Avatar
Ahmet Müfit

Borsa İstanbul’un ‘150. yılı’… Neyi kutluyoruz?

featured

Ahmet Müfit yazdı…

İstanbul Borsasının, yeni adıyla Borsa İstanbul’un “150. yıl” kutlamasında, Mehmet Şimşek borsanın bir “oyun alanı” olmadığını söyledi. Şimşek, borsa oyun alanı değildir derken, borsanın hangi oyunun oyun alanı olmadığını belirtmedi ancak her nedense benim aklıma, çalışanların maaşından zorunlu olarak kesilen, emekli maaşları reel olarak düşürülerek, insanların çaresizce bir parçası olmaya yönlendirildiği “bir kumar masası” geliverdi. 2007-8 krizinde ABD ve bizim gibi onların yolundan gitmeyi marifet/çağdaşlık sayan bir sürü ülkede acı olarak tecrübe edilmiş, fon yöneticilerinin, başkalarının parasıyla sorumsuzca oyun/kumar oynadığı, bu oyunu “finansal okuryazarlık gibi saçma sapan kavramlarla, öğrenilmesi gereken/öğrenilebilecek bir bilimsellik atfedilerek, gerçek niteliği saklanmaya çalışılan bir “oyun masası”.

Neyse, bu yazının konusu Borsanın oyun alanı olup olmadığı ya da hangi tür oyunların alanı olduğu değil. Bu yazıda ele alacağım konu çok daha güncel, İstanbul Borsası’nın geçmişinin 150 yıl önceye yani Osmanlı dönemine bağlanması, kutlanması konusu.

Bu kapsamda, öncelikle açıklığa kavuşturulması gereken husus, Bizatihi Borsa İstanbul tarafından, Borsa İstanbul’un kuruluş/başlangıç noktası olduğu belirtilen “şeyin” ne olduğu, bu başlangıcın ne zaman, ne amaçla gerçekleştiği. Bu soruların yanıtı için bakılması gereken yer ise, kendi tarihini 150 yıl öncesine dayandırıp, gururla sergileyen/kutlayan “Borsa İstanbul A.Ş.’nin” resmi internet adresi.

Söz konusu sitede, Borsa İstanbul’un mirasçısı olduğunu belirttiği yapı, Osmanlı döneminde (1873) kurulan ve adının Dersaadet Tahvilat Borsası olduğu belirtilen şirketin ne olduğu, neden ve ne amaçla kurulduğuyla ilgili olarak şunlar yazıyor: “İlk borsacılık faaliyetleri 1854 Kırım Savaşı’na dayanmaktadır. Bu savaşla başlayan Osmanlı borçları nedeniyle çıkartılan tahviller İstanbul’da alınıp satılmaya başlanmıştır. 1866’da Osmanlı’dan alacaklı devletlerin de desteğiyle İstanbul’da kurulan borsa, 1873 yılında çıkarılan bir nizamnameyle “Dersaadet Tahvilat Borsası” adını almıştır.” ve “Borsaya Maliye Nezaretince bir komiser atanmıştır. Böylece başlangıçta imparatorluğa ödünç vermek üzere kendi aralarında örgütlenen Galata Bankerleri, bu kez Osmanlı himayesine kavuşmuş olur.”

Borsa İstanbul’un kuruluşunu/geçmişini Osmanlı dönemine bağlayan ve Osmanlının nasıl, hangi mali /hukuki yollarla çöktüğünü ya da çökertildiğini hatırlamamızı sağlayan bu iki kısa alıntıdan çıkarılabilecek iki önemli sonuç söz konusu ki, her ikisi de “150. Yılını kutladığını söyleyen borsa yönetiminin, gerçekte neyi kutladığını, çok net bir şekilde ortaya koyuyor.

Birinci ve en önemli sonuç, söz konusu Borsanın, Kırım Savaşı ile başlayan süreçte hızla borçlanmaya başlayıp, devamında, aynı günümüzde olduğu gibi, borcu borçla yani daha yüksek faizle yeni borçlar alarak ödemeye çalışan Osmanlının yeni borçlanma araçları (tahvilleri) oluşturarak, bunların Galata Bankerleri aracılığıyla yabancılara satılmasını sağlamak amacıyla kurulduğu.

İkincisi ise Galata Bankerlerinin yani o günün “yatırım bankacılarının”, bu borsa sayesinde devletin himayesine mazhar olduğu yani bir nevi mali ve hukuki kapitülasyonun koruması altına girmiş olduğu.

Bu noktada, sorulması/yanıtlanması gereken en önemli soru, emperyalizme karşı verdiği Kurtuluş Savaşı ile ekonomik ve siyasi bağımsızlığını kazanan bir devletin, niçin emperyalizmin, ekonomik işgal dönemine ait simge bir kurumun ya da geçmişin devamı olduğunu ifade ettiği ya da etme gereği duyduğu?
En az önceki kadar önemli bir diğer soru ise insanların ve tek tek kurumların, yüz küsur yıl sonra yeniden bu noktaya nasıl geldiği/gelebildiği?

Her iki sorunun da, kolaycı yanıtı, tüm suçu, bir zamanlar Demirel’e, bir zamanlar Evren’e, Özal’a attığımız gibi, bu gün de AKP dönemi ve Tayyip Erdoğan’a atmak.

Böyle yaparak kendimizi bir şekilde parçası olduğumuz geçmişten ya da bu gün yaşananlardan soyutlayarak ve “masum kurbanlar” gibi davranarak, kendimizi temize çıkarmamız da mümkün olabiliyor.

Diğer yol ise doğal olarak daha zor. Geçmişin ve bu günün şu ya da bu ölçüde de olsa, etkin ya da edilgen parçası/sorumlusu olduğumuzu hatırlamak, bu günlerin, bizlerin yaptığı ya da şu ya da bu nedenle en azından göz yumduğu, göz yumarak, görmezden gelerek yapılmasına izin verdiği hataların sonucu olduğunu kabul etmek. Daha da ileri giderek, devrimlerin ideolojik ve siyasi savunusunun, taşra esnafı, toprak ağası, Tanzimat Aydını ve komprador burjuvazi ittifakının ürünü ve devamı mevcut siyaset kurumunca yapılabileceğini zannetmekten vazgeçip, yeniden devrimlere sahip çıkabilmek.

KAYNAKÇA

https://www.bloomberght.com/bakan-simsek-borsa-bir-oyun-alani-degildir-2344486
http://ahmetsaltik.net/tag/turgut-ozal-anayasayi-bir-kez-delmekle-bir-sey-olmaz/ https://twitter.com/ahmetmfit5/status/1738477038531412474/photo/1
https://www.borsaistanbul.com/tr/sayfa/27/tarihsel-gelismeler
https://www.borsaistanbul.com/Dosyalar/25yil/index.html

Borsa İstanbul’un ‘150. yılı’… Neyi kutluyoruz?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 26 Aralık 2023, 13:04

    Çok bilgilendim. Teşekkürler.

  2. 25 Aralık 2023, 21:40

    Kaynaklarını yanlış kullanan ,kalkınması olmayan ,gerileyen Osmanlı çizgisine dönen Türkiye için, Borsa gelişmenin kurumu nasıl olabilecek diye merak ediyorum.

  3. yatırım bankacıları ???!!! ( Sömürgeciligin diger ADI !!!! )

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!