Bilin Neyaptı yazdı…
Yanlış ve kötü dengeler yaşamak zorunda bırakıldık… Azınlıklar için iyi, çoğunluk için kötü dengeler. Denge; çünkü süregelen daha da süregidecek görünüyor ne yazık ki… İyileşmeler ya çok az ya çok geç, en azından büyük bir kesim için. Böyle bir yüzyıl yaşandı… Savaşlar, savaşlar… Sömürü… Krizler… İnsanların hatalardan öğrenebildiği söylenebilir mi gerçekten? İnsanca yaşamayı öğrenebildi mi insan? Dünya nüfusunun bir kısmı hala adeta ilk çağ yaşarken, en gelişmiş denen ülkelerde de biraz zora geldiklerinde içlerinden en ilkel canavarlar ortaya çıkmıyor mu?
Yazmakta zorlandığım zamanlar… Doğruların kulak ardı edildiği, horlandığı, doğruları söylemekten yorulanların neredeyse pes ettiği zamanlar.
Gündem; egemenin şekillendirdiği siyasetin halka dayattıklarından ibaret. Yaratıcılığı öldürmeye kilitli boş gündemler… Onları her mecrada tartışmakla görevli boş kafalı ve robotlaşmış misyonerler… Yapay zeka! İnsanlık, sınırsız diye pazarlanan siber dünya fanusuna kıstırılmış; yaratması istendiği kadar yaratıyor… ötesini sistem kabul etmiyor zaten. Boş gündemler boş kafalarda uzun ve büyük yankılar yapıyor; günleri, haftaları hatta bazen ayları dolduruyor… Zincirleme, hep sonrakine dek.
Düzen tökezledikçe nafile gündemler hiç eksik olmuyor… Birbiri ardınca gelenler yüzünden kriz manyağı olmuş insanların iştahını doyuracak programlarda, hukukçular ekonomi, siyaset bilimciler biyoloji tartışıyor; konular çerçeveden kavramlar anlamından sıyrılıyor.
Baskın sistemin özgürlük diye genlerimize işlemeye çalıştığı zincirleri kırmak gerek… Sadece hayatta kalmak, kirayı ödeyebilip sofraya ekmek koyabilmek için çalışan insanlar özgür olabilir mi? Eğlence, kültür sadece bir avuç için midir? Yaratılan bunca refahı paylaşmadan zenginleşenlerin insanca yaşamaktan anladıklarını söylemek mümkün mü?
Bu düzenin içinden, düzeni bozanların çıkmasına izin verilmiyor… Ta ki düzen sürdürülemez hale gelene kadar. Şimdilik bu düzen içten ve dıştan destekçilerle sürüyor. Ara ara çıkan iyi dengeleri ise baskın düzen acilen yok etmeye çalışıyor; ya savaşlarla ya baştan yetiştirdikleri veya hırslarını tespit edip besledikleri devşirmeleri kariyer basamaklarında hızla yükselterek ve hak edilmemiş toplumsal payeler biçerek ve hep köleleşmiş çoğunluğun alkışları arasında. İyi ve kötünün takdirinin kaçınılmaz kaydı olan tarih yazını bile bu savaşlar ve misyonerlerce çarpıtılıyor, yok edilmeye çalışılıyor.
Yaratıcı zekanın gündem, işbirliklerinin değer oluşturduğu; her insanın toplumda ancak bir diğeri kadar değer bulduğu insanca yaşamanın norm olduğu yeni bir düzene geçmek gerek. Artık demokrasi üretemediği açık olan siyaset kurumun, hükümet ediş biçiminin ve seçim sistemlerinin tümüyle yeniden düzenlenmesi gerek. Bilişim teknolojilerinin kullanımını tekelleştiren egemen güçlerin gücüne güç katmak yerine, tüm halkın ve insanlığın hizmetine dönüştürmek için bu teknolojilerin en temelde uygulama alanı bu olmalıdır kanımca.
İnsanlığımızı, yaratıcılığımızı tümüyle yitirmeden, siyaseti, adaleti, ülke yönetimini yeniden tasarlamak gerek. Bunu yapacak olan elbette düzenin siyasetçisi olmayacak. Kurtuluş savaşı tarihimiz ve Cumhuriyet’imizin kuruluş ilkeleri bizim dünyaya da örnek olacak büyük şansımız ve umut ışığımızdır; bu yoldan ileriye yürüyebilmek için, altı okun ve özellikle de devrimcilik ilkesinin önemini tekrar ve bugünün şartlarında yeniden tam kapasite düşünmeliyiz.
Bu bayram için belki kötümser bir yazı oldu sanırım; ama sonuca kattığım umuda sarılarak, bu vesileyle tüm okuyucularıma nice mutlu bayramlar dilerim.
Tam bu Bayram için güzel ,yararlı yazı sayın Bilin , günümüzün çoğunluk için zararlı , karmaşık durumunu ortaya koymuşsunuz.”Anlayana sivrisinek saz, anlamayana dovul zurna az “demiş atalarımız.Anlayanlar çoğalsın, gerçek bayramlar görelim ulusça.