Avatar
Şahin Filiz

Çocuk yaşta evlilik İslam’ın emri mi?

featured

Prof. Dr. Şahin Filiz yazdı…

Bazı okurlarımız, Türkiye’nin bu denli yoğun gündemi varken böylesi bir konunun gündeme getirilmesini yadırgayabilirler. Ne var ki bu netameli başlık ve bu başlığın içeriğini oluşturacak konumuz, sanıldığı gibi gündemin dışında ve sıradan bir mesele değildir. Öncelikle şu hususu hatırlayalım. Cumhuriyetimizin kuruluşunda Türk kadınlarının belirleyici rolü vardır. Devamını getirecek olanlar ise Türk gençleri, yani çocuklarımızdır. Büyük önderimiz Atatürk Cumhuriyet’i bunun için Türk gençliğine emanet etmiştir.

Kökü dışarıda, desteği içeride cemaat-tarikat yapılanmaları, iletişim teknolojisinin her türlü olanağını kullanarak Cumhuriyetimizi sarsıp yıkmak için işte bu iki değerimize saldırmaktadır. Gün geçmiyor ki Türk kadınını aydınlıktan karanlığa çekmek için İslam’ı kullanmasınlar. Bununla yetinmek şöyle dursun, günün neredeyse her saatinde çok çeşitli söylem ve eylemlerle Cumhuriyetimizin geleceği olan çocuklarımızı da aynı karanlık kadere mahkum etmek için uğraşmaktadırlar.

Kadınlar ve çocuklar üzerinden Türk kamuoyunu yanıltmaya ve kasıtlı cahilliği yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. Burada sadece kadınlarımız ve çocuklarımız karanlıklara teslim edilmiyor, İslam dini’nin saygınlığı da çok büyük zarara uğruyor. 

Çocukların evliliği ya da küçüklerin evliliği konusunda kafası karışık insanların sayısı her geçen gün artıyor. İnsanlar soruyor: Hiçbir yaş kaydı olmaksızın evlenmek İslam’ın bir emri midir? İslam, küçük çocukların evliliğini belirli bir dini hükme bağlamış mıdır? Eğer böyleyse küçük yaşta evliliğin mantığı nedir? Ya evliliği ya da çocukları hafife alan bir dine mi inanıyoruz? Yoksa cemaat-tarikat mensuplarının bize anlattıkları gerçekten İslam’la ilgisi olmayan yalanlar mıdır?

Battaniyeden çaya kadar uçanı kaçanı cinsel obje olarak gören bir dinci çocuklarımızı hedef aldığı konuşmalarının birinde şunları söylüyor: “Evlilikle ilgili İslam’ın yaş haddi yoktur. Bülüğ (ergenlik) çağından önce de bir çocuk evlenebilir. Kur’an, aybaşı olmamışlar üç ay beklesin diyor. Kim aybaşı olmaz? Çocuklar! Talak Suresi 4. Ayet küçük çocukların da evlenebileceklerine dair hüküm verir. 7 yaşında kız ya da erkek, 25 yaşında kız ya da erkekle evlenebilir. Kur’an’a iman eden herkes bunu böyle bilir. Reşitse kendisi, değilse velisi tarafından evlendirilir. 4 yaşından 70 yaşına kadar evlilik olur.¹“

Bu iddialar gerçekten İslam’ın, ya da söz konusu kişinin deyimiyle “şeriatımızın, iman edilmesi gereken emirleri” midir?

Her şeyden önce, burada İslam ve şeriatın aynı şeyler olmadığını belirtelim. İslam çok genel anlamda bir dinin ve dini sistemin adıdır. Doğuşu, peygamberi, kitabı, tarihi, tefsiri, hadisi, kelamı, fıkıhı (hukuku) felsefesi, savaşları ve yarattığı yüzlerce yıllık kültürü İslam kavramını oluşturur. Şeriat ise, İslam inanç, ahlak ve ibadetinin çağlara ve kültür değişmelerine göre uygulanmasına dönük hukuki kurallarını içerir. Bu açıdan bakarsak, inanç, ibadet ve ahlak değişmezken, bunların toplumlara, kültürlere ve dönemlere göre somut uygulama pratiklerini öngören şeriat değişir. Değişmiştir. Çünkü şeriat, iman esası değil, uygulama şeklidir ve bu şekil değişmesi “ezmanın tağayyürü ile ahkamın tağayürü kaçınılmazdır” (zamanın değişmesiyle o zamana ait hükümler de değişir) genel ilkesi gereğidir. O halde şeriat, örfe, adete ve ilgili toplumun kültürüne göre şekillenmek ve değişmek durumundadır. Bu ise şeriatin bir iman-küfür meselesi olmadığını gösterir. Kaldı ki Kur’an “Ve biz, her biriniz için bir yol (Şir’a, şeriat) ve yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi tek bir topluluk (ümmet) yapardı²” diyerek şeriati her topluluğun kendi kültürel yapısının gereklerine bırakmıştır. Böylece her topluluk kendi “şeriat”ını, yani yol ve yöntemini seçmekte özgür bırakılmıştır. Aksi halde “Allah bütün insanları tek bir ümmet yapardı”, yapmamış. Zaten insanlık tarihinde farklı ırklar, kültürler, adetler ve göreneklerin olması da bu gerçeği onaylamaktadır. Üstelik tarihsel süreç içinde Müslümanlar bile  tam olarak birbirine benzemiş ve “tek bir ümmet” olmuş  değildir. Demek ki Türk milleti, Arap milletinin ya da başka bir Müslüman topluluğun şeriatına uymaz da kendi kültürüne göre bir din anlayışı belirlerse İslam dairesinden çıkmış olmaz.  Aynı şey, Araplar ve diğer Müslüman topluluklar için geçerlidir. Nitekim Hz. Muhammed, Kur’an ve hadislerde her ifadenin dinsel olarak bağlayıcı olmadığını şöyle belirtmiştir: “ Ben de sizin gibi bir beşerim. Size dininizden bir şey emrettiğim zaman onu alın, kendi görüşümden bir şey emrettiğim zaman, (bağlayıcı değildir) ben de bir insanım³”

Şu hâlde çocuk yaşta evlenmek bir iman ve İslam meselesi değildir. Belki de insanın doğasına aykırı olduğu için en büyük insanlık suçudur.İslam öncesi ve sonrasında Araplar, kendi örf ve adetlerine uygun olarak çocuk evlilikleri yapıyordu.

Eğer durum böyleyse, çocuk yaşta evliliğin Kur’an’daki Talak Suresi 4. Ayete dayandırılması ne anlama geliyor? 

Önce ilgili ayete bakalım: “Kadınlarınızdan adetten kesilmiş olanlarla, adet görmeyenler konusunda kuşkuya düşerseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer.⁴”

Altı çizili ifade, tartışmaların odağını oluşturuyor. Evlenecek kadınlardan adet görmemiş olanlar, kimlerdir? Asıl soru budur. Ayet, dönemin örf ve adetine uygun olarak burada herhangi bir yaş haddi koymamıştır. Ancak adet görmeyenler ifadesinde,  kesin olarak kız çocuklarına işaret ettiği ve buna bağlı olarak çocukların yaş haddine bakılmaksızın evlenebilecekleri hükmü açık olmadığı gibi, iddia edildiği üzere herhangi bir iman ya da İslam meselesi olarak geçmemektedir. Adet görmeyenlerin kim oldukları bazı hadislerde “kuşkulu bir durum” olarak belirtilir. Yani yetişkin olduğu halde bugünün modern tıbbı ışığında, çeşitli nedenlerle adetin görülmediği durumlar (hastalık, yaşam tarzı, hormonal dengesizlikler, kullanılan ilaçların yan etkileri vb.) vardır. Ancak ayetin geldiği dönemde bunun nedenleri bilinmediği için genel bir ifade kullanılmış ama özellikle çocuklar kastedilmiş değildir. Böylesine can alıcı konuda yaş haddini ve çocukları anmayan ayetin, gebe kadınların doğumundan sonra bekleme sürelerini doldurmuş olacağından söz etmesi gereksiz bir uyarı olarak kalırdı.

Talak 4. Ayette geçen “adet görmeyenler” ifadesinin Hz. Muhammed’e kocaları tarafından boşanan küçük kızların bekleme durumlarıyla ilgili soru sorulması üzerine indiği rivayet edilmiştir. Ancak rivayet edilen hadisler itibar edilebilecek sağlamlıkta değildir.⁵

Bu ayet dışında çocuk evliliklerine dinsel kanıt olarak gösterilen bazı tefsirler ve hadisler varsa da örneğin ilk ahkam tefsirlerinden sayılan Mukatil b. Süleyman tefsirinde “boşanan kadınların kendileri üç adet (üç ay bekleme süresi) görünceye kadar beklerler”⁶ ayeti indikten sonra birisi Hz. Muhammed’e adet görmeyen kızların ve gebelerin bekleme sürelerini sormasıyla Talak 4. Ayet inmiştir” rivayeti güvenilmezdir. Mukatil b. Süleyman, dönemindeki hadis bilginleri arasında yalancılıkla ünlüdür.⁷ Şu açıktır ki dönemin örfleri, kültürel ve toplumsal yapısı çocuk yaşta evlilikle ilgili günümüze değin  aktarılanlara yansımıştır.

İslam hukukçularının çoğunluğu, dönemin kültürel koşullarının etkisiyle doğruyu yanlışı ayırt edemeyen (mümeyyiz olmayan) çocukların velileri tarafından çok küçük yaşlarda evlendirilmesini caiz görmüşlerdir. Ancak Osman el-Betti, İbn Şübrüme ve Ebu Bekr el-Esam, bu genel görüşe karşı çıkmışlar, çocuk yaşta evlilikleri caiz görmemişlerdir.

Ancak diğer yandan, yine İslam hukukçularının çoğunluğuna göre kadın ve erkeğin evlilik için ehliyet (akıllı ve baliğ olması) yaşı 15 olarak belirlenmiş; çocuk evliliği konusunda verdikleri icazetle bu görüşleri çelişmiştir. Anlaşılmaktadır ki ne Talak Suresi 4. Ayette, ne de evlilikten söz eden başka ayetlerde çocuk yaşta evlilik yapılması iman ve İslam meselesi değil, Arap toplumsal kültürünün yansımasıdır. 

İslam hukukçularının son görüşü, birinci görüşleriyle ters düşse de evlilik için koydukları şartlar, çok küçük yaştaki evliliklere kapı aralayan görüşlerine nispetle daha elle tutulur görünmektedir.

Şartlar Şunlar:

Karşılık rıza ve kabul

İki tarafından da evlilik engeli bulunmaması

Evliliğin herhangi bir süre ya da şart ile sınırlandırılmaması

Her iki tarafın ehliyet (akıllı ve baliğ olmak) sahibi olması.

Başkasının izin ve icazetine bağımlı olmamaları.⁸

Bu arada bazıları, nikah ile evliliği birbirinden ayırıp küçük çocukların evliliği için dinsel kılıf aramaya devam etmektedir. Onlara göre çok küçük yaşta nikah kıyılır ama akıllı ve baliğ oluncaya kadar kocasına teslim edilmez, velisinin zimmetinde kalır. Bizim ağa filmlerindeki senaryonun dinselleştirilmiş karikatürüne benzeyen bu görüş, kırsal bölgelerimizdeki berdel ve beşik kertme uygulamalarının Arap versiyonundan başka bir şey değildir. Oysa aynı dinsel anlayışa göre eğer ortada nikah varsa hiçbir veli,  nikahına izin verdiği kızı erkeğin elinden almaya yetkili olamaz. Ne kadar trajikomik bir durumdur bu. Bu anlayış ve uygulamalar Türk kültürüne ve Cumhuriyet felsefesine taban tabana aykırıdır. Kur’an’a ve İslam’a zaten ters düştüğünü vurguladım.

Yapılan araştırmalara göre kan bağına dayanan aşiret yapısında akraba evliliğinin üstün tutulmasının, çok çocuğa duyulan ihtiyacın, berdel ve beşik kertme gibi geleneksel uygulamaların bölgedeki (Doğu  ve Güneydoğu Anadolu) kız çocuklarını erken yaşta evliliğe zorladığı görülmüştür. Eğitim düzeyi düşük, babası okur-yazar olmayan, Anadili Türkçe olmayan, çocukluğunu kentsel yerleşim yerleri dışında geçirmiş olan kız çocuklarının erken evlenme riskine daha fazla maruz kaldıkları sonucuna ulaşılmıştır. Türkiye’de erken yaşta evlilikler daha çok kırsala gidildikçe artmaktadır.⁹

Çocuk evliliği çocuk istismarıdır. Çocuk haklarının gasp edilmesidir. Cahil ve kökü dışarıda dinci yapılar çocuklarımızı İslam dinini hakikatinden saptırarak biyolojik, psikolojik, anatomik ve kültürel intihara sürüklemektedir. 

Bu yazımda din istismarcıları ile çocuk istismarcılarının nasıl örtüştüğünü, gerçekten de İslam’da çocuk evliliğini tasvip eden, onaylayan, teşvik ya da emreden hiçbir hükmün bulunmadığını, çocuk haklarını korurken İslam’a değil, bu istismarcı düzenbazlara cephe alınması gerektiğini vurguladım. Gelecek yazımda konuya devam edeceğim. Anatomi profesörü dostumdan öğrendiğim çok önemli bilgileri de sizlerle paylaşıp erken yaşta evliliğin sadece ruhsal değil bedensel birçok rahatsızlıklara yol açtığını birlikte okuyacağız.

Dipnot

¹Nurettin Yıldız, https://www.posta.com.tr/siyaset/video-din-alimi-6-yasindaki-cocuk-evlenebilir-525671

²5 Maide 48.

³Muslim, Hadis No: 5831.

65 Talak 4.

İlgili hadisler Munkatı ve Muallak’tır. H. İbrahim Acar, İslam Hukukunda Evlenme Ehliyeti Bakımından Küçüklerin Evlendirilmesi Problemi, Dini Araştırmalar, Mayıs-Ağustos 2003, s. 6, ss. 125-140; Orhan Canpolat, Talak Suresi 4. Ayette geçen “Wa-allai lam Yahıdna” Adet Görmemiş Olanlar” İfadesinin Kapsamı Üzerine Bir inceleme, Şarkıyat İlmi Araştırmalar Dergisi, Journal of Oriental Scientific Research (Jasr), cilt/Volume: 14, Sayı/Issue: 2 (Ağustos/ August 2023). 

2 Bakara 228).

Acar ve Canpolat, a.g.m.

Acar, a.g.m.

Esra Burcu ve Diğerleri, “Çiçeklerin Kaderi: Türkiye’de Kadınların Erken Evliliği Üzerine Nitel Bir Araştırma, Bilig, Bahar 2015/ Sayı 73, 63-98.

 

 

Çocuk yaşta evlilik İslam’ın emri mi?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!