Hikmet Çiçek yazdı…
Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Cami Kebir Mahallesi’nde bulunan 2 kafeye silahlı saldırı düzenlendi. Saldırının hedefinde öldürülen Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Tahir Elçi’nin eşi ve CHP Milletvekili Türkan Elçi’ye ait Karga Kafe ile bitişiğindeki Hewş Kafe vardı. İki kafenin saldırıdan önce tehdit edildiği kaydedildi.
Diyarbakır’da daha önce de bir grup tekbir getirerek Starbucks ve Burger King şubelerine saldırı düzenlemişti. Kentte bir dans etkinliği de yine hedef olmuştu.
Diyarbakır Barosu’nca yapılan yazılı açıklamada, insanlar üzerinde korku ve paniğe sebebiyet verecek şekilde yapılan eylemlerin kabul edilemez olduğu vurgulandı.
Saldırı eylemleri HÜDAPAR’ı işaret ediyor.
HÜDAPAR, CIA denetiminde bir Gladyo örgütlenmesidir. ABD reçetelerine göre kurulan yeraltı örgütlerinden biridir. Bu örgütler Türkiye’ye bir NATO armağanıdır. ABD’yi görmeyen HÜDAPAR’ı da göremez. HÜDAPAR sıradan bir çete değildir. Dünya kapitalist sisteminin bir aletidir.
AKP’nin, Cumhur İttifakı’na katılmaları karşılığında HÜDAPAR’a dört milletvekilliği için listelerinde yer ayırdığını da hatırlatalım.
HÜDAPAR lideri Yapıcıoğlu, İstanbul 3. Bölge 4. sıradan aday gösterilmiş, Hizbullah davasında avukatlık yapmış ve örgütü terörist görmediğini açıklamıştı.
HÜDAPAR için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, “Tamamıyla yerli ve millî bir yapı” demişti.
GAFLET VE CİNAYET
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, “HÜDAPAR ile işbirliği bir gaflet ve cinayettir. HDP ile işbirliği de cinayet ve gaflettir, umarım Cumhur İttifakı yöneticileri bu gafletten dönerler” demişti.
Hizbullah’a yönelik operasyonların yapıldığı dönemde İçişleri Bakanlığı görevinde bulunan Sadettin Tantan, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Hizbullah terör örgütünün nasıl ve ne zaman çökertildiği malumdur” sözlerine yanıt verirken, “HÜDAPAR’la Hizbullah arasında tabii ki bağ vardır.” demişti.
Tantan, AKP listelerinden seçime gireceği açıklanan HÜDAPAR hakkında açıklama yapmasını isteyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye şöyle yanıt veriyordu:
“HÜDAPAR’la Hizbullah arasında tabiî ki bağ vardır. İsimleri tek tek saymaya gerek yoktur. 57. Hükümet döneminde Hizbullah evlerinin nasıl ortaya çıkarıldığına, Gaffar Okkan’ın nasıl öldürüldüğüne, Başbakan Yardımcısı olarak şahit olmuş biri.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen HÜDAPAR ile ilgili yaptığı açıklamada, “Hür Dava Partisi’nin hiçbir terör örgütüyle bağ ve bağlantısı olmadığı açıklanmış ve muhataplarınca da ifade edilmiştir.” demişti.
HALİT GÜNGEN’İ ÖLDÜREN DE BUNLAR
2000’e Doğru’nun Diyarbakır Temsilcisi olan Halit Güngen, derginin 16 Şubat 1992 tarihli “Hizbullah Çevik Kuvvet’te Eğitiliyor” kapak haberine imzasını attıktan iki gün sonra Diyarbakır bürosunda öldürüldü.
HÜDAPAR’IN ÖNCÜLLERİ
Milliyetçi-mukaddesatçı partilerin yasa dışı örgütleri, 1960’lı yıllarda İlim Yayma Cemiyeti ve Komünizmle Mücadele Derneği’nden başlayarak palazlandılar. “Türkiye İslam Ordusu”, “Türkiye İslam Kurtuluş Cephesi”, “İslam Devriminin Acil Mücahitleri”, “Türkiye İslam Kurtuluş Birliği”, “Dünya Şeriat Kurtuluş Ordusu”, “Şeriatçı İntikam Mangaları”, “İslami Hareket Örgütü”, “İslami Yumruk”, “İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi” (İBDA-C), gibi örgütler, sağcı-gerici partilerin yan kuruluşları olarak işlev yaptılar.
Evrenlerin, Özalların iktidarları, “Türk-İslam Sentezi”ni bir devlet politikası haline getirdiler. HÜDAPAR bu koşullarda üretilip büyütüldü.
HÜDAPAR, CIA denetiminde bir Gladyo örgütlenmesidir. Bu örgütleri Kanlı Pazar’lardan tanıyoruz. 1960’larda gelişen işçi ve gençlik hareketlerinin de karşısına çıkartılmışlardı. ABD 6. Filosu’na karşı secdeye duran da onlardı!
İstanbul’da Turan Dursun, Diyarbakır’da Halit Güngen, Sivas’ta Hasret Gültekin ve Metin Altıok Türkiye’nin aydınlığa çıkması için canlarını vermişlerdir.
HÜDAPAR, Türk Silahlı Kuvvetlerinin değil fakat Küçük Amerika’nın çocuğudur. ABD reçetelerine göre kurulan yeraltı örgütlerinden biridir. Bu örgütler Türkiye’ye bir NATO armağanıdır.
ABD’yi görmeyen HÜDAPAR’ı da göremez. HÜDAPAR sıradan bir çete değildir. Dünya kapitalist sisteminin bir aletidir.
“HÜDAPAR’IN ÖNCÜLLERİ
Milliyetçi-mukaddesatçı partilerin yasa dışı örgütleri, 1960’lı yıllarda İlim Yayma Cemiyeti ve Komünizmle Mücadele Derneği’nden başlayarak palazlandılar. ‘Türkiye İslam Ordusu’, ‘Türkiye İslam Kurtuluş Cephesi’, ‘İslam Devriminin Acil Mücahitleri’, ‘Türkiye İslam Kurtuluş Birliği’, ‘Dünya Şeriat Kurtuluş Ordusu’, ‘Şeriatçı İntikam Mangaları’, ‘İslami Hareket Örgütü’, ‘İslami Yumruk’, ‘İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi’ (İBDA-C), gibi örgütler, sağcı-gerici partilerin yan kuruluşları olarak işlev yaptılar.”
Sayın Çiçek’in saydığı bu örgütlenmelerin arasında yazmayı unuttuğu bir örgüt daha var: Akıncılar Derneği.
12 Eylül 1980 öncesinde (1976-1980) etkinlik gösteren bu dernek, Millî Selamet Partisi’nin gençlik kolu gibiydi. Bu dernekte yer alanlar arasında terör örgütü Hizbullah’ın kurucu ele başı Hüseyin Velioğlu’dur.
ABD 6. Filosu’na karşı secdeye duran da onlardı! YALANNNNNNN YALANNNNNNNNNNNNNN