyla Türk milletinin inanç genleriyle oynandı Maturidi Müslümanlıktan Eşari Müslümanlığa gecikince hurafeler hakim oldu Anadolu insanına, korkarım ki Covid-19 u da bu hurafelerle anlatacaklar bu millete ve korkarım hedef kitleyi etkilemeye devam edecekler. Tekrar söylüyorum umarım sen haklı çıkarsın ve ben de derin bir oh çekerim.. Sağlıkla kal sevgili dostum.
“Tanrının mucizevi elidir!” “haddini bil!” diyen Tanri,insanliga bir ders veriyor sayin yazarin iddiasina göre. Bu anlayisa göre virusun kaynagi belli;”Tanri”.Emperyalistlere ve zalimlere haddini bildirmek icin Kovid-19 u ciarmis!
DIB A.Erbasta virusun, fuhus,lezbiyen vb gibi insanlarin yüzünden tanri tarafindan bir cezalandirma oldugu belirtmisti.
Bu iki görüste bilimden,akildan uzak yaklasim icinde.
Bu zamanların anlamlı yazılarından olmuş.
Ancak bu konuda çok eksik bir nokta var.
Değişik bilgilerim varda nasıl yazsam diye karmakarışık oldum.
Şöyle yazayım malesef insanlarımız söz dinlemiyorlar.
Mucizevi olarak bir konuyu 2 yıl öncesinden iddia ettim ve doğru çıktı.
Bu doğru çıkmasının nedenleri ve yapılması gerekenleri var.
Sebebinin en önemli nedeni Tanrı’nın beni bu konuda desteklemesi.
Ancak söylediğim gibi ispat edilmiş olmasına rağmen dinleyen yok.
Bundan sonra ne yazayım? Tanrı güzellikler nasip etmek isterken kabul etmeyen bir topluluk var.
Bir insanın hediyesini kabul etmezse insanın tepkisi ne olur?
Tanrı’nın hediyesini kabul etmediğinde Tanrı’nın yanıtı, tepkisi nasıl olur?
Yazinin basligi bin yoruma bedelll