ABD Ortadoğu’da çözüm ister mi?

Barış Doster yazdı…

ABD’de başkanlık yarışı, başkan Joe Biden, adaylıktan çekilip, yerine yardımcısı Kamala Harris’i önerince, daha heyecanlı bir görünüm kazandı. Pek çok gözlemci, Harris’in, Cumhuriyetçilerin adayı, eski başkan Donald Trump için, Biden’e göre, daha dişli bir rakip olacağını, iki aday arasındaki makasın hızla daraldığını söylüyor. 

ABD’de Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki fark, Coca Cola ile Pepsi Cola arasındaki fark kadardır. Hele de İsrail’e destek söz konusu olduğunda, aralarında fark yoktur. O nedenle ABD’nin İsrail’e verdiği destek, seçimi kim kazanırsa kazansın, (Cumhuriyetçi – Demokrat, kadın-erkek, beyaz tenli-esmer tenli fark etmez) aynen devam eder. Çünkü İsrail ABD’de, çok güçlüdür, örgütlüdür. ABD’den aldığı destek partiler üstüdür. 

Bir an için şöyle bir soru soralım: Eğer ABD; İsrail üzerindeki nüfuzunu kullanıp, Filistin sorununun çözümüne katkı sağlar, çözümün önünün açılmasına destek olursa ne olur?

Bu soruya uzun uzun yanıt verilebilir. Fakat hemen akla, ilk aşamada şunlar gelir: 

Öncelikle bölgede, ABD’nin üzerindeki yük azalır. Dünyada, Ortadoğu’da, İslam ülkelerinde çok yüksek olan ABD karşıtlığı, inişe geçer. Hatta ABD’nin itibarı biraz olsun yükselir. Ortadoğu’nun en zorlu sorunlarının başında gelen Arap-İsrail anlaşmazlığının temelini oluşturan Filistin sorununun çözümü, bölgede normalleşmeyi hızlandırır. Bu sorun çözülürse ABD; enerjisinin, kaynaklarının, dikkatinin büyük bölümünü, öncelikli hasımlar olarak gördüğü Çin ve Rusya’ya karşı seferber eder. 

Bu soruya ilişkin yanıtlara, başka maddeler de eklenebilir elbette. 

Fakat İsrail; yaptığı katliamlarla, soykırımlarla çözümün önündeki en büyük engeldir. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun son ABD ziyaretinde, kongre başta olmak üzere devlet katında gördüğü büyük ilgi, sevgi, saygı ve destek, Filistin meselesinde adil bir çözümün ne kadar zor olduğunu bir kez daha göstermiştir. İsrail; ABD emperyalizminden, Avrupa emperyalizminden aldığı büyük destekle, iki devletli çözüme karşı çıkmaktadır. İsrail’e verdiği destekten ötürü, ABD’ye dünya genelinde duyulan büyük öfke, daha da büyümektedir.  

ABD; ara sıra, sırf dünyadaki tepkileri azaltmak için, isteksiz ve samimiyetten uzak biçimde, “iki devletli çözüm” dese de, hatta bir süredir bu konuda Suudi Arabistan’la birlikte bir çözüm paketi üzerinde çalıştığı yazılıp çizilse de, bu nasıl bir iki devletli çözüm olacaktır? ABD İsrail’i nasıl ikna edecektir? ABD ve Suudi Arabistan anlaşsa bile, acaba Suudi Arabistan, Arap dünyasını, İslam alemini ikna edebilecek midir?  

Şunu da unutmamak gerekir. 

Tarihsel, siyasal, kültürel, toplumsal olarak ezilen dünyada, son yıllarda sıklıkla kullanıldığı üzere küresel güneyde, büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tanımıyla “mazlum milletlerde”, emperyalizme karşı birikmiş, büyük bir öfke vardır. Bu öfke, her zaman çok örgütlü olmasa bile, doğru siyasal çizgiyi bulduğunda ses getirmektedir. Bunun için uzun soluklu mücadele, sağlam, tutarlı, bütüncül bir ekonomi-politik çizgi, ideolojik berraklık, kavramsal bilinç, örgütlenme kabiliyeti zorunludur.