Gönül Kenter yazdı…
Yeni Almanya’nın Yeni Dış Politikası
Almanya Dışişleri Bakanı’nın Temmuz sonundaki Türkiye ziyaretini kazanılmış zafer gibi gösterip basında bir ağızdan “Türkiye’ye haddini bildirdi” havasının yaratılması Baerbock’un daha önce gerçekleştirdiği ve felaket kötü geçen Moskova ziyaretini perdelemek için fırsat olarak kullanıldı.
Belli ki Alman havuz medyasının bu izlenimi vermesi için çaba sarf edilmişti.
Öne çıkarılan yorumlar arasında Baerbock’un ziyeretinin Türkiye’de özellikle “muhalefet” tarafından büyük alkış alması vardı ki, akıllara ziyan!
Kimmiş o muhalifler diye bakıldığında, Almanya’nın al takke ver külah ilişkileri içinde, desteklerini hiç esirgemediği Bilderberg’ci Selin Sayek-Böke, Atlantikçi Hasip Kaplan’lar çıkıyor.
Alman halkı bu ayırda nasıl varsın, Türkiye’de muhalefet deyince Berlin sadece üniter Türkiye devleti karşısında konumlananları anlıyor.
Berlin onyıllardır Türkiye’nin federasyon olması için elinden gelen her şeyi yapıyor.
Türkiye’nin başına etnikçi ve siyasal İslamcıların belâ edilmesinde katkıları büyük.
“Nasıl oluyor da diplomasiyi böylesine ayaklar altına alan biri, Almanya gibi bir ülkede Dışişleri Bakanı olabiliyor” sorusuna yanıt ararken, Baerbock’un (Beerbok okunur) Atlantikçiliğini ciddi eleştiren, hâlâ bağımsız kalmış Alman gazetecilerin de aynı yönelttiklerini gördüm.
Bu gazetecilerden hiçbiri Atlantik’ten yönlendirilen Alman havuz medyasının favorisi değil elbette.
BAERBOCK’UN IDOLÜ MADELEINE ALBRIGHT
Baerbock’un kraldan çok kralcı Atlantikçiliğine geçmeden önce biraz daha geriye gidip size bir anımı anlatacağım.
AKP iktidara henüz geldiğinde, ben Cumhuriyet Gazetesi’nin Avrupa baskısı için söyleşiler yapıyordum. Zamanın Yeşiller Partili eski Dışişleri Bakanı Joschka Fischer ile ayaküstü yaptılan bir sohbette bana laf arasında “Orta Doğu’da yol kat etmek istiyorsak, Türkiye’de siyasal İslam’ı desteklemek zorundayız, Kemalizmle kazanacağımız bir şey yok” deyivermişti. Kafamdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. “Ilımlı İslam’ın ılımlı kelimesini kaldırın yerine radikal kelimesini koyun alın size radikal siyasal, din devleti. Akıl, bilim, aydınlanmanın simgesi Atatürk’e nasıl karşı çıkarsınız, sizi anlamak mümkün değil” demiştim. Konuşma orada bitmişti.
Barışı savunan, anti-nükleerci Yeşiller’in önde gelen ismi Fischer’in laikliği değil, siyasal İslam’ı savunmasını kabullenememiştim.
Biz Türk gazeteciler, Atlantik’in ötesinde Türkiye’nin başına Siyasal İslam projesiyle nasıl bir çuval geçirileceği planlarından bihaberken, Yeşil siyasetçilerden başta Kandil destekçisi Claudia Roth, Ilımlı İslam projesinin çoktan uygulayıcıymış…
Baerbock’un izini sürerken, Alman eski Dışişleri Bakanı Joshka Fischer’in ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’ın talebesi olduğunu 21 yıl gecikmeyle öğrendim.
Albright, Fischer’e akıl hocalığı yapmış, hatta kanatlarının altına alıp Alman Dışişleri Bakanlığına kadar palazlandırmış.
Şimdi dönelim Almanya’nın Atlantikçi kurtlarla bir olma hevesindeki Dışişleri Bakanı’na!
Meğer Baerbock da aynı Albright ekolündenmiş.
ABD eski Dışişleri Bakanı Albright bu sene Mart ayında vefat ettiğinde, Annalena Baerbock resmi twitter hesabından şu paylaşımı yapıyor:
“Madeleine Albright; duruşu, açıklığı ve cesaretiyle, ABD’nin özgürlük ve demokrasilerin gücünü savunan ilk Dışişleri Bakanıdır. Onunla birlikte gerçek bir savaşçı, gerçek bir Atlantikçi ve öncüyü kaybettik. Ben de Albright’in açtığı yoldan gidiyorum.”
Albright, Birleşmiş Milletler’in yaptırımları nedeniyle ilaçsızlık, ishal ve açlıktan 500 bin Iraklı çocuğun ölümüne yönelik, 1997’de verdiği bir röportajda göz kırpmadan “ABD çıkarları için bu bedelin ödenmesine değdi” diyebilen bir siyasetçi!
Alman kadın siyasetçi Annalena Baerbock hiç tereddüt etmeden “Albright’in izinden gidiyorum” diyebiliyor.
Baerbock bu twiti yazdığında Rusya ile diplomasi masasını deviren Batı, güdüme aldığı Ukrayna’yı çoktan savaşın içine itmişti.
Baerbock’un neden Ukrayna savaşının uzlaştırıcıları değil de, kışkırtıcıları arasında olduğu şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu?
Baerbock, Rus birlikleri Ukrayna’ya girmeden önce, Kiev’deki söylemleri de Albright’ın söylemlerini çağrıştırıyor: “Almanya, Ukrayna’nın özgürlüğü için ağır ekonomik bedel ödemeye hazır.”
Ukrayna halkını “Atlantik’in kuklası” Zelenski savaşa iterken bu görevi Baerbock’un Almanya için yapması Anglo-Sakson savaş planının sadece bir ayrıntısı olarak karşımıza çıktığı noktada Baerbock’a sorular çoğalıyor:
Alman halkına Ukrayna’da savaşın tarafı olması soruldu mu?
Almanya neden Rusya’nın diplomasi ısrarını elinin tersiyle itti, çatışmada arabulucu olmak istemedi?
Tüm bunlar Baerbock’un emirleri savaş isteyen Washington’dan aldığı için mi?
Bir dönem sonra, sorular yanıtlarını bulduğunda Almanya kendini belki de çok büyük zarar ziyan içinde bulacak.
Uluslararası hukuka göre Baerbock’un gayretleriyle silah sevkiyatı
ve siyasi destekle Almanya, Ukrayna savaşında çoktan “taraf” olarak tanımlanıyor…
BAERBOCK’UN AVRUPA’DAKİ SAVAŞ MİSYONU
Almanya Dışişleri Bakanı ve Yeşil siyasetçi Annalena Baerbock, 2 Ağustos’ta, Nazi Almanya’sından kaçan Yahudi yazar Hannah Arendt’ın da 1967’den 1975’e kadar ders vediği New York’taki New School’da Alman dış politikasının temel prensipleriyle ilgili bir açılış konuşması yapıyor.
Bol demokrasi, insan hakları, özgürlükler soslu ve NATO güzellemesiyle dolu konuşmasında Baerbock, iki dünya savaşında da işlediği vahşi suçlardan sonra geri adım atmak zorunda bırakılan Alman militarizminin yeniden dirilişini haklı çıkartmak için Nazilerden kaçıp ABD’ye sığınan yazar Hannah Arendt’ın yazılarında önerdiği “korkuluksuz düşünme” fikrini çarpıtarak, tahrif ederek, hiç sakınca görmeden, propaganda malzemesi yapıyor: “… Arendt’ın da dediği gibi şimdi korkuluksuz düşünme zamanı, Rusya’nın Ukrayna’ya savaşı Almanya’nın güvenlik politikasında uzun süredir sahip olduğu bazı pozisyonları gözden geçirmesine neden oldu: Almanya, Bundeswehr’imizi (Orduyu) güçlendirmek için 100 milyar avroluk özel bir fon oluşturdu. Almanya’nın artık Ukrayna’nın en güçlü askeri ve mali destekçilerinden biri olması için silah ihracatına ilişkin mevcut koşulları yeniden gözden geçirdik ve NATO’ya katkımızı genişlettik.”
Ömrü boyunca Alman Wehrmacht‘tan nefret eden Hannah Arendt’ın fikirlerinin Baerbock tarafından Alman militirazmini yeniden diriltmek adına hiç çekinmeden kullanılması, yazarın mezarda ters dönmesine neden olmuştur.
Baş öğretmen havasındaki Baerbock’un New York konuşmasındaki, aynı Moskova ve Türkiye ziyaretlerinde olduğu gibi en hafif tabirle kırdığı potlar ve nefes kesen emperyalist hayali yazacağım bu bölümde daha belirgin:
Baerbock konuşmasında, 1989’da ABD Başkanı George Bush’un Almanya’ya ünlü “ortak liderlik ortaklığı”, “liderlik ortaklığı” (partnership in leadership) teklifini yaptığını iddia ediyor.
Ancak o sırada Almanya’nın “teklifi kabul edemeyecek kadar iki Almanya’nın birleşmesiyle meşgul olduğunu” söylüyor ve diyor ki: “Bugün koşullar temelden değişti, şimdi ortak bir liderlik ortaklığını yaratmamız gereken an geldi.”
Nasıl?
Sözün bittiği yer değil mi?
Kanda, işgalde, savaşlarda, kanunsuzca ülkelerin varlıklarına el koymada, milyonların göz yaşında lider ortaklığı!…
Bir milyondan fazla insanın kanına girildiği Irak işgâlinden bile ders çıkartmak istemeyen kadın siyasetçi Baerbock’a bundan sonra ne denilebilir?
Çevreci Yeşiller’den, savaş partisine evrilen Alman Yeşiller’in elit siyasetçileriyle, savaş ve yokluk görmüş Alman halkının da işi zor!
Almanya, eli kanlı ABD ile geleceğin şekillendirilmesine talip, bu bağlamda yürütülen yeni projeler üzerinde de yazılacak çok şey var, uzatmamak için artık başka bir yazıya…
Uruguaylı gazeteci, yazar Eduardo Galeano’nun topraklarındaki zenginlik nedeniyle Kuzey, Güney ve Orta Amerika’dan Afrika’ya, Yakın ve Orta Doğu’dan Asya’ya, Batı’nın / Avrupa’nın yüzyıllar boyunca sürdürdüğü sömürge yönetimini anlatan “Latin Amerika’nın Kesik Damarları” kitabından noktalayalım:
“Bizi terk ettiklerinde, bahçeler çöl, dağlar oyuk oyuk, sular kirlenmişti, geriye erken ölüme mahkûm zavallıların uzun kervanları, hayaletlerle dolu boş saraylara dönüşen hayatlar kaldı. (….) Biz Latin Amerikalılar, üzerinde yürüdüğümüz toprak zengin olduğu için yoksuluz.” Orta Doğu’da, Afrika’da farklı mı?
ABD’nin kanatları ve NATO şemsiyesi altında Atlantikçi siyasilerin palazlandırıldığı Yeni Almanya, kardeşlik ve eşit paylaşımın olmadığı, savaşların hüküm sürdüğü böyle bir dünyanın ortak liderliğine talip.
Oysa barış dolu bir dünyanın, sömürge ve saldırı düzeninin efendisi Atlantik’in yanında yer almayan her ülkeye; Türkiye ve Almanya’ya ne çok ihtiyacı vardı.
muhalefet deyince belki yalnızca Berlin değil ülkemizdeki bilgi yok fikir çoklar da sadece üniter Türkiye devleti karşısında konumlananları anlıyor ve destekliyor.
Merhaba Gönül Kenter! Albright-fan-girl olduğunu bilmiyordum Baerbock’un… Belgeleriyle cok enteresan bir denklem kurmuşsunuz. Yeşiller çok çok yeni bir parti sayılmaz Almanya’da. Alman toplumu Yeşiller kurulduğunda, doğa, çevrecilik, atom ve silah endüstrisine katı şekilde karşı, eşitlik ve barış tezi üzerinden tanıdı onları. Bakın biz evimizden meclise bisikletle gidiyoruz dediler halka… aynı yeşiller bugün inşaati bitmiş nordstream (Rus gazını avrupaya taşıyacak pipeline) iptal olmasına katkıda bulundular ve 100 milyar avro silah bütçesini destekler oldular. Almanyada çoğu devlet okulunun duvarlarindan çürümüş sıvalar akıyor oysa ki… kapatılan atom enerjisi ünitelerinin haksız yere kapatıldığına dair Avrupa Birliği mahkemesi geçmiş yıllarda Almanya devletini milyarlarca euro tazminata mahkum etti! Vattenfall şirketinin örneğinde olduğu gibi. Almanya bu paraları ödedi. Herhalde Yunanistan’dan çaldıkları paralarla? Çünkü Yunanistan ekonomik krize girdiğinde Wolfgang Schäuble dedi ki, size kredi verecez ama HER bakanlıkta tasarruf politikası uygulayacaksiniz. Hangi bakanlık hariç? Savunma bakanlığı. Alman şirketlerin Denizaltılarını almayı kabul etti adamlar ama memurların ve halkın emekliliklerini kıstı… Ekonomi politikalarında Almanya’da sağın solun ortanın hiç bir farkı yok! Eşit bir parti gibiler ekonomi politikalarında… Aynı Almanya bugün Atom enerji ünitelerinin tekrar faaliyete geçmesini yavaştan hayata geçirme çabasında. Hatta Amerika usülü, “fracking” diye tabir edilen, tabiri caizse yerin altına sonda vurarak tahribatla ve zorla gaz veya petrol çıkarma usulü. Bugün Amerika’da çok normal. Ama Bayern eyaleti başkanı Markus Söder dedi ki biz bunu aşağı saksonyada yapalım;-) Bayernde değil. Saksonyalilar kudurdu. Cevrecilik politikalarıyla geçmişte koalisyon ortağı olan yeşiller’de bu yönteme hiç karşı değil. Hatta şu an çevre bakanı meşhur Cem Özdemir :-)) siz anladınız. Almanya medyası büyük aileler (springer, mohn(bertelsmann), du mont) hegemonyası altında. Tarafsız medya yok. Asgari saat ücreti tartisildiginda bu gazeteler asgari saat ücretine karşı makaleler yayınladılar ama kabul edildi. İnsanlık adına üzülüyorum. Bize farklı perspektifler sunan yazılarınızın devamının dileğiyle. Saygılar
Güçlü almanya atlantikçi ordusu kurulduğunda ve Yunan ile birleştiğinde asıl tehlikeyi Türkiye anlayacak
“Çevreci Yeşiller’den, savaş partisine evrilen Alman Yeşiller’in…” ==> Yeşiller de diğer siyasi aktörler gibi hep emperyalizm yanlısı idi; hep Amerikancıydı. Ama sayın yazarımız ve ülkemizin naif entelektüelleri bunu anlayamamışlar ya da yeni yeni görüyorlar. Aslında Almanya’da biraz vakit geçirince bilhassa beyaz yakalıların ve kentli kesimin damarlarına işlemiş Amerikan taraftarlığı hemen görülüyor.
Ellerinize sağlık Çok güzel bir yazı olmuş
Yüreginize ve cesaretiniz icin minettarim!
Hayatimi ALmanya’da gecirmis biri olarak, ne yazik ki 98 secimlerinde, bir sefere yanilarak Yalanci Schröder ve Yalanci Fischer’i o zaman oyumu verdim, büyük degisim gelicek diye.
Ancak secim sonrasi, Secimlerim ne kadar büyük bir tiyatro olduguna, bütün dünya dahil, ve tüm Siyasetcilerin, hangi parti olursa olsun, Satanist Emperyalizmin usaklarini oldugunu anladigimdan beri, Gecersiz Oy kullaniyorum!
Yillardir anlatiyorum, aileme ve cevreme, ALman siyaseti’de cok kirli ve kan parasi üzerine kuruldugunu, ama bana Sen Nankörsün deyip, Laf agizima tikaniyor.
Ama simdi gercek ortaya cikiyor!
Saygilarimla
Almanyayı akıllı bilirdik ama 1 Amerika ve ingiltere için ülkesinin milli çıkarını ukraynada sattı.
Putinin yerinde olam gaz akışını tümüyle keserim, bakalım ingiliz ve amerikan almanyanın gaz ihtiyacına bir çözüm bulurmu, aslında cevap hazır: Almanya acayip kazıklandı!!!