Avatar
Ahmet Müfit

Seçimler oldu, AKP yenildi… Şimdi ne olacak?

featured

Ahmet Müfit yazdı…

Yaklaşık, bir yıldır sürdürülmekte olan, piyasacıların bazen “rasyonel”, bazen de “ortodoks” diyerek yoğun ilgi ve desteğine mazhar olan, “enflasyonla mücadele amaçlı” dense de gerçekte faiz artırımı yoluyla dış borç girişlerini artırma amaçlı “IMF’siz, IMF Programının” sonu, 31 Mart akşamı itibarıyla AKP açısından büyük bir siyasi hezimet oldu.

“Dış kaynağa dayalı büyüme” olarak da adlandırılan söz konusu programın ezdiği geniş kitleler ama özellikle söz konusu dış borca ve dış borçla tüketime dayalı neoliberal politikaların sonucu olarak, borçlu doğan, gelecekleri ellerinden alınan gençler ve açlığa mahkum edilen emeklilerin isyanını görmezden gelen “piyasa dostları”, yenilgiyi, söz konusu programın tavizsiz devamı için gerekçe yapan açıklamalar yapmakta gecikmediler.

Akademisyen niteliğiyle ya da yetiştirdiği öğrencilerle değil, sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla gündemde olan, Sabancı Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Özgür Demirtaş, seçim sonrasında paylaştığı mesajda, “İktidar partisine TARİHİ bir ders verilmiş gibi gözüküyor. Nas Ekonomi Politikası duvara tosladı. Umarım bundan ders çıkarılır ve bir daha hiçbir siyasi parti bilimsel gerçeklerin dışına çıkmaz” diyerek, halkın ekonomik sorunlara yanıt olarak verdiği oyları, 2023 Mayıs öncesi uygulanan politikalara bağladı. Daha da ötesini yaparak, Mehmet Şimşek ve ekibince uygulanmakta olan, dış borca dayalı neoliberal politikalara, “bilimsellik” atfederek destek çıktı. BloombergHT’nin, seçim ertesi sabahında konuşan, Bilderberg toplantısı katılımcısı, Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp’de benzer şeyleri farklı bir üslupla tekrar etti.

Ülkemizde uygulanacak ekonomi politikaları konusunda kendini en az Türk halkı kadar hatta daha fazla söz sahibi gören -parayı verenin düdüğü çalması misali- Timothy Ash’de boş durmadı. Seçim gecesi paylaştığı sosyal medya mesajında, “CHP’nin İstanbul, Ankara, İzmir dahil büyük şehirler belediyelerini kazanması ve ulusal düzeyde AKP’yi geçip birinci parti olması, AKP için oldukça açık ve büyük bir yenilgi. Her şey enflasyonla ilgili! Erdoğan’ın Şimşek’e ve TCMB’deki yeni ekibe verdiği desteği ikiye katlaması gerekiyor” diyerek Şimşek ve ekibine “dışarıdan” desteğini esirgemedi.

Piyasacı cephesinin bu tercihinde, seçim sonuçlarının, kendi çıkarları doğrultusunda manipüle etme gayretlerinde şüphesiz ki şaşılacak bir şey yok. Dolayısıyla, ilk andan itibaren merak edilen şey, söz konusu yenilginin, AKP cephesinde nasıl algılandığı oldu. Sonuç olarak, AKP’nin önündeki seçenekler belliydi. Ya Timothy Ash ve yerli benzerlerinin aklına uyacak, onların söylemleri doğrultusunda, sermayeye her türlü taviz ve desteği verirken, dar gelirlileri ezmeye devam ederek para satıcılarını ve arkasındaki siyasi güçleri ikna etme çabasını sürdürecek, ya da bu kez lafta değil gerçekten yerli ve milli olmayı göze alacaktı. Bu yüzden de Erdoğan’ın balkon konuşması gerek “piyasa dostları” gerekse programın gözden çıkardığı toplum kesimleri tarafından büyük bir merak ve heyecanla beklendi.

AKP Genel Merkezi balkonunda seçim sonuçlarını değerlendiren Erdoğan, “Ülkemize, milletimize ve gelecek nesillere bedel ödetecek popülist adımlardan uzak durduk. Enflasyon başta olmak üzere uyguladığımız ekonomi programımızın olumlu sonuçlarını, yılın ikinci yarısında görmeye başlayacağız” diyerek, eli böğründe seçim sonuçlarını bekleyen küresel para satıcılarının, onların arkasındaki esas güç yani kuklacı emperyal siyaset erbabının ve yerli yandaşlarının içlerini rahatlatırken, kendisinden geçmişte yaşadıklarından ders almasını, ezilenlerin sözde değil özde yanında olmasını bekleyenler büyük bir hayal kırıklığı yaşadı.

Sonuç olarak, oldukça dolaştıktan sonra AKP, 2002’de, küresel para babalarıyla, batı kampıyla barışık olarak başladığı yere, siyasi çizgiye yeniden dönmüş oldu. Benim bu yazıda tartışacağım şey de bu tercihin/dönüp dolaşıp aynı noktaya dönüşün olası sonuçlarıyla, geçmişte, 2000’li yılların başında olduğu gibi, dış borca ve borçla yaşanan ödünç refaha dayalı bir “siyasi başarının”, günümüz dünyasında yeniden mümkün olup olmadığı ile ilgili. Daha da doğrusu, Erdoğan’ın, dört yıldan fazla zaman sonrası yapılacağını söylediği seçimlerde, -bu konuşmadan anlaşılan o ki, seçimler sonrası gündeme getirileceği ifade edilen Anayasa değişikliği, bu seçim sonuçlarıyla birlikte AKP’nin gündeminden çıkmış görünüyor- partisinin ve kendisinin yeniden başarılı olmasını sağlayıp sağlamayacağı.

Küresel para bolluğunun en yüksek düzeyde olduğu 2000’li yılların başında iktidara gelen ve daha önce hiçbir siyasi partiye nasip olmayan büyüklükte dış borç/kaynak bulma, eldeki varlıkları satma “şansı” yakalayıp, söz konusu borçla yaratılan ödünç refahın karşılığı olarak uzun yıllar iktidarda kalan AKP ve Erdoğan -2002-2024 yılları arasında sadece yeni araç alımına 200 milyar dolar gibi bir para harcandığı hesaplanıyor- açısından, o günlere özlemle bu tercihin yapılıyor olmasını anlamak kolay. Hele ki, hiçbir dönemde ulusal bağımsızlık yanlısı bir siyasi görüşün savunucusu olmamış bir siyasi gelenekten geliyorsanız. Bu noktada, AKP yöneticilerinin umudunu besleyen şey, piyasacıların, ABD ve AB’de yaşanacağı beklenilen faiz indirimlerinin ülkemize para girişini hızlandıracağı, programın çalışmasını sağlayacağı yönündeki söylemleri.

Bu tercihte gözden kaçan şey, geçen 22 senede gerek ülkemizde gerekse dünyada yaşanan değişim.

Dünyada yaşanan değişim derken kastım, özellikle iki noktadaki değişimle ilgili. Birincisi, 90’ların sonundaki tek kutuplu dünya algısının, her iki kutupta yaşayan sıradan insanlar arasında, seçim sonuçlarını doğrudan etkileyecek düzeyde hem düşünsel hem de fiilen gözden düşmüş olması. Batının, Ukrayna’daki bir başarısızlığının, bu rüyanın fiilen sonu olacağını söylemek de mümkün. Bunun ülkemiz açısından anlamı, olacağı söylenen para bolluğundan borç para kapmanın tek kriterinin, piyasacıların söylediği gibi, yabancı para satıcısına güven vermek olmadığı, özellikle dış politikada, siyaseten tam bağımlılık ve uyumun, en önemli kriter haline geldiği.

Ülkede yaşanan değişim derken akla gelen en önemli konu ise AKP’nin siyasi rakiplerinin/muhaliflerinin, gerek ekonomi politikaları gerekse dış politika tercihleri konusunda 2002 AKP’si rolünü oynamaya hazır hale gelmiş/getirilmiş olması. Daha net bir şekilde ifade edersek, para satıcıları ve arkasındaki siyasi güçlerin, sistemi sürdürecek alternatifi, Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özer’in kimliğinde ve daha da önemlisi CHP kurumsal kimliği içerisinde nihayetinde yaratmış olması. Gelinen noktada, AKP’nin daha fazla “verici ve uyumlu” olmayı vaat ederek bu durumu değiştirme olanağının çok azaldığını söylemek mümkün. ABD’de, Biden’la yapılacak, çok kritik olduğunu düşündüğüm görüşmeler bu durumu değiştirir mi? Hep birlikte göreceğiz.

 

Not: Seçim sonrası AKP cephesinden yapılan açıklamalardan anlaşılan o ki, seçimler sonrası gündeme getirileceği ifade edilen Anayasa değişikliği AKP’nin gündeminden çıkmış görünüyor. Peki, AKP’nin uzak durması durumunda, şimdilerde adı DEM olan partinin, daha ilk günden, Meral Danış Bektaş’ın ağzından ipuçlarını gördüğümüz “diyetimi isterim” söylemleri sonucunda, CHP böyle bir role soyunur mu? Sanırım, bu konu önemli bir soru olarak önümüzde duruyor.

 

Kaynaklar:


https://twitter.com/tashecon/status/1774488565960884678 https://www.dunya.com/gundem/canli-yerel-secim-sonuclari-2024-cumhurbaskani-erdogandan-secim-sonuclarina-ilk-yorum-haberi-721603
https://twitter.com/memetsimsek/status/1774716850766512195 https://www.sozcu.com.tr/reuters-biden-rusya-ya-yaptirimlar-konusunda-erdogan-a-baski-yapacak-p36014
https://www.haberler.com/izle/1K1kFzA2V2/

Seçimler oldu, AKP yenildi… Şimdi ne olacak?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 2028 yılında kadar SARAYDA kalmaya çalışacak. Tek derdi bu olacak.

  2. 2 Nisan 2024, 13:20

    Merhabalar, yakın zamanda ortaya sürülecek olan anayasa değişimine odaklanmak gerekir, eğer Y-D-CHP destek olursa bu seçimler için başka türlü düşünebiliriz.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!