Avatar
Ahmet Müfit

Sosyal devlet iane değil, hak!

featured

Ahmet Müfit yazdı…

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara ve İstanbul mitinglerinin öncesi açıklama yapan AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, emeklilere yönelik düzenlemeler konusunda “Bugün ve yarın Cumhurbaşkanımızı dikkatle dinleyelim” dedi.

İlk bakışta, sıradan bir propaganda konuşması olarak algılanabilecek bu açıklama, dikkatle izlendiğinde AKP döneminde devletin sosyal niteliğinde yaşanan deformasyonu, iktidar partisinin sosyal devlet anlayışını son derece net bir şekilde ortaya koyan bir turnusol kağıdı.

Sorulması gereken soru, son derece net. Kamusal emeklilik bir hak mı, yoksa iktidarlar tarafından, keyfi bir şekilde verilen, istenilirse verilmeyebilecek, az ya da çok verilebilecek bir iane mi?

AKP Gurup Başkan Vekili’nin anlayışı son derece net. Seçim konuşmasından, müjde vermeye, bu yolla siyaseten oy devşirmeye çalışan beyefendinin görüşü, emekli maaşlarının iktidarların keyfi kararlarına bağlı bir iane olduğu yönünde.

Gerçek ise beyefendinin söylediği gibi değil. Hem anayasal olarak öyle değil, hem fiilen yani meri uygulama olarak öyle değil.

Hukuken öyle değil çünkü emekli maaşları, devletin karşılıksız olarak verdiği bir şey değil. Uzun yıllar boyunca ödenilen ve doğru işletilmek, doğru değerlendirilmek üzere devlete teslim edilen oldukça yüksek miktarlı primlerin, ekonomik ve hukuki karşılığı.

Bu tespitin hemen akla şu soruyu getirmesi son derece normal. Madem öyle niçin bütçeden SGK’ya para aktarılıyor. Öncelikle, bütçeden kamusal sosyal güvenlik sistemine yani SGK’ya aktarılan paranın tamamının sosyal güvenlik sisteminin açıkları ile ilgili olmadığını ifade edelim. Devlet bütçesinden, SGK’ya aktarılan paranın büyük kısmı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 81 inci maddesi uyarınca her ay SGK tarafından tahsil edilen malullük, yaşlılık, ölüm ve sağlık sigortası ile genel sağlık sigortası priminin dörtte biri kadar “devlet katkısı” -benzer bir katkı, özel emeklilik sistemleri yani BES ve Zorunlu BES açısından da söz konusu- ile makam, görev, temsil, terör emsal tazminatları, harp malullüğü zamları, emekli ikramiyeleri, faturalı ödemeler ve ek karşılıklar, emeklilere “ek ödeme”, devletçe üstlenilen Genel Sağlık Sigortası (GSS) primleri ve yatırım teşvikleri kapsamında işverenlerin sigorta primi giderleri gibi farklı kalemlerde sosyal kesimlere yönelik devletçe üstlenilmiş çeşitli ödemeler dolayısıyla da merkezi yönetim bütçesinden SGK’ya yapılan transferlerden oluşuyor.

Bunlar dışında SGK’ya aktarılan para, SGK’nın hizmet açıklarıyla ilgilidir -bu hizmetten kaynaklanan açıkların çok büyük kısmı, siyaset kurumu yani iktidarlar tarafından, dönemsel siyasi çıkarları gözeterek SGK’nın üzerine bindirdiği ekstra yükler kaynaklıdır. Açıkların diğer bir nedeni olarak, SGK sistemine dahil edilen Emekli sandığı, SSK ve Bağ Kur’un varlıklarının özelleştirme adı altında yandaşlara -geçmişteki ve günümüzdeki- yok pahasına satılması yani sistemin gelir kaynaklarının yok edilmesi olduğunu söylemek de yanlış olmayacaktır. İzmir Efes Oteli, İstanbul Hilton Oteli, Büyük Ankara Oteli, Gökdelen ilk akla gelenler ve daha niceleri.

Demek istediğim onca yağma ve kötü yönetim ve siyasi çıkarcılığa karşın bu açık 2023 yılı itibarıyla yalnızca 39,4 milyar -bütçenin yalnızca yüzde 12,9’u- liradır. 2023 yılı itibariyle, devlete borç veren küresel para satıcılarına ödenen toplam faizin 42,3 milyar olduğunu da bu noktada hatırlatmış olalım.

Birazcık dikkatle bakıldığında, Türkiye nüfusunun yüzde 88’inin kamusal sosyal güvenlik sistemi -emeklilik ve sağlık- kapsamında olduğu ve sadece 8.898.495 katılımcısı olan -sağlık konusunda hiçbir yükümlülüğü olmayan- Özel Emeklilik Sistemine, yıllar itibarıyla devlet bütçesinden aktarılan paranın 95 milyar TL’ye ulaştığı görülecektir.

Bu noktada farkında olunması gereken ilk şey, tüm aksaklıklara, yanlışlara, bilinçli deformasyon çabalarına karşın, ülkemiz sosyal güvenlik sisteminin, halihazırda birçok batı ülkesinden ileri olduğudur. Kamusal emeklilik sistemine devlet bütçesinden yapılan katkıları ağzına dolamış olan piyasacı kesimin, vatandaşın vergisinden özel emeklilik sistemine, şirketlere, küresel para satıcılarına aktarılan paralara, sesinin çıkmıyor oluşu, o sistemin kazananlarından olmalarıyla yani kendi çıkarlarıyla ilişkili olduğunu, bu konunun ayrı bir yazının konusu olacak kadar önemli olduğunu da ilave edelim.

Sonuç olarak, emekli maaşları ve sağlık güvencesi, vatandaşlar açısından yıllarca ödenmiş primlerin karşılığı bir hak. Sosyal olduğu anayasasında yazan bir devlet açısından da kaçınılamaz bir görevdir. Siyaset kurumu tarafından, siyasetçilerin gönül bolluğunun sonucu olan, keyfi olarak verilen bir ianeymiş gibi ifade ediliyor olması, bu şekilde emeklilerin haklarını alan kişiler değil, siyasilerin inayetine muhtaç kişiler olarak görülüyor olması bu gerçeği değiştirmiyor.

Tek eksiğimiz, bunun farkında olmamamız. Farkında olunursa, siyasetçilerin de farkına varmaları mümkün olacaktır.

Sosyal devlet iane değil, hak!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!