Turgay Erdağ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Diğer
  4. Deniz Okulları

Deniz Okulları

featured

Biz denizci gençleriz göğsümüz şeref dolu,

Atatürk’ü izleyen yol Deniz Harp Okulu. ¹

 

17 Kasım Deniz Astsubay Okulları kuruluş yıldönümü, 18 Kasım Deniz Lisesi ve Deniz Harp Okulu kuruluş yıldönümüdür.

Bu tarihlerde emekli subay ve astsubaylar büyük bir heyecan ile okullarına koşar, Deniz Kuvvetleri de kurumsal olarak emekli personeli ile bir gün geçirir.

Anılar tazelenir, silah arkadaşlarıyla hasret giderilir.

Daha da önemlisi o sırada okulda öğrenci olan genç denizcilerle emekli denizciler bir araya gelir, bahriyenin kurumsal kültürünü oluşturan ortak değerler zincirinin baklalarını² birbirine bağlarlar.

Bu zincir yüzyıllar öncesinden, Barbaros’lardan, Turgut Reis’lerden, Salih Reis’lerden bugünlere uzanmaktadır.

15 Temmuz’dan sonra Deniz Lisesi’nin siyasal iktidar tarafından ani ve tatmin edici bir gerekçe olmadan kapatılması bu kutlamalara burukluk getirdi.

Bu yıl yaşadığımız pandemi nedeniyle kuruluş yıldönümünü buruk olarak dahi kutlama olanağımız kalmadı.

*  *  *

Kuruluş yıldönümü için yazacaklarımı düşünürken okul yıllarıma doğru zihnimde bir yolculuk yaptım.

Deniz Lisesi sınavına girdiğim günleri düşündüm.

1970’li yılların başlarında evimizin önündeki sokak daha Arnavut kaldırımı bile yapılmamıştı, topraktı.

Bu sokak üzerinde akşam üzerleri arkadaşlarımla oynarken bir bahriye subayı sakin adımlarla önümüzden geçip evine giderdi.

Sonraları onun çocukları ile arkadaş olmuştuk.

Bizim eğitimimiz ve gelişimimiz için küçük dokunuşlar yapan bu denizci subay henüz bilmediğimiz, tanımadığımız, zamanımızın ötesindeki bir şeyleri anlatırdı sanki.

Onun pikaba bir plak koyarak eşiyle önümüzde dans edip “Buna dans denir” dediği günü hiç unutmadım.

Anlayacağınız mahallemizde denizcilere bir başka gözle bakılırdı.

Gelişmenin, iyi yaşamanın, ufkun ötesini görmenin anahtarı gibiydi denizci olmak.

Sokakta oynayan çocuklar için Deniz Lisesi’ne girmek bir hedefti.

Sınavı kazanarak bu hedefi tutturdum. Babam elimden tutup Heybeliada’ya bıraktı.

Üniformayı ilk giyişimde hissettiğim gurur ve heyecanı unutamıyorum.

Yıllarca beyaz keten kumaştan dikilmiş üniformanın ütüsü bozulmasın diye vapurda, otobüste, yollarda kollarımı bükmedim, cebimdeki beyaz mendili sermeden herhangi bir yere oturmadım.

Deniz Lisesi’nde bana kazandırılanları unutamıyorum.

Çok da zordu askeri lise yaşantısı. O yaşta bir çocuk için ağır koşulları vardı.

Ancak denizci yetiştirmek de zor, sancılı, bilimsel ve bir o kadar da geleneksel olmak zorundaydı.

*  *  *

Yazımın burasında arkama yaslandım, gözlerimi kapatıp hayal ettim.

Şimdi Deniz Lisesi eğitim ve öğretime devam ediyor olsa…

Ben de görünmez olsam…

Saat gibi düzenli çalışan makinesinin gürültüsüyle denizin üzerinde keyifle sallanarak yol alan emektar Paşabahçe vapuruyla Heybeliada’ya gitsem…

Okulumun lumbarağzından³ girip, kocaman kapılarının, heybetli duvarlarının arasından, zemini aşınmış dar koridorlarından usulca süzülüp her yerini dolaşabilsem…

Astronomi dersine girsem, planetaryumda yıldızları öğrensem…

Yemekhanede öğrencilerin arasına karışsam, masama gidip nöbetçi öğrencinin “Buyur!” komutuyla sandalyeme otursam, “Tanrı’nın adıyla!” komutuyla yemekleri dağıtsam, masabaşı⁴ olan son sınıf öğrencilerine merak ettiğim şeyleri sorabilsem…

Spor saatinde adanın mis kokulu çam ormanlarında takım arkadaşlarımla birlikte uzun tur koşsam…

Akşam yemeğinden önceki serbest saatte teneffüshanede müzik dinlesem…

Gece yatmadan önce tüm öğrencilerle bir ağızdan marş söylesem…

“Kahramanlık andıdır bahriyenin gür sesi

Donanmamız, suların şimşek saçan pençesi

Bu çelikten adımlar, bir zaferin müjdesi

Tarihlere şan veren Barbaroslar geliyor” ¹

Suna Kan gelse yine okula, konser verse sinema salonunda…

Sınıfımı geçtiğimde omuzlarımdaki ispaletlere yeni sınıfımın işaretlerini taksam gururla…

Hele hele Deniz Lisesi’nden mezun olup Deniz Harp Okulu’na geçsem yeniden, şapkamın sakındırağı siyahtan sarıya dönüşse, ayakkabılarım beyaza…

Meç takabilsem…

Atatürk’ü ve ülkemiz için yaptıklarını bir kez daha öğrensem…

Ulusal bayramlarımızı İstanbul’daki büyük alanlarda coşku ile kutlasak…

Spor saatinde kayıkhaneye gitsem, yelkenli tekneleri donatsak, denize çıksak, tuzlu suyla kucaklaşsak içimizde coşkuyla…

Yıllar yılları kovalasa ve ben yeniden donanmanın gemilerinde zorlu görevler için bilenmiş çakı gibi bir teğmen olsam…

*  *  *

Hepimizin önemini idrak ettiği mavi vatanın savunulması için olmazsa olmaz unsur güçlü bir donanmadır.

Güçlü bir donanma için de asıl olan iyi eğitilmiş denizcilerdir.

Deniz okulları donanmamıza subay ve astsubay yetiştiren köklü kurumlardır.

Deniz Kuvvetleri için eğitim okullarda başlar ve sonrasında tüm meslek yaşamı boyunca devam eder.

Güncel bilgilerle donanmış, edindiği bilgileri en iyi biçimde kullanmayı öğrenmiş, köklü geleneklere sahip denizciler donanma için güç çarpanı olurlar.

Eğitim kalitesinden ve gelenekselleşmiş kurumsal kültürden vaz geçtiğiniz anda teknolojik olarak neye sahip olursanız olun gücünüz zayıflamaya başlar.

Bu denizcileri yetiştirmek için oluşturulan deniz okullarının her türlü siyasal ve dinsel istismarın dışında tutulmaları, uzun erimli, partiler üstü, bilimsel ve ulusal ihtiyaçlara uygun bir yaklaşımla yönetilmeleri çok önemlidir.

*  *  *

Deniz Astsubay Okulları’nın 130’uncu, Deniz Harp Okulu ve Deniz Lisesi’nin 247’nci kuruluş yıldönümü kutlu olsun.

Mavi vatan uğruna can veren, emek veren eski ve yeni tüm bahriyelilere minnet ve şükranla…

Sevgiyle kalın.

 

AÇIKLAMALAR:

¹          Deniz Harp Okulu Marşı, Söz: Bekir Sıtkı Erdoğan

²          “Bakla” gemi zincirini oluşturan her bir demir halkaya verilen isimdir.

³          “Lumbarağzı” harp gemilerimizde gemiye giriş çıkış yapılan yerlere, Deniz Kuvvetleri’nin kıyı birliklerinde birliğe giriş çıkış yapılan kapılara denir.

          “Masabaşı” Deniz Lisesi ve Deniz Harp Okulu yemekhanesinde yenen yemekler sırasında on kişilik dikdörtgen masanın iki ucunda oturan son sınıf öğrencilerine verilen isimdir. Masabaşı küçük sınıf öğrencilerine yemek yeme adabını ve diğer bahriye geleneklerini öğretmek, bir tür rehberlik yapmakla görevlidir.

          “İspalet” deniz subaylarının ve öğrencilerinin rütbelerini ya da sınıflarını gösteren işaretleri taşıyan, yazlık üniformada omuzlara takılan aksesuardır.

          “Sakındırak” denizcilerin şapkalarının ön tarafında bulunan, rüzgârlı havalarda şapkanın uçup gitmemesi için kullanılan şerittir.

          “Meç” Deniz Harp Okulu öğrencilerinin beline taktığı keskin olmayan, düz ve ensiz küçük kılıçtır.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 17 Kasım 2020, 16:46

    Çok güzel bir anlatım olmuş okurken o günleri yaşadım.Kalemine sağlık

    Cevapla
  2. 17 Kasım 2020, 10:37

    Katkınız için çok teşekkürler. Esenlikler diliyorum.

    Cevapla
  3. Sağolun varolun bu güzel yazı için.

    “Yıllarca beyaz keten kumaştan dikilmiş üniformanın ütüsü bozulmasın diye vapurda, otobüste, yollarda kollarımı bükmedim, cebimdeki beyaz mendili sermeden herhangi bir yere oturmadım.”
    Herkes yerini bu şekilde kutsallaştırsa ülke daha bi güzel olurdu.

    Herşeyin içi boşaltıldı. Cumhuriyete ve kazanımlarına en ufak saygı göstergesi arar olduk…

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!