Şahin Filiz
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Narin’in gaspedilen yaşamı ve cezaların ağırlığı: Toplumsal bir yara

Narin’in gaspedilen yaşamı ve cezaların ağırlığı: Toplumsal bir yara

featured

Şahin Filiz yazdı…

Diyarbakır’dan gelen acı haber, 8 yaşındaki Narin’in cansız bedenine ulaşılmasıyla tüm Türkiye’yi yasa boğdu. Ardından gelen tutuklamalar ve ortaya çıkan iddialar, toplumumuzun derinlerindeki karanlık bir yarayı bir kez daha gözler önüne serdi. Bu olayda sadece bir çocuğun hayatı değil, aynı zamanda adalet, ahlak ve toplumsal değerlerimiz de katledildi.

Narin cinayetinde, örtbas edilmeye çalışılan vahşi bir cinayetin yanı sıra, gayrimeşru ilişki iddiaları da önemli bir yer tutuyor. Bu noktada, toplumumuzdaki din ve töre anlayışının suç ve ceza arasındaki orantıyı nasıl etkilediğini, hatta nasıl tehlikeli bir şekilde bozduğunu sorgulamak zorundayız.

İkisi de evli bir erkek ve kadının ilişki yaşaması elbette hem ahlaki hem de hukuki açıdan kabul edilemez bir durumdur. Aldatma, evliliğin temelini sarsan ve hukuken boşanma sebebi sayılan ciddi bir suçtur. Hele ki bu ilişki, bir erkeğin kendi kardeşinin eşiyle yaşanıyorsa, ahlaki ve vicdani boyutu daha da ağırlaşır. Ancak toplumumuzda bu tür ilişkilerin “namus” kavramıyla ilişkilendirilmesi ve din ve töre kurallarıyla ağır bir şekilde kınanması, farklı ve tehlikeli bir boyutu ortaya koyuyor.

Dinin ve törenin zina suçuna yüklediği olağanüstü anlam ve toplumsal algıda yarattığı yoğun baskı, her ne kadar recm veya 100 değnek gibi cezalar günümüz Türkiye’sinde uygulanmasa da, hala ciddi ve olumsuz sonuçlar doğuruyor. Recm veya 100 değnek cezasının uygulandığı bazı ülkelerde de durum hiç değişmiyor ve üstelik azgınlaşıyor. Bu cezaların tarihsel varlığı ve dinin zina konusundaki hassasiyeti, toplumsal bilinçaltında derin izler bırakarak “namus” kavramının cinsel odaklı olarak anlaşılması kadınların bedenleri üzerindeki tahakküme ve evlilik dışı ilişkinin “affedilmez bir suç” olarak görülmesine yol açıyor. Narin cinayetinde de görüldüğü gibi, bu tür bir zihniyet, insanların daha ağır suçlar işlemesine, hatta suçlarını gizlemek veya “utançtan kurtulmak” için cinayete bile başvurmasına neden olabiliyor.

Tam da bu noktada şu önemli soruyu sormamız gerekiyor: Daha hafif bir suçu gizlemek için neden daha ağır bir suç işlensin? İşte bu noktada, dinin ve törenin zina ve tecavüz konusundaki yaklaşımının toplumsal algıda yarattığı baskı ve “namus” kavramının ölümcül rolünü sorgulamalıyız.

Eğer evlilik dışı ilişki, toplum tarafından sadece evliliğin bitmesiyle sonuçlanan bir hata olarak görülseydi, bazı İslam ülkelerinde olduğu gibi, recm veya namus cinayetine başvurulmasaydı, belki de Narinler ve “namus” belasına kurban giden kadınlar bugün hayatta olacaktı. Amca ve yenge, eşlerinden ayrılarak yeni bir hayata başlayabilir, Narin de bu ağır yükü taşımak zorunda kalmazdı.

Aynı mantık, tecavüz suçları için de geçerli. Türkiye’de birçok tecavüz vakası, failin suçunu gizlemek ve “utançtan kurtulmak” için cinayetle sonuçlanıyor. Dinin ve törenin tecavüzü de ağır bir şekilde kınaması ve toplumsal olarak büyük bir “utanç” kaynağı olarak görmesi, faillerin “yakalanıp cezalandırılmaktansa öldürmeyi” tercih etmesine ve hem kurbanı susturmasına hem de kendilerini korumaya çalışmasına neden oluyor.

Burada kesinlikle yanlış anlaşılmamalı: Amacımız tecavüz veya evlilik dışı ilişki gibi suçları hafifletmek veya önemsizleştirmek değil. Aksine, bu suçların ardından gelen daha ağır suçları, özellikle cinayetlerin engellenmesi nasıl mümkün olur, Narin gibi masumların hayatını korumak için hangi çözümler üretilebilir sorularını irdemelek asıl amacımızdır.

Narin cinayeti, toplum olarak yüzleşmemiz gereken acı bir gerçekliği acımasız bir şekilde ortaya koyuyor: Din ve törenin dayattığı katı kurallar, toplumsal baskı ve “namus” kavramı, insan hayatını hiçe sayan bir anlayışı besliyor. “Namus” kavramı, çoğu zaman kadınların ve çocukların hayatına mal oluyor, insan hakları ihlallerine ve vahşi cinayetlere zemin hazırlıyor. Çocuk istismarlarına yol açıyor.

Hiçbir suç, bir çocuğun hayatından daha değerli değildir. “Namus” adı altında işlenen cinayetler, toplumumuzun en büyük utanç kaynağıdır. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için atmamız gereken adımlar bellidir:

Dinin ve törenin bu konulardaki yaklaşımlarını sorgulamak ve çağdaş, insan haklarına saygılı bir anlayış geliştirmek.

İnsan haklarına dayalı bir hukuk sistemini güçlendirmek ve adaletin herkes için erişilebilir olmasını sağlamak. Cumhuriyetimiz bunun en sağlıklı ölçüsüdür.

Toplumsal bilinç düzeyini yükseltmek ve “namus” gibi kavramların insan hayatından daha değerli olmadığını topluma anlatmak.

Evlilik kurumunu güçlendirmek, kadın-erkek eşitliğini sağlamak ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda toplumsal farkındalığı artırmak.

Tecavüz ve evlilik dışı ilişki gibi suçların cezalarının caydırıcı olmasını sağlamakla birlikte, bu cezaların orantılı olmasına ve insan haklarına aykırı olmamasına dikkat etmek; cinayeti meşrulaştıran bir manivela olmaktan çıkarmak.

Suçluların rehabilitasyonuna ve topluma kazandırılmasına önem vermek.

Evlilik dışı ilişki ve tecavüz mağdurlarının desteklenmesi ve korunması için gerekli mekanizmaları güçlendirmek.

Namus, eski Yunanca’da “nomos”, yani kural demektir. Kural, cinsel kural olsun olmasın, toplumu bir arada tutan tüm etik değerlerin adıdır. Gasp, yolsuzluk, hırsızlık, vatana ihanet, çevre katliamı, nepotizm, cinayet ve benzeri bütün suçlar nomosa aykırıdır; yapanlar bu yüzden namussuz” olurlar. Cinsel suçu cinayetle örtmek vahşeti daha ileri götürmektir. Cinayet “namus temizleme” eylemi olarak kullanılama. Ancak namus kavramını cinsellikte bazı kuralların çiğnenmesiyle sınırlandırırsak, sayılan bütün cürümler “hafif” suçlarmış gibi geçiştirilir ve hukuk bile bu toplumsal temayülün esareti altında kalır.

Aksi takdirde, daha nice Narin’ler hayatını kaybedecek, toplumsal vicdanımız daha nice kez kanayacak ve bizler de bu acı tablo karşısında çaresizce izlemeye devam edeceğiz.

 

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!