Avatar
Şahin Filiz

Kuytulcu örgüte müdahale: İyi ama devam

Prof. Dr. Şahin Filiz yazdı...

featured

20.03.2022’de, dün, Adana’da Furkan Vakfı’nın yürüyüşüne katılanlara yönelik polisin sert müdahalesi gündem oldu. Konuyla ilgili soruşturma başlatıldı. Konuya ilişkin açıklama yapan Bakan Soylu, “Tüm tahrik, hakaret ve istismara rağmen orantısız güç uygulamak, bizim yöntemimiz olmamalı idi” dedi.

Bakan Soylu, olaydan sonra yaptığı bu açıklamanın devamında, “yıllardır yasa dışı gösteri yapan Kuytulcular..” diyerek, aslında yıllarca Kuytulcular’ın yasadışı gösteri yaptıklarını ve etkili müdahalenin dün yapıldığını ifade etmiş olmaktadır. Oysa gösteriyi yapanlar, kapatılan bir vakfın üyeleridir. Müdahale sonrası dağılan göstericiler, vakfın kurucusu Alparslan Kuytul’un evinin önünde toplanmış, Kuytul da yine yasa dışı sloganların atıldığı bu gösteriye kurucu olarak katılmıştır. Gösterinin yasa dışı ve toplum huzurunu bozucu olması gerçeğinden çok, müdahalede iki polisin ‘orantısız güç kullanması’ iddiası nedeniyle soruşturma başlatıldığını basından öğreniyoruz. Orantısız güç kullanımı, kuşkusuz kabul edilecek bir tutum değildir. 2018, 2019 ve 2021 tarihli iddianamelerde Fetö/PDY ve PKK’ya “isteyerek yardım ettiği ve terör propagandası yaptığı” belirtilen bu örgüte müdahalede gösterilen titizlik, herhangi bir örgüte bağlı olmaksızın sade vatandaş olarak hukuki zeminde gösteri ve yürüyüş yapmış olanlardan ve yapacaklardan esirgenmemelidir. Üstelik “orantısız güç” iddiasını öne çıkarıp bu tehlikeli örgütün aklanması ya da masum gösterilmesinin önüne geçilmelidir.

Kuytul ve müritleri hakkındaki iddianamelerden bazı başlıkları vereyim:

Fetö/PDY silahlı terör örgütünce ‘himmet” adı verilen ve örgütün finansmanı için toplanan para, burs, kurban bağışı gibi yardımlara benzer organizasyona Kuytulcular “infak” adını veriyor.

Fetö’nün “Sızıntı” adlı dergisine benzer “Furkan Nesli” dergisini çıkarıyorlar.

Fetö gibi bunlar da ülke içi ve ülke dışı örgütsel kamplar ve ziyaretler gerçekleştiriyorlar.

Fetö gibi ‘katalog’ evlilikleri düzenliyorlar.

Kuytul’un yeğeni Hakan Kuytul, Fetö’nün Jandarma mahrem yapılanmasında yönetici olarak görev yaptığı gerekçesiyle tutuklanmıştır.

Fetö darbesinden yalnız 14 gün önce, 1 Temmuz 2016’daki youtube konuşmasında Kuytul, “Tayyip Erdoğan’ın kalemi kırılmıştır” demiştir. Bu konuşması ile 14 gün sonraki Fetö darbesi girişimini, ilahi bir müjde gibi vermektedir.

Konuşmalarından daha fazla örnekler verebilirim ama bunları sonraki yazılarda ele alıp çözümleyeceğim.

“Devlet” ile “hükümet”i birbirinden ayrı görmelerine; kendilerine yönelik baskının hükümete devlet eliyle yaptırıldığını öne sürmelerine rağmen, hükümetin artık İslam’ı savunan bir parti olmaktan çıkıp devletle bütünleştiğini düşünerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yönelik tüm eleştirilerini hükümet üzerinde yoğunlaştırmışlardır.

Sayın Soylu’nun, “Tüm tahrik, hakaret ve istismara rağmen orantısız güç kullanmak bizim yöntemimiz olmamalı idi” yolundaki açıklaması, açıklamadan çok  beraberinde yanıtlanması gereken bazı sorulara kapı aralamaktadır: Furkan Vakfı yıllarca hep aynı yasa dışı gösterileri yaptığı halde neden  baştan müdahale edilmemiştir? Mademki bugüne kadar yaptıkları gösteriler hem yasa dışı hem de “tahrik, hakaret ve istismar” niteliğindeydi, Cumhuriyet’in güvenlik güçlerine, Devlet’e ve halka yönelik bu davranışlarına “tahammül” etmek, kişisel düzeyde bir inisiyatif kullanmak mıdır yoksa hukuki olarak tolere edilebilir eylemler midir? Üstelik “Şeriat Devleti” söylemiyle Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne ve Anayasaya aykırı olarak bu eylemlerde bulunan bir örgütün yasadışı söylemleri ve eylemleri, “tahrik, hakaret ve istismar” gibi son derece  belirsiz ve hukuki çerçeveye giremeyecek kadar muğlak kavramlarla  geçiştirilemeyecek kadar bölücü, yıkıcı ve haincedir.

Valilik, birkaç gün önceki yasa dışı dinci örgütsel gösterilere katılan Kuytul ve müritlerinin 37 polisimizi yaralaması nedeniyle değil,  bu açıklamadan  sonra iki polisimizin “orantısız güç kullanmak”tan dolayı soruşturulmaları talimatı vermiştir.  Devletin ve Türk ulusunun açıkça düşmanı olan ve Anayasal düzeni değiştirmek ya da ortadan kaldırmak üzere gösteri yapanlara doğal görevi olarak müdahale eden polislerimizi kim koruyacak? 1500-2000 kişilik hukuksuz, kanunsuz, izinsiz ve yasa dışı gösteri yapan kalabalığı, ” 5 saatlik müzakere” (ne demekse?) ile yatıştıramayan Türk polisi ne yapmalıydı?  Yasal ve hukuki olan toplantı ve yürüyüşlere, Kuytul tayfasına gösterilen “5 saatlik müzakere” ve “orantılı güç kullanımı” seçenekleri daha önce uygulanmış mıdır?

2018, 2019 ve halen hakkında “Fetö/Pdy ve PKK silahlı terör örgütlerine “bilerek ve isteyerek yardım etmek ve terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarından soruşturmalar açılıp 41 ila 20 arasında hapis cezası talep eden iddianamelerle yargılanan Alpaslan Kuytul ve müritleri, “devlete ve Türk milletine alenen düşmanlık etmekten geri durmamaktadır.

Kapatılan yasa dışı Furkan Vakfı kurucusu Alpaslan Kuytul, 15.02.2022’de PKK Terör Örgütü’nün propagandasını yapan Rudawtv’deki söyleşisinde, “diğer cemaat ve tarikatlar”dan farklı olduklarını söylüyor. Hiç bir cemaat ve tarikatın devamı olmadıkları ancak bütün dinsel hareketlerden beslendiklerini vurguluyor. Kuytul’un, Türkiye’de Furkan Vakfı’nın diğer tüm cemaat ve tarikatlardan farklı olduğunu söylemesi, tıpkı Fetö gibi, ‘din temelli siyaset yapma’ geleneğinin “denetiminden çıkan” bir profil sergilediklerini göstermektedir. “Denetlediğim” ile “denetleyemediğim” ayrımının sezildiği bu olayda, aslında Fetö gibi ikinci bir, “denetim dışına çıkan”  yasa dışı bir cemaat ile karşı karşıyayız. Hükümet, Furkan gösterileriyle “İkinci bir Fetö”nün geldiğini sezinlemiş olmalıdır. Ancak, Fetö ile düzenli, rasyonel ve sistematik mücadelede gösterilen zaaflar, Kuytulcular gibi, daha sırada bekleyen birçok tarikat ve cemaati ziyadesiyle cüretlendirmektedir.

Diğer yandan, Kuytulcular, Fetö’nün uzun yıllara yaydığı ‘iktidara ortak olma ve sonra da ele geçirme’ amaçlarını, doğrudan dile getirmekte; Şeriat Devleti kurulması ve Ümmet yapılanmasına hemen geçilmesi taleplerini zorbalığa ve yasa dışı eylemlere dökerek gerçekleştirmek için sabırsızlanmaktadır.  Dinci bir örgüt olarak, “açılım”, “ana dilde eğitim”, “eyalet sistemi” gibi bölücü ve ayrıştırıcı taleplerin karşılanması için “Uluslararası İslam Âlimleri hakemliği”ne başvurulmasını savunarak, hükümeti, hem tehdit etmekte hem de siyasal-dinsel özne olmayı istemektedir. Kuytul, Radikal dinci hareket olmadıklarını öne sürse de, “Müslüman Kardeşler Hareketi, Mevdudi ve Said-i Nursi” kaynaklarından beslendiklerini söylüyor. Bu bir çelişkidir. Çünkü ilk ikisi radikal dinci hareket, ikincisi ise Fetö’nün kaynağı olan Nurculuğun lideridir. Ortak hedefleri, Cumhuriyeti yıkmak olsa da, aslında bu üçü yan yana gelemez; birbirini “kafir” diye suçlayacak kadar farklıdırlar. Sorun, Kuytul’un Türkiye Cumhuriyeti’ni, Anayasal düzeni ve Türk ulusunun birlik ve beraberliğini hedef alan yasa dışı söylem ve eylemlerinde ne denli kafa karışıklığı yaşamakta olduğudur. Böylesi kafası karışıklık, inanıyorum ki Fetö gibi uzun süre “ne yapacağı belli kestirilememiş” acı bir Fetö tecrübesine dayanarak, “aynısını Kuytulcular da yapmak üzere” kanaatini uyandırmış olabilir.

Furkan Vakfı 1994’de Adana’da kuruldu. Kurucusu Alparslan Kuytul, Çukurova Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü ve El-Ezher Üniversitesi İslam Hukuku Fakültesi mezunu. Bir yanı inşaatçı, diğer yanı, fosilleşmiş el-Ezher Üniversitesi düzeyinde İslam hukukçuluğu. El-Ezher Üniversitesi neredeyse 100 yıldır gerilemekte ve artık antikalaşmış durumdadır. Oradan miadı dolmuş  İslam Hukuku dersleri almış olmak, Kuytul’u inşaatçı olmaktan çıkarıp “hoca” yapmaya yetmez. “Ben hocayım”, terörle işim olmaz” dese de, bu tipik bir radikal dinci takıyyesidir. O ne hoca ya da öğretmen değildir. Öyle bir ehliyeti veya yeterliliği yoktur. Eğer ille de bir şeylerle ilgilenecekse, yıkmaya çalıştığı laik devletin yetiştirdiği bir inşaat mühendisi olarak inşaatlara yönelmesini öneririm. Din anlatmak inşaat yapmaya benzemez. İnşaatçı yöntemle din binası yapılmaz.

Furkan Vakfı, PKK terör örgütünün söylemleri ile Fetö’nün uygulamalarını, “Tevhidi” (birleştirici) Kur’an Hareketi” adı altında, Türk halkını yanıltarak meşrulaştırma örgütüdür. Kuytul, Türkiye’de ırkçılığın ve dinciliğin, sözde “Uluslararası din âlimleri hakemliği”nde uzlaştırılmasını; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve hükümetine (hangi hükümet olursa olsun) alternatif olarak güç birliği yapmasını planlayan bir süreci yönetmektedir. Fetö gibi iktidarın ortağı değil, doğrudan öznesi, olmak Kuytulcuların en nihai hedefidir. Farklı etnikçi çevrelere,  farklı cemaat ve tarikatları aşarak tek başına hakemlik etme ve özellikle Türk Ulusuna dinsel söylemlerle düşmanlık etmektedir.

Kuytulcular, siyasal dinciliğin “doymak bilmez obur ve yaramaz çocukları” olduklarını aslında çok önceden beri gerçekleştirmekte oldukları yasa dışı gösteri ve sloganlarla açıkça ilan etmişlerdi. “Artık buraya kadar” tavrı, yıllardır devletin kulaklarını yırtarcasına haykırdıkları dinci ve ırkçı terör sloganlarının nihayet  “duyulduğu”  bir müdahaleye tanık olduk. Müdahaleyi olumlu karşılıyorum ama polislerimize soruşturma açılması, en çok kuytuda bekleyen Kuytulculara yarar sağlamamasını umuyorum.

“Alternatif” bir ümmet projesi savıyla ortaya çıkmaları, bunun için de “dış destekli din âlimleri hakemliği”ne göndermede bulunmaları, müdahaleyi çabuklaştırmıştır. Ancak Kuytul ve örgütçüleri hakkında yazılan iddianameler, çok daha köklü ve sistemli hazırlanmalıdır. Onları şımartacak zayıflıkta olması, tersine bu yasa dışı örgütü, polislerimizi yaralamaya ve Cumhuriyetimize meydan okumaya vararak, daha çok şımartacaktır.

“Tayyip Erdoğan’ın kalemi kırılmıştır” diyen Kuytul ve örgütünün asıl hedefi Türkiye Cumhuriyeti devletidir.

Yetkililer bu tehlikeyi, Fetö deneyiminden sonra, çok önceden görebilmeli idiler.

Ama yine de geç sayılmaz.

Kuytulcu örgüte müdahale: İyi ama devam

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

7 Yorum

  1. 23 Mart 2022, 09:37

    Hocam bunlara müdahale edecekler ama papuç pahalı olacak yukarı tükürse bıyık aşağı tükürse sakal durumu sanki bir zafer sesi duyuyorum seçime doğru

  2. “Müdahaleyi olumlu karşılıyorum” ne demek arkadaş? İnsanların kafasını gözünü patlatmak “olumlu” bir şey mi? Sizin karşınızda olana müdahaleyi “olumlu” yanınızda olana “olumsuz” mu karşılıyorsunuz? Hele şu yorumlara bakıyorum da iktidardan hiç farkınız yok. Hukuktur aslonan beyler hukuk.

  3. tarikat ve cemaatler bir gün yabancı gizli servislerin hizmetine girerler yoksa asla büyüyüp palazlanamazlar !

  4. 22 Mart 2022, 21:25

    İzmir’deki gibi apo lehine bagirsalar,belediyelerin kültür salonlarinda terorist tiyatrosu oynasalar,ağızlarından da barış ve demokrasi eksik olmasa bence mecliste yerleri hazir.devlet herkese eşit ama bazılarına daha eşit sanki

  5. ülke çoğu konuda baş aşağı giderken hurafeci dincilere mağduriyet edebiyatı yapacak Laik seküler kesimide şeytanlaştıracak olaylarla yine siyasal islamcılar kazanclı çıkacak edişesi taşıyorum.

  6. Bu makalenin altına Cumhuriyetçi ve ulus devletçi bütün vatandaşların imzalarını atacağı düsüncesindeyim

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!