Avatar
Barış Adıbelli

Çin Komünist Partisi 20. kongresi

Barış Adıbelli yazdı...

featured

Dünya bir kez daha nefesini tutmuş Pekin’de bir hafta sürecek bir siyasi etkinliğin sonuçlarını beklemekte. Uluslararası politikadaki türbülansın devam ettiği şu günlerde 101 yaşındaki Çin Komünist Partisi’nin 20. Kongresi 16 Ekimde Pekin’de başladı. 2296 delegenin katıldığı Kongrede Xi Jinping üçüncü dönem için tek aday olarak çıktı. Hatırlanacağı üzere 2017’de 19. kongrede Çin Komünist Partisi tüzüğünde yapılan değişiklik ile genel sekreterlik görevinde iki dönem sınırlandırılması kaldırılmıştı. 2018’de yapılan anayasa değişikliği ile de iki dönem sınırlandırılması devlet Başkanlığında da kaldırıldı. Bir başka değişle Xi Jinping ömür boyu lider olarak kabul edildi.

Toplantının açılışında Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri Xi Jinping bir konuşma yaptı. Aslında bu konuşma 19. Merkez Komitenin 19. Parti kongresinden bugüne yapılanların raporunun okunmasıdır. Çin Komünist Partisi’nin her bir kongresi aslında bir önceki kongre ile yeni yapılmakta olan kongre arasında geçen sürenin bir muhasebesidir. Dolayısıyla, 20. Kongre de 2017’den bugüne kadar olan beş yılın muhasebesini Xi yönetimi komünist parti üyelerine delegelerine sunmaktadır. Son beş yıl içinde gerçekten önemli gelişmeler oldu: Çin, ABD ile adı konmamış bir soğuk savaş benzeri yeni bir tür savaşa girdi. Aynı zamanda, 2019’dan itibaren NATO’nun bir numaralı hedefi haline geldi. Ondan sonraki bütün NATO zirvelerinde kabul edilen sonuç bildirilerinin hepsinde Çin ya rakip ya düşman olarak tanımlandı.

Bunun yanında Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle dünyadaki kutuplaşma ve uluslararası sistem ve düzen üzerine başlatılan tartışmalar da alevlendi. Çin ilk defa bir meselede taraf olarak ortaya çıktı. Çin’in geleneksel dış politikası sorunlara taraf olmaktan çok eşit mesafede ve tarafsız bir şekilde yaklaşmayı tercih ederdi. Bu durum bir önceki Devlet Başkanı Hu Jintao’ya kadar böyle devam etti; ancak Xi Jinping ile beraber Çin dış politikadaki bu duruşunu değiştirdi ve Ukrayna krizi başta olmak Üzere NATO ile yaşanılan bütün problemlerde Çin taraf oldu ve Ukrayna savaşı başladığında ise Pekin’in tarafı Rusya’nın yanı başı oldu. Fakat desteği sınırlı bir destek olarak kaldı. Çin, son dönemde Rusya’ya daha çok retorik üzerinden bir destek sağlamayı tercih etti.

Kuşkusuz, Çin’in sınırlı destekte bulunmasının bir takım sebepleri vardı. Her şeyden önce pandemi ile birlikte yavaşlama sürecine giren Çin ekonomisi Xi yönetiminin en fazla canını sık meselelerin başında geliyordu. Bir de buna Ukrayna Savaşı nedeniyle olası ikincil yaptırım ihtimali de eklendiğinde Çin’in stratejik hedeflerine ulaşmanın zorlaşacağı öngörülmüştü. Bu nedenle, Çin, biraz geri plana çekilmeyi tercih etti. Öte yandan asrın projesi olarak gördüğü Kuşak ve yol Girişimi zaten pandemiden oldukça etkilenmişti şimdi bir de buna Avrupa’da Ukrayna savaşı eklenince Çin’in bütün stratejik planları suya düştü. Aslında Ukrayna Savaşı’nın Çin’e zararı oldukça büyüktü. Hiç yoktan Avrupa ile Çin karşı karşıya geldi. Çin’in şu dönemde Avrupa’yı karşısına alma gibi bir lüksü yok zira halen ekonomide doğrudan yabancı yatırımın ve dış azarların etkisi büyük. Öte yandan, Çin, Ukrayna Savaşı’nın tarafı olsun veya olmasın artık bu aşamadan itibaren ABD için karşı tarafta yer almaktadır.

Xİ JİNPİNG DAHA AGRESİF BİR DIŞ POLİTİKA BENİMSEDİ

Xi Jinping’in 19.Parti Kongresinde liderliğin önündeki iki dönem sınırlamasını kaldırması kendisine ömür boyu liderlik imkanını verdi. Eğer bu sınırlama kalkmasaydı bugün Çin Komünist Partisi yeni liderini seçiyor olacaktı. O günden bugüne Çin iç politikasında en önemli tartışma ömür boyu liderliğin tekrar Çin Komünist Partisi’ne getirilmesiydi. Zira ömür boyu liderliğin otoriter tek bir adam yönetimine dönüşmemesi adına Çin Komünist Partisi kolektif liderliği her zaman öne çıkarmıştır; ancak zaman zaman uygulama bu çerçevenin dışına çıkmıştı. Mao döneminde yaşanan kimi zor günlerin deneyimi ışığında 1982’de Deng Xiaoping, tek adam yönetiminin önüne geçmek için iki dönem sınırlaması getirtmişti.

Batılılar Xi Jinping’in göreve geldiği 2012’den bu tarafa sürdürdüğü yolsuzluk karşıtı kampanya ile aslında muhaliflerini ve rakiplerini sindirdiğini, ortadan kaldırdığını, yolundan çektiğini iddia ediyorlar. Bu rakiplerin başında Deng Xiaoping’in arkadaşı olan önemli bir devrim kahramanı Yi Bo’nun oğlu olan Bo Xilai geliyor. Bo Xilai halen rüşvet alması nedeniyle hapis cezasını çekiyor. Batılılara göre eğer hapse girmeseydi 2012’de Xi Jinping yerine Bo Xilai genel sekreter olacağı kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak söylemek gerekir ki Bo Xilai de Xi Jinping’in bir başka versiyonuydu yani batılıları çok memnun edecek bir lider olmayacaktı.

Daha en başından beri Jiang Zemin ile Xi’nin bir türlü yıldızı barışmadı.2000’lerden itibaren Çin’de bir tür gelenekçiler ya da eski kuşak komünistler ile yeni kuşak komünistler arasında bir çekişme var. Özellikle 19. kongre ile birlikte Xi Jinping kendisini hem parti dokümanlarına hem de anayasaya Mao ve Deng’ten sonra adını yazdırması ve Mao’dan bu tarafa Çin’in en güçlü lideri imajını çizmesi iç politikadaki görülmeyen rekabet ve kavgayı bir kez daha su yüzüne çıkardı. Özellikle, 20. kongreye giden süreçte üçüncü dönem ve ömür boyu liderlik gibi tartışmalar sürekli gündemi işgal etti. Bunun yanında, ABD ile son dönemde yaşanan gerginlik ve bu gerginliğin Tayvan meselesinde kilitlenmesinde Deng’in meşhur tavsiyesi; hatta siyasi vasiyeti olarak adlandırılan bir nevi kendini saklı tutma politikası olarak da adlandırılan gücünü belli etmeme siyasetinden vazgeçilerek 2017’deki Parti kongresinde kendisinin sorumlu bir dünya gücü olduğunu ilan etmesi de aslında rahatsızlık yaratmıştı; zira bu meydan okumanın maliyeti şimdi bugün Çin’in karşısına Tayvan olarak çıktı.

Gelenekçilere göre Çin hala gelişmekte olan üçüncü Dünya ülkesi ve Deng’in siyasi vasiyeti olarak görülen tavsiyelerini izlemeye devam etmenin gerektiğini, bu tavsiyeleri bırakmanın şu an zamanı ve yeri olmadığını, Xi’nin çıkışının yanlış bir zamanlama olduğu konusunda hemfikirler. Bir başka değişle ABD’nin son dönemde Çin’le olan mücadelesinin Xi’nin sert ve agresif bir dış politika izlemesinden kaynaklandığını düşünüyorlar. Eğer Xi, Çin’in geleneksel dış politikasını takip etseydi ABD ile bu kadar keskin anlaşmazlıklar yaşamazdı. Ancak bu çok basit bir varsayım olarak kalıyor. Eğer diğer tüm parametreler sabit olsaydı belki bu varsayım geçerli olabilirdi. Çünkü konjonktürel gelişmeler ve Asta-Pasifik’teki güç dengesindeki kaymalar Xi Jinping’i bir noktada zorladı.

Tüm tartışmalara rağmen Batı’da son bir aydan beri eleştirel tüm yazı ve değerlendirmelere; hatta sosyal medyada ‘Çin’de darbe yapıldı’, ‘Xi tutuklandı’ söylentilerine rağmen Çin Komünist Partisinin 20. Kongresi olaysız toplandı ve halen devam ediyor. Aslında toplantının gündemi toplantıdan günlerce önce 19. Merkez Komitesi’nin yedinci genel kurulu toplantısında belirlenmiştir. 20. parti kongresine hazırlanan ve kongrede Xi tarafından okunarak sunulan raporda da bu çerçeve belirlenmiştir.

20. parti Kongresinde Xi Jinping’in konuşmasında öne çıkan başlıklara bakıldığında hiç kuşku yok ki yine en üst sırayı Tayvan sorunu işgal ediyor.

Benzer şekilde Xi, Hong Kong meselesine de vurguda bulundu. Şimdi Hong Kong vatanseverler tarafından yönetiliyor. Hatırlanacağı üzere birkaç yıl önce Hong Kong’da çıkan olaylar özellikle Trump yönetiminin bu olaylara verdiği destek ve nihayetinde Çin yeni bir yasa çıkararak Hong Kong’daki muhalefetin eylemlerin engellemişti. Tayvan gibi tıpkı Hong Kong’un da kendi kendisini yöneten bir şehir olması AB‘de ve İngiltere tarafından isteniyor, yani hiçbir şekilde Hong Kong‘un Çin idari sistemine entegre edilmesi istenmiyor. Tıpkı Tayvan gibi bunlar bağımsız siyasi birimler olarak varlıklarını, hayatlarını devam ettirmelerini istiyorlar.

 

 

Çin Komünist Partisi 20. kongresi

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!