Murat Bölükbaşı yazdı…
Fenerbahçe içeride oynadığı Samsun ve Alanya maçında kaybettiği dört puanın ardından Galatasaray’ın iki puan gerisine düşmesiyle Rizespor’a karşı zor da olsa galip geldi.
Kitabın ortasından konuşmakta fayda var. Pazartesi günü yaptığımız Spor Politik programında üstüne basa basa belirttiğim gibi…
Haftalardır Dzeko, Tadic, Szmanski ve İsmail Yüksek’te gözle görülür bir form düşüşü olmasına rağmen, İsmail Kartal bu oyuncularda ısrar etmeye ve gereksiz risk almaya devam etti.
Oysa Ali Koç, ara transfer döneminde şampiyonluk adına oyuncu transferi anlamında Kartal’a adeta açık çek vermişti. Ancak görülüyor ki Kartal, kadro mühendisliğinde ciddi hatalar yapmaya devam ediyor.
Kruniç’in Rize maçındaki performansı evlere şenlikti. “657 sayılı devlet memuru haletiruhiyesinde o görevi bile yerine getiremeyen, takıma ve oyuna aidiyetten uzak görüntüsüyle Crespo’dan nesi iyiydi de onu gönderip bunu tercih ettin İsmail Hocam!” diye sormak gerekmez mi?
İsmail’de iyice belirginleşen fiziksel düşüşün savunmadan hücuma, hücumdan savunmaya kurulan geçiş bağlantısında oluşturduğu arızayı ve kruniç’le uyumsuzluğunu bir sen mi göremiyorsun İsmail Hocam!
Szymanski haftalardır bir şey yazmazken, formda bir İrfan Kahveci’nin bu mevkide roman yazacağından şüphen mi var ki, denize düştüğünde İrfan’a sarılıyorsun?
Bu ağır saha şartlarında ‘’savunma fukarası’’ Tadic’i 90 dakika sahada tutarak bizim düşünemediğimiz birşey düşünüyor ve onu mu uyguluyorsun hocam! Üstelik Fenerbahçe’nin yediği golde hava savunmasını yapamayıp Fenerbahçe’nin geriye düşmesinde oynadığı rol ortadayken…
Konferans Ligi’nde savunmanın göbeğinde İsmail Yüksek ve Oosterwolde’yi oynatmak zorunda kaldığın ve altı gol yediğin Nordsjaelland maçı sonrasında ana kadronun 1/4’ünü stoperle doldurmak nasıl bir korkunun tezahürü, kadro mühendislik çalışmasıdır, anlamak mümkün değil.
Önce Karagümrük’e kiralayıp sonrasında geri aldığın Serdar Dursun ilk buluştuğu topta golünü attı ama sen Batshuayi’yi kulübeye gömdün! Belki bugün, ikinci yarı müdahalesiyle günü kurtardın; Ama bu tarzınla yarını kurtarabilecek misin İsmail Hocam..?
Unutanlara hatırlatmakta fayda var; Dzeko’nun arka adelesinden sakat olduğu Kayseri deplasmanında 3-4 skorla galip gelmiş, takımın ikinci santraforu Batshuayi üç gol atarak yıldızlaşmıştı.
Bir sonraki maç Galatasaray derbisiyidi. Maç 0-0 berabereydi ve sen Belçika Milli Takım santraforu Batshuayi’yi 90+4 de oyuna almıştın Hocam…
Bunun yorumunu okurlara bırakıyorum; Ancak antrenörün elindeki değerli ve geniş kadroyu doğru planlayıp kurgulamak kadar, forma adaletini sağlaması da önemli bir antrenörlük becerisidir.
Burada yapılan hatalar, mutlak şekilde İsmail hoca’nın karşısına çıkacaktır. ‘’Er ya da geç…’’ Fenerbahçe şampiyonluk maratonunda her ne kadar kadro kalitesi ve genişliğinde Galatasaray’dan önde ise de, Teknik direktörleri kantara koyduğumuzda
Galatasarayın gerisinde olduğu bir gerçektir. İsmail hoca, takkesini önüne koyup iyice düşünmek zorundadır. Aksi takdirde tribünlerde Müslüm Gürsesin ‘’son pişmanlık neye yarar, herşeyin bir bedeli var; Buraya kadar’’ şarkısını duymak zorunda kalır.
Uzun lafa gerek dahi yok, Fenerbahçe’nin nasıl bir 3 puan daha aldığını futbolseverler gördü!!!