Bilin Neyaptı yazdı…
Cumhuriyetimizin 100. yılını tamamlamamıza sadece 5 ay kala, 20. genel seçimimizi yapmış bulunuyoruz. Millet, 4. kez R.T.Erdoğan’ı ülke yönetimine seçti; bu, ilk kez iki turlu ve belki de en çekişmeli ve kutuplaştırıcı bir seçim sürecinin sonucu olarak ortaya çıktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP tam 21 yıldır Türkiye’nin yönetiminde. Bu 21 yılda;
1. IMF programı çerçevesinde verimli kamu işlemleri özelleştirildi.
2. 2008 Küresel krizinde dünyada en fazla iktisadi daralmayı yaşayan 2. ülke Türkiye oldu.
3. Tarikat ve cemaatlerle belediyeler arasındaki finansal ilişkiler ve ihaleler yoluyla şirket kayırmaları Cumhuriyet tarihinde görülmeyen boyutlara ulaştı. Öyle ki, Türkiye’nin küresel üretim ve nüfus payı sadece %1 olarak kalırken, bu şirketlerden 5 tanesi dünyada en fazla kamu garantisi alan 10 şirket arasında yer aldı.
4. İktidarın birlikte yol alıp cesaretlendirmiş olduğu kadroların kumpas ve darbe girişimleri yüzlerce vatandaşın hayatına mal oldu.
5. Devlet yönetiminde bilimsellikten ve liyakattan uzaklaşmanın sonucu olarak kurumlara güven içte ve dışta büyük ölçüde erozyona uğradı.
6. Rekabeti bozan, piyasaları verimsizleştiren gelişmeler sonucu, enflasyon oranları 30 yıl önceki yüksek düzeylerine vardı; işsizlik dar tanımıyla %10 civarında kemikleşirken, geniş tanımıyla ve gençler arasında %20’leri aşarak ciddi bir toplumsal sorun haline geldi.
7. ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığı hevesiyle yol açılan sorunlar, ülkemize giren milyonlarca sığınmacı ile toplumsal ve iktisadi sorunların katlanmasına yol açtı.
8. Büyüme oranları önceki döneme göre fazla bir fark göstermezken, ekonomi çok daha kırılgan hale geldi; çalışan nüfusumuzun yarıdan fazlası, açlık sınırı altında kalan asgari ücretle geçinmek zorunda kalırken, refah bölüşümü AKP öncesi dönemine göre çok daha bozuldu, geniş bir kitkle mülksüzleşti.
Millet bu sorunlarla yüzleşirken, tam bağımsızlık ve Türkiye’nin kuruluş ilkelerine sarılarak konsolide olabilecek bir siyasi oluşum yerine, emperyalizmin uzattığı sopaya sarılmayı marifet edinen siyasetçiler ve aynı 100 yıl öncesi gibi bundan medet uman geniş bir toplumsal kitle; muhalefette baskın konuma geçti. Bir yandan Cumhuriyeti ve kuruluşu sahiplenip diğer yandan çökmeye yüz tutmuş küresel hegamonyanın peşine takılanları destekleyenler, din tacirlerine alternatif olarak umut tacirliği yaptılar.
Heyhat! Milleti birleştiren asli unsurları anlayıp, onları en yüksek perdeden seslendirerek haklı bir ve vatandaşı kazanacak duruş sergilemek yerine; her rengi içereyim derken renksizleşen, her tarafa uzayan ve her şekle girmeyi tercih eden muhalefet; medyayı, ekonomiyi, siyaseti, kurumları bu derece keyfince şekillendirmiş iktidara karşı, yine, yeniden KAYBETTİ !
Artık siyasetin kendine gelme zamanı! Demokrasi oyununu bırakıp, gerçek siyaset yapma zamanı!
Şimdi muhalefetin; güç odaklarının elinde şekillendirmiş unsurlar yerine, milleti temsil etmesi zamanı!
Şimdi iktidarın da; bu kazancının güçlü bir vatandaş desteğinden çok, hezeyanlar içinde bir muhalefet yüzünden ve bunca iktidar gücüne rağmen marjinal olduğunu anlamak zamanı! Ve sebep olmuş olduğu gelir ve refah dağılımındaki bozukluları ve toplumsal kutuplaşmaya yol açan yaklaşımlarını düzeltme gerekliliğini anlama zamanı !
Bu oy oranları bunları söylüyor.
gerçeklerden uzak önyargılar temel alınarak yüzeysel bir degerlendirme olmuş.. ya sayfa boş kalmasın diye yazdınız yada ideolojik önyargılarınız belirleyici olmuş..
He he.. İktidar kaybetti. Hayal dünyasında devam