Hikmet Çiçek
Hikmet Çiçek
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Basın-Yayın komünü

Basın-Yayın komünü

featured

Hikmet Çiçek yazdı…

Örgüt bile değildik. Bir tüzük ya da programımız yoktu. “Aktancılar” veya “Basın Yayın Komünü” diye anılan militan devrimci gruptuk. Dev-Genç’in bütün eylemlerinde en önde yer alırdık. Aydınlık dergisi, Aydınlık Sosyalist Dergi (ASD) ve Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) diye ikiye bölününce, Aktan’ın talimatıyla Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) saflarında yer almıştık.

1971 yılında Deniz Gezmiş ve arkadaşları ODTÜ’ye yerleşmiş, dağa çıkmak için son hazırlıkları yapıyorlardı. Deniz, Aktan İnce’yi, Aktan Deniz’i çok severdi. Bir akşamüzeri Deniz bizleri ODTÜ’ye çağırdı. Güvenlik nedeniyle Ankara’ya geldiğinde ODTÜ’de kalırdı. ODTÜ’nün geniş arazisinde bir araç içinde Deniz’le konuşuyoruz. Yakında dağa çıkacaklarını, silahlı mücadeleyi başlatacaklarını söyledi. Kendilerine katılmamızı önerdi. Nurhak dağlarına çıkmadan önceydi. Bizlerin de gelmemizi istiyordu. Aktan, Deniz’in önerisini kabul etmedi. Deniz’le vedalaştık. Onu son görüşümüz oldu.

ODTÜ’den dönerken Aktan’a, Deniz’in önerisini neden reddettiğini sordum. “Bizler de onlarla dağa çıksaydık” dedim. Aktan, Denizlerin yapmayı düşündükleri eylemin başarı şansının olmadığını, tam bir macera olduğunu söyledi.

Deniz’in teklifini “maceracı” bulmuştuk, fakat birkaç ay sonra Türkiye’nin en büyük banka soygununu yapacaktık!

İLK VE SON EYLEM!

27 Temmuz 1971 tarihinde, İzmir’den Denizli’ye para taşımakta olan Ziraat Bankası aracının soyulması Aktan İnce ve arkadaşlarının ilk ve son eylemi oldu.

İzmir Sıkıyönetim Mahkemesi’nde “Aktan İnce ve arkadaşları” olarak yargılandık.

İzmir Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi, “yapılan eylem silahlı gasptır” diye hüküm verdi. Ancak Ertan Günçiner’in silahını çekerken “Türkiye halkı adına paralara el koyuyoruz” demesini, Askeri Yargıtay, Anayasayı ihlal’den idamla yargılanmamız için bir gerekçe olarak göstererek, mahkemenin kararını bozdu. 

ÖNCE İDAM SONRA 30 YIL

Fakat mahkeme eski kararında diretti. Askeri Yargıtay’a unutulmaz bir hukuk dersi verdi, “Sanıkların suçu silahlı gasptır, ‘Türkiye halkı adına’ değil de ‘Kanarya sevenler adına el koyuyoruz’ deseler de suçun vasfı değişmez: silahlı gasp” dedi. Bu dönemde İzmir’de sıkıyönetim kalkmıştı, dava Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’ne devredildi. İki celsede karar verildi; Aydın, Ertan ve Hikmet’e önce idam, sonra 30’ar yıl!

Soygun, o zamanlar “Aktancılar” veya “Basın Yayın Komünü” diye anılan küçük bir devrimci gruba aittir. Aktan İnce, Aydın Çubukçu, Yaşar Ayaşlı, Nejat Arun 1968 yılında (bir yıl sonra Hikmet Çiçek) Basın Yayın Yüksek Okulu’na başlamıştı. 

Sonradan Hukuk Fakültesi’nden, ODTÜ’den, İzmir’den (vs.) katılanlarla büyüyen grup, DEV-GENÇ coğrafyasındaki yeri ve lideri nedeniyle “Aktancılar” diye anılırdı.

Önce 1969’daki Aydınlık bölünmesinde Doğu Perinçek’in PDA’sı safında yer almış, sonra “pasifist” diye suçlayıp 1970 baharında PDA’dan da kopmuştuk. 

Ayrı ve bağımsız bir devrimci grup olarak yola devam edecektik. 12 Mart darbesinden sonra okulda barınmak imkânsız hale gelince yeraltına geçtik ve bu banka soygununu yaptık. 

CNN Türk’te 3 Haziran 2009 akşamı Soner Yalçın’ın “Oradaydım” programında Aydın Çubukçu bu soygunu anlattı. 

O zaman Ergenekon tertibinden Silivri Cezaevi’nde idim. “Oradaydım” beni neredeyse 40 yıl öncesine götürmüştü. 

Bizim eylemin özelliği, “el konulan” paranın tutarı bakımından “en büyük” olmasıydı. Diğerleriyle kıyaslanamayacak kadar büyüktü.

Türkiye’nin en uzun süre hapiste kalan siyasal mahkûmları olduk.

KOMÜN

Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde dört fakülte bulunu yordu: Siyasal Bilgiler Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Eğitim Fakültesi ve SBF’ye bağlı Basın-Yayın Yüksek Okulu. Okul müdürümüz, sonradan faili meçhul bir cinayette yaşamını kaybeden Muammer Aksoy’du. Aksoy ne güzel insandı.

Sinan Onuş’un  “Halk Adına Paralara El Koyuyoruz” kitabından (Doğan Kitap) aktaralım:

“Aktancılar” ya da diğer adıyla “Basın Yayın Komünü” SBF’nin hemen yanındaki Basın Yayın Yüksek Okulu’nda üslenmişti. Basın Yayın Komünü, grubun kendisine verdiği bir isim değildi. Grubun üyeleri evlerinde ya da başka bir yerde kalmak yerine Basın Yayın Yüksek Okulu’nun alt katında yaşıyorlardı. 24 saatlerini burada geçiren grup, bütün eylemlere birlikte katılıyor, birlikte yiyor, birlikte geziyordu. Hatta neredeyse nefes alıp vermeleri bile birlikteydi. Bu nedenle çevredekiler kendilerine “Basın Yayın Komünü” ismini takmışlardı.

Grubun 1968’de Basın Yayın Yüksek Okulu’na giren Aktan İnce, Aydın Çubukçu, Nejat Arun, Yaşar Ayaşlı ve Hukuk Fakültesi öğrencisi Mustafa Kuseyri’den oluşan bir çekirdek kadrosu vardı. Bu kadroya 1969 yılında Basın Yayın Yüksek Okulu’nu kazanan Hikmet Çiçek de dâhil oldu.”

“Dev-Genç’in birçok eyleminde hep en önde olan Basın Yayın Komünü gözünü budaktan esirgemiyordu. Tabii sadece eylemlerle öne çıkmamışlardı. Köylü ve işçiler arasında da siyasi faaliyet yürütüyorlardı. Basın Yayın Komünü’nün ünü bu sebeple okulun dışına taşmaya başlamıştı. Ankara Hukuk Fakültesi’nden, ODTÜ’den ve İzmir’den katılımlarla grup büyüdü. 

“Aslında grubun seçilmiş bir lideri yoktu. Çekirdek kadrodaki herkes eşit söz ve oy hakkına sahipti. İsteyen eylemlere katılmıyor, bunun için de kınanmıyordu. “Yuvarlak Masa Şövalyeleri” ya da diğer adıyla “Kral Arthur’un 12 Şövalyesi” gibiydiler.

“Aktan İnce de eşitler arasında öne çıkan bir isimdi ve grubun doğal lideriydi.”

Sinan Onuş’un “Halk Adına Paralara El Koyuyoruz” kitabını mutlaka okuyunuz. Orada 68’ Kuşağını daha yakından tanıyacaksınız.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. HİKMET ABİ KONUNUZ DIŞINDA AMA SESİMİZİ DUYURMAK İÇİN BAŞKA ÇARE BULAMADIK. KASTAMONU ORMANLARI MADEN ŞİRKETLERİNCE YAĞMALANIYOR.EN SON TAŞKÖPRÜ KAYAPINAR KÖYÜ ORMANI İÇİN BAKIR MADENİ RUHSATI ALINDI. KÖYLÜLER FARKINDA DEĞİL KANDIRILMIŞ. AĞIR METAL ZEHİRLENMESİ NEDİR BİLMİYORLAR. HABER YAPIN LÜTFEN

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!