Avatar
Ahmet Müfit

Dışarıdan gelen para, yalnızca ‘para’ mı?

featured

Ahmet Müfit yazdı…

“Küresel borçlar -ne demekse-, geçen yıl 15 trilyon dolardan fazla artmış ve 313 trilyon dolara ulaşarak rekor tazelemiş. Yayınlanan veriye göre, “gelişmiş piyasalar” yani kendilerini G7 diye tanımlayıp, Washington Uzlaşısında olduğu gibi dünyaya “düzen dayatan” ülkelerin toplam borcu geçen yıl 208,3 trilyon dolar olarak hesaplanırken, IMF tasnifine göre bizimde içerisinde sayıldığımız “gelişmekte olan piyasalardaki” borç 104,6 trilyon dolar olarak kaydedilmiş. Gelişmiş piyasalar denilen ülkeler, aynı zamanda yoktan para yaratıp, küresel düzeyde ulusal paraların değerini de belirleyecek şekilde, uluslar arası ticarette kullanılan rezerv paraları basan, değerini kendi çıkarlarına göre belirleyen ülkeler. Rapora göre, en borçlu ülke, toplam borcu 33 trilyon dolara ulaşmış olan ABD. Bunun anlamı, küresel ticari işlemlerde en yaygın şekilde kullanılan para olan ABD Doları’nı basan ABD’nin, tek başına borcun yüzde onundan daha fazlasının da sahibi olduğu.

Bilginin kaynağı, Türkçe adı, Uluslararası Finans Enstitüsü olan Washington’da kurulmuş bir dernek. Kendilerini, internet sitelerinde, “60’tan fazla ülkeden yaklaşık 400 üyesiyle finans sektörünün küresel birliği” olarak tanımlıyorlar. Yine internet sitelerinde yer alan bilgiye göre, derneğin üyeleri arasında ticari ve yatırım bankaları, varlık yöneticileri, sigorta şirketleri, profesyonel hizmet firmaları, borsalar, devletlere ait varlık fonları, hedge fonlar, yanı sıra bazı ülkelerin merkez ve kalkınma bankaları bulunuyor.

Raporda yer verilen bir diğer önemli bilgi, borcun devletler, özel sektör ve hane halkları yani sıradan insanlar arasındaki dağılımı. Rapora göre, hanehalklarına yani sıradan vatandaşlara ait borçlar, 2023 sonu itibarıyla 59,3 trilyon dolara, finansal olmayan şirketlere ait borçlar 94,4 trilyon dolara, kamu borçları 89,9 trilyon dolara ve banka gibi finansal şirketlere ait borçlar ise 69,4 trilyon dolara yükselmiş durumda. Hane halkı borçları toplamını, 8 küsur milyar dünya nüfusuna böldüğünüzde, dünyadaki her bir bireyin, an itibarıyla 8000 dolardan -yaklaşık 250 bin TL yani 15 asgari ücret- daha fazla borçlu olduğu ortaya çıkıyor. Bunun anlamı şu an doğanlar dahil her bireyin -borçlar dünya nüfusundan hızlı artıyor-, geleceğinin -en azından 8000 dolarlık kısmının- borç verenlere ipotekli olduğu. Devletlerin aldıkları borç karşılığında verdikleri siyasi ipoteklerin, ulusal bağımsızlıkla ilişkisini ise varın siz düşünün ya da düşünmeyin, paranın dini, milliyeti olmadığı yalanıyla kendinizi kandırmaya devam edin.

Açıklanan borç miktarı ve açıklayan yapının garipliği hemen akla üç önemli sorunun gelmesine neden oluyor.

Birinci soru; Küresel ölçekte para satanlar ile ulusal merkez bankalarını bir araya getiren ortak çıkar nedir? Kendi internet sitelerinde yazılana bakılırsa amaçları (Misyonları), “risklerin basiretli yönetimi konusunda finans sektörünü desteklemek; sağlam endüstri uygulamaları geliştirmek ve üyelerinin genel çıkarlarına uygun düzenleyici, mali ve ekonomik politikaları savunmak ve küresel mali istikrarı ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi teşvik etmek.” Küresel ölçekte para ticareti yapanlar/para satıcıları -eski dilde tefeciler- ile amaçları ulusal çıkarlarla ilgili olması gereken “ulusal merkez bankalarını, kamu kurumlarını bir araya getiren, bir garip yapı anlayacağınız. Merkez Bankalarının, para satıcısı kurumlarda çalışan piyasacıları bilgilendirmeleri, anket yapıp, kararlarını bu anket sonuçlarına göre almaları, onlarla “iletişime” büyük önem vermeleri bu kapsamda düşünülmesi gereken konular.

Akla gelen ikinci soru; Borçlular belli, peki yoktan para yaratıp, bunları ülkelerin siyasi tercihlerini faiz riski olarak değerlendirip, devletlere, sıradan insanlara, şirketlere satan alacaklılar kim? Bu soruya kısaca bu raporu hazırlayanlar deyip geçmek mümkünse de, konu esas olarak alacaklıların kendi içlerindeki hiyerarşisi, büyüklükleri/işlem hacimleri ve yaygınlıklarıyla yani kimin esas patron, kimin aracı ya da taşeron olduğuyla ilgili. Kaynakçada, linkini, sizlerle paylaştığım “The Banker Database” isimli internet sitesinde, alacaklıların kimler, hangi bankalar, finansal kuruluşlar olduklarını, hangilerinin ne kadar alacaklı olduklarını ve devletleri satın alacak boyutta, nasıl bir mali güç elde ettiklerini, dolayısıyla hangilerinin patron, hangilerinin aracı ya da taşeron olduğunu görmek mümkün. 2008 krizi sonrasında bazı bankalar için batmasına izin verilemeyecek kadar büyük” tanımlaması yapılması boşuna değil anlayacağınız.

Son soru ise bu büyük oyunun, Dünya Bankası patentli yapısal reformlar araç olarak kullanılarak, küresel düzeyde inşa edilmeye çalışılan sistemin, projenin -nasıl adlandırırsanız adlandırın- başrol oyuncusunun/oyuncularının kim ya da kimler olduğu. Sistemin bütünü ve işleyiş mekanizması dikkate alındığında, “rezerv parayı” basan ve dünya genelinde para akışlarını kontrol eden ABD Merkez Bankası öncülüğündeki, son 40 küsur yılda gerçekleştirilen “yapısal reformlarla”, birbirlerine benzer şekilde yapılandırılan Merkez Bankaları sisteminin, bu oyunun görünürdeki/göz önündeki en büyük aktörü olduğunu söylemek mümkün. Bu sistemin en önemli özelliklerinden birisinin de, “iletişim” ve “yönetişim” adı altında, finans şirketlerinin devlet yönetimlerinin içine sokulmuş olması. Bu sayede, küresel bir şekilde davranan ulus devlet yönetimlerine ya da yöneticilerine baskı kurma ağının (network) “çalışır/işler” hale getirilmesi.

Sonuç olarak, ABD Merkez Bankası kararlarının, dünyanın her yerindeki her düzeydeki piyasacılar tarafından, kutsal metinler gibi okunup, yorumlanmaya çalışılması, borçların dünyanın en önde gelen istihbarat örgütlerince düzenli olarak izleniyor olması boşuna değil anlayacağınız.

https://www.investopedia.com/terms/e/emergingmarketeconomy.asp

https://www.iif.com/

https://www.bloomberght.com/kuresel-borclar-2023te-rekor-seviyeye-ulasti-2347985?page=2

https://www.thebankerdatabase.com/

https://www.cia.gov/the-world-factbook/field/public-debt/country-comparison/

Dışarıdan gelen para, yalnızca ‘para’ mı?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!